Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
açılımı gerçekleştirmesi Merkel ve Erdoğan halinde ne ABD ne de AB, karşılarında kendilerine mahkum bir ülke bulamayacak ve Türkiye'nin önüne koydukları engellerin artık bir anlamı bir hükmü kalmayacaktır. Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi'nde Avrupa’nın ise Avrupa Birliği'nde Türkiye'ye önemli bir rol veriyormuş gibi görünerek, milli birliği ve bütünlüğü tehdit eden birtakım kriterlerin gerçekleşmesini istemesi, aynı çatı altında olmaktan duyduğu rahatsızlığı ifade edercesine süreci ötelemesi Türkiye'yi Avrasya yolundan alıkoymaktan, uzaklaştırmaktan başka bir şey değildir. Türkiye, bu engellemelerden dolayı coğrafyasındaki rolünde önemli bir irtifa kaybı olmuştur. On binlerce kilometre uzaktan gelerek, Afganistan'ı ve Irak'ı, tıpkı Avrupa'nın Türkiye'ye yaptığı gibi 'demokrasi ve 'özgürlük ' vaatleriyle kandırarak işgal eden Amerika'nın; ‘bölgenin muhtarı’ durumundaki Türkiye'yi gelişmelerden dışlaması, bize ‘ihtiyar heyetinde bile yer vermemesi’, bu dışlamaları hem Avrupa'nın hem de Amerika'nın aşağılamalar ve 'dalga geçmelerle' sürdürmesi, gerçek niyetlerini algılamamızı kolaylaştıracak gelişmelerdir. Ne acıdır ki bu çerçevede oynanan satrançta Türkiye'nin rolü, dar düşünen siyasetçilerden dolayı 'piyondan' öteye geçmemiştir. Türkiye, Avrasya gerçeği yerine, AB ve BOP gibi yalanlarla Avrupa'nın ve Amerika'nın yalanlarına aldanmayı tercih etmektedir. Avrasya'yı cazip kılan sebepler de vardır... Buraya hakim olan dünyaya hakim olacaktır. Çünkü dünya nüfusunun yüzde 75'i burada yaşamaktadır. Avrasya dünya GSMH'nın yüzde 60'ına, enerji kaynaklarının da dörtte üçüne sahiptir. Yine resmi anlamda dünyada bilinen nükleer güçleri bu coğrafyadadır. Rusya Federasyonu, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Ukrayna 2.065 trilyon metreküp ile dünya doğalgaz rezervinin yüzde 32,6’sına sahiptir. Ortadoğu’yu da içine alan bu coğrafyanın petrol rezervi ise emperyalizmin rüyalarını süslemektedir. Nüfusun genç ve üretici role sahip olması, yeraltı kaynakları bakımından zengin olması, bu coğrafyada nüfusun büyük çoğunluğu arasında din ve kültür birliğinin bulunması, ayrıca nüfusun eğitim bakımından son derece donanımlı olması bu coğrafyanın önemli özelliklerinden sadece bir kısmıdır. Ayrıca gerek Amerika'nın gerekse Avrupa'nın enerji bakımından çok yakın gelecekte karşılaşacağı büyük enerji sıkıntılarının çözüm merkezi olarak gördükleri adres de Avrasya'dır. ABD, Avrasya coğrafyasından kendisine küresel bir rakip çıkabileceği endişesiyle, buradaki dev enerji kaynaklarını kontrol altına alarak rakipsiz olma çabasındadır. Emperyalizmin Avrasya'ya göz dikmesinin ardında "Avrasya'ya hükmeden, dünyaya hükmeder" C S TRATEJİ 5 ekonomik ilişkiler anlamında rehberlik edecek olgunlaşmış iki örnek ülke vardır. Türkiye ve Rusya’nın önderliğinde kurulacak bir ekonomik işbirliği, başta ABD ve Avrupa olmak üzere küresel güçlerin buralarda ileride siyasi tavize dönüşecek ekonomik bağlantılarını da kontrol altına alma imkanı sağlayacaktır. Avrasya’da oluşturulacak ekonomik işbirliği, bu coğrafyadaki ülkelerin ve halkların sosyal ve ekonomik anlamda refahına önemli katkılarda bulunacaktır. Avrasyalılık Bilinci’nin batılı emperyalist güçlerde oluşturduğu rahatsızlık sonucunda, emperyalist güçlerin güdümündeki siyaset bilimciler, Avrasya’nın hem ekonomik anlamda hem siyasi anlamda hem de enerji kaynakları bakımından pek de zengin olmadığı yolundaki söylemler geliştirerek bu bilincin yaygınlaşmasına engel olma çabasındadır… Emperyalizm şimdi panik halindedir. Şimdiki manevraları, işbirliğini gerçekleştirecek ülkeler arasında sürekli canlılığını koruyacak gerilimler yaratmaya yöneliktir. Türkiye’nin, Rusya Federasyonu’nun, Özbekistan, Ukrayna, Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’ın ve diğer coğrafya ülkelerinin katılımıyla gerçekleşecek Avrasya Ekonomik İşbirliği yaşadığımız sürecin en önemli gerekliliğidir. Türkiye’yi kendine Avrasya ve Ortadoğu’ya ulaşma yolunda basamak yapmak isteyen Avrupa ve Amerika, ülkemizin bu alternatif içinde yer almasını istememektedir. Çünkü onların amacı, Türkiye Coğrafyası’nı ‘Yugoslavya’ya benzetmektir. Irak’ın kuzeyinde tutuşturulan oluşumların, yakın gelecekte kıvılcımlarını Türkiye’ye yansıtması kaçınılmazdır. Hem Kuzey Kıbrıs, hem de Irak’ın kuzeyi Türkiye’nin hem siyasi hem de stratejik değerleridir. Hiçbir hükümet bunları feda edemez, buna hakkı da yoktur… Buralardaki gelişmelere seyirci kalmak, ülkemizi ‘kukla devlete çevirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmekten’ başka bir anlam taşımaz. Türkiye’ye ne Avrupa Birliği içinde ne de Büyük Ortadoğu Projesi içinde bir yer yoktur. Bu iki proje de Türkiye’yi emperyalizmin esiri edecektir. Türkiye’nin yeri Avrasya’dır… Şimdi Türkiye’ye ve Rusya Federasyonu’na düşen görev, başta Amerika olmak üzere küresel güçlerin saldırılarına uğraması kuvvetle muhtemel olan bu yeni kıtadaki ülkeleri ve halkları imtiyazsız bir ekonomik işbirliği çatısı altında bir araya getirmek olmalıdır. Bu çabaların başlaması halinde emperyalizm de can çekişmeye başlamış olacaktır. gerçeği vardır. 1990'lı yılların ortalarında, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile görüşmelerinin yoğunlaştığı dönemlerde Kırgızistan Devlet Başkanı Askar Akayev,"Biz yönümüzü Türkiye'ye döndük... Türkiye ise yüzünü Avrupa'ya vererek bize sırtını döndü" diyerek, Türkiye'ye bakış açılarını ve de sitemini yansıtmıştı... Ama biz Türkiye olarak gereğini yapmadık, yapamadık... Avrupa engelledi, Amerika engelledi... Bugün geldiğimiz noktada Türkiye yüzünü Avrupa ve Amerika'ya dönmüşken, Avrupa ve Amerika yüzünü Avrasya’ya çevirmiştir. Herhalde 'yaman çelişki' dedikleri bu olsa gerek... Bir taraftan Türkiye'nin Avrasya'ya yönelmesini 'mantıksız' bulan aydınların, Amerika ve Avrupa’nın Avrasya pastasını yeme niyetiyle Avrasya'ya yönelmesini 'mantıklı' bulması manidardır. Bilim adamı kılıflı bu aydınlar, şimdilerde Avrasya'nın hem enerji kaynakları bakımından hem de stratejik ve siyasi önem bakımından Avrasya'yı küçümsemeye yönelik arayış içine girmesi, başta Türkiye olmak üzere bu coğrafyadaki ülkelerde ‘Avrasyalılık Bilinci'nin yükselmesinden dolayı küresel güçlerin duyduğu rahatsızlığın bir yansımasıdır. Avrasyalık Bilinci, bu coğrafyanın pastasını emperyalizmin yemesine karşıdır… Avrasyalılık Bilinci, bu coğrafyadaki ülkelerin emperyalizme karşı tek vücut olmasıdır. Avrasyalılık Bilinci, bu coğrafyadaki ülkelerin, emperyalizmin siyasi ve ekonomik saldırılarına karşı durmayı sağlayacak her türlü sosyal, ekonomik ve siyasi işbirliğini gerçekleştirmektir. Avrasyalılık Bilinci, Avrasya’nın pastasını sadece Avrasyalıların yeme çabasına hizmet etmektir… Avrasya Coğrafyası’ndaki ülkelere Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu gibi siyasi ve