Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası gyasin@tusam.net Kosova’nın bağımsızlık ilanı ve tanımasının getirebileceği süreç… C S TRATEJİ olmayan bir gedik açılacağını savunuyor ve muhalif tavrını tamamen bu tez üzerine oturtuyor. Ne var ki Rusya işbirliğine yanaşmadığı için yan yola sapılmasıyla aslında uluslararası hukukun geçerliğini koruyan kurallarına yeni bir gedik daha açılmış oluyor. BM Güvenlik Konseyi’nde alınmış bir karar bulunmasına rağmen, yeni bir karar olmaksızın mevcut kararın aksine hareket edilmesi şüphesiz ki yeni bir hukuki duruş yaratıyor. Bu anlamda Rusya’nın böylesi bir sapmayı kemikleştirmek yerine, Kosova’nın bir emsal teşkil etmesini engelleyici tedbirlerin alınmasına destek olacağını düşünmek mümkün. Sonuçta "domino etkisi" şeklinde ifade edilen mikro devletlerin hızlı ve kontrolsüz biçimde yayılması ihtimali Rusya’yı da olumsuz yönde etkileyecek bir gelişme olacaktır. Yakın bir zamanda Kosova’nın bağımsızlığını "istisnai" bir gelişme olarak gösterecek çeşitli raporların ya da kararların hem AB hem de BM nezdinde kaleme alınması söz konusu olacaktır. Böylesi bir çalışma daha çok Kosova’nın bağımsızlık ilanını ve bu bağımsızlığı tanınmaya hazırlanan ülkeleri, Kosova’yı Yugoslavya’nın ve ardından ondan kalan son parça olan Sırbistan’ın parçası olarak gören BM Güvenlik Konseyi’nin 1244 sayılı kararının gölgesinden kurtarmaya yönelik olacak gibi görünüyor. Bunun tek yolu 1244 sayılı kararın Kosova’nın bağımsızlığını engeller türden ifadeler taşımadığını hukukun karmaşık dilinin kullanılması yoluyla ispatlamaktır. Gerçi böylesi bir tutum "diğer dünya"da nasıl karşılanır, onlar için de ikna edici olur mu sorusu mutlaka cevapsız kalacaktır ancak uluslararası toplum denilen ve aslında büyükler ve büyüklerle işbirliğindekilerin oluşturduğu "mevcut dünya"yı sorumluluktan kurtaracaktır. Abhazya Dışişleri Bakan Yardımcısı Maksim Gvinciya’nın 58 Ocak tarihlerinde KKTC'ye yaptığı ziyaretle KKTC ile Abhazya arasındaki resmi düzeyde temasların başlamış olması, "bağımsızlıkları BM’de tanınmayan devletler" (!) açısından önemli bir gelişmenin başlangıcı olarak görülebilir. Gerçekten de Pandora’nın kutusu açıldı artık; ancak bu Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesiyle değil bundan çok önce Yugoslavya dağılmış olmasına rağmen Kosova’yı Yugoslavya’nın parçası olarak gören karar alındığında gerçekleşmişti. Kosova’nın bağımsızlık dışında hiçbir çözümü kabul etmeyen tavrı bağımsızlık getirmişse "diğer dünya"nın da aynı yolu izleyeceğinden ve tarihsel gerçekliklerdeki farklılıkların hiç de umursanmayacağından şüphe duyulmamalı. osova’yı tanıyan KKTC’yi de tanır mı, gerçekten? Bu çıkarım doğruysa Rusya, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin KKTC’yi tanımayacağı ancak AB üyesi ülkelerin en az 23’ünün ve ABD’nin koşulsuz biçimde KKTC’yi "bağımsız bir devlet" olarak tanıyacağı da kesin demektir. Rusya Başbakan Yardımcısı Sergei Ivanov’un "Kosova’nın tek taraflı bağımsızlık ilanının tanınması, Kuzey Kıbrıs’ın tanınması zorunluluğunu beraberinde getirecektir" şeklindeki sözleri 44.sü düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı’na damgasını vurdu. Kuşkusuz ki Rusya’nın bu yaklaşımı ne Kosova’nın bağımsız bir devlet olmasının önüne geçebilecek ne de KKTC’nin tanınmasını kolaylaştıracak. Ancak şüphesiz Ivanov’un Kosova’nın bağımsızlığının Pandora’nın kutusunu açacak sorunları beraberinde getireceği" yönündeki sözleri büyük bir gerçeklik içeriyor. Efsane’ye göre Pandora merakını yenemeyerek içerisinde kötülüklerin bulunduğu kutuyu açar ve bütün kötülükler dünyaya yayılır. Kutunun içinde tek bir iyilik vardır: Umut. Kosova’dan dünyaya yayılan da bundan ibaret; bağımsız devlet olma umudu. Nietzsche ise "kötülüklerin en kötüsüdür umut, çünkü insanın çektiği eziyeti uzatır" der. Kosova’nın bağımsızlığının dünyaya yaydığı etki, umut ve umudun yeşil tuttuğu beklentidir. Kuşkusuz ki bu da dünya siyasetinin mevcut gidişatını önemli bir şekilde etkileyecektir. Yine de Kosova’nın bugünkü durumunun dünya siyasetindeki değişimin ürünü olduğu da hatırlanmalıdır. Her ne kadar mikro milliyetçilik son kürselleşme çağında canlandırılmışsa da Kosova hem bu sürecin bir parçası değil hem de Batı ülkelerinin tamamı da en az Rusya kadar Kosova’nın bir domino etkisi yaratarak mikro milliyetçilik akımının mikro devletlere dönüşmesinden endişe duyuyor. Böylesi bir domino etkisi, dünyadaki değişimin kontrolden çıkması ve dünyanın haritalandırılmasında Batı’nın inisiyatifinin yok olması anlamına gelecektir. İşte bu nedenle Kosova ve Kıbrıs’ın birlikte anılması Batı’yı özellikle de AB üyesi ülkeleri son derece rahatsız ediyor. AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana "Hiçbir sorun, hiçbir tarih eş değildir. Bu domino kuramı tümüyle K ‘Mikro devlet’ dönemi Kosova’nın bağımsızlık ilan etmesi ve diğer ülkelerin tanıması uluslararası hukukta yeni bir süreci de başlatabilir. Dünya mikro milliyetçilik sürecinin başarıya ulaştığına tanık olabilir ve mikro devletler meşruiyet kazanabilir. Bu konuda rahatsızlığı bulunan birçok ülke bulunuyor. yanlış" diyerek Ivanov’un sözlerine cevap verirken aslında Batı’nın bilindik "Kosova emsal olmayacak" yaklaşımını tekrar ediyordu. Sorunlu alanların tümü birbirinden farklı tarihi gerçekliklere dayanıyor olsa da, bu, Kosova’nın emsal teşkil etmemesi için yeterli bir gerekçe oluşturmuyor. Çünkü dünyaya yayılan sadece uluslararası hukukta bir dönüşümün yaşanıyor olduğu inancı değil aynı zamanda yeni bir umut dalgası yayılıyor, kendi devletlerini kurmak isteyen bütün halklar için. Batı’dan "Kosova farklı ve emsal olamaz" açıklaması yapıldıkça bu ses Doğu’dan "Evet, bizim sorunumuz daha derin, daha eski ve mutlaka Kosova’dan daha öncelikli görülmeli" yankısı buluyor. Bunların arasında Abhazya, Güney Osetya ve Transdinyester (Pridnistrovye) de var. Hatta Azerbaycan’ın işgal altında tutulan toprakları için (Yukarı/Dağlık Karabağ) Ermeniler de aynı talebi gündeme taşımaya çalışıyor. Kosova’nın bağımsızlığına başından beri karşı çıkan Rusya’nın ABD’nin diretmeci tavrına karşı buradaki ayrılıkçıların bağımsızlığını tanıması gibi bir ihtimalin yakın gelecekte gerçekleşmesinin imkansız olduğunu anlamak için Rusya’nın tavrını doğru okumak gerekir. Rusya esasen uluslararası hukukta telafisi mümkün Kosova’daki seçimlerden... Taçi, parlamento’da oylama sırasında...