Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Strateji 17 Kasım 2008/229 ST R A T E J İ c 7 Irak ve petrolü üzerindeki çıkarlarını korumak amacıyla, kendisine yakın gördüğü Irak’ın kuzeyindeki yapının güçlenmesi yönünde hareket edebilir. Bu konudaki muhtemel gelişmeleri önceden değerlendirip, tedbir almakta yarar görülmektedir. Obama’nın seçim kampanyalarında güçlü şekilde dile getirdiği konulardan biri de Ermeni soykırımını tanıyacağı sözüdür. Obama her ne kadar Türkiye ile stratejik ilişkileri geliştireceği ve güçlendireceğini ifade etse de bu durum, TürkiyeABD ilişkilerini daha da kötüye götürebilir. Diaspora bu durumda etkisini daha da arttırabilir, Ermenistan bundan güç alabilir. Tanınmadan sonra sırada olduğu nitelendirilen tazminat ve toprak konuları zaman içinde gündeme getirilebilir. Bu durum Türkiye’yi politik açıdan meşgul ve rahatsız edebilir. Gerçi bu konu ABD’de birçok eyalette kabul görmüşse de, merkezi yönetimde böyle bir karar alınması, önemlidir. Seçim döneminde söylenenlerle, icraatta karşı karşıya gelinen gerçekler birbirini tutmadığından beklentinin, başkanların tutumlarında değişiklik olabileceği yönünde olmasına rağmen, bu kadar güçlü bir vaatten nasıl vazgeçileceği bilinmemektedir. Bu nedenle tasarının çıkmasını önleyici, çıkması durumunda da karşı koyucu önlemler konusunda değerlendirmeler yapılması gereklidir. Obama, konuşmalarında, Türkiye’yi Kıbrıs’ta işgalci güç olarak nitelendirmiştir. Bu durum, hem Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, hem Yunanistan’ın, hem de AB’nin yaptırımlar ve tavizler kapsamında Türkiye’ye karşı elini güçlendirmektedir. Esas itibariyle ABD’nin Kıbrıs politikasına baktığımızda ABD; TürkYunan ilişkilerindeki gelişmeleri, Doğu Akdeniz güvenliğinin bir parçası olarak algılamaktadır. Dolayısıyla Kıbrıs’a ilişkin bir çözüm, ABD için ikinci önceliktedir. ABD, TürkiyeYunanistan arasında meydana gelebilecek bir çatışmayı, sadece NATO müttefikleri olmaları açısından değil, aynı zamanda ABD için hayati önem taşıyan bölgelerin güvenlik ortamını doğrudan etkilemesi ve kendi çıkarları açısından önlenmesi gereken bir durum olarak da görmektedir. Diğer taraftan İngiltere, garantörlük hakkını, adadaki üslerinin korunmasına yönelik bir imtiyaz olarak görmekte, çözümde de İngiliz çıkarlarının korunmasını esas almaktadır. İngiltere AB’ye üye olurken üsleri, bu nedenle AB statüsünün dışında bırakmaya özen göstermiştir. ABD’nin de bu üslerden yararlanması, onun da meseleye İngiltere gibi bakması sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Türkiye’nin, ABD’nin Kıbrıs konusunda olabilecek yeni bir yaklaşımını, bu argümanları kullanarak karşılamasının uygun olabileceği değerlendirilmektedir. Obama’nın başkan seçilmesi ile başlayan yeni dönemi, yukarıda belirtilen hususları düşünerek yakından takip etmenin, alınması gerekebilecek önlemleri ve uygulanması gerekebilecek politikaları önalıcı (proaktif) yaklaşımlarla ortaya koymanın faydalı olabileceği değerlendirilmektedir. Sadece bunları düşünerek karamsarlığa düşmenin de doğru olmayacağı bilinci ile bu konuda ihtiyatlı davranmanın uygun olacağı kıymetlendirilmektedir. zun bir süreden beri dünya kamuoyunu ve buna paralel olarak da Türkiye’yi meşgul eden ve üzerinde çeşitli yorumlar yapılan ABD başkanlık seçimleri konusu vardı. Seçim sonuçlanmış, Obama başkan seçilmiş, partisi de Kongre ve Temsilciler Meclisinde üstünlük kazanmıştır. ABD’nin tek kutuplu dünya düzeninin hâkimi durumunda bulunması, en azından bir süper güç olması ve dünyadaki politik, ekonomik ve güvenlik konularını doğrudan etkilemesinden dolayı, doğal olarak başkanlık seçimine bütün dünya tarafından ilgi gösterilmiştir. Bush yönetiminin yarattığı gerginlik ortamı ve sebep olduğu ekonomik kriz, Obama’nın seçilmesinde başrolü oynamış, hem dünya, hem de ABD, bir değişim beklentisi içine girmiştir. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu konuda çeşitli yorumlar yapılmıştır. Obama’dan sadece ABD’nin değil, dünyanın çok şey beklediği ön plana çıkarılmıştır. Ancak bizi ilgilendiren konunun, Obama döneminin, özellikle Türkiye’yi güvenlik açısından nasıl etkileyeceği olmalıdır. U Armağan KULOĞLU Emekli Tümgeneral Süreç yakından izlenmeli ABD’nin yeni başkanı Obama’nın Türkiye’nin sorunlarına yaklaşımı henüz netleşmiş değil. Türkiye, Ermeni iddiaları, Irak, bölücülük, Kıbrıs gibi konular nedeniyle süreci yakından izleyerek önlem almalı. tarafından, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük, insan haklarına saygı gibi insan yaşamında daima ön planda tutulacak yaklaşımlarla ön plana çıkarılabileceği ve bunların da laiklik karşıtı hareketlerin kılıfı olarak kullanılması tehlikesini arttırabileceği göz önünde tutulmalıdır. ABD, yakın bir zamana kadar PKK terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki varlığına ve faaliyetlerine göz yummuş, hatta dolaylı destek vermiştir. Irak’ın kuzeyindeki yönetim ise bu terör örgütünü doğrudan desteklemiş ve himaye etmiştir. ABD, Türkiye’nin, Irak’ın kuzeyindeki yönetim ile iletişim kurmasını ve barışık bir şekilde yaşamasını arzu etmektedir. Bu davranışların bağımsız bir Kürdistan oluşturulmasına, hatta sözde büyük Kürdistan’ın yaratılmasına kadar uzanan bir seri maksadının yanında çok önemli bir sebebi daha bulunmaktadır. O da, Türkiye’yi, kaynağı Irak’ın kuzeyinde olan PKK terör örgütü ile mümkün olduğu kadar rahatsız etmek ve bu tehdidi bertaraf etmek için Irak’ın kuzeyindeki yerel yönetim ile görüşmeye mecbur bırakmaktır. Çünkü Türkiye, Irak’ın kuzeyindeki yönetimin devletleşmesini güvenliği açısından tehdit olarak görmekte, onu devlet yerine koyacak davranışların kendi güvenliği açısından olumsuz sonuçlar yaratacağını düşünmektedir. Gelişen olaylar sonucunda Türkiye, Irak’ın kuzeyindeki yönetimle resmi sayılabilecek, en azından yarı resmi düzeyde iletişim kurmaya başlamıştır. Bu durum yerel yönetime politik güç kazandırmıştır. ABD’nin başkan seviyesinde yerel yönetim liderini Beyaz Saray’a kabul etmesi ve resmi görüşmeler yapması bu gücü daha da arttırmıştır. ABD’de Obama’nın seçilmesi ve Türkiye’nin uluslararası sorunları... TÜRKİYE’NİN KONULARI Türkiye’yi özellikle güvenlik açısından etkileyecek konuların; ayrılıkçı hareketlere sebep olabilecek Kürtçülük konusunda beklentiye girilmesi, ileri demokrasi ve özgürlükler adıyla laiklik karşıtı hareketleri güçlendirebilecek yaklaşımların gündeme gelmesi, ABD’nin Irak ve Irak’ın kuzeyine ilişkin politikaları, Ermeni soykırımı ve Kıbrıs konusundaki yaklaşımları olduğu düşünülmektedir. Obama’nın Kürtçülük konusunda doğrudan bir açıklaması olmamış ve bu konuda bir politika ileri sürmemiştir. Ancak, AB’nin bu konudaki yaklaşımları ile ABD’de oluşacağı varsayılan değişim atmosferinin, ırk ve kültür gibi farklılıkların ön plana çıkarılmasına, Kürdistan talebine kadar uzanan isteklerin dile getirilmesine ve bunun da ayrılıkçı hareketleri tetiklemesine sebep olabileceği değerlendirilmektedir. PKK’nın sözde liderleri tarafından ABD Başkanı Obama'ya gönderildiği belirtilen ve terör örgütüne yakın internet sitelerinde yayımlanan mektup bunun bir işareti olarak nitelendirilebilir. Ayrıca Türkiye’de Obama’nın seçilmesini, maksatlı veya maksatsız aşırı derecede sevinçle karşılayanlar ve onların bu sevinçlerini ifade tarzı dikkat çekmiştir. Diğer taraftan hem dünyada hem de Türkiye’de farklı kesimlerin değişimi, kendi düşüncelerine göre değerlendirerek, Obama’nın seçilmesindeki atmosferden fırsat yaratmaya çalıştıkları da görülmektedir. Aynı kapsamda mütalaa edilmemekle birlikte Alevilerin, demokratik hak arama usulleri çerçevesinde, hatta haklı oldukları bazı konuları dile getirmek üzere, ayrılıkçılığa ve asimilasyona son verme adı altında düzenledikleri mitingin zamanlaması da, tesadüfî olma ihtimali varsa da, düşündürücüdür. ABD’nin Türkiye için düşündüğü “ılımlı İslam” anlayışının, yeni yönetim BARZANİ TEDİRGİN Obama’nın ABD Başkanı olarak seçilmesinin, bu konuda yeni bir gelişmeyi de beraberinde getirebileceği değerlendirilmektedir. Obama seçim vaatleri içinde en kısa zamanda Irak’tan askeri gücünü çekeceğini, Afganistan konusuna önem vereceğini, NATO’yu ön plana çıkaracağını ifade etmiştir. ABD’nin askeri gücünü Irak’tan çekeceğini belirtmesi, Irak’ın kuzeyindeki yönetimde, Türkiye tehdidinin artacağı, dolayısı ile devletleşme politikasının zayıflayabileceği telaşını yaratmıştır. Bu nedenle yerel yönetim, kendilerini ilgilendiren bu konuda, ABD’nin Türkiye üzerindeki baskısını arttırmasını talep edebilir. ABD de bölgeden çekilirken, Obama, seçmenlerine seslenirken...