Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 24 Kasım 2008/230 üresel güç ABD 22 ay süren bir önseçim dönemi geçirip 4 Kasım günü yeni başkanını seçti. Adayların bu sürede 2,4 milyar dolar harcadıkları ve bu miktarın ABD seçim tarihinin rekoru olduğu biliniyor. Önce Demokrat Parti’deki ön seçimi kazanıp parti adayı olan Barack Hüseyin Obama ABD’nin yeni Başkanı oldu. Afrika kökenli Amerikalı sivil haklar eylemcisi Dr. Martin Luther King 1963’de Washington DC’de gerçekleştirdiği tarihi konuşmasında ırkların eşitliği ve barış içinde yaşadıkları bir dünyayı hayal ettiğini söylemişti. Yeni seçilen Başkan ile böyle bir dünya oluşmuş oldu mu, yoksa zaten seçilmesi mi gerekiyordu? Bu sorular uzun bir süre tartışılacağa benziyor. Şüphesiz ABD’de ırklar arasındaki güvensizlik, birbirlerine karşı duyulan rahatsızlık ve hatta düşmanlık, giderek azalıyor ve ABD’de özellikle çoğalarak sistemde yer alan sarı ırk, Latinler ve hatta Slavlar gibi daha değişik unsurların da artmasıyla Afrika Kökenli Amerikalılar kendilerini ötekilere göre daha Amerikalı, hatta “gerçek Amerikalı” gibi hissediyorlar. Ne var ki daha 195060’larda siyahlara hak tanımayan, onları linç eden, ayrımcılık yapan en az iki kuşak daha halen hayatta. Obama, 1961 yılında doğduğunda bile bazı eyaletlerde hala ırk ayrımı konusunda belli yasaların yürürlükte ve siyahların seçim haklarının kısıtlılığının söz konusu olduğunun hatırlanması bu noktada önemli. Bu bakımdan en azından o günlerin kuşaklarının bu seçimde sırf renge bakarak oy kullandıkları ve buna karşılık yine Afrika kökenlilerin de aynı şekilde, sırf renge bakarak oylarını kullandıkları biliniyor. Başkanlık seçimlerinde Obama’nın Afrika kökenli Amerikalıların oylarının yüzde 95 kadarını alırken beyazların da oylarının yüzde 50’den fazlasının McCain’e gitmiş olması dikkate çekici bir husus. Yani her iki taraf da belli ölçüde ciddi bir ayrımcılığın içindeyken bu seçimde Afrika kökenli bir Amerikalı Başkan seçilmiş durumda. Bu bağlamda yani beyazların siyahlara olan geçmişteki tutumlarının izleri halen süregelirken normal koşullarda her halde 2020’lerden önce bir Afrika kökenlinin Başkan olması düşünülemezdi. K ABD’nin değişim ihtiyacı üniversite hocalığında çok ses getiren bilimsel eserler ortaya koymamış, Senato’da hiçbir yasa tasarısı sunmamış ve ne dünya siyasetini ne de ekonomiyi bildiği söylenemeyecek olan deneyimsiz birinin önce Clinton’lara, sonra da Amerikan Kurumsal Sistemi’ne (establishment) karşı bu zaferi kazanması hiç şüphesiz küçümsenmeyecek bir başarı. Bu başarıyı ABD çapında toplam oyların yüzde 52’sini, yani George Bush’un aldığından da fazla alarak gerçekleştirmesi ve hatta kendi başarısı ile beraber partisinin de Temsilciler Meclisi’ndeki sandalye sayısını 20, Senato’da da 5 kadar arttırmasına yardımcı olması üzerinde durulması gereken bir husus. ABD açısından unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta ise, Cumhuriyetçi yönetim sürecinde oluşan çok ciddi ekonomik krize karşın halen Demokratların ve dolayısıyla Obama’nın karşısında yüzde 46’lık bir Cumhuriyetçi oyun sandıktan çıkmış olmasıdır. Bu husus Amerika’da muhafazakârların kemikleşmiş gücünü göstermesi açısından önemlidir. Öte yandan ABD’deki ırk ayrımı ve katı muhafazakârlığın izlerinin Küresel seçimin ardından… Obama’nın seçilmesiyle sona eren ABD seçimlerinde öne çıkan en yakıcı gerçek ‘değişim’ ihtiyacıydı. Ekonomik krizin iyice can yakmaya başlamasının yanı sıra, Irak ve Afganistan’daki başarısızlık bunu adeta dayattı. PEKİ NE OLDU? Geçmişi ABD’nin geleneksel siyasal yükseliş prosedürüne de uymayan, esas mesleğinde bile çok parlak bir avukat olduğu söylenemeyecek, Toplum Eylemcisi olarak başarılı bir geçmişi olan Barack Hüseyin Obama bu nitelikleriyle belli noktalara sistem içinden gelmiş ve genç yaşında Senatör olmuş biriydi. Ama ABD’nin önce dış politikada içine itildiği durum, içerisine düştüğü hem kendi hem de dünya kamuoyunu rahatsız eden koşullar, artık evlatlarının tabutlarını görmek istemeyen bir toplum, Katherina Kasırgası gibi doğal felaketlerin sonuçlarıyla baş edemeyen bir yönetim ve bilahare gelen şiddetli ekonomik kriz Obama’nın elbirliği ile Başkan yapılmasını gerektiriyordu. ABD ihtiyacı olan imaj değişikliği için “değişim” istiyordu. Sadece ABD değil uluslararası toplum da ABD’nin “değişmesini” istiyordu. Değişim vaadi en çok rengi ve dini yönleriyle Obama’dan geldi. ABD’nin dinler arası diyalog, Ilımlı İslam gibi projelerine kurumsal sürmesine karşın normal olarak kendisi sistemce de vaktinden önce layık gibi deneyimsiz birini ABD’de hiçbir görülen Obama, ailesinin beyaz ve siyah küresel şirketin başına yönetici olarak taraflarını ve dini açıdan Müslümanlık, getirmeyecek sistemin küresel gücünün Budistlik, Katoliklik ve Protestanlık yönetimini Obama’ya teslim etmesi de arasında gidip gelen tercih ve renklerini önemli. Aynı şekilde normal koşullarda ABD’de hiçbir küresel şirketin, yönetici akıllıca ortaya koyarak, biraz da Clinton benzeri popülist bir yaklaşım ile olarak servetlerini Obama’nın rakibi başarıya ulaştı. Unutmayalım zaman olan 72 yaşındaki McCain’e de teslim zaman elle tutulmayan, gerçekçi etmeyecekleri açık. Zira küresel olmayan değişim vaatleri, çaresiz şirketlerin kendilerini yönetecek, toplumların en büyük ilacı olmuştur. işlerini yürütecek kişileri seçerken çok Bülent Ecevit’in soyut denebilecek ama ince eleyip sık dokudukları bilinir. halkçı bir tutumla ileri sürüp Standartları 4050 yaş arasında, kendini uygulayamadığı KöyKent projeleri, benzeri işlerde başarılı bir şekilde Tansu Çiller’in herkese birkaç ev, kanıtlamış kişilere yöneliktir. Bütün otomobil anahtarı vaatleri ve Turgut bunlara karşın Obama’nın bu noktaya Özal’ın iktidara gelirken ileri sürdüğü getirilmesi O’nun, kendini istemeyen ve ancak bir kısmını gerçekleştirip birçok güce karşın, kendini burada devlet sistemini belli ölçüde zafiyete görmek isteyenlerin güveni ve zamanın uğratan değişim vaatleri bu liderlerin koşulları ile ilişkilidir. Obama, dünya imparatoruyum diyen seçim başarılarında etkili olmuştu. Yine AKP’nin ampulle sembolleştirip Deniz bir ülkenin, yine çok nitelikli olmayan Feneri ile yürüyen (!) değişim vaadine ama sırf kurumsal sisteminin bir de bu bağlamda değinilebilir. İşte, veliahdı olduğu için başa getirilen bir çaresizlik içinde, 1929 Dünya Başkan tarafından 8 yıl çok kötü Ekonomik Krizi’ni dedelerinden yönetildikten sonra içine düştüğü özel ninelerinden duyan, kitaplardan okuyan durumlar nedeniyle Başkan seçilme ve hafızasının bize göre daha diri şansına erişti. Hiç şüphesiz, zeki, olduğunu söyleyebileceğimiz Amerikan yetenekli, karizmatik ve Harvard gibi toplumu bu koşullarda AfroAmerikan iyi bir okulu bitiren, sonradan Sivil bir siyasetçiye oy verirken, Amerika’nın dünyada dibe Obama, seçmenlerine hitap ederken... vuran imajını düzeltecek bir ilaç arayan Kurumsal Sistem (Derin Devlet) de Obama’nın seçilmesini engellemedi ve hatta belli ölçülerde destekledi. Zeki bir eylemci olan Obama elindeki bütün maddi, manevi ve teknolojik kartları iyi kullandı. Finansal destek olarak halka başvurdu ve internet üzerinden rekor düzeyde bağış topladı. Binlerce parti gönüllüsü örgütlenip, özellikle Philadelphia gibi sonucu belli olan şehirlerde seçim yaklaştıkça hemen her gün seçmenlerin kapılarını çalmaları sağlandı. Seçim günü hala oy kullanmamış olanlar tespit edilip bu gönüllülerce sandık başına götürüldüler. Geçmişte propagandada çok iyi örgütlenmemiş ve temelde zayıf bir gönüllü topluluğu