Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 C S TRATEJİ Fransa Cumhurbaşkanının önerisine olumlu yaklaşan ülke, ‘Sarkozy’nin birliğine’ girmek Erhan AKDEMİR Ankara Üniversitesi ATAUM AB Uzmanı B’nin geleceğini kültür ve din ekseni çerçevesinde görmek isteyenler ki bunlar Avusturya, Fransa ve Almanya’da başta gelmek üzere Hıristiyan Demokratlardır, muhafazakârlardır, bugünkü durum itibarıyla Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini reddetmektedirler. Ancak bunlar diğer yandan da AB’ye enerji sağlayan yolların güvenliğine ilişkin kaygılar yaşadıkça (ki Avrupa Komisyonu tarafından 13 Ekim 2006 tarihinde yayınlanan enerji raporunda Türkiye’den artık kaçınılmaz bir enerji koridoru olarak bahsedilmiştir) emeklilik oranlarında yaşanan artışa her gün yenileri eklendikçe ve uluslararası arenada yaşanan tartışmalara şahit oldukça Türkiye’den de kesin bir kopuş sergileyemiyorlar. Bununla birlikte gümrük birliğinin devamı, enerji yollarının güvenliğinin sağlanması, askeri ve savunma girişimlerinde Türkiye’den destek sağlanması buna karşın Türkiye’nin bu işlerin karar alıcı noktalarından izole edilmesi, engellenmesi Hıristiyan Demokratların yaklaşımını oluşturmaktadır. Bu tür politikalar da Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini gerektirmemekte ve ona biraz önce genel hatlarıyla bahsedilen konular çerçevesinde işbirliği yapılabilecek ortaklıklar, öneriler teklifinde bulunulmayı öngörmektedir. Bu öneriler ise Türkiye – AB ilişkilerinin geleceğini farklı bir statüye taşımak niyetinde olup zaman zaman "İmtiyazlı Ortaklık" zaman zaman da "Akdeniz Birliği" gibi isimlerle gündeme getiriliyor. Bu öneriler içerisinde "Akdeniz Birliği" ise, Nicolas Sarkozy’nin Fransa’da Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra çokça tartışılır duruma geldi. Peki "Akdeniz Birliği" nedir? TürkiyeAB ilişkilerinde neyi A Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin başkan seçilmeden önce ‘icat ettiği’ ‘Akdeniz Birliği’ fikri eleştirilecek yanlarıyla dikkat çekiyor. Birliğin kurumları, finansmanı, AB ve ABD ile ilişkileri, amacı, hedefi netleşmiş değil. Sarkozy’nin önerisi şu an hiçbir temele dayanmıyor. amaçlamaktadır? En başta söylemek gerekirse Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin ekonomik ve sosyal zorluklara neden olacağı düşüncesi, AB içerisinde yer alan bazı çevrelerin "Akdeniz Birliği" taleplerinin zeminini oluşturmaktadır. Akdeniz Birliği fikri ise, Avrupa ülkelerinde on yıldan uzun bir zamandır tartışılmaktadır. Özellikle Avrupa Birliği'nin Doğu Avrupa'daki ülkeleri de içine alarak genişleme kararı almasından beri bir Akdeniz diyalogu kurma fikrine sahip olunduğu akılda tutulursa böylesi yeni bir girişim Fransa açısından oldukça önemlidir. Fakat Türkiye bu süreçte ilk defa Nicolas Sarkozy’nin Fransa’da Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra tartışmaların odak noktasında yer almıştır. Akdeniz Birliği bağlamında geçmişte tartışılan temel konular hep Avrupa ülkelerine yönelik göçün getirdiği sorunlar ile Afrika ve Arap ülkelerinde tırmanan aşırı İslamcı düşünceler çerçevesinde olmuştur. Öneri, Fransa’da, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden çok önce 7 Şubat 2007 tarihinde Nicolas Sarkozy’nin Toulon’da 10 bin kişinin önünde yaptığı konuşmada ilk defa gündeme geldi. Sarkozy burada yaptığı konuşmada, AB üyesi olan Akdeniz ülkeleri, Portekiz, İspanya, Yunanistan, İtalya ve GKRY’nin de katılımıyla "Akdeniz Birliği kuralım" çağrısında bulundu. Söz konusu birliğe Akdeniz’in güney havzasındaki Mağrip ve Arap ülkelerin de katılacağı Sarkozy tarafından ifade edildi.(1) Akdeniz Birliği önerisi, Nicolas Sarkozy’nin 6 Mayıs 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandıktan hemen sonra yaptığı konuşmada da kendini gösterdi ve Sarkozy bu konuşmasında "Akdeniz Birliği'ni kurma zamanı'" geldi dedi.(2) Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, 2007’nin Temmuz başında Cezayir ve Tunus’a gerçekleştirdiği ziyaretlerinde buralarda "Akdeniz Birliği Projesi"ni tanıttı. Ancak, Tunus medyası, Sarkozy’nin bu açıklamasına hiç yer vermedi. Öneri daha sonra, Nicolas Sarkozy’nin 23 Ekim 2007 tarihinde Fas’a gerçekleştirdiği resmi ziyareti esnasında Fas Kraliyet Sarayı’nda yaptığı konuşmada ayrıntılandırıldı. Öneri, Akdeniz’e kıyısı olan Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin bir araya gelerek, AB’nin önceki dönemlerine benzer bir ekonomik topluluğun kurulmasını hedefliyor. Sarkozy’e göre Akdeniz Birliği, Ortadoğu sorununa çözüm için çalışabilecek ve göç konusunda ortak bir politika oluşturabilecektir. Birliğe üye olacak ülkeler, terör ve organize suçla mücadele gibi konularda ''ortak bir yasal çerçevede'' buluşabilecekler, çevre ve enerji konularında ortak politikalar geliştirilebileceklerdir. Sarkozy ayrıca, Akdeniz Birliğini Avrupa Konseyi ve dünyanın en zengin ve sanayileşmiş sekiz ülkesinin oluşturduğu G8 benzeri bir uluslararası kuruluş olarak görmekte ve bu yapının AB ile sıkı bir işbirliği içerisinde olacağını da vurgulamaktadır. Hukuk devletinin bölgede güçlendirilmesi, ortak kalkınma politikaların takip edilmesi, ekonomik ve ticari gelişmelerin artarak devam etmesi hatta Avrupa Yatırım Bankası’na benzer bir Akdeniz Yatırım Bankası’nın kurulması da Sarkozy’nin Akdeniz Birliği önerisi çerçevesinde gerçekleşebilecektir. Bir Akdeniz Üniversitesi’nin kurulması fikri de öneri içerisinde yer almaktadır. Akdeniz Birliğinin kurumsal organizasyonu ise iki ayrı yapı tarafından ele alınacak. Bunlar Akdeniz Konseyi ve Akdeniz Ajansı. Siyasi konularda Konsey, ortak projelerin gerçekleştirilmesinde ise Akdeniz Ajansı yetkili kılınacaktır. Akdeniz Birliği önerisi Fransa’nın ve AB’nin Akdeniz Birliği kanalıyla Arap–İsrail sorununu ele almakta etkin bir rol oynama eğilimini ifade etmek anlamına gelebilir. Öneri, Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya yasadışı göçü kontrol edecek araçların sağlanmasını da umuyor olabilir. Yukarıda ifade edilen birçok açılım Akdeniz Birliği önerisinin hedefleri içerisinde sayılabilir. Ancak, Türkiye nezdinde bu önerinin mahiyeti, algısı çok çok daha farklıdır. Bunun nedenini ise Fransa’nın son yılardaki ve özellikle de Nicolas Sarkozy’nin Cumhurbaşkanlığına seçilmesinden sonraki Türkiye söylemlerinde ve politikalarında aramak gerekmektedir. Sarkozy en yalın biçimiyle hem Türkiye’nin AB’ye üye olamayacağını hem de Türkiye’nin Avrupalılığını, Türkiye’nin Avrupalı kimliğini tartışmaktadır. Sarkozy her fırsatta Türkiye’nin Asyalı olduğunu, Avrupa kıtasına, değerlerine ait olmadığını yinelemekte, bu çerçevede de Türkiye’yi AB’den, Avrupa kıtasından uzak tutabilmek için hatta Türkiye’nin kendiliğinden bundan vazgeçmesi için türlü türlü fikirler geliştirmekte, gündemler yaratmaktadır. Bu gündemin adı zaman zaman "Akdeniz Birliği", zaman zaman "İmtiyazlı Ortaklık" zaman zamanda "Akil Adamlar Komitesi" olmaktadır. İşte böyle bir ortamda Fransa Cumhurbaşkanı’nın "Akdeniz Birliği" önerisi Türkiye’de "Sarkozy’nin, Türkiye’nin AB’ye üyeliğini bloke etme planı", "Türkiye’ye AB üyeliği yerine Sarkozy ve Kouchner... SARKOZY’NİN YAKLAŞIMI