24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Aslına bakıldığında Kral Abdullah’ın Çankaya Köşkü’ndeki yemekte yaptığı konuşmada Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkilerinin asırlardan beri süregelen derin ve köklü bir geçmişe sahip olduğunu ifade etmesinin ardından "inanç birliği, ortak tarih ve örfadetlerin ikili ilişkilere ayrıcalıklı ve özel bir biçim verdiğini" söylemesi protokol açısından söylenmiş nezaket cümleleri gibi algılansa da, Suudilerin Ortadoğu politikasında oynadığı oyunun ipuçlarını da vermiş oldu. C S TRATEJİ 11 Suudi Kralı, Türkiye’ye 7 uçakla geldi. SÜNNİ BLOK ARAYIŞI Ziyaret öncesi, özellikle Arap basınında yapılan değerlendirmeler, Kral Abdullah’ın sadece Türkiye’ye gitme kararı almış olmasının bile çok önemli olduğunu yorumlarını sayfalarına taşımıştı. İşte bu ipuçlarının ayrıntılarını da bu noktada aramak gerekiyor. Suudi Arabistan İslam dünyası içinde Sünniliğin kalesi durumunda. Hatta, Kral Abdullah Sünniliğin en radikal bakışını yansıtan olan Vahabi mezhebinden. Suudi hanedanı Ortadoğu’da kendilerine yönelik en büyük tehdidin Şiilerden geleceğine inanıyor. Bu nedenle de İran ile Suudi Arabistan arasında çok büyük boyutta bir çekişme yaşanıyor. Her iki ülke İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) üyesi olsa da, Ortadoğu’nun sıcak ve kaygan zemininde siyasi açıdan yoğun bir çatışma içindeler. Bu çatışmanın, İslamiyet’in iki uç noktadaki anlayışına sahip olmanın getirdiği farklılığın ötesinde, güncel stratejik ve politik temelleri de bulunuyor. Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonra, Irak’ta büyük güç kazanan Şiiler ile birlikte, İran’dan başlayıp, Lübnan üzerinden Akdeniz’e kadar uzanan bir Şii kuşağı oluştu. İsrail’in Lübnan’daki Hizbullah mevzilerine yönelik başlattığı operasyon da bir anlamda Şii kuşağının Akdeniz’e çıkış yolunu hedef almış durumda. Başta Sünni rejimler olmak üzere ABD ve İsrail de İran’ın söz konusu Şii kuşağı ile Ortadoğu’da etkinlik sağlama çabasında olduğunu düşünüyor. Tahran yönetiminin, her ne kadar Lübnan krizinde arabuluculuğa soyunmuş gibi görünse de Hizbullah ile ilişkileri, gerek Irak’ta gerekse Körfez ülkelerindeki Şii gruplar üzerindeki etkisi, hem Sünni rejimlerinin hem de ABD ve İsrail’in kaygılarını doğruluyor. Bunların yanı sıra Suudi Arabistan’ın bir başka kaygısı da bulunuyor. Ülkenin doğusunda yer alan petrol üretilen Hasa’da Şiiler yaşıyor ve İran ile en azından "gönül birlikteliği" içinde oldukları biliniyor. Olası bir Şii hareketinin, başta Körfez ülkeleri olmak üzere, Suudi Arabistan’ı da ciddi anlamda karıştıracağını hemen herkes biliyor. Tahran yönetimi, Irak Şiileri aracılığı ile ABD’ye meydan okumaya da devam ediyor. Her ne kadar, Suudi Arabistan, Irak’taki Şiilere karşı Sünni direnişçilere destek vererek denge sağlama çabasında olsa da, İran, Irak’ta ABD’ye karşı ciddi siyasi açıdan bir mevzi kazanmış durumda. İşte Kral Abdullah’ın Türkiye ziyaretini bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Suudi yönetimi, Ortadoğu’da kendisi dışında en önemli Sünni güç odağı olarak Türkiye’yi, daha doğrusu AKP hükümetini görüyor. AKP’nin iktidara geldiği günden buyana Ortadoğu coğrafyasına bakarken itinayla taktığı "Sünni gözlüğü"nün, Riyad yönetiminin böyle düşünmesinde etkili olduğunu söylemek yanlış Suudi yönetimi, Ortadoğu’da kendisi dışında en önemli Sünni güç odağı olarak AKP hükümetinin takındığı tavır nedeniyle Türkiye’yi görüyor. AKP’nin iktidara geldiği günden buyana Ortadoğu coğrafyasına bakarken itinayla taktığı "Sünni gözlüğü"nün, Riyad yönetiminin böyle düşünmesinde etkili olduğu belirtiliyor. olmaz. AKP’nin Hamas ile yakın temas içine girmesi, Irak’ın Sünni kökenli Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi ile sürekli diyalog halinde olması, Iraklı Sünnilerin seçim sürecine dahil edilmesi için ABD’nin taleplerine uyarak devreye girmesi, AKP’nin bu tutumunun örnekleri olarak sıralanabilir. Bütün bu örneklerin de etkisiyle AKP’ye karşı tutum belirlemiş olan Suudi Arabistan’a göre, Türkiye, Ortadoğu’da İran’ın karşısında siyasi ve askeri açıdan denge unsuru olabilecek tek Sünni ülke. Suudi yönetimi de, AKP ile yakın ilişki kurularak, Ortadoğu’da büyük ve güçlü bir Sünni blok oluşturma arayışında. Bütün bu arayışlar içinde ABD yönetiminin de İran karşıtı telkinlerini gözardı etmemek gerekiyor. Yani, bir başka açıdan bakıldığında Washington yönetiminin, Ortadoğu’da kendi müttefiki olan ülkeleri koruma anlamında mezhep ayrılıklarını da körüklediği ve bunun üzerine politik oyun kurmuş olduğu hemen göze çarpıyor. Bu noktada Türk Dışişleri’nin önemli bir anlayışının altını kuvvetle çizmekte yarar var. Dışişleri Bakanlığı, Ortadoğu’da İran karşısında denge unsuru olarak Irak’ı görüyor. Bu nedenle Irak’ın parçalanmasından duyulan kaygı, bağımsız bir Kürdistan’ın ortaya çıkıp, Türkiye’nin güneydoğusu için cazibe merkezi olmasından çok, Irak’ın İran karşısında denge unsuru olması özelliğini yitirmesinden ve bu rolün başta ABD olmak üzere Batılı güçler tarafından Türkiye’ye verilmek istenmesinden kaynaklanıyor. Görünen o ki, Irak henüz resmen parçalanmamış olsa da, uluslar arası güç odakları Türkiye’ye böyle bir rol vermek için zemin yoklamaya başlamış durumda. Gösterilen hedef Türkiye’de başını AKP’nin çektiği Ortadoğu’da büyük Sünni cephesi… Bu bağlamda Kral Abdullah'ın Türkiye ziyaretine ilişkin, Türk basınına da yansıyan Amerika merkezli "Stratfor" adlı stratejik öngörü kuruluşunun şu değerlendirmesi dikkat çekici: "Suudi Arabistan, İranArap fay hattının ön cephesindeki jeostratejik konumunun kendisini İran hedefleri karşısında en etkilenecek Arap devleti olduğunu biliyor. Suudiler, yeni bir bölgesel düzene ilişkin Tahran planlarının gayet iyi farkındalar. Suudi Arabistan’ın, Kral Abdullah’ın Türkiye ile siyasi, askeri ve ekonomik olarak ilişki kurmaya büyük önem veren ziyaretini çok önemli görmelerinin ardında bu yatıyor. Irak üzerindeki İranTürkiye işbirliğinin gayet iyi farkında olan Riyad, Ankara'yı sadece Tahran ile potansiyel bir beraberlikten uzaklaştırmaya çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda onun İran yayılmacılığının önlenmesi için temel bir rol oynamasını sağlamaya uğraşıyor." Suudi Arabistan’ın AKP Hükümeti ile yakınlaşma çabası ve Sünni blok oluşturma arayışı, her ne kadar Türk basınında yeterince değerlendirilmese de, gelişmeleri dikkatle izleyen Arap medyasının konuya ilişkin yaptığı analizler, Kral Abdullah’ın ziyaretine ışık tutuyor. Lübnan'ın The Daily Star gazetesinin, başyazısında, Kral Abdullah ile Tayyip Erdoğan arasındaki toplantı "tarihi" olarak nitelendirildikten sonra, Irak, Filistin ve Lübnan konularının gündemin birinci maddesinde yer alacağı belirtildi. Yazıda Türkiye ve Suudi Arabistan’ın ortaklaşa, Ortadoğu politikası ve diplomasisinde oynayabilecekleri role işaret edildi. Sdn tahlilde, Ortadoğu’daki kanlı santrançta hamleler, deyim yerindeyse birbirine girmiş durumda. Bu kritik süreçte uluslar arası politikanın belirleyicisi olan güçler, Türkiye’ye farklı bir rol vermeye çalışıyor. Bir taraftan laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin yapısı üzerine senaryolar üretilip oyunlar kurulurken, Ankara, Ortadoğu’nun karanlık dehlizlerine çekilmeye çalışıyor. Bu sıkıntılı dönemin AKP politikalarıyla nasıl atlatılacağı ise bilinmezliğini koruyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear