Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 C S TRATEJİ Türkiye kısa vadede ertelenen sorunu daha ciddi boyutlarda yaşayabilir… Bölgesel Kürt taktiği Yrd. Doç. Dr. Sait YILMAZ Beykent Üniversitesi saityilmaz@beykent.edu.tr K uzey Irak ile ilgili gelişmeler önce Başbakan’ın Kasım 2007’deki ABD ziyareti daha sonra kamuoyu beklentilerini karşılamaya yönelik hava operasyonları ile yeni bir safhaya girdi. Başbakan, "Gaza gelmedik, istişarelerle adım attık" demekte. Devletin üst kademesi ağız birliği etmişçesine "Bakın, ABD ve Avrupa’nın desteğini aldık, terör örgütü ağır darbe aldı" gibi söylemler ile ne kadar doğru bir politika izlediklerine kamuoyunu ikna etmeye çalışıyorlar. "ABD bize istihbarat vermiş, hatta hava sahasını açmış, bizim de gece harekat kabiliyetimiz var", gibi sözler ile operasyonlar daha da süslü hale getirilirken kamuoyu beklentilerinden uzaklaştırılarak, hafıza kaybına uğratılıyor. İzlenen bu maniple politika hem hükümetin hem de arkasındaki ABD ve AB’cilerin işine geldiğinden İslamcı basın kadar İkinci Cumhuriyetçiler ve sermaye tekelindeki basın da operasyonları alkışa katıldı. Hâlbuki bu maniple politikanın arkasında elden çıkmasına göz yumulan ve teslim olunan o kadar çok hayati çıkarımız var ki tarih tabii ki sorumlularını en güzel şekilde yargılayacak ve hatırlayacaktır. Türkiye, Kerkük ve Musul trenini 1926’dan sonra 1990 ve 2003’de kaçırmış, 2008’de de kaçırmaktadır. Bunun sebebi ise ihtiyatlı ve gerçekçi olma görüntüsü arkasında yatan dış dinamiklere bağımlılık ve ülkeyi değil kendi gemisini yani günü kurtarma endişesidir. Soğuk Savaş sonrası Türkiye’nin bu hali "Niyetlenip de Yapılmayan Arzular Ülkesi"(1) adlı kitaba da konu olmuştur. Gelin birlikte neler olup bittiğinin, nereye sürüklendiğimizin bir muhasebesini yapalım. Türkiye’nin Kuzey Irak’taki sorununun öncelikli sıralaması MusulKerkük, enerji kaynakları, kurulması planlanan uydu devlet ve terör olarak yapılabilir. ‘İstihbarat ve hava harekatı’ ile bölücü örgütün sindirileceği gerekçesiyle uydu devletin kabullenilmesi görüntüsü veriliyor. unsur kendi ulusal çıkarlarıdır. Realist düşüncenin öncülüğünü ettiği bu anlayışa göre her ülke güçler dengesi içinde ulusal çıkarlarını maksimize etmeye çalışır. Peki, nedir bizim Kuzey Irak ile ilgili çıkarlarımız? Türkiye’nin Kuzey Irak’taki çıkarları önem derecesine göre sırası ile Kerkük ve Musul’daki enerji kaynakları, Kürdistan’ın kurulmasının önlenmesi, bölgedeki Türkmenlerin haklarının korunması ve nihayet bölgedeki terör örgütü yataklarının tamamen yok edilmesidir. Söz konusu ulusal çıkarlar içerisinde Osmanlı döneminden bugüne gelen ve bugün artık anlamını yitiren 1926 Anlaşmaları ile sekteye uğrayan Misakı Milli’nin revize edilmesi, bu kapsamda Kerkük ve Musul’daki haklarımızın, Türkmen varlığımızın korunması ve Kürdistan’ın kurulmasının önlenmesi PKK sorunundan daha önceliklidir. Bu çıkarların önündeki engel ise sadece ABD değil onun çıkarlarına hizmet ederek bağımsız Kürdistan hayalini gerçekleştireceğini sanan Kürt gruplar ve özellikle Barzani eşkıyasıdır. Kuzey Irak’ta yapılması gereken sadece PKK’nın yok edilmesi değil bölgenin Türkiye’nin çıkarlarına uygun şekilde güvenlik ortamının yeniden şekillendirilmesidir. Daha da açıkçası ABD ve İsrail’in uydusu olma karşılığında "bağımsız bir Kürdistan" kurma hayalindeki Kürt liderlerin ve Kürdistan hayalinin tasfiyesi Kuzey Irak’taki çözümün temel parametresidir. Aksi takdirde ne Türkiye’nin ahdi çıkarları ne de bölgenin güvenliği hiçbir zaman istikrarlı bir zemine kavuşamayacaktır. Bu nedenle Türkiye’nin Kuzey Irak’a yönelik ulusal hedefi öncelikle bugünkü Kürt liderleri tasfiye ederek, Kuzey Irak’taki siyasi, Talabani ve Bush... ekonomik, sosyokültürel ve güvenlik parametrelerini ele geçirmek ve inisiyatifi ele almak olmalıdır. Türkiye, Kuzey Irak’taki güvenlik ortamını kendi çıkarlarına göre şekillendireceği bir güvenlik politikası ve güç projeksiyonu uygulamalıdır. Gelinen aşama söz konusu dönüşümü sağlamak üzere Kerkük ve Musul’un da dahil olduğu bir bölgede Kuzey Irak’ta denetimi askeri açıdan sağlamayı öngören bir harekatı gerekli kılmaktadır. Böyle bir harekat; Irak’ın bütünlüğü ve istikrarı garanti edilene kadar Irak’ın Kuzeyindeki denetimi sağlamak, silahsızlandırmak, ülke inşası ve istikrar sağlamayı müteakip nihayet bölgeyi Merkezi Irak Yönetimi’ne bir mutabakat kapsamında devretmeyi öngörmelidir. Bu harekat ile Kuzey Irak’taki siyasi ve idari yapı yeniden düzenlenmeli ve Türkiye’nin güvenliği ile ilgili istikrarlı bir ortam sağlanana kadar bölgedeki kontrol devam ettirilmelidir. Ancak böyle bir harekat ile; gerek Kerkük ve Musul’daki, gerek Türkmenler ile ilgili haklarımız korunabilir, PKK ve bölgedeki bağımsız devlet isteklerinin önüne en gerçekçi ve kalıcı bir şekilde set çekilebilir. Irak’ın Kuzeyi için öngörülecek nihai durum; Merkezi Yönetimin tüm yetkileri elinde tuttuğu, Kerkük ve Musul’u ihtiva eden bir Türkmen bölgesi ile Türkiye’nin onaylayacağı ve bağımsızlık hayali peşinde olmayan bir liderin yöneteceği Kürt bölgesi olmalıdır. OLMASI GEREKENLER Ülkelerin politikalarının temelinde yatan temel Barzani ve Bush... KAPSAMLI HAREKAT Hiç şüphesiz bizi engelleyenlerin başında yine kendimiz özellikle para musluklarını ve geleceğini