Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 Dr. Nejat TARAKÇI Jeopolitikçi ve Stratejist ntarakci@gmail.com İç dinamikler ve dış dengeler ışığında… C S TRATEJİ söylemleri ile başka bir yöne çekmek, ülkenin bekasına yönelik bu eylemler karşısında dokunulmazlıkların kaldırılması gibi idari ve hukuki önlemleri almamak hem idari hem de anayasal bir ihmal suçunu oluşturmaktadır. AB ve ABD’nin nihai amacı, PKK’nın siyasallaşmasını sağlayarak Güneydoğudaki tüm Kürt grupları için lokomotif bir güç haline getirmektir. Türkiye’nin etnik Kürt kökenli bir bölünme sürecine sokulabilmesinin yolu, mevcut sosyal ve politik statükoyu korumaktan yana olan ve halen başka partilerde temsil edilen Kürt grupların da katılacağı ideolojik ve politik bir birlik yaratabilmekten geçmektedir. Dış mihraklar, bunun PKK gibi politikmilitarist bir itici ve sürükleyici güçle mümkün olabileceğini düşünmektedirler. Bu nedenle, DTP gibi siyasi yelpaze içinde olmakla beraber hedefin gerçekleşmesi için PKK, hiç bir zaman silah bırakmayacaktır. Silah bıraktığı andan itibaren hem şimdiki siyasi tabanını kaybedecek, hem de kazanılması hedeflenen ve daha büyük çoğunluğu temsil eden kişilerin bir araya getirilmesi mümkün olamayacaktır. Ülke içindeki bu gelişmeler, sınırın öbür tarafındaki BarzaniTalabani ve PKK ile ister istemez ilişkilidir ve etkileşim içindedir. Saddam’ın baskısı altındaki Kürtler için Ortadoğu coğrafyasının en etkili cazibe merkezi olan Türkiye, ABD’nin bölgeye yerleşmesi ile bu özelliğini kaybetmiş, hatta bazı alanlarda durum tersine dönme sürecine girmiştir. 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi yeni bir politik oluşum düşleyen AKP karşıtı seçmen grubu, seçim sonuçları ve ardından Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte tam bir hayal kırıklığı içine düşmüştür. Buna, muhalefet partilerinin son derece pasif ve alternatifsiz politik ve ekonomik yaklaşımları da eklendiğinde, Türkiye, tek parti döneminin de çok gerisinde kalan "apolitik" bir ortam içine girmiştir. Bu ortamda, devletin anayasal temel kurumları ile Türk ve yabancı medya, bir ölçüde muhalefet görevini üstelenmiş gözükmektedir. Hükümet, TBMM’deki ezici çoğunluğuna rağmen iç ve dış politik alanda, karar sürecine yardımcı olacak faktörleri kontrol edememektedir. AKP karşıtı sivil toplum kuruluşları ise; finansal, idari ve dolaylı/dolaysız çeşitli baskı alanlarının etkisiyle yeterli derecede muhalefet yapamamaktadır. Türkiye ekonomik güçlüklere ek olarak çift taraflı bir Kürtçülük sorunu ile karşı karşıyadır. Türkiye süreci yönetmeli Sınırlarını değiştirmek için Türkiye ile topyekün bir savaşı göze almak çok zor bir karar. Kürt kökenli yurttaşların bölgesel ve uluslararası dengeler çerçevesinde sağduyulu değerlendirmeler yapması gerekiyor. TARİHİ SORUMLULUĞU ÜSTLENMEK 1990 Körfez Krizi’nden bu yana kademe kademe artan Türkiye’ye yönelik iç ve dış koordineli olarak, Türkiye içindeki etnik Kürtçülük tehdit, ABD’nin 2003’te Irak’ı işgali ile bölgesel ise AB’nin açık finansal, idari, politik teşvik ve boyuttan global bir boyuta yükselmiştir. Onbinlerce desteği ile siyasal tabanını genişletmeye kilometre öteden gelen ABD, 160 bin kişilik çalışmaktadır. DTP çerçevesinde ordusu ve Körfez’de konuşlu iki uçak oluşan etnik Kürtçülük hareketi, gemisi ile Ortadoğu’nun 100 yıllık güç PKK ile olan ilişkisini reddetmek dengelerini kökünden yıkmış ve bir yana, Türkiye’nin Türkiye’nin sınır komşusu olmuştur. bölünmezliğini, rejimini ve Başlangıçta iyi yönetilemeyen süreç, sosyokültürel yapısını alenen ABD ile ilişkileri güvensiz bir ortama tehdit eden söylemleri pervasızca sürüklemiştir. Mart 2003’te Irak’a Türk dile getirebilmektedir. Son toprakları üzerinden yapılması seçimlerde AKP çatısı altında planlanan müdahale pazarlığında, siyasal kimliklerini ortaya koyan politik ve güvenlik isteklerinden çok Kürt kökenli milletvekilleri ise, ekonomik istekler öne çıkarılmış ve bu şimdilik tarafsız bir pozisyon konuda anlaşma sağlanamamıştır. sergilemektedirler. Ne talihsiz Devam eden olumsuz süreç bir uygulama ile karşı sonunda, Türkiye; ABDIrakkarşıyayız ki, Türk hukuku Irak KürtleriPKK olmak ve uluslararası hukuk üzere dört bilinmeyenli açısından suç teşkil çözümsüz bir eden DTP faaliyetleri denklemin içine ve söylemleri itilmiştir. Bu karşısında kapatma denkleme bölge davası açan dışından AB, İran Yargıtay ve İsrail’i de Cumhuriyet eklemek Başsavcısının gerekmektedir. bu Dörtlü denklemin girişimine, diğer üç bileşeni başta rejimi ABD tarafından ve kontrol edilmektedir. Cumhuriyeti Bu nedenle Türk birinci hükümeti ABD öncelikle üzerindeki politik koruma baskılarını görevini artırmaktadır. Ancak üstelenen Kürt Şerif Paşa dörtlü denklemin kendi hükümet karşı içinde de sorunları vardır. çıkmaktadır. Bu nedenle temel parametre Bunu, çok yanıltıcı ve olan ABD, diğer üç bileşen üzerinde tam anlamıyla aldatıcı bir biçimde Türk Milletine demokrasi ile bir baskı kuramamaktadır. ABD’nin Irak’taki askeri terör arasında bir tercih şeklinde sunmaktadır. başarısızlığı, bölgedeki diğer unsurların kontrolünü DTP’nin eylem ve söylemleri salt hukuk açısından zorlaştırmaktadır. Irak’taki gelişmelere paralel ve tartışmasız suç teşkil etmektedir. Bunu demokrasi KÜRT GÖZÜYLE KÜRTLER Kürt kökenli vatandaşımız Dr. Naci Kutlay(1) Kürtler ve Milliyetçilik adlı eserinde, bugünkü sosyokültürel ve politik analizlere ışık tutabilecek bazı değerlendirmeler yapmaktadır: ? Arap dili ve kültürü ve Kuran’ın Arapça oluşu, Kürtleri olumsuz etkiledi.(2) Kürtler 640 yıllarında Müslüman oldular. Yönetime Türkmen kökenli beyler geldiyse de, yönetim biçimi eskisi gibi devam etti. Arap baskılarının aksine, Türkmen beyleri Kürtlerle ortaklaşa yönetim biçimi gibi yumuşak yönetimleri tercih ettiler. Sultan Sancar’ın Kürdistan Eyaleti kurması bu anlayışla oluştu. Türkmen ve Kürt uzlaşmacılığı batıdaki Bizansı hedef aldı.(3) Kürt bey ve aristokratları ile Türkmen ve Türk beyleri kız alıp verdiler, siyasi evlilikler yaptılar. Kürt dil ve kültürü üzerinde büyük baskılar olmadı. Kürtler giderek göçebelikten yerleşik düzene geçtiler. Böylece merkezileşme güçlendi ve toprak ağalığı da gelişti. ? Birinci Dünya savaşı sonrası "ulusların kendi kaderini belirleme" ilkesi kabul edildi. Ancak kısa sürede her ulusal azınlık ya da topluluğun bağımsız bir devlete sahip olamayacağı ve olanak dışı olduğu kabul edildi.(4) ABD, kendi toplumsal yapısına denk düşen, eşit yurttaşlık ve siyasi haklar tanınması ile uzun erimli entegrasyon yönteminin, Orta ve Doğu Avrupa’daki toplumlara uymadığını hesap etmedi. ABD ve müttefikleri olan İngiltere ve Fransa, Avrupa’daki ulusal topluluklar konusunda gösterdikleri duyarlılığı, Kürtlere karşı neden göstermediler? Özellikle İran’da Mahabat Kürt Cumhuriyeti’nde. Üstelik Kürtler Nazileri değil, ABD ve müttefiklerini desteklemişti. İran ise Nazi yanlısı olmuştu. Irak da öyle.(5) ? Sevr Konferansında Kürtleri temsil eden Kürt Şerif Paşa’nın daha sonraki yıllarda, 27 Temmuz 1942 ve 16 Aralık 1942 tarihlerinde Benito Mussolini’ye yazdığı mektuplardan, bazı