26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

22 Melek KIRMACI TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası özler yeniden Avrupa’nın arka bahçesi Balkanlar’da… Böylesine bölünmüş bir coğrafyada Karadağ’ın Sırbistan ile 88 yıl süren beraberliğini "kadife bir boşanma" ile sonlandırması ve Kosova’nın olası bağımsızlığı karşısında Sırbistan’da yeniden aşırı milliyetçilerin güç kazanmasından endişe ediliyor. Tarihin yeniden tekerrür etmesinden endişe duyan AB, Yugoslavya’nın dağılmasından sonra ortak dış ve güvenlik politikasında gösterdiği başarısızlığı tekrarlamak istemiyor. Bu yüzden Balkanlar’da yaşanan son gelişmeler, AB’nin "politik bir cüce" olmadığını gösterebilmesi için bir fırsat. Avrupa’nın arka bahçesi Balkanlarda AB: C S TRATEJİ zamanda daha müreffeh ve "Avrupalı" bir Karadağ idi. KOSOVA’NIN BAĞIMSILIĞI: “DOMİNO ETKİSİ” 21 Mayıs’ta düzenlenen referandumun ardından Yugoslav Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nden geride kalan tek ülke olan SırbistanKaradağ devletler birliği, ÇekSlovak modelinde olduğu gibi "kadife bir boşanma" ile yollarını ayırdı. Ne var ki Balkanlar’da tarihin tekerrür etmesinden duyulan endişenin sebebi bu yeni devletçiğin kurulması değil. Asıl korkulan, Karadağ’ın bağımsızlığının ardından bu yılsonunda Kosova’nın da bağımsız olması halinde Sırbistan’ın bölgeyi yeniden savaşa sürüklemesi ihtimali. Ancak gözlerin Sırbistan’a çevrilmesinde tek etken şüphesiz Karadağ’ın ayrılığı değil. Bir diğer etken, 1999’dan bu yana BM Kosova Geçici Yönetim Misyonu’nun (UNMIK) gözetiminde ancak halen resmi olarak Sırbistan’ın eyaleti olan Kosova’nın olası bağımsızlığı karşısında Balkanlar’da "domino etkisi"nin yaşanacağı endişesiyle Balkanlar’ın yeniden savaşa sürüklenme korkusu. Karadağ’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle yıllardır "Büyük Sırbistan" idealiyle yaşayan Sırplar hayal kırıklığına uğradılar. Üstelik bu aynı dili, dini, etnik yapıyı paylaşan iki toplumdan biri olan Karadağ, ayrılığı tercih etti. Şimdilik ÇekSlovak modeline dayalı "kadife boşanma" işliyorsa da bölgede tehlike çanları çalmaya başladı bile. Bu yılsonu itibariyle Kosova’nın nihai statüsüne ilişkin müzakerelerin tamamlanacağı göz önünde bulundurulduğunda, eğer Kosova da bağımsız olursa, bu durum Sırbistan için büyük bir yıkım olacak. Bu duygusal yaklaşımların ötesinde Sırbistan kötü bir dönemden geçiyor. Karadağ’ın bağımsızlığından sonra Solana, Sırbistan’ı, Karadağ ile yapıcı ilişkiler kurması yönünde uyardı. Sırbistan’ın yeniden "öteki"ni yok etme anlayışı üzerine kurulu aşırı milliyetçiliğin eşiğinde tüm Balkanları istikrarsızlığa sürüklemesinden korkuluyor. Bu endişe çok da yersiz değil aslında. BM Kosova özel elçisi Martti Athisaari liderliğinde oluşturulan komisyon Şubat ayından bu yana Kosovalı Arnavutlar ve Sırplar arasında doğrudan müzakereler yürütmesine karşın müzakerelerin ademi merkeziyet konulu altıncı tur görüşmeleri sona erdiği halde önemli bir ilerleme kaydedilemedi. Nihai statüye ilişkin müzakerelerin devam ettiği sırada Kosovalı Arnavutların, Kosovalı Sırplara yönelik saldırıların artmasına karşın müzakerelerde çıkarlarının temsil edilmediği gerekçesiyle geçici yönetimin ve Kosova’nın kurumlarından çekilerek çoğunlukta olarak yaşadıkları dört eyalette olağanüstü hal ilan edince görüşmeler çıkmaza girdi. Sırbistansız Balkanlar’da istikrarın sağlanamayacağını bildiğinden ve Sırbistan’ın yeniden Balkanlar’ı savaşa sürüklemesi durumunda ortak bir dış ve güvenlik politikası izleyemeyecek olan AB, arka bahçesinde güvenliği sağlamada politik bir cüce olmaktan çekindiği için 15–16 Haziran’da Avusturya’da yapılan zir G AB YENİDEN BALKANLAR... Yugoslavya’nın dağılmasından onlarca yıl sonra gözler yeniden Balkanlara çevrildi. Bunun da sebebi yıllarca "tek devlet, iki ruh" olarak adlandırılan Karadağ halkının Sırbistan’dan ayrılması. Birinci Dünya Savaşı’nda bağımsızlığını yitiren tek devlet olan Karadağ, Yugoslavya dağıldığında dahi anayasal hakkını kullanarak düzenlediği referandumda % 98,9 gibi bir oranla Sırbistan ile birlikte yaşamayı tercih etmişken tüm itirazlara rağmen Sırbistan ile olan devletler birliğini Mayıs 2006’da sona erdirdi. Referandum, tarihsel olarak bir arada yaşayan iki ulusun Sırp ve Karadağlı fiili ayrılığı demek. Yıllardır Sırp egemenliği altında yaşayan Karadağlılar Sırp ulusunun bir parçası olarak görülüyordu ve Sırplar, Karadağlı adında bir ulusun varlığını inkar ediyordu. Ancak, referandum gösterdi ki aynı dili konuşan, aynı dini paylaşan bu iki halktan biri, Karadağ halkı, Sırbistan’la bir arada yaşamak istemiyordu. 4 Şubat 2003’te AB’nin arabuluculuğuyla imzalanan anlaşmayla oluşturulan devletler birliği AB’nin, özellikle AB Ortak Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Javier Solana’nın baskısına karşın yürümedi. 2003 yılındaki anlaşma ile Karadağ’a bağımsızlık referandumuna gitme hakkı tanınmış olduğundan Karadağ’ın Sırbistan’dan ayrılması barışçıl yollarla sağlandı. Karadağ’ın bağımsızlık referandumuna giderek Sırbistan’dan ayrılmayı tercih etmesinde belki de en temel etken AB faktörü. 1996 yılından bu yana Sırbistan ile giderek gerilimin tırmandığı bir ilişkiye sahip olan Karadağ, referanduma gidebilmek için beklemesi gereken üç yıllık süre dolmadan ki bu süre Şubat 2006’da doldubağımsızlık referandumuna gideceğini duyurdu. İşte bu noktada, AB ilk kez bağımsızlık referandumunun geçerli sayılabilmesi için % 50 katılım oranı ve % 55 oranında "evet" koşulunu getirdi. Karadağ’daki referandum, Balkanlar’da 650.000 nüfusa sahip küçük bir devlet daha yaratırken, AB’nin karşısına da müzakere edeceği yeni bir devlet daha çıkardı. Karadağ Sırbistan’daki her iki halkını bağımsızlık hevesine referandumda da sürükleyen temel neden, halkın neredeyse bağımsız olduktan sonra AB ile tamamı özgürlükten entegrasyonun daha kolay yana oy kullandı. Balkanlara oynuyor Karadağ ve Kosova’nın bağımsızlıklarını ilan etmesi AB’nin karşısına müzakere edebileceği küçük devletçikler yaratırken, ülkelerin bağımsızlık süreçlerinin de birlik tarafından desteklenmesi dikkat çekiyor. olacağı inancıydı. Mart 2006’da Savaş Suçları Mahkemesi Başsavcısı Carla Del Ponte’nin Ratko Mladiç’in yakalanması konusunda SırbistanKaradağ’ın yeterli çabayı ısrarla göstermediğini belirten raporu üzerine AB, SırbistanKaradağ ile İstikrar ve Katılım Ortaklığı Anlaşması müzakerelerini askıya almış, bu yüzden AB’ye giden süreç tıkanmıştı. Bu durum, geleceğini Avrupa’da gören Karadağ hükümeti ve halkı için bardağı taşıran son damla oldu. Sırbistansız bir Karadağ aynı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear