Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 22 Aralık 2008/234 B üyük ülkeler kendilerine zarar vermek isteyene anında yanıt verir. Hatta bunu söz konusu zarar, daha ortaya çıkmadan “ön alıcı vuruş”la engeller. Cumhuriyet tarihimiz, kararlı duruşların örneklerini Atatürk zamanında çok, daha sonraları ise daha az olsa da gerektiğinde göstermiştir. Hatay’ın anayurda katılışı, Kıbrıs Barış Harekâtı, Kardak Krizi, Kıbrıs’a S300’lerin yerleştirilmesinde gösterilen kararlı duruşlar hatırlardadır. Yine Yunanistan’ın Megali İdea’nın ilk adımlarından biri olarak karasuları ve hava sahasını uluslararası kuralların dışına çıkarması konusundaki tepkimiz ve bu tek taraflı uygulamayı fiili (de facto) hale getirmemek için her gün Hava Kuvvetlerimize bağlı uçakların Yunanistan’ın Ege’deki sözde 10 millik hava sahasına girmeleri önemli bir kararlılık gösterisidir. Ama bu tür kararlılık gösterilerinden biri olan ve siyasi iktidarın desteğini alan bir Silahlı Kuvvet’in ülkesinin sınırlarına tecavüz eden bir komşu ülkeye verdiği kararlı bir yanıtın örneğini tarihin sayfalarından çıkarıp dile getirmek bu günlerin özel koşullarında önemli hale geliyor. Çünkü bu tür bir kararlılık gösterisi, aynı zamanda ulusal çıkarlara dayanan tamamen bağımsız bir dış politika anlayışının da çok açık bir örneği. Tarihten kararlılık öyküsü Türkiye’nin bölgesel ve ulusal duyarlılıklarının yok sayıldığı yönünde ciddi kaygılar kamuoyunda gündeme getiriliyor. Türkiye’nin geçmişinde bu tür duyarlılıklarından ödün vermeyeceğini gösteren örnekler de bulunuyor. sonucu komşu ülkelere sınır ihlalleri de gerçekleşiyordu. İşte yine böyle bir takip sonucu, 15 Ağustos 1962 günü, Hakkari’deki Biskan köyümüz iki Irak uçağı tarafından yakıldı ve sınır karakolumuzda görevli 2 erimiz şehit edilip bir erimiz yaralandı. Olay kısa sürede yurtta duyuldu. O zamanlar ülke meselelerine çok daha fazla duyarlı olan gençler hemen o gün Hava Kuvvetleri binası önünde toplanarak protesto Nurettin Gül de Filo Kol uçucusuydular. Tam yüklü cephaneleriyle 185, 835, 878 ve 790 numaralı F84F uçaklarımız sabahın erken saatlerinde havalanıp radar kontrolünde 10.000 metrenin üzerine tırmandılar. Görev bölgeleri, Irak uçaklarının bir gün önce geldikleri Hakkari civarıydı. Telsiz sessizliği ile ulaştıkları Hakkari üzerinde birbirlerinden ayrılıp taktik kol Günümüzde özlenen duruş… YILDIRIM YANIT 1960’ların başında emperyalist Batı ülkelerinin desteğini alarak Musul ve Kerkük’e gözlerini diken bölgedeki Baba Mustafa Barzani’nin Kürt Aşireti, huzursuzluk çıkarıp Irak’taki Türkmen kardeşlerimizi sindirme harekatına ta o zaman başlamıştı. Kerkük’te Türklere yönelik saldırılar ve Türk bayraklarının yakılması “rutin” sayılıyordu. Nasıl bugün PKK terör örgütü yurdumuzda melanetini gerçekleştirip sonra Irak’ın Kuzeyi’ne kaçıyorsa o günlerde de İngiltere ve İsrail destekli Barzani güçleri Irak’ta başta Türkler olmak üzere Irak halkına zarar verip komşu ülkelerdeki dağlık bölgelere kaçıp sığınıyorlardı. Zaman zaman bu kaçanların Irak savaş uçaklarınca takibi gösterilerinde bulundular. Böylece ülke çapında duyarlılık arttı ve Hava Kuvvetleri alarma geçirildi. Devrin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Başbakanı İsmet İnönü’ydü. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İrfan Tansel karşı önlem alınması ve sınır ihlali halinde gerekenin yapılması konusunda gereken emri verdi. Diyarbakır Hava Üssü’ndeki 181. ve 182. filolar tecavüzü durdurma emri üzerine hemen ertesi gün, 16 Ağustos 1962’de bir görev kolu teşkil etti. 182. Filodan Yüzbaşı Kazım Şahin Filo Kol Komutanı; 182. Filodan Üsteğmen Celal Sürmene ve 181. Filodan Üsteğmen Hulusi Aytekin ile Üsteğmen nizamında devriye uçuşuna geçtiler. Bir süre sonra Filo lideri telsiz sessizliğini bozarak hedeflerin saat 3 yönünde olduğunu söyledi. Bu arada yer kontrol operatörüyle radar ve telsiz iletişimi kesilmiştir. Görüntüde birbirinden yaklaşık 1000 metre mesafeyle uçan Irak Hava Kuvvetleri’ne ait iki IL28 jet bombardıman uçağı vardı ve bunların biraz önce bir akarsu kıyısındaki köye bomba atmış oldukları, köyün ikiüç noktasındaki yangınlardan anlaşılıyordu. 6540 numaralı öndeki uçak öncelikle görev kolumuzun hedefi oldu. Yüksek irtifadan güneşi arkalarına alarak saldıran 1 ve 4 numaralı iki uçağımız Rus yapımı bombardıman uçağını anında delik deşik etti. Koldaki 2 ve 3 numaralı uçaklar da öteki IL28’i yakalayarak ateş altına almış ve mecburi inişe geçirip saf dışı bırakmışlardı. Sınırlarımızın geçilmeyeceği konusunda o günün sınırlı teknolojik koşullarına rağmen gereken dersi hemen ertesi gün verebilen Hava Kuvvetlerimiz bu kararlı harekatı ile bir başarı elde etmiş ve o günden sonra Irak uçaklarının sınır ihlalleri söz konusu olmamıştır. Her dört pilotumuz da Hava Kuvvetleri Komutanı tarafından taltif ve teşekkür belgesi almış, o günün milli duyarlılık sahibi Türk gençliği de hemen olayın ertesi günü Hava Kuvvetleri Komutanlığı önünde sevgi ve destek gösterilerinde bulunmuşlardır. Göreve katılan pilotlarımızdan Ütğm. Hulusi Aytekin 1964’deki Kıbrıs bombardımanı ile ilgili bir görevden dönerken Kırşehir civarında, Ütğm. Celal Sürmene de 13.03.1964 tarihindeki bir görev uçuşunda Malatya civarında düşerek şehit olmuşlardır. Kendilerine Tanrı’dan rahmet, görev alan öteki pilotlarımıza da uzun ömürler dileriz. Hava Kuvvetlerimizin yıllardır çevremizdeki somut ve olası tehditlere karşı sürdürdüğü kararlı tutumunun yalnız bir örneği olan 1962 olayı, dış etkenleri dikkate almayan bağımsız bir siyasi iradenin emri ve desteğiyle olmuştur. Dünyanın en güçlü ve deneyimli ordusuna sahip olan ülkemizin çevresindeki teröristlere pabuç bırakmayacağı açık olan gücünün, özellikle teröre karşı mücadelede sınır ötesinden başlayarak kullanılması bizim de hakkımız olmalıdır. Hele yeri yurdu belli ve yabancı güçlerce nasıl, ne ölçülerde desteklendiği açık seçik ortada olan çapulcuların ve onların destekçilerinin hakkından gelmek için müdahale ve yaptırımların çok daha sert biçimde ele alınması verdiğimiz şehitleri düşünerekkaçınılmazdır. Bu coğrafyanın anladığı dil de bellidir, o da güç kullanımıdır. Stratejilerin buna göre belirlenmesi hayati derecede önem taşımaktadır ve unutmayalım ki ülküler mücadele gerektirir. Bizim ülkümüz ise hiç şüphe yok ki bağımsızlığımız, üniter bütünlüğümüz ve ulusal birliğimizdir. Not: 1962’de gerçekleşen bu kararlılık gösterisiyle ilgili bilgiler “Kanatlar Havacılık ve Uzay Dergisi”nin MayısHaziran 2003 sayısında yer aldığı şekliyle Sn. E. Hv. Plt. Korgeneral Erdoğan Öznal’ın “Hava Kuvvetlerinde 40 Yıl” kitabı ile Sn. E. Hv. Plt. Tuğg. Nurettin Gül’ün anılarından alınmıştır. Türk uçaklarının son sınır ötesi operasyon görüntüleri...