Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 C S TRATEJİ İktidar partisinin bağımlı ekonomi, AB, ABD ile ilişkiler, AKP ulusal güvenliğe Cihangir DUMANLI cdumanli@hotmail.com G enel seçimlere çok yaklaştığımız şu günlerde ülkeyi dört buçuk yıldır yöneten AKP iktidarının ulusal güvenlik açısından performansının değerlendirilmesi gerekmektedir. Sorulacak sorular şunlardır: ? Ülkemizin ulusal güvenliği Kasım 2002 ayına göre ne durumdadır? ? Ulusal çıkarlarımız gerektiği gibi korunmuş mudur? ? Ülkenin potansiyel gücü yeterince değerlendirildi mi? 2002 yılında iktidara gelen AKP hükümetinin aradan geçen 4.5 yılda sergilediği uygulamaların ulusal güvenliğe etkileri bazı noktalarda Türkiye’nin çıkarlarını derinden sarstı. Hızla yabancılara satılan stratejik kurumlar siyasi bağımsızlığı zora sokuyor. tüm engellerin kaldırılması, ? Faiz oranlarının tamamen piyasa koşullarına göre belirlenmesi, ? Ticaretin önündeki tüm engellerin kaldırılması, ? Doğrudan yabancı yatırımın özendirilmesi, ? Kamu iktisadi teşekküllerinin özelleştirilmesi, ? Ekonomi üzerindeki devlet kontrolünün kaldırılması (deregulation ). Bu politikalar sonucunda, zengin daha zengin olurken fakir daha fakirleşmekte, işsizlik artmakta, sosyal devlet rafa kaldırılmakta, stratejik değerlerimiz yabancıların kontrolüne geçmekte ve ekonomik bağımlılık siyasi bağımsızlığımızı yok etmektedir. Yeni sömürge düzeninin önündeki en önemli engel olarak görülen ulusdevlet ve ulusalcılık her türlü yöntem ile zayıflatılmaya, kötülenmeye çalışılmaktadır. Şüphesiz bu dayatmalar AKP iktidarı dönemine özgü değildir. IMF’ye dayalı politikalar daha önceki hükümetler tarafından da benimsenmiş, AKP iktidara geldiğinde bu politikaları aynen devam ettirmiştir. Önemli olan bu dayatmalara ne kadar direnç gösterildiğidir. Yukarıda kısaca özetlenen bir ortamda iktidara gelen AKP’nin dört buçuk yıllık yönetiminde içeride ve dışarıda ulusal güvenliğimizi yakından ilgilendiren önemli olaylar oldu. İçerideki en önemli gelişmelerden birisi, yukarıda tanımlanan neoliberal politikalara gereken ulusal direncin gösterilmemesi ve tam itaat edilmesidir. Bunun sonucunda cari açıklarımızın artmış, 2002 yılında 1,5 milyar dolar olan cari açık, 2007 yılında 32 milyar dolara çıkmıştır.(2) Aynı dönemde dış borç stoku 129 milyar dolardan 213 milyar dolara çıkmıştır.(3) Yabancı kaynaklı sıcak para miktarı 88 milyar dolardır.(4) Başta haberleşme, bankacılık, sigorta sektörleri olmak üzere stratejik değerlerimiz özelleştirme adı altında yabancıların kontrolüne geçmiştir. Bütün bu gelişmeler siyasi bağımsızlığımızı yok ederek ulusal güvenliğimizi doğrudan etkilemektedir. Bu gün ülkemizi parçalamak isteyen terör örgütünün kuzey Irak’taki varlığına Amerika’ya rağmen bir harekat yapamamamız ekonomik bağımlılık yüzündendir. AKP iktidarında diğer önemli bir geriye gidiş laiklik konusunda olmuştur. Dışarıdan gelen "ılımlı İslam" baskısı ile tam uyum içerisinde olan iktidar, Anayasamızda açıkça tanımlanan laikliği yeniden tanımlamaya çalışmış, eğitimde ve günlük yaşamda laikliğe aykırı uygulamaları planlı ve bilinçli bir şekilde yaygınlaştırılmış, cemaatler devlet kadrolarına ve siyasete egemen olmuştur. Bu anlayışın sonucunda AKP’NİN İKTİDAR OLMA KOŞULLARI Yukarıdaki soruların doğru cevaplarını bulabilmek için önce 2002 Kasımına dönüp, içerde ve dışarıdaki temel gelişmeleri hatırlamamız gerekiyor. Dış etkenlerin en önemlisi, 1980’li yıllardan beri şiddetini artırarak süregelen neoliberal politikalar ve bu politikaların "küreselleşme" maskesi altında adeta uyulması zorunlu kurallarmış gibi dayatılmasıdır. Merkezdeki zengin ülkelerin çevrede üretilen artı değeri daha rahat sömürmeleri amacıyla ortaya atılan bu politikalar, içeride küresel sermaye ile eklemlenmiş küçük bir işbirlikçi azınlığın (komprador burjuvazi) kontrol ettiği medya aracılığıyla tek kurtuluş yolu olarak gösterilmektedir. Yeni sömürü çarkı şöyle çalışmaktadır: Yüksek reel faizden yararlanarak ülkeye bol miktarda sıcak para girmekte, döviz ucuzlamakta, Türk parası değerlenmekte, bu da ihracatın azalmasına, ihracata yönelik sektörlerin zayıflamasına işsizliğin artmasına ve ithalatın büyümesine neden olmaktadır. İhracatın azalması, ithalatın artması cari açık demektir. Bu açık büyük ölçüde dışarıdan borçlanma ile karşılanmaktadır. Borçlanmanın altın kuralı olan, "Aldığın borçla üretim yapıp para kazanmak ve borcu ödemek" kuralı işlemediğinden borçlar gittikçe artmaktadır. Borçlanma ile ilgili diğer bir kural olan "Borç alan emir alır" kuralı işlemektedir. Bu kurala uygun olarak IMF’nin kontrolü artmakta ve çarkı çevirmek için "Washington uzlaşması" (Washington concensus) denilen formüller dayatılmaktadır. Washington uzlaşmasının başlıca unsurları ise şunlardır(1): ? Sıkı bir mali disiplin ve bütçe açıklarının azaltılması, ? Kamu harcamalarının kısılması, ? Vergi reformu ile daha çok ve etkin vergi alınması, ? Sermaye önündeki Erdoğan KARŞI DEVRİM HIZLANDI AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında dış dünyada meydana gelen diğer önemli bir oluşum, ABD’nin Ortadoğu’yu kendine göre yeniden şekillendirme çabalarının artması, bu kapsamda Irak’ı işgal ederek parçalaması, kuzeyde Kürtlere ayrı bir devlet kurdurmasıdır. Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) en önemli unsuru olarak "ılımlı İslam"ı öne çıkartan ABD, Türkiye’ye ılımlı İslam devleti olarak diğer bölge ülkelerine örnek olma rolünü vermek istemektedir. Dışarıda bu oluşumların olduğu bir dönemde, Milli Nizam, Milli Selamet, Fazilet, Saadet, Refah çizgisinin devamı olan ve bu partilerin deneyimlerinden yararlanan AKP, seçim sistemindeki boşluktan faydalanarak, seçmenlerin yüzde 25’inin oyu ile parlamentoda 2/3 çoğunluğu elde etmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri süregelen karşıdevrim süreci hızlanmış ve yukarıda özetlenen yeni sömürge düzenine yamanarak şekil değiştirmiştir. Bu dönemin diğer önemli bir özelliği, 12 Eylülde başlayan örgütsüz ve tepkisiz bir toplum, ulusal konulara duyarsız bir gençlik ve soldaki dağınıklık idi. Bu durum 14 Nisan 2007’de değişmiştir. DÖRT BUÇUK YILDA NELER OLDU Gül