24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 24 Kasım 2008/230 Küresel krizin Türkiye’ye yansımaları işsizlik, fabrikaların kapanması, tekstil sektörünün tasfiyesi olarak kendini gösteriyor. Şimdiye kadar kapanan fabrika sayısı 129’u bulmuş durumda. Hala önlem alınıp alınmaması tartışılıyor. Krizin etkisi artıyor Türkiye’deki sonuçları da hissedilmeye başlandı… Putin ünyayı saran küresel kriz fırtınası giderek şiddetini artırıyor ve artık bu fırtına kasırgaya dönüşmek üzere. Türkiye’de de sessiz sessiz esen küresel kriz fırtınası da giderek şiddetini artırıyor. Maalesef ki bu durumun farkında olmayan ya da farkında olmak istemeyenler var. Ancak bu ekonomik krizin “polyannacılık” oynayarak atlatılamayacağını kapanan işyerleri, işsiz kalan insanlar, geçim derdiyle uğraşan dar gelirli bize yeterince anlatıyor olmalı. Pek çok sektörde yaşanan mali kriz nedeniyle işten çıkarmalar arttı. İşin en acı yanı ise 2009’un başından itibaren işten çıkarmaların daha da artacağı ve işsizler ordusuna binlerce kişinin daha katılacak olması. Her ne kadar 2001 krizi ucuz atlatıldı dense de 2001 ekonomik krizinde büyük yaralar alan sanayi sektörünün bugünkü krizde yaralarının giderek daha da büyüdüğü görülüyor. Son aylarda neredeyse her sektörde özellikle de Türk sanayinin lokomotifi denilebilecek tekstil, otomotiv, inşaat ve çelik sektörlerinde kriz iyiden iyiye hissedilmeye başlandı. Pek çok işyeri, fabrika ve atölye kepenk kapatırken kapatmayanların da ciroları düştü. Peş peşe kapanan fabrikalar binlerce kişinin işsiz kalmasına yol açtı. Hatta o kadar ki artık en eski alışveriş merkezlerinde bile çaresizlikten ne yapacaklarını bilemeyen esnaflar dolara endeksli kiralarını ödeyemedikleri için kepenk kapatarak eylem yapma yoluna gider oldular. D Dilek FİLİZFİDANOĞLU TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası dfilizfidanoglu@tusam.net Bursa, Denizli, Adana, Gaziantep, Kayseri, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Trakya’da kapanan ya da üretimi durduran fabrikalar ve binlerce işten çıkarmalar var. Özellikle tekstil sektörü çok zor durumda ve yapılan açıklamalara göre son bir yılda Adana’da 9, Denizli’de 8, Kahramanmaraş’ta 21, Gaziantep’te 23 fabrika kapanmış durumda. Özellikle Trakya’da yoğunlaşan işten çıkarmaların ise haddi hesabı yok. Trakya’da 50 bin’e yakın çalışanın işsiz kaldığı Türkiye genelinde ise 2008 yılı içerisinde kapanan firma sayısının 123 olduğu ve tekstil sektöründe işsiz kalanların 2 milyon kişiyi geçtiği söyleniyor. Kriz nedeniyle zor günler geçiren tekstil sektörünün kanayan yarasına tuz basan ise geçtiğimiz aylarda hükümet yetkilileri tarafından dile getirilen “Tekstil işini terk edip Çin’e bırakalım” sözlerinin tekrar konuşulur hale gelmiş olması. Şayet tekstilden vazgeçilirse gerçek işsiz sayısı olan yaklaşık 5 milyon kişiye ilave milyonların katılması, ihracatın büyük darbe alması ve sosyal patlamaların yaşanması da kaçınılmaz olacaktır. Bu bağlamda hükümetin krizden darbe yiyen firmaları kaderine terk etmediğini göstermesinin tam da zamanıdır. Bunun için de sanayinin pahalı elektrik, pahalı doğalgaz, yüksek vergiler ve yüksek faizler altında ezilmesinin önüne geçilmelidir. Hava, kara, deniz saldırıları ve stratejik sonuçlarıyla… Gürcistan savaş notları Dr. Burak ÇINAR ‘BİZE BİR ŞEY OLMAZ’ Küresel kriz ilk hissedilmeye başlandığı zaman “bize bir şey olmaz” yaklaşımı hakimdi. Ancak neden sonra kriz Türkiye’yi tehdit etmeye başladığında “hamdolsun” söylemleri, az da olsa Türkiye’nin de bu krizden etkileneceği ancak bunun için gerekli önlemlerin alındığı ifadelerine dönüştü. Yaşanan son gelişmelerin ardından krizin Türkiye’yi sanılandan daha derin etkilediği anlaşıldı ve “Bu küresel kriz de inşallah bizi teğet geçecek” açıklamaları ile piyasalar rahatlatılmaya çalışıldı. Başbakan Recep Tayip Erdoğan küresel krizin en önemli ve kitlesel etkisinin, işsizlik ve hane halkı gelir kaybı olarak tezahür edeceğinin beklentiler arasında yer aldığını ifade ederken aslında Türkiye olarak küresel krize karşı her türlü tedbiri almıştık.(!) Ne var ki Başbakan’ın açıklamalarında sözünü ettiği üzere, bir takım tedbirler alınmasına karşın (!) yine de binlerce kişinin işsiz kalması ve işyerlerinin kapanması engellenemedi. Kriz, tüm hatları ile Türkiye’nin ceza sahasına girmişken, gerçekler apaçık ortadayken Başbakan “polyannacı” bir tavırla krizin inişe geçtiğini müjdelemekten geri kalmadı. Dünyanın dev ekonomilerinin bile büyük darbeler aldığı bir dönemde Türkiye'nin krizden etkilenmeyeceğini söylemek aşırı iyimserlikten başka bir şey olmasa gerek FABRİKALAR KAPANIYOR Küresel kriz nedeniyle özellikle otomotiv sektöründe EylülEkim aylarında başlayan sipariş iptallerinin Türkiye ihracatı üzerindeki olumsuz etkileri ilerleyen günlerde daha da derinden hissedilecektir. Sanayi üretiminde Eylül ayında yaşanan düşüş uzmanlarca rekor düşüş şeklinde yorumlanmıştı. Ne var ki Ekim ayı için açıklanan veriler daha da vahim. İmalat sanayi kapasite kullanım oranındaki küresel krize bağlı daralmayı gören uzmanlar bu sonucun küresel krizin sanayi sektörü üzerindeki tahribatını gözler önüne serdiği görüşünde birleşiyorlar. İmalat sanayinde kapasite kullanım oranı, Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre 6.4 puan azalarak yüzde 76.7 düzeyine geriledi. Yani kısaca artık fabrikalardaki tezgahlar tam kapasiteli olarak çalışmıyorlar. Türkiye’nin pek çok yerinden ardı ardına kapanan Sönmez Filament fabrika haberleri geliyor. üretimi durdurdu... G ürcistan ile ayrılıkçı Güney Osetya ve Abhazya bölgeleri arasında biriken sorunlar, bu bölgelerin ABD’nin Gürcistan’ı desteklemesi, Rusya Federasyonu’nun da her iki bölgedeki ayrılıkçıları desteklemesi ve soruna doğrudan müdahil olması sayesinde senelerdir beklenen kriz, altı günlük bir savaş olarak ortaya çıktı. Savaşın sonucunda her türlü hesaplamayı doğru yaptığı görüntüsü veren Rusya, sadece Gürcü kuvvetlerini ayrılıkçı bölgelerden sürmekle kalmadı, dünyadaki tek kutupluluğa dayalı dengeyi de yerinden oynattı. Bunu, siyasi hesaplamaları askeri gücüyle birleştirerek yapmayı başaran Rusya, Gürcistan’ın aldığı siyasi desteğin önemli bir askeri güce dönüşmedikçe kendisine kafa tutamayacağını gösterdi. Yaşanan gelişmelerin sonucunda jeopolitiğin öncelikli olduğu bir bölgede kaba kuvvete sahip olan ve bunu kullanmasını bilen ülkelerin tutunabilecekleri gerçeği de tarihin sayfalarına bir kez daha yazıldı. Sovyet ekipmanının en büyük mirasçısı olan ve ekonomisinin en kötü döneminde dahi silahlanmayı ve yeni silahlar geliştirmeyi ihmal etmeyerek süper güç adaylığını saklı tutmayı başaran Rusya’ya karşı, Gürcüler de eski Sovyet silahlarına sahip olarak ve çoğunlukla ellerindeki araçları modernize ederek ayakta durmaya çalışıyorlardı. Bu güçlenme dönemi tamamlanıncaya kadar da ABD’nin Hazar ve Orta Asya enerji kaynaklarının batıya taşınmasına yoğun ilgisinden kaynaklanan siyasi desteğine güveniyordu. Gürcistan’ın kara gücü ağırlıkla eski Varşova Paktı ülkeleri kaynaklı silahlardan olup, T72 ve modernize edilmiş T55 ana muharebe tankları, BMP1, BMP2, BTR80 zırhlı muharebe aracı, 2S3, RM70, SpGH Dana ve D30 uzun menzilli toplar ile Mi24 helikopterlerden oluşmaktaydı. Hava desteğiyse sadece yedi Su25 Frogfoot yakın destek uçağından ibaretti. Ana muharebe tanklarının sayısı 2004 yılında 81,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear