25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Strateji 29 Aralık 2008/235 ST R A T E J İ c Dursun Yıldız 7 yaşamsal olması bazı bölgelerde bu yanlış adımların atılmasına neden olmuştur. Bu dengenin tekrar kurulması çoğu kez çok zordur. Yaklaşan yerel seçim ortamında suyun planlı, verimli ve akılcı kullanımı için ülkemizde kısa vadede atılması gereken adımlar nelerdir? Ulusal su stratejisi ve politikası belirlenmelidir. Öncelikle belediye başkan adayları kaldırımlar yerine su şebekelerini yenileyeceklerine ve su havzalarında yapılaşmaya izin vermeyeceklerine dair söz vermelidir. Bunların denetimi için de meslek odaları ve diğer sivil toplum kuruluşları ile protokoller yapılmalıdır. Su hizmetleri yönetimi konusunda çok önemli yetki ve sorumluluk taşıyan yerel yönetimler, kısa vadede samimiyetlerini gösterebilmek için bu adımları atmalıdır. Önümüzdeki dönem bu açıdan önemli bir samimiyet testinin yapılabilmesi olanağını sunmaktadır. Bu, aynı zamanda halkın su konusundaki bilincinin derinleşmesi ve konuya sahip çıkması açısından da önem taşımaktadır. Suyla ilgili her konu, geçmişe oranla çok daha ciddiyetle ele alınmalıdır. Buna göre, kurumların yeniden organizasyonuna önem verilmeli ve su kaynaklarının temizliğinden, verimli kullanımına kadar tüm alanlarda toplumsal bilinçlendirme hızla arttırılmalıdır. Su konusunda samimi olan toplumsal kesimin veya kuruluşun kendi etki alanında yapabileceği çok şey vardır. etkisinden kurtulmaya çalışıp bölge ülkeleriyle bir araya gelerek suyun en verimli şekilde nasıl kullanılabileceğine karar vermektir. Kolay değil ancak; böylelikle çok iyi bir iş birliği mekanizması yaratılabilir ve küresel su politikaları üzerinden bölgedeki egemenliği arttırma çabaları da büyük oranda engellenebilir. Bunun için atılması gereken ilk ve en önemli adım, Ortadoğu’da su kaynaklarının kullanımı ve verimliliği için yapılacak teknik iş birliğidir. Bu iş birliğinin önündeki en önemli engel nedir? En önemli engel Ortadoğu’nun dünya petrol rezervlerinin yüzde 65’ine sahip olması ve bölgenin jeopolitiğidir. Bölge, bu nedenle küresel güçler tarafından sürekli kontrol altında tutulmaya çalışılıyor. Bunun yanı sıra, uzun dönemdir çatışmanın yoğun olduğu ve istikrarın sağlanamadığı bu bölgede, ülkelerinin komşularına karşı güven eksikliği var. Petrol ve bölgenin özgün kararsız yapısı nedeniyle, Ortadoğu savaş ile iç içe yaşayan bir bölge olmuştur. Bu nedenle, Ortadoğu ülkeleri arasındaki ilişkiler hala ‘güç politikası’ esasına dayanmaktadır. Bu alandaki işbirliğinin önündeki bir diğer engel ise; “Ortadoğu düşüncesidir”. Bu düşünce, rasyonel olmamakla beraber, retorik söylemler ile gerçeği unutturmaktadır. Bu da su sorununun daha rasyonel bir şekilde ele alınıp gerçek bir çözüme ulaşması konusunda akıllı politikalar üretmeyi zora sokmaktadır. ‘Su sorununu teknolojiyle çözme arayışı çevre sorunlarını büyütür. Kirletmeyi kabul ederek, arıtmayı, temizlemeyi hedeflemiş politikalar esaret getirir’ SU İNSAN HAKKIDIR Teknolojideki hızlı ilerleme, su sorununun çözümünü nasıl etkiler? Teknolojideki hızlı ilerleme, su yönetiminin daha akılcı, verimli ve planlı bir şekilde yapılabilmesine büyük olanak tanır. Ancak teknolojinin hızla gelişmesinin insanoğluna sağlayacağı avantajların su sorununu kalıcı olarak çözebileceğinin kabulü mümkün değildir. Bu nedenle su, öncelikle sürdürebilir olarak kullanılmaya gayret edilmesi gereken ve tatlı suya ulaşmanın bir insan hakkı olduğu yaklaşımıyla geliştirilmeye çalışılması gereken stratejik bir maddedir. Teknolojinin bize tanıdığı olanaklardan yararlanarak su kaynaklarının geliştirilmesi konusunda da doğal dengenin sınırlarını zorlamamak gerekir. Su talebinin sürekli ve Deutsche Welle: ‘Somali’de siyasi çözüm şart’ bölgeye uzanması, güneyde görev yapması yasak. Bu yüzden halen sürdürülen, korsanlarla mücadele planları kısa vadeli çözümler içeriyorlar. Alman Gemiciler Birliği, bölgede görev yapacak deniz kuvvetlerinin gemilere eskortluk etmesini talep ediyorlar. Bu mantıktan yola çıkılırsa yakında Afganistan'a giden çevreci turistler için de güvenlik desteği talep edilmesi gündeme gelebilir. Somali'nin ihtiyacı olan şey ise sadece karasularında güvenliği sağlayacak muharip birlikler değil. Bu ülkedeki sorunların çözümü için siyasi adımlar şart. Üstelik Somali'nin içinde bulunduğu bir çok sorun bölgenin özel durumuna dayanan siyasi sorunlar. Bunun için çözüm planının da bu özellikleri dikkate alarak hazırlanmış olması gerekiyor. Somali'de yaşanan siyasi sorunların baş kahramanı politikacılar. İktidara gelen politikacılar ve savaş beyleri ülkeyi 1991 yılından bu yana taş devrine geri götürdüler. Özellikle de Devlet Başkanı Abdullahi Yusuf. Bir savaş çığırtkanı olan Yusuf, yıllardır Birleşmiş Milletler’i (BM) de parmağında oynatıyor. Adım atmadığı gibi ülkede iktidara gelen savaşlar çığırtkanı kimi politikacıların fakir Somali köylerini bombalamasına Batı'nın hiç bir tepki göstermemesi halkın antipatisini doğurdu. Bunun dışında Rus, Çin ve İspanyol gemilerinin Somali'nin balık rezervlerini tüketmesi sonucu bir çok yerli balıkçı tek gelir kaynağını da yitirmiş oldu. Ekmeği elinden alınan bir çok Somalili balıkçı şimdilerde ayaklarında terlikleri ile deniz korsanını oynuyor. Buna İtalya'dan gelen tehlikeli atıkların denizi ve çevreyi kirletmesi eklenince Batı'ya duyulan öfke bumerang gibi geri dönüyor. ABD, Somali'deki deniz korsanları sorununu BM Güvenlik Konseyi'ne taşıdı ve karada da görev yapacak askeri gücün oluşturulması kararı alındı. Bu adım da övgüye değer, ama asıl yapılması gereken Afrikalı Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi'nin de talep ettiği gibi beceriksiz Somali hükümetine ültimatom vermek ve onları bölgedeki barış müzakerelerine bağlayıcı şekilde dahil etmek. Cibuti'de hazırlanan son barış planı buna temel oluşturabilir. A Ludgar Schamdomsky 18.12.2008/DW ndrew Mwangura oldukça cesur bir uzman ve şu sıralar Somali açıklarında faaliyet gösteren deniz korsanları ile ilgili haberlerde görüşüne en fazla başvurulan Afrika danışmanı. Mwangura, Somalili korsanların el koyduğu Ukrayna bandıralı şilepteki taarruz tankları ve silahların iddia edildiği gibi Güney Sudan'a değil Kenya'ya ait olduğu konusundaki açıklamalardan şüphe duyduğunu açıkça dillendirmekten çekinmemişti. Peki bu konunun Almanya'nın Somali açıklarına muharip güçler göndererek, bölgeyi korsanlardan temizleme planıyla ne ilgisi var? İlgisi şu: Mwangura, Ukrayna şilebindeki tanklara ilişkin görüşünü açıkladığı gün, bölgeye uluslararası bir güç göndermekle sorunun üstesinden gelinemeyeceğini de açıkça dile getirmişti. Andrew Mwangura bu sözleri ile Kenyalıların yarasını kaşıdı, zira Kenya bandıralı gemiler de korsanlar nedeniyle son dönemde oldukça büyük sıkıntı yaşıyor. Somalili korsanlara karşı mücadele başarılı olur, üstelik bunu NATO ya da deniz haydutlarına karşı oluşturulan uluslararası birlik başarabilir, fakat kurnaz korsanlara karşı başarılı olunabilmesi için yardımların Kenya'nın Mombasa limanına ulaşması gerekiyor. Bu durum ise oldukça zor görünüyor, çünkü korsanlar faaliyet gösterdikleri bölgeyi zamanla güneye doğru kaydırıyorlar. Somali açıklarına gönderilecek Alman deniz kuvvetlerinin ise o BATI’YA DUYULAN ÖFKE BUMERANG OLDU Somalili politikacılar dışında uluslararası toplumun da bölgedeki sorunların tırmanmasındaki payı büyük. 90'lı yılların başında Amerikan güçlerinin misyonunun başarısız olmasından sonra uluslararası toplum yapıcı ve çözüme yönelik hiç bir adım atmadı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear