Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 Cavid VELİEV TUSAM Yakındoğu ve Kafkasya Araştırmaları Masası cveliev@tusam.net Kasım 2007’de İspanya’nın Başkenti Madrid’de yapılan AGİT Dışişleri bakanları toplantısından önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Fransa Dışişleri Bakanı Bernar Kuşner ve ABD Dışişleri Bakanı yardımcısı Nicolas Burns tarafından Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan’a Karabağ sorununun çözümüne ilişkin yeni bir tavizler paketi sunuldu. Minsk Grubu tarafından "Çerçeve Belgesi" veya "Temel Prensipler Belgesi" olarak tanımlanan bu belgenin içeriği yetkililerin ağzından kamuoyuna sunuldu ve tartışılmaya başlandı. Çerçeve Belgesi Nisan 2004’deki Prag Zirvesi’nin yazılı metnidir. Minsk Grubu bu metin üzerinde yaklaşık 3 yıldır görüşmeler yürütmektedir. Fakat hala taraflar bazı temel prensipler üzerinde anlaşmaya yakın olsa da barış anlaşmasını uzak tutan statü ve işgal sorunu konusunda anlaşmaya varmaları zor görülüyor. Devlet yetkililerinin ve Minsk Grubu eşbaşkanlarının ifade ettiği kadarıyla içeriği şöyledir. ? Ermeni birlikleri Dağlık Karabağ dışında işgal ettikleri diğer yedi ilin beşinden çekilecek, ? Ermenistan daha sonra Dağlık Karabağ’la Ermenistan arasında koridor olan Laçin ve Kelbecer’den çıkacak, ? Bölgeye uluslararası barış birlikleri yerleştirilecek, ? Ermenistan Azerbaycan, AzerbaycanNahçıvan arasında iletişim hatları açılacak, ? Bölge mayınlardan temizlenecek, ? Kaçkınlar geri dönecek, ? Dağlık Karabağ’ın statüsü belirlenecek. Minsk Grubu’nun son önerisinde de anlaşmaya yaklaşılmadı… C S TRATEJİ Bu tanımlamalardan yola çıkarak şu sonuca varılabilir. Ermeniler kendi kaderini tayin hakkını Ermenistan’ı kurarken kullandığı gibi Karabağ’ın bir sömürge olmadığı herkesçe kabul görmektedir. Ayrıca BM ve Ermenistan dışında bütün devletler Dağlık Karabağ’ı Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde tanımlamaktadır. Dolayısıyla Dağlık Karabağ’ı işgal eden Ermeniler uluslararası hukuk açısından kendi kaderini tayin hakkını sadece iç hak olarak kullanabilir. Siyasi açıdan ise Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’a yüksek seviyeli bir statü vermeyi kabul etmesi bir tavizdir. Çünkü Dağlık Karabağ’ın statüsü 26 Kasım 1991’de Azerbaycan Parlamentosu tarafından kaldırılmıştı. Hatta 1991’e kadar olan özerklik statüsü de normal statüydü ve teklif ettiği en üst seviyeli değildi. Ermenistan tarafı bunu taviz olarak algılamıyor. Ermenistan tarafı Dağlık Karabağ dışında işgal ettiği yedi ilden çekilmeyi kabul etmesini bir taviz olarak görüyor ve sürekli olarak bu sorun tarafların taviz vermesiyle çözülür derken, bu noktaya vurgu yapıyor. 29 Karabağ’da sonuçsuz yeni öneri Ermenistan’ın saldırganlığının timsali olan işgali sürerken, Karabağ’daki sorunun çözümü amacıyla Minsk MİNSK GRUBU: TAMAM MI DEVAM MI? "Çerçeve Belgesi"nin en önemli tarafı ise Grubu’nun önerdiği ‘Çerçeve Belge’ Madrid önceki dönemlerden farklı olarak her üç şartlar ve süreç konusunda anlaşmaya üzerinde de anlaşma sağlanamadı. eşbaşkanın varmasıdır. Görüşmelerde toprak bütünlüğünün mü yoksa halkların kendi kaderini tayin etme Taraflar siyasi manevralarını hakkının mı tartışıldığı sorusuna Rus eşbaşkanı Merzlyakov, görüşmelerde Helsinki Nihai sürdürürken, Minsk Grubu’nun varlığı Yuri Senedinin bütün ilkeleri temel alınmaktadır yanıtını vermektedir. Azerbaycan ve Ermenistan, 1 tartışmaya açılabilir. Ağustos 1975’de imzalanan Helsinki Nihai Senedi Başkurdistan’a verilen özellikteki en yüksek statüyü öneriyor. GELECEĞİNİ BELİRLEME HAKKI Kendi kaderini tayin hakkının ne anlama geldiği ortaya çıktığı günden itibaren tartışma konusu olmuştur. Bağımsızlık ve kendi kaderini tayin etme koloniyal sistem, baskı veya zulme maruz kalma durumlarına göre farklılık göstermektedir. Kendi kaderini tayin hakkında bir birinden farklı seçeneklerin olması devletlerin bu hakkı kendi çıkarlarına göre farklı yorumlamalarına neden olmaktadır. Genel kanıya göre ise halklar kendi kaderini tayin etmek için üç yola başvurabilir: 1. Halkların kendi yönetimlerini seçme hakkı (iç self determinasyon), 2. Kendi egemenliklerini tayin etme hakkı (dış self determinasyon), 3. Yönetilen tarafından temsilci demokratik yönetime devamlı rıza gösterilmesi.(temsilci demokrasi) Uluslararası hukuk açısından bir halkın kendi kaderini tayin hakkının bulunması direk ona bağımsızlık hakkı vermez. Devletten ayrılmak yoluyla kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirmenin bazı şartları da vardır. Bunlar: 1. BM Antlaşması kendi kaderini tayin hakkını sadece sömürge altında yaşayan halklara verir. 2. Kendi kaderini tayin hakkı bir halka sadece bir defa verilir. 3. Devletlerarası hukuk ve BM Antlaşması dahil bütün uluslararası anlaşmalar devletlerin toprak bütünlüğünü halkların kendi kaderini tayin hakkının üzerinde gösterir. STATÜ TARTIŞMALARI 20 yıl sonra yapılacak halk oylamasıyla Dağlık Karabağ’ın statüsünün "halkların kendi kaderini tayin hakkı" üzerinden belirlenmesi planlanmaktadır. Statünün halkların kendi kaderini tayin hakkı üzerinden belirlenmesi konusunda taraflar hemfikirler. Fakat asıl tartışma noktaları oylama yapılacak bölge, oylamada yer alacak tercih ve kendi kaderini tayin hakkına ilişkin içeriktir. Ermenistan Dağlık Karabağ’ın gelecek statüsü için kendi kaderini tayin hakkı oylamasının sadece Dağlık Karabağ bölgesinde yapılmasını istiyor ve oylamada iki şartın olmasını istiyor, Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı ve Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’la birleştirilmesi. Bunun dışında Ermenistan, ErmenistanKarabağ arasındaki koridor rolünü oynayan Laçin’e de özel statü verilmesini istiyor. Azerbaycan ise kendi kaderini tayin hakkı için yapılacak oylamanın anayasası gereği sadece Dağlık Karabağ bölgesinde değil bütün Azerbaycan’da yapılabileceğini söylüyor. Azerbaycan Karabağlıların kaderini tayin hakkının Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve yüksek özerklik çerçevesinde olduğunu söylüyor. Bunun için de Dağlık Karabağ’a Rusya Federasyonu tarafından Tataristan ve doğrultusunda 6 Aralık 1994’de kurulan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın üyesidir. Helsinki Nihai senedini bir bütün olarak Dağlık Karabağ sorununa uyguladığımız zaman Ermenistan ve Dağlık Karabağ Ermenilerinin eylem ve işgal girişimlerinin BM Antlaşmasını, Devletlerarası Hukuku, Helsinki Nihai Senedine ters düştüğü görünmektedir. Bunun farkında olan Minsk Grubu ise nihai barış anlaşması konusunda Azerbaycan’ın bu anlaşmalardan doğan haklarına ters düşen anlaşmayı imzalamasını istemektedir. Belge, devletlerin cumhurbaşkanlarına sunulmuş fakat taraflar belge konusunda nihai açıklamalarını Ocak ayının ortalarında bölgeyi ziyaret edecek Minsk Grubu’na bildirecektir. Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan’a göre, bölgede denge gözetilmiştir. Ermenistan bu belgeyi onaylamak için Karabağ’da yaşayan Ermenilerin güvenlik garantisini istemektedir. Yani bu belgedeki şartların kabul etmenin karşılığında Azerbaycan’ın Karabağ’a yönelik meşru müdafaa hakkının kullanmayacağının garantisini almak istiyor. Ermenistan belgede öngörüldüğü şekilde Ermeni birliklerinin Karabağ dışındaki bölgelerden çıktıktan sonra Azerbaycan’ın Karabağ’a yönelik askeri müdahale yapabileceğinden korkuyor. Aslında Ermeniler 1994 yılında Karabağ dışındaki bölgeleri daha sonra pazarlık yapabilmek için işgal etmiştir. En önemlisi ise devam eden barış görüşmelerinde Ermenistan konuyu Karabağ’ın statüsü ve Karabağ’da yaşayan Ermenilerin kendi kaderini tayin hakkı zemininde yürütmeye çalışmaktadır. Azerbaycan ise görüşmeleri Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgali noktasında devam ettirmeye çalışmaktadır. "Çerçeve Belgesi"nin kendisine yönelik ise iki yönlü tartışma vardır. Bazılarına göre bu belge Minsk Grubu’nun sorunun çözümünde yetersiz kalmadığını göstermek için sunduğu bir belgedir ve bir sonuç elde edilemeyecektir. Devlet yetkilileri ise Ocak ayı öncesi diplomatik baskı niteliğinde açıklamalar yaparak karşı taraftan daha fazla taviz koparmaya çalışmaktadır. Bu defa yapılan girişimin başarısızlığa uğraması Minsk Grubu’nun sorunun çözümündeki rolüne karşı seslerin daha da yükselmesine neden olacaktır. Zira daha şimdiden Azerbaycan’dan Minsk Grubu’nun sorunun çözümünde yetersiz kaldığı ve görevine son verilmesi gerektiği sesleri yükselmeye başladı.