Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
dayamak arzusundadır… Cheney ve Erdoğan... Böylelikle Ortadoğu’ya kolayca hâkim olacaktır. Irak’ın kuzeyindeki gelişmeler sonrasında Türkiye bölünüp parçalanması planlanmaktadır. Bütün bunlar olagelirken gerekçe olarak tıpkı Afganistan ve Irak’ta olduğu gibi ‘Demokrasi, İnsan Hakları, Özgürlük, Siyasi Çözüm’ ifadeleri kullanılacaktır… Bundan bir ay önce Türkiye’ye gelen Amerikan Savunma Bakanı Robert Gates gibi, Dick Cheney de kalabalık bir dosya ile gelmiş… Gates’in dosyaları arasında, "Türkiye’nin Afganistan’a operasyonel birlik göndermesi, Amerikalı askerlerin Türkiye üzerinden tahliye edilmesi ve Türkiye’de Amerikan füze sistemi kurulması" gibi konular olduğu söyleniyordu… Hatırlanacağı gibi Gates, Genelkurmay Başbakanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile görüşmesinde, Afganistan’da Taliban’la savaşmak üzere, Türkiye’den ‘muharip asker’ istediğinde Orgeneral Büyükanıt, Amerikalı bakanın talebine son derece açık ve net bir şekilde ‘ret’ yanıtı vererek şunları söyledi: ‘Biz Türkiye olarak zaten, şu anda bile terörle mücadele ediyoruz. Türk askerleri Kuzey Irak’ta PKK teröristlerine karşı savaşıyor. Dolayısıyla, Afganistan’da terörle mücadele için tek bir asker bile ayırmamız söz konusu değil...’’ İşte kendisi hakkında bazı notları okurlarımızla paylaştığımız soyadı sanki ‘Çıyanı’ çağrıştıran Dick Cheney, Irak’ın işgalinin 5. yıldönümünde yine coğrafyamızda dolaşmaya başladı. Irak’a adım attığı gün 78 kişi öldü… Irak’ta, Türkiye’nin hiç sevmediği, istemediği, güvenmediği üstelik nefret ettiği ‘sömürge valileriyle’ görüştü… Muhatap aldığı kişilerden, ruhunu ve politikasını, amacını okumak mümkün… 24 Mart günü Türkiye’ye gelişini hatırlayalım… Önde koruma ordusunu taşıyan bir askeri uçak, arkada Dick Cheney’in uçağı… Her yerde Amerikalı korumalar… Cumhurbaşkanlığı’na girerken, Başbakan Erdoğan ile görüşmeye giderken hep aynı manzara… Korkunun ve güvensizliğin daha da önemlisi başta kendisi olmak üzere Amerikan yönetiminin sebep olduğu bir manzara bu… Muhtemelen, Dick Cheney de Robert Gates’in taşıdığı dosyalarla geldi… Her ne kadar inkar edilse de taşıdığı en önemli dosyayı biliyoruz… Bizden asker istiyor… Gerekçeye bakar mısınız:" Afganistan’a İstikrar" Türk Ordusu’nun Irak’ın kuzeyine gerçekleştirdiği kara harekâtının ‘diyeti’ olarak bunu istemeye hakkı olduğunu düşünüyor… Bu konuda bir açıklama yapılmaması düşündürücüdür. Özellikle hükümet tarafından, bu görüşmenin ana hatları konusunda bir açıklama yapılmaması, "Türkiye, Afganistan’a asker gönderecek" şeklinde bir algılamaya yol açabilir. Başbakan’ın konu hakkında gazetecilere ‘kayıtlarınızı kontrol edin’ uyarısı yaparak C S TRATEJİ 5 ilgili karar verileceğini söylüyor… İşte, hükümet üyelerinin böylesine önemli bir konuda yaptıkları açıklamalar, taşıdıkları çelişki sebebiyle Türk kamuoyundan yeterli kabulü görmüyor… Bu konuda kamuoyunun hassasiyetinin, Amerika’nın vahşi politikalarından daha önde tutulması gerektiğini hükümet yetkililerine hatırlatarak, Amerika’ya ‘Başka kapıya…" diyelim ve en yakın müttefikleri olan İngiltere’nin ve İsrail’in kapısını çalmasının daha anlaşılır olacağını söyleyelim… Hatta ve hatta Irak’ı ziyareti sırasında kendisine alkış tutan müstemleke valilerine de gitsin… Nasıl olsa peşmergeleri istediği yerde kullanıyor. Alsın peşmergeleri diksin Taliban kuvvetlerinin karşısına, getirsin Afganistan’a istikrarı… İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Muhammed Ali Hüseyni, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin Türkiye'yi ziyaretiyle ilgili olarak "Dost ve komşu ülke Türkiye'nin bölge güvenliğini tehlikeye sokacak projelere izin vermeyeceğine inanıyoruz" dedi. Bu, Amerika’nın İran ile ilgili bir senaryosu olduğuna ve bu senaryoda Türkiye’nin yer almaması gerektiğine dair önemli ve ciddi bir uyarıdır, dikkate de alınmalıdır. Evet. Dick Cheney geldi ve gitti… Ardında bıraktığı manzarayı hatırlayalım: Irak’ta bombalanan camiyi… Caminin makineli tüfek ateşiyle taranmasından sonra, minaresinin devrilmesini… Buyurun… Bu görüntüden sonra, eğer yapabiliyorsak, eğer hazmedebiliyorsak, aslında camileri değil İslamiyeti bombalayan Amerika’yla el ele verelim ve yapabiliyorsak eğer Müslüman olmaktan övünç duyalım… Bundan dolayı Dick Cheney’e " Yanlış yapıyorsunuz" bile diyemedik… Herhalde bu ayıp da bize yeter… "Afganistan konusunda kesinlikle asker talebi yoktur" açıklaması yapması bir ölçüde bir rahatlama sebebi olabilir. Ama Türk kamuoyunun, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Başbakanı’ndan ‘dillendirilmesi her an mümkün olan’ böyle bir talep halinde ne cevap vereceğini bilme ve öğrenme hakkı vardır. Başbakan’ın, bu konudaki görüşlerini kayıt altına alması gerekenlerin başında hükümetin bakanları gelmelidir. Çünkü Dışişleri Bakanı’nın, Afganistan Dışişleri Bakanı Rengin Spanta’nın Ankara ziyareti sonrasında yaptığı açıklamada şunları söylüyor: "Biz kendi terörle mücadelemiz ve Afganistan’daki terörle mücadele arasında bir denge kurup, önümüzdeki günlerde bununla ilgili bazı kararlar vereceğiz. Askeri yardımlarımızı değerlendireceğiz. Askeri konularda önümüzdeki dönemde spesifik olarak kararımızı vereceğiz" Başbakan’ın ve Dışişleri Bakanı’nın ifadeleri arasında bir fark var… Başbakan talep olmadığını, Dışişleri Bakanı ise ‘önümüzdeki günlerde’ bununla Gerginlik yerine suhulet 2008 yılının ilk üç ayını geride bırakıyoruz… Yoğun bir gündemin üzerimize yüklediği ağırlıkla zaman zaman sinirler gerildi. Üniversitelerde Türbanın serbest bırakılması, Vakıflar Yasası, Kara Harekatı, Tekel’in Özelleştirilmesi, Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı, Ergenekon Soruşturması ve son olarak da iktidar partisinin kapatılması yolunda yapılan başvuru… Söyler misiniz hangi birinde toplumsal mutabakat var? Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’nda gerilmelerden sonra bir mutabakat arayışı içine girildi. Neden daha önce değil?.. Ergenekon Davası’nda bir bilinmezlik… Ortada suç var, suçlananlar var ama dava yok… Birileri kafasına göre bir senaryo yazıyor. O senaryoda sevmediği kişi ve kurumları ‘Kötü adam’ olarak gösteriyor. Sonra da bu senaryoya bir ‘Suç Dosyası’ gibi sarılanlar, insanları gözaltına alma kolaycılığına başvuruyor. Peki, insanların isimlerine vurulan gözaltı damgası nasıl silinecek?.. Bu ülkenin insanı siyasetin hukukileşmesini beklerken, bu oyunlara gelerek hukuku siyasileştirenleri görmekten büyük rahatsızlık duyuyor. Toplumsal mutabakat… Özellikle iktidar kadroları başta olmak üzere bütün kişi ve kuruluşlar buna özen göstermeli… Bu ülkedeki gerginliği USA ile değil ancak US ile aşabiliriz… Usulet ve Suhulet ile…