22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

12 C S TRATEJİ Bağımsızlığı Batı’nın sınırlamaları içinde geçe Kosova ‘Sırbistan’dan Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası gyasin@tusam.net rnavutlar ve Sırpların üzerinde egemenlik savaşı verdiği Kosova’nın nihai statüsü son yılların en önemli gündem maddesi olarak dünya kamuoyunda uzun süre tartışıldı. 1974 Yugoslavya Anayasası ile tanınan özerklik statüsünün Slobodon Miloseviç tarafından 1989 yılında kaldırılması ile başlayan Kosova Arnavutlarının mücadelesi sonuca ulaşırken bunun bölgede ve dünyada nasıl bir etki yaratacağı en önemli sorun olarak görüldü. Miloseviç döneminde baskıcı bir yönetime dönüşen Sırp baskısı, Arnavut isyanının temelini oluşturmuştu. Sırp yönetiminin engelleme çabalarına rağmen 1991’de Kosova Parlamentosu oluşturulmuş ve yapılan bağımsızlık referandumunun ardından da Kosova’nın bağımsızlığı ilan edilmişti. Arnavutların katliama maruz kalması, Kosova’yı Sırbistan’dan koparan sürecin başlangıcını oluşturdu. Kosova'da 28 Şubat 1998'de başlayan olayların temelinde, öncelikle "Büyük Sırbistan" ve mutlaka "Büyük Arnavutluk" ideallerinden beslenen bir şekilde Sırpların "toprak bütünlüğü" ve "üniter devlet", Kosovalı Arnavutların ise "halkların kendi kaderini tayin etme hakkı" ve "bağımsızlık" istekleri bulunuyordu. İki taraf da hedefine ulaşamadı. Etnik çoğunluk Arnavutlar üzerindeki Sırp baskısının sona erdirilmesine yönelik NATO bombardımanının ardından, Kosova, 1999'da Birleşmiş Milletler (BM) yönetimine verildi. BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1244 sayılı kararıyla, Kosova'nın kendi demokratik idari kurumlarını, öngörülen sekiz standart çerçevesinde, tesis etmesi için "geçici" bir BM idaresi oluşturuldu. Kosova 1991’de ilan ettiği bağımsızlığı kabul ettirememişse de kendi idari kurumlarını göreceli de olsa oluşturabilme yetkisine kavuştu. Sırbistan ise bu kararla o gün Kosova üzerindeki askeri, ekonomik ve yönetsel yetkilerini dolayısıyla Kosova’yı kaybetti. Temas Grubu üyeleri (İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya) gözetiminde sürdürülen Kosova’nın nihai A Tito’nun getirdiği özerkliğin Miloseviç tarafından kaldırılmasıyla Kosova’da başlayan Arnavutların mücadelesi bağımsızlık ilanıyla noktalandı. NATO’nun müdahalesiyle bir ülkeden ayrılan bir bölgenin bağımsızlaşması anlamında ilk örneği Kosova oluşturuyor. statüsünün belirlenmesine ilişkin müzakereler hiçbir sonuç getirmedi. Bağımsızlık harici her türlü çözümü kabul edeceğini söyleyen Sırbistan ile bağımsızlık dışında hiçbir çözümü kabul etmeyeceğini kararlılıkla açıklayan Kosova’nın en ufak detayda bile anlaşmasının mümkün olmadığı ortaya çıktığında BM Kosova Özel Temsilcisi Martti Ahtisaari nihai statüye ilişkin önerilerini içeren bir rapor hazırladı. Sırbistan’ın kabul etmeyeceği bir öneriyi BMGK’de "veto" edeceğini açıklayan Rusya’nın talebi üzerine AB, ABD ve Rusya sözcülerinden oluşan bir troyka gözetiminde yeni bir müzakere süreci başlatıldı. Tarafların taleplerinde yumuşamaya gitmemesi nedeniyle herhangi bir uzlaşının sağlanması mümkün olmadı. Kosova sorunu artık Arnavut ve Sırp çekişmesinden ziyade ABD ve Rusya çekişmesi haline dönüşmüştü. Rusya’nın "veto" tehdidine karşılık ABD’den gelen "BMGK kararı beklenmeksizin ilan edilecek bir bağımsızlığı tanıyacağına" ilişkin açıklama, Kosova için yeni bir süreci başlattı. Kosova’nın bağımsızlığı ile neticelenecek bir sonuca odaklanmış olan ancak yine de buna uzlaşı formülüyle ulaşmayı tercih eden AB ülkeleri, kontrol altında tutulabilecek bir süreci garanti altına alabilmek için ABD ile işbirliğine gitmek zorunda kaldı. Batı, Kosova’nın daha fazla BM idaresi altında tutulamayacağının, kaynama noktasının artık aşıldığının farkına varmıştı ve bağımsızlık harici bir çözüm de mümkün görünmüyordu. İşin aslı sorunun bütün tarafları Kosova’nın bağımsızlığının kaçınılmaz olduğunu biliyorlardı; zamana bırakılmış olan sadece zamanlamaydı. İlk zamanlar bağımsızlığın hangi yıl verileceği/alınacağı konuşulurken bunu hangi ay olmalı ertelemeleri ve ardından nihayet hangi gün olacağı tahminleri izledi. Başından beri tartışılan da Kosova’nın bağımsız olup olmayacağından ziyade bağımsız bir Kosova’nın bölgeye ve dünyaya olacak muhtemel etkileriydi. Yani sorun artık bir "ertesi gün" sendromundan ibaretti. BATIYA ÇAPALI BAĞIMSIZLIK Bağımsızlık ilanını izleyecek "ertesi gün" için yapılan yoğun tartışmalardan birisi Kosova’nın ne kadar bağımsız bir devlet olabileceğine ilişkindi. Kosova’nın Sırbistan’dan bağımsızlığını alacağının bilindiği kadar aslında gerçekte bağımsız olamayacağı da biliniyordu. Kosova hükümetinin Mart ayı ortalarına dek Kosova Anayasası’nı ve Ahtisaari’nin "uluslararası gözetim altında bağımsızlık" önerisine uygun bir kanun paketini yürürlüğe koyması bekleniyor ve Kosova’da bu beklentiyi karşılama sözü vermiş durumda. Bunun bir anlamı Kosova’nın bağımsız bir devlet olarak tanınmasının özellikle kararı etkili olacak kimi devletlerce bu paketin yürürlüğe konulacağı güne dek ertelenebileceğidir. En önemli sonucu ise Kosova’nın daha başından "uluslararası gözetim altında" olacak bir bağımsızlığı kabul etmiş olmasıdır. Sırbistan’ın "görülmedik denli genişlikte özerklik" teklifini kabul etmeyen Kosova’nın Batı’dan gelen "görülmemiş denli dar bir egemenlik" teklifini kabul etme nedeni kuşkusuz önceliğini Sırbistan’dan kurtulmaya vermiş olmasıyla ilgili. Tam bir bağımsızlığı tercih etmelerine rağmen "yok"tan "az"a geçişi kabul etmelerinde, önlerine sunulmuş seçenekler arasında en iyisinin bu olması etkili oldu. Tamam, ama bundan sonra Kosova’yı nasıl bir yönetim ve devlet modeli bekliyor? Cevap ancak şu olabilir: Ahtisaari Planı’nın bir adım ötesi; ancak bağımsızlıktan on adım gerisi. Bağımsız bir devlet olarak kendisine bir bayrak ve milli marş seçecek ancak bunu "çok etnikli" yapısına uygun biçimde yani milli sembollere yer vermeksizin gerçekleştirebilecek. Milli sembollerin bulunmayacağı milli bir bayrak, ülke sembolü ve marş. Uygunluğu denetlemek için de uluslararası toplum (!) adına atanmış yetkililer Kosova’da hazır bulunacak. Kosova anayasası uluslararası sivil temsilciler danışmanlığında hazırlanacak, seçim sonuçları uluslararası yetkililer tarafından onaylanarak geçerlilik kazanacak, NATO yeni bir oluşumla Kosova’daki varlığını sürdürecek, AB güvenlik güçleri de kalacak, AB ve BM tarafından atanan temsilcinin uyuşmazlıklarda son sözü söyleme yetkisi bulunacak. Alışıldık devlet anlayışıyla bağdaşmasa da Batı’nın kendi doğusunda gördüğü tüm topraklarda oluşturmaya çalıştığı çok kültürlü/çok uluslu/çok etnikli ve mutlaka "demokratik" yeni devletçikler modeline uygun bir yaklaşım olduğuna şüphe yok. Bağımsızlık veya egemenlik terimlerinin günümüz dünyasında klasik anlamlarından uzaklaşmış uygulamaları olduğu bir gerçekse de Kosova yeni bir yönetim sistemini, yeniçağda Batı’nın Doğu için uygun gördüğü devlet anlayışını gösteren önemli bir örnek olacak. Taçi, Kosova’nın bağımsızlığını ilan ediyor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear