Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Strateji 29 Aralık 2008/235 ST R A T E J İ c 5 ürkiye’nin dış politikada genel anlamda yalnız kaldığı kanısı hâkimdir. ABD ve Avrupa ülkelerinin, Yunanistan ve Ermenistan yanlısı bir dış politika izlediği de eskiden bu yana dile getirilir. Rum ve Ermeni lobilerinin sistemli ve etkili çalışması da, bu açık yandaşlığın temel sebepleri arasında görülür. Türkiye’nin yeterli lobi faaliyetinde bulunmuyor oluşu doğruysa da aslında sorunun temelinde, içeriği, kapsamı veya hedefleri iktidardaki hükümetin anlayışına ya da bağlantılarına göre değişmeyecek köklü ve istikrarlı devlet politikalarının eksikliği ve tepki politikası üreticiliğinin benimsenmiş olması yatıyor. Makedonya Cumhuriyeti’nin anayasal ismiyle tanınmaması veya Kosova’nın bağımsızlığı konusunda Yunanistan’ın diplomatik girişimlerinin, ısrarlı politikalarının ve lobi faaliyetlerinin ABD ve Avrupa ülkelerinin çoğunda etkili olmadığını da not düşmek gerekir. Batı’nın kendi çıkarları doğrultusunda bölgesel dengeleri kontrol altında tutma politikası ise Yunanistan’ı ne Makedonya ne de dış politikadaki diğer herhangi bir konuda kendi önceliklerinden vazgeçirmedi. Esasen durum “devletlerin dostları değil çıkarları vardır” gerçeğinin bir tezahüründen ibaret. Asıl sebebin Türkiye’nin istikrarlı, daimi, hedefi belirlenmiş devlet politikalarının eksikliği olduğu unutularak bu olgu Türkiye’de hala daha “Türkiye’nin dostu yok” şeklinde okunuyor. Dış politikada geliştirilen “komşularla sıfır problem anlayışı” ise yeni fırsatları, Türkiye’nin komşuları lehine doğuruyor. Yunanistan’da ise dostlukların değil çıkarların belirlediği devletlerarası ilişkilere uyumlu bir politik anlayış hâkim. Aynı metnin Yunan ulusal çıkarlarını ön plana çıkaran bir şekilde okunduğu kesin. Yani Yunanistan politik açılımlarını diğer devletlerin onayını alma hedefiyle değil ülke çıkarları adına belirlenmiş politikaları sonuca ulaştırma hedefiyle gerçekleştiriyor. Makedonya ile yaşadığı sorunda Rum lobisinin gücü ne ABD’nin Kasım 2004’te Makedonya’yı anayasal ismiyle tanıyan 101. ülke olmasını engelleyebildi ne de AB üyesi ülkelerin Makedonya konusunda Yunanistan’la aynı hassasiyetleri paylaşmasını sağlayabildi. Buna rağmen Yunanistan’ın politik duruşunda bir değişiklik olmadı ve elindeki tüm kozlarla Makedonya üzerinde baskı uygulamaya devam etti. T Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası gyasin@tusam.net Yunanistan’ın dış politikasındaki ödünsüz tutumu Makedonya sorununda açıkça ortaya konuyor. Bu sorunu Türkiye’nin Ermenistan’la olan sorununa büyük ölçüde benziyor. Ancak Türkiye benzer tutum yerine sürekli geri adım atıyor. bir hareketin başlangıcı veya ekonomik krizin sebep olacağı toplumsal olayların bir örneği ya da devlet şiddetine karşı küresel eylemlerin miladı olmaktan başka anlamlar da taşıyor. Ayaklanma, derin ve aşrı tepki gösterme refleksine sahip Yunan toplumunun, devletin diğer politikaları karşısındaki sessizliği bakımından da son derece önemli. Yunanistan’daki Türk azınlığın eğitim sorunlarını protesto amacıyla İskeçe’de başlattığı boykot eyleminin yine devlet şiddeti söz konusu olmasına rağmen Helen kökenlilerden destek görmemesi dikkate değer. Ülkesindeki Makedon azınlıktan söz ettiği ve Yunanistan’ın Makedonya’ya yönelik politikasını eleştirdiği için PASOK’tan ihraç edilen Grigoris Valyanatos’un toplumsal destek görememesi yani devletin Makedon azınlık politikasının halktan tepki almaması da buna benziyor. Dahası Yunan halkı zaten “Helen kökenli” olmayan bir Makedon halkın söz konusu olamayacağı anlayışında devletiyle hemfikir. Yunan Sahil Güvenlik Botları’nca Yunanistan'a kaçak yollardan giren mültecilerin Türkiye kıyılarına atılmasını veya Midilli Adası'na geçmeye çalışırken lastik botlarının batırılması sonucu öldürülmesini, insan yaşamı ve insan haklarında hassas Yunan toplumunun sessizlikle izlemesi de şaşırtıcıdır. Yunanistan’ın katlettiği Türkler veya tamamını yok ettiği Çamerya Arnavutları ve iç savaşta sürdüğü, öldürdüğü Makedonlar için “özür diliyorum” kampanyasının hiçbir şekilde bu toplumda başlamayacağı da açık. Uluslararası Af Örgütü’nün yıllık raporlarından eksik olmayan Yunan polisinin yasadışı göçmenlere ve azınlık mensuplarına yönelik kötü muamelelerinin toplumsal tepkinin çıkış noktası olmaması gibi. Bu anlamda Yunanistan’daki olayları “insan haklarına ve yaşamına” duyulan saygının toplumun hücrelerine dek işlediğinin göstergesi veya devletin aşkınlığına gösterilen örnek alınası bir tepki olarak yorumlayanlar ve demokrasinin beşiğinde demokrasinin yeniden yorumlandığını düşünenler aslında fena Yunanistan’dan alınacak ders Dış politikada ödünsüz tutum… YUNAN TOPLUMUNUN AÇMAZI Sistemin kilise, okullar ve siyasi partiler gibi devletin ideolojik aygıtları tarafından süreğen bir beslenme halinde olmasından başka yaratılan toplum da bu işin bir parçası. Karamanlis iktidarının ilköğretim öğrencilerinin tarih kitaplarında yer alan Türk karşıtı ırkçı ifadelerin değiştirilmesi girişiminin halk protestolarıyla engellenmesi, Yunan kamuoyunun hükümetlere temel devlet politikalarını değiştirme fırsatı vermediğinin örneklerinden biri. Yunan polisinin 15 yaşında bir genci öldürmesiyle 7 Aralık’ta patlayan şiddet dalgası ise Yunan toplumunun otoriter rejimlerle keyfilik arasında salınması, değerler dengesini yitirmiş gençliğin sınırsızlığının anarşiye kayması(1) veya kapitalizme karşı küresel ayrılıklarını yumuşatma konusundaki tüm çabalarına karşın, Türkiye’nin Yunanistan ile arasında olan gerginlikleri hafifletmek konusunda hiçbir çaba göstermediği yönündeki açıklaması(2) da yeterince açık. Karamanlis’in Ankara’ya yaptığı ziyaretin Yunan tavizi olarak kabul edilmesi ve Türkiye’nin bu çabalara karşılık vermemekle suçlanması önümüzdeki günlerde TürkiyeYunanistan ilişkilerinde de zeminin Yunanistan lehine şekilleneceğini gösteriyor. Nitekim Türkiye Başbakanı’nın Yunanistan ziyareti Türkiye’nin tavizi olarak lanse edilemiyor, üstelik her iki ziyarette de Patrikhane’nin ekümeniklik meselesi, Ruhban Okulu’nun açılması, Kıbrıs konusunda Türk tezlerinden vazgeçilmesi gibi Yunan önceliklerinin ana gündem maddesi olmasına ve ikili ticari ilişkilerin de açık ara Yunanistan lehine gelişmesine rağmen. Bazı komşularla olumlu sonuç halde yanılıyorlar. Devletlerinin dış doğurabilecek olsa da asıl problemli politikasını içselleştirmiş bu toplum, ulusal ilişkilerin yaşandığı Yunanistan ve çıkarlar söz konusu olduğunda pragmatik Ermenistan’la ilişkilerde bu devletlerin bir yaklaşımı devletiyle eş güdümlü tavizsiz politikaları nedeniyle Ankara’nın biçimde sergiliyor. “komşularla ilişkilerde sıfır problem” Bu, Yunanistan’ın nasıl olup da her anlayışının açılımı ancak bu komşuların daim masada kazanabildiğini anlamayı politikalarının karşılıksız kabulü anlamına kolaylaştırıyor. Yunanistan, uzun vadeli gelecektir. YunanistanMakedonya politikaları dünya çapında iyi çalışan ilişkilerinin seyri Yunanistan’ın politik lobileri, yetiştirdiği hukukçuları, iç hedeflerine ulaşana dek duruşunu hiçbir kamuoyunda sağlanan birlik ve tavizsiz şekilde değiştirmeyeceğinin ve zamana duruşu sayesinde yayılması pahasına taktik değişikliği hedeflerine haricinde temel devlet politikalarının yani ulaşabiliyor. Yunan çıkarlarının her şeyin üzerinde tutulduğunun açık göstergesi. Yunanistan açısından “sıfır problem” ulusal çıkarlarının belirlediği değişmez devlet politikalarının sonuca ulaşması ve komşularınca kabul edilmesi halinde ulaşılabilecek bir aşamadır. Yine açık ki, bugün iki ülke arasında konuşulan taleplerin karşılanması, sadece henüz masaya getirilmemiş ancak Yunanistan’da konuşulan diğer hedeflerin gündeme taşınması zamanının geldiğini gösterecektir. YunanistanMakedonya ve TürkiyeErmenistan ilişkilerindeki tutum farklılığı da son derece önemli. Ermenistan’ın Türkiye ile sınırların karşılıklı tanındığına yönelik bir nota vermeye yanaşmaması, Ermenistan Anayasasının atıfta Yunanistan’da bulunduğu gençlerin Bağımsızlık ‘ayaklanması’ Bildirgesi’nde Türkiye’nin Doğu Anadolu sona erdirilemiyor. bölgesinin hala Batı Ermenistan olarak gösterilmesi, Ağrı Dağı’nın resmi devlet arması olarak kullanılması YunanistanMakedonya ilişkilerindeki sorunun temelini oluşturduğu iddia edilen verilerle açık bir benzerlik gösteriyor. Yunanistan’ın Makedonya’ya uyguladığı ambargo, yayılmacı niyetlerin açığa vurulması olarak nitelendirdiği Makedon Anayasasındaki maddelerin değiştirilmesi, Yunanistan’a ait olduğu iddia edilen simgelerin resmi düzeyde kullanılmasından vazgeçilmesi ve Makedon bayrağının değiştirilmesinden sonra kaldırılmıştı. Üstelik Yunanistan’ın ÖNCELİKLERİ BELİRLEYEN tavizsiz politikaları da YunanistanİLİŞKİLER Makedonya ilişkilerinde dışarıdan gelen Konu, Türkiye açısından özellikle baskıları Makedonya üzerinde TürkiyeYunanistan ilişkilerinin seyrine yoğunlaştırıyor. Yani TürkiyeErmenistan dair oluşturulacak gelecek tasarımlarında ilişkilerinde yaşananın tam aksine… Yunanistan’ı algılayabilmede önemli. Dipnotlar: Yunanistan Dışişleri Bakanı Bakoyanni’nin 1 Herkül Milas, “Yunanistan’da Değerler ülkesinin uzun zamandan beri süre gelen Krizi”, Zaman, 11 Aralık 2008 kıta sahanlığı sorunu ve diğer görüş 2 Anadolu Ajansı, 3 Aralık 2008