Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
sağlamayı hedeflemek olmalıdır. Bununla birlikte Barzani ile PKK arasındaki dengenin fiziki açıdan korunmasını sağlamak Türkiye’nin yararına olur. Bu durum en azından bölgedeki rüzgârlar Türkiye’den yana esmeye başlayana kadar devam ettirilmeli, bu süre boyunca PKK Kuzey Irak’a hapsedilmelidir. Özellikle ABD’nin bölgeden çekilmesinin Türkiye’nin Kuzey Irak siyasetinde yeniden güçlenmesini sağlayacağı da unutulmamalıdır. Bundan sonra Türkiye için Kürdistan’ın kurulması tehlikesi ortadan kalkacağından, Türk Ordusu da PKK’ya son darbeyi indirebilir. Bu sırada Türkiye de ABD’nin baskısına karşı sadece bölgesel güçlerle geliştireceği cılız ve nereye gideceği belli olmayan diyaloglarla değil, aynı zamanda da Rusya, Avrupa ve Çin ile geliştirmekte olduğu ilişkileri de yerine ve seviyesine göre kullanılabilir. Ancak burada net, ortak ve geleneksel değerleri göz ardı etmeyen bir dış politik tavrı belirlemesi ve kendini daha iyi ifade edebilmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle devletin bütün kurumlarının bir ağızdan konuşmaları şarttır. Bu sağlanabildiği takdirde bölgede Türkiye’nin politikalarının kararlığı hâkim olmaya başlayacaktır. Türkiye, örgütün uyuşturucu ticaretindeki rolünü, batının olası harekata göstereceği tepkiyi, PKK’nın tasfiye zamanlamasının sonuçlarını ayrıntılarıyla değerlendirmeli. Mevcut kozlarını da buna göre kullanmalı. göze çarptığı ordunun gelişmesinin nicelik değil, nitelik açısından her alanda hızlandırılması sağlanmalıdır. Bunun dış politika arenasında Türkiye’ye kazandırabileceği manevra alanının Ortadoğu gerçeklerinde kaba kuvvetin önemini ve 1998’de Suriye’ye benzer yolla yapılan baskı örneğini düşünerek ne kadar geniş olacağını anlayabiliriz. Türkiye’nin PKK’nın en büyük mali kaynağı olan uyuşturucu ticaretini engelleyecek kesin tedbirleri alması da gerekmektedir. Bu tedbir, PKK’yı yok edecek bir önlem olmamakla birlikte, örgütün maddi olanakları ile oluşturduğu örgütlenmeyi kıracağından Güneydoğu’daki uzantısını etkisizleştirecektir. Bu C S TRATEJİ 23 olayın üstüne gidilirken bölgedeki ekonomik dengelerin nasıl değişeceğini de kestirmek ve gerektiğinde kısa vadeli politikalarla desteklemek lazımdır. Unutulmaması gereken başka bir önemli nokta da, etkisizleştirildiği takdirde PKK’nın ucuz ve etkili silah aramaya başlayacağı şüphesidir. Bu da her zaman var olan kimyasal terör saldırısının gerçekleşmesi ihtimalinin bu aşamada artabileceği anlamına gelebilir. Buna yönelik tedbirlerin de erkenden alınmalı ve öncelikle istihbarat birimlerine, bugüne göre çok daha fazla kaynak aktarılması gerekmektedir. İNCİRLİK Türkiye’nin artık İncirlik kozunu oynayabileceğinin de sinyallerini vermesi gerekmektedir. İncirlik ABD’nin bölgedeki en önemli ve güvenli hava üssü olup, bölge ülkelerine Amerikan askeri baskısını hissettirerek bunu siyasi bir koza çevirmekte önemli bir araçtır. ABD’nin PKK’ya silah yardımı yapılması ya da PKK’ya silah satılmasına göz yumması Türkiye açısından bu ülke ile reel bir stratejik ortaklığının olmadığının ispatı olup, Türkiye de bunu kullanarak ABD ile arasındaki bu olumsuz ilişkiyi lehine çevirebilmek için harekete geçebilir. Burada Türkiye’nin süresini ve etki oranını iyi hesaplayacağı bir "İncirlik’ten çekilmek zorunda kalırsınız" mesajını vermek için kısa zamanda karmaşık bir araştırma yapması doğru olur. Bu araştırmanın kamuoyuna kısmen yansıtılması dahi ABD’ye yönelik bir baskı unsuru oluşturabilecektir. VURUCU GÜÇ VE MODERNİZASYON Öte yandan Kara Kuvvetleri’nin vurucu gücünün de hızla profesyonelleşmesi ve teçhizatının da acilen modernize edilmesi sağlanarak ordunun Güneydoğu ve Kuzey Irak’ta etkinliği artırılmış bir baskı unsuru olması sağlanmalıdır. Bu aşamada artık fazla kullanılan ya da modası geçen silah ve teçhizatın S T R A T E J İ K İ T A P L I Ğ I Çevrenin İmparatorluğu: Rusya ve Dünya Sistemi S adını taşıyan ikinci bölümde ise Avrupa’da Kürtçülüğün kuramsal altyapısının oluşturulduğu 18271877 arası dönemi ele almaktadır. Bu bölümde Paris’te Kürtçe öğreten okuldan orunların çözümü için önce Rusya’nın Anadolu’daki Kürtçü konsolosuna, kavramsallaştırmada, ortak bir tanımda Nesturi İsyanı’ndan Bedirhan Bey’in sonuna, buluşmak, sadece bilimsel açıdan değil, Islahat ve Tanzimat Fermanları’ndan 1877–1878 siyasal açıdan da önemlidir. Türkiye’nin Osmanlı Rus Savaşı’na (93 Harbi) dek önemli yıllardır başını ağrıtan en önemli mesele gelişmeleri ve konuyla bağlantılarını incelerken, olan emperyalizm destekli bölücü terör söz konusu bölümü şu önemli ve güncelliğini koruyan olduğunda, bu durum daha da açık biçimde ortaya saptamayla bitirmektedir: çıkmaktadır. Eli silahlı teröriste "Kürtlerin sırtından terörist diyemeyip, "gerilla", sky arlit Kag is Anadolu’da Ermeni sorunu Bor ar: Yaz "isyancı", "asi", "halk savaşçısı" lar ancı Soğ Esin hazırlanıyor" : iren Çev diyenler arasında sadece yabancı 500 sayfa Kitabın üçüncü bölümü 7, 200 ara, Ank enix Pho gazeteci ve yorumcular yoktur. Bu Sevr sürecinde Kürtçülük tür söylem sahipleri arasında çok sorununu ele almaktadır. Kürtlerden ilk sayıda Türk gazeteci, öğretim üyesi, araştırmacı, söz eden antlaşma olan 1878 tarihli politikacı da bulunmaktadır. Ayastefanos Antlaşması’ndan Ülkemizin seçkin diplomat ve üretken İngiltere’nin "Kürdistan araştırmacılarından Bilal Şimşir, 615 sayfalık dev Konsolosluğu"na, emperyalizmin eseri "Kürtçülük" için yazdığı önsözde ilk önce bu halkları birbirine düşürmesinden ve noktaya dikkat çekmektedir. Türkiye’nin Doğu Anadolu’daki KürtErmeni günümüzde bir "Kürt Sorunu" ile değil, Kürtçülük kavgasından, Osmanlı sorunuyla karşı karşıya olduğunu, bu sorunun da İmparatorluğu’nun paylaşılmasına hayli kapsamlı, köklü ve çok boyutlu bir mesele dek dönemi ve gelişmeleri olduğunu vurgulamaktadır. Türkiye’nin Avrupa inceleyen Şimşir, Milli Birliği’ne katılım süreci de Kürtçülüğe yeni Mücadele’den önce, 19161917 boyutlar eklemektedir. yıllarında Mustafa Kemal Paşa’nın Şimşir, kapsamlı ve ayrıntılı çalışmasının ilk Güneydoğu Anadolu’daki temaslarına da yer bölümünde, Kürtçülüğün tarihsel kökenlerine, vermektedir. emperyalizm tarafından nasıl kullanılıp, Dördüncü bölüm olan "Mondros’tan Lozan’a kışkırtıldığına, bu amaçla çalışan gezginlerin, Kürtçülük" başlıklı bölümün alt başlığı, misyonerlerin, diplomatların çabalarına yer Avrupa’nın Anadolu’da "Kürdistan" vermektedir. "Tanzimat Sürecinde Kürtçülük" Mitat ÇELİKPALA operasyonudur. İşgal altındaki İstanbul’da emperyalizmi arkasına alan bölücü bir dernek olan Kürdistan Teali Cemiyeti, işgalci İngilizlerle yerli Kürtçülerin yaptığı işbirliği, Mustafa Kemal Paşa’ya karşı Kürtçü suikast girişimi, Sevr Antlaşması’nda Kürtçülük, Lozan’da Kürtlerin konumu bu bölümde incelenen konulardan bazılarıdır. Şimşir, ekler, kronoloji ve fotoğraflarla desteklediği eserinde geçmişle günümüz arasındaki bağlantının ve benzerliğin altını önemle çizmekte, emperyalizmi hiç ama hiç göz ardı etmemektedir. Lozan’da Musul sorunu görüşülürken, Kürtlerin de gündeme geldiğini ve Cumhuriyet önderliğinin onları Türklerle birleştirmeye çalıştığını, İsmet Paşa’nın "Kürtler bizdendir, Turan soyundandır, dolayısıyla Musul vilayetindeki Kürtler de Türkiye’ye bağlanmalıdır" tezini savunduğunu belirten Şimşir, şöyle yazmaktadır: "Buna İngilizler karşı çıkmışlar ve Musul vilayetini Irak’a bağlamışlardı. Lozan’da Türk tezi kabul edilmiş olsaydı, bugün Mesut Barzani de, Celal Talabani de Türk vatandaşı olacaklardı ve Türkiye’nin güney sınırında bir güvenlik sorunu bulunmayacaktı" Kısacası, Şimşir’in kitabı, konunun gündemin başında olduğu şu günlerde mutlaka, hem de altı çizilerek okunması gereken bir çalışma. STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI