25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

16 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net Uygulamaları ve hedefleri açısından… C S TRATEJİ bütün Türk bölgelerindeki Ruslaştırma, suni sınırlar yaratma ve asimilasyon çalışmalarıyla Türklüğü silmek istedikleri enkazdan devletler yaratma başarısını gösterdiler. Çünkü her ne kadar Ruslar Türklük bilincini bu topraklardaki soydaşlarımıza unutturmak istemiş olsalar da Rusların tanım olarak özellikle kullandırmamak istedikleri Türkistan’ın büyük ozanı Ali Şir Nevai’nin "Ger bir kavm yüz yoksa mingdir Muayyen Türk Ulusu hod meningdir." (Eğer bir kavim eğer yüz yoksa bindir Muayyen Türk Ulusu hep benimdir.) diyerek dile getirdiği dizelerinde asırlardır süregelen Türklük bilinci ortadadır. Türkistanlı birçok şairin, bilim adamının dile getirdikleri Türk olma özelliği, Türklük konusunda spekülasyonlar yapmak gafletinde bulunan gafillerin suratına çarpacak birer kamçıdır. Bu ve benzeri dizelere Orhun yazıtlarının ve Timur’un dizeleri, Atatürk ve Türkçülere ilham vermiştir. S ultan Galiyev 20. yüzyılın başında Sovyet egemenliğine girmiş Türk Dünyası’nda ümidini Türkiye’nin geleceğine odaklayarak şu değerlendirmeyi yapmıştı: "Türkleri zayıflatmak, Balkanları, Mısır’ı, Arabistan’ı, Mezopotamya’yı ellerinden almak için, Avrupa yüzyıllar boyunca mücadele vermek zorunda kaldı. Avrupalı hükümdarlara Türkiye’yi sindirmek nasip olmayacaktır. Türkiye yaşıyor ve yaşayacaktır. Türkiye yalnız kendini yaşamakla yetinmeyecek ve Avrupa tarafından zorla koparılmış olan kendi eski parçalarına ve geri kalan tüm Ortadoğu’ya hayat verecektir." Galiyev Rus topraklarında ön plana çıkan bir Türk düşünür, siyasetçi ve stratejist olarak bu tespiti, yani Türklüğün engin ufuklarını ve potansiyelini Asya’nın başka bir köşesinden tespit ederek eyleme geçerken bir başka Türk, Mustafa Kemal Atatürk de Galiyev’e ümit verecek mücadeleyi başarıyordu. Mustafa Kemal, Türklüğün bağımsız ve egemen bir devlet olarak ortaya çıkmasını, emperyalizmin bütün acımasız ve Türklük düşmanlığına karşın sağladı. Emperyalizmin, Batı’nın Türklük üzerindeki emellerini, düşmanlığını tespit etmiş olan öteki Türklük sevdalısı Galiyev de Stalin tarafından öldürtüldü. Batı’nın Türklük üzerindeki emellerini bilen, anlayan ve Türk Dünyası’nın büyük potansiyelini tespit etmiş olan büyük Türkçüler bugün maalesef yaşamıyorlar. Belki maceracı olarak nitelendirilebilecek Enver Paşa, Türklüğün engin zenginliğini keşfetmiş olduğundan, yeni bir Türk İmparatorluğu uğruna bu günkü Tacikistan’ın Çeken Bölgesinde şehit düştü. Türk Birliği’ne inanmış ve Türkiye ile Azerbaycan’ın "bir millet iki devlet" olmasının da ötesinde tek devlet anlayışında hayalleri olan Ebulfeyz Elçibey de yaşamıyor artık. Gaspıralı İsmail Bey de yok ve en önemlisi, emperyalist her türlü oyun ve ittifaka karşı, yıkılmış bir İmparatorluktan mazlum milletlere mücadele ve özgürlük aşılayarak modern ve Batı’nın tahammül edemediği bir devlet yaratan Mustafa Kemal Atatürk de fiziken yok. Ama Atatürk’ün, Türklüğün engin ufukları konusunda ışık tutacak fikirleri ve bunun da ötesinde icraatları bize rehber olmalı. Sovyetler’in dağılacağını ve buna hazırlıklı olunmasını daha 1933 yılında Çankaya köşkünde bir konuşmasında; "Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı AvusturyaMacaristan gibi parçalanabilir, ufalabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya Atatürk’ün Avrasyacılığa bakışı yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte Türkiye ne yapacağını bilmelidir... Bizim bu dostluğumuz idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz, onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak. Dil bir köprüdür... İnanç bir köprüdür... Tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli" demiştir. Mustafa Kemal’in her konuda olduğu gibi jeopolitik açıdan da engin dehası bu vesile ile ortaya çıkmıştır. Çünkü Atatürk, hiç gitmediği Türkistan ve Türk Dünyası’nın doğudaki ileri coğrafyasındaki muazzam Türklük potansiyelini tespit etmişti. Bunun ne denli önemli bir hazine olduğunun ve ciddiyetinin farkındaydı. Sovyetler Birliği ile Cumhuriyetimizin ilk dönemindeki hassas ve Rusları rahatsız etmeyecek ilişkilerin politika açısından ön plana çıktığı özel döneme rağmen o günlerde bile, bugün siyasilerimizin yıllardır süregelen ilgisiz ve inançsızlığı nedeniyle aktör olmaktan çıktığımız Türkistan ve yakın çevresindeki potansiyelimizi derinliğine biliyordu. Balkanlardan, Türkistan ve Kafkasya, daha doğuda Altay Bölgesinden Baykal Gölüne, güneyde Taklamakan Çölüne, hatta Afganistan ve Pakistan’a kadar uzanan engin coğrafyadaki Türk etkinliğini biliyordu. Nitekim Sovyetler Birliği dağılınca, 70 yıldan çok bir süre Türklüğü ve Müslümanlığı unutturulmak istenen bu coğrafyada kendini Türk olarak niteleyen liderlerin önderliğinde yeni devletler çıktı. Azerbaycan’da Elçibey ve Aliyev, Özbekistan’da İslam Kerimov, Kazakistan’da Nazarbayev Türklük söylemleriyle halklarını bağımsızlık yolunda yüreklendirdiler. Moskova’nın Atatürk, Orta Asya ile ilişkilerini daha Kurtuluş Savaşı döneminde kurdu. Afganistan’a heyet gönderen Atatürk, bu bölgedeki soydaşlarla ileriye dönük ATATÜRK’ÜN GÖRÜŞLERİ bir toplumdan büyük bir millet bağlantı kurulması gerektiğini dile getirdi. Umutsuz yaratma başarısını gösteren Atatürk’ün vizyonu büyüktü. O, kendine yeterli bir toplum olduktan sonra Misakı Milli sınırlarının genişletileceğini çeşitli vesilelerle dile getirmiş ve bu nedenle de özellikle Batı dünyasının kabusu olmuştu. Tayfur Bey’in (Sökmen) Atatürk’e yazdığı bir mektupta Hatay’ı kastederek "Sancak Millî Misak’a dâhil midir?" sorusuna verdiği cevap : "Türklerin yaşadığı her yer Millî Misak içindedir." (Tahsin Banguoğlu : "Milli Misak ve Lozan", Türk Edebiyatı, Ekim 1987, s.7) O, Misâkı Millî sınırları dışında kalan Orta Asya Türklerini hiç bir zaman unutmadı. Mecliste yaptığı bir konuşmada: "Malumı âliniz olduğu veçhile Rusya‘ya bir sefaret heyeti gönderiyoruz. Bu heyeti sefaret esasen malum olan, mazbut olan kadrosu dâhilindedir. Fakat Rusya‘da ve Rusya ile temasta namütenahi İslâm kütleleri vardır. Bu İslâm kütleleri içinde bizim ifa edebileceğimiz bir takım hususi, mahrem ve fevkalâde vezaifimiz vardır. Bittabi bu vezaifin mahiyeti ilân edilerek oraya memur heyet gönderilemez. Sırf bu vezaifi mahsusayı ifa ettirebilmek, takib ettirebilmek, icabında izhar edilebilmek üzere heyeti sefaretin kadrosuna heyeti ilmiye namıyla bir heyet ilâve edilmiştir. Heyeti ilmiye denildiği zaman mânasından istidlâl edildiği gibi, oraya yalnız tetkikâtı ilmiye yapacak değildir. İfade ettiğimiz gibi vezaifi mahsusa ifa edecektir." Türkistanlı yazar ve bilim adamlarını çok iyi bildiği ve bir Ali Şir Nevai hayranı olduğu söylenen Atatürk, Türk kültürü ve dili ile ilgili olarak; "Türkiye dışında kalmış Türkler, ilkin kültür meseleleriyle ilgilenmelidirler. Nitekim biz Türklük davasını böyle bir müspet ölçüde ele almış bulunuyoruz. Büyük Türk tarihine Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine, eski Türk eserlerine önem veriyoruz." demişti. Atatürk, Türk dilini geliştirerek ve yayarak, dilimizin Balkanlardan Çin Seddine uzanan Türk dünyasının yegâne sesi ve düşünce vasıtası olmasını istemişti. O, Türkiye Türklerinin önderliğinde Batı Türklerinin dilini, Orta Asya yani Türkistan Türklerinin konuştukları dil ile kaynaştırmak ve müşterek bir tarihe sahip olan Türk dünyasının, lehçe farklılıklarını gidererek müşterek bir dil bağı ile birleşmelerini istiyordu. Atatürk doğumuzdaki büyük bölgede yaşayan soydaşlarımızın tarihinin, coğrafyasının ve kültürünün doğru öğrenilmesini isterken değişebilecek dünya dengeleri karşısında gelecekte güçlü ve etkili olabilmek için bu bölgede ortaya çıkacak ülkelerle birlikte hareket etmek zorunda olduğumuzu da tespit etmişti. "Türk Kültürü bütün Türklerin kültürüdür. Bu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear