26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

ve RF’ye bağlı özerk Abhazya’dır. Türkiye, Abhazya politikası olarak Gürcistan ile Abhazya arasındaki sorunların barışçı yollarla ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde çözümlenmesini benimsemekte ve bu nedenle Abhazya ayrılıkçı hareketini desteklememektedir. Çok etnikli bir yapıya sahip olan Abhazya’nın bağımsızlığı, bölgede yaratabileceği zincirleme etki sonucunda Kafkasya’da bir kargaşaya sebep olabilir. Her ne kadar Türkiye’deki diaspora bağımsızlığı desteklese de, bu durumun Abhaz etnik toplumunun geleceği açısından da endişe verici olabileceği göz önünde tutulmalıdır. Bu nedenle Abhazya sorununun Türkiye’nin mevcut politikası çerçevesinde çözümlenmesi, sadece Gürcistan Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü muhafaza etmiş olarak devamı açısından değil, aynı zamanda Abhaz etnik grubunun geleceği açısından da önem taşımaktadır. Türkiye, gerek enerji hatlarının sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlamayı, gerekse istikrarın sağlayacağı güvenlikli bir Kafkasya ile iyi ilişkiler içinde olmayı arzu etmektedir. Bu nedenlerle Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü desteklemekte ve bu ülkeyle sağlıklı ve Kafkasya’da arzu ettiği dayanışmayı sağlayacak güçlü ilişkiler kurmak istemektedir. Bu maksatla özellikle askeri alanda yardımda bulunmuştur. Ancak politik alandaki yakın ilişki kurma teşebbüslerinin yeterli olmadığı düşünülmektedir. Gürcistan ile yapılacak projelerin, ilişkileri ve bağlantıları arttıracağı, bunun da istikrarın sağlanmasına yardımcı olacağı dikkate alınmalıdır. Türkiye, etnik ve kültürel açıdan kendisine yakınlığı olan Azerbaycan ile çok daha yakın ve güçlü ilişki kurabilme imkanına sahip olup, bunun gerçekleşmesine de ihtiyaç duymaktadır. Askeri alanda işbirliği uzun zamandan beri devam etmektedir. Ancak bu ülkeyle arzu edilen yakınlığın kurulabilmesi için yeterli adımların atılmadığı veya atılan adımlarda bazı hataların yapıldığı kıymetlendirilmektedir. Türkiye, Ermenistan tarafından işgal edilen Azerbaycan toprakları konusunda Ermenistan ile olan ilişkilerinde bugüne kadar takip ettiği Azerbaycan lehine olan kararlı tutumunu devam ettirmektedir. Ancak Türkiye, RF’nin Azerbaycan üzerindeki etkisini devam ettirme arzusunun yanında ABD’nin de bu ülke üzerinde kurmaya çalıştığı etkinlik çekişmesi arasında kalan Azerbaycan’ın durumunu iyi değerlendirmeli, bir zamanlar bir millet, iki devlet olarak nitelendirilen ilişkiler yine bu çerçeveye oturtulmalıdır. Tarihi ve kültürel beraberliğin yanında ekonomik menfaat birlikteliğinin yaratacağı siyasi gücün, her ülkenin çıkarı yönünde kullanılması imkanı göz önünde bulundurulmalıdır. AzerbaycanErmenistan ilişkilerinde, TürkiyeErmenistan ilişkilerinin önemli rol oynayacağı, Azerbaycan dış politikasının da Ermenistan’ı dengeleyebilecek durumda olduğu dikkate alınmalıdır. Gürcistan ve Azerbaycan hem RF’nin hem de ABD’nin etkisi altındadır. Ancak ABD Gürcistan üzerindeki etkisini gittikçe arttırmaktadır. Azerbaycan bu rekabet ortamında tam bir ikilem içindedir. RF Azerbaycan’a safını belirlemesi yönünde baskı yapmaktadır. ABD ve AB ülkeleri, Türkiye ile Azerbaycan arasında oluşabilecek bir C S TRATEJİ Gürcü askerleri.. 21 Gürcistan’ın aday ülke konumunda bulunması, ABD’nin Karadeniz’deki etkinliğini artıcı birer faktördür. Ayrıca ABD’nin bu bölgede daha da etkili olmak maksadıyla, bir noktada Karadeniz Havzasını kullanmasına imkan verecek olan, Akdeniz’deki NATO Aktif Çaba Gücü’nün etki alanını Karadeniz’e de genişletme arzusunun, ABD’nin Güney Kafkasya ve Hazar Havzası’nda tam bir hakimiyet kurmak, Rusya’yı güneyden de çevrelemek teşebbüsü olarak kıymetlendirilmektedir. Ayrıca Azerbaycan üzerinden İran’a olan etkisini arttırmayı düşündüğü de değerlendirilmektedir. Gelişen olaylardan, ABD’nin Türkiye ile başlattığı Kafkasya politikasını, duruma göre ya kendi kontrolünde ya da Türkiyesiz devam ettirmek istediği anlaşılmaktadır. Ancak ABD’nin diğer taraftan da Türkiye’nin enerji terminali ve güzergahı durumuna gelmesini de desteklediği göz ardı edilmemelidir. Bu davranışın, diğer birçok konuda olduğu gibi ABD’nin Türkiye’den vazgeçemediği; ancak Türkiye’nin bölgede fazla etkili olmasını da istemediğini ifade eden bir başka örnek olduğu anlaşılmaktadır. Halen tam olarak belirgin bir şekil almasa da, TürkiyeAzerbaycan düzeyindeki bir ittifakın, GürcistanErmenistan ekseniyle dengelenmesi de bölgeye etki etmeye çalışan güçler tarafından düşünüldüğü de yorumlanabilir. Bölgeye İran’ın olabilecek etkisi de göz ardı edilmemelidir. Ayrıca İran üzerindeki ABD baskısı, nüfusunun yarısına yakın bir kısmını teşkil eden Azerbaycan Türklerinin İran’da yarattığı Azerbaycan’dan etkilenme endişesi, Rusya’nın Ermenistan üzerindeki etkisi, bölgede MoskovaErivanTahran ekseninin oluşmasına sebep olmuştur. Bu oluşumun Türkiye’nin Kafkasya politikasına etki edeceği de dikkate alınmalıdır. Yukarıda açıklanmaya çalışılan durum, Kafkaslarda barış ve istikrar isteyen Türkiye’nin, milli menfaatleri açısından bölge üzerinde etkin politika uygulamasını ve bunu kesintisiz olarak devam ettirmesini zaruri kılmaktadır. 1990’lı yılların sonlarında başlayan ve oldukça etkili olduğu düşünülen Kafkas İstikrar Paktı girişiminin, yeniden ivme kazandırılarak devam ettirilmesinde fayda görülmektedir. Türkiye’nin bugüne kadar askeri sahalarda bölge ülkelerine sağladığı imkanlar ve yaptığı işbirliğini diğer alanlarda da sürdürmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Çünkü bölge ülkelerinde etkili olan gücün liderler ve bunların hakimiyetindeki siyasi ve ekonomik vasıtalar olduğu yaşanan uygulamalardan anlaşılmaktadır. Türkiye’nin tarihi, kültürel ve ekonomik yollarla başta Azerbaycan olmak üzere Gürcistan ve bu mihverden Türkistan ile kuracağı ittifakların ve bu suretle kazanacağı siyasi gücün, sadece bölgeye ilişkin konulara değil, Türkiye’nin diğer dış politika problemlerinin çözümüne güç katacağı, adeta bunların manivelası olacağı dikkate alınmalıdır. ABD’nin Gürcistan’da daha etkin güç haline gelmeye çalışması, Türkiye ile başlattığı Kafkasya politikasını, Türkiyesiz devam ettirmek istediğini ortaya koyuyor. Ankara’nın bu nedenle 1990’larda başlayan Kafkas İstikrar Paktı girişimina, yeniden ivme kazandırarak, devam ettirmesi gerekiyor. entegrasyonun derinleşmesinden ve bundan doğabilecek güç birliğinin Türkistan’a sıçramasından endişe etmektedirler. Bu nedenle özellikle ABD, Türkiye ile Azerbaycan arasında olabilecek bir yakınlaşmayı, mevcut durum itibariyle şimdilik menfaatlerine uygun gördüğünden, kendi kontrolünde olmasını, şartlara göre destek veya engelleme yapabilme inisiyatifini elinde tutmayı tercih etmektedir. Diğer taraftan ABD’nin Azerbaycan’ı kendi kontrolünde tutma çabaları da gittikçe etkinlik kazanmaktadır. Ancak mevcut Azerbaycan yönetimi, ABD ile Rusya arasında bir denge kurmayı ve politikalarını bu yönde şekillendirmeyi tercih etmektedir. Ermenistan halen RF’nin etkisi altındadır. Diyasporanın da etkisiyle Türkiye ile problemler yaşamaktadır. Ayrıca Dağlık Karabağ sorunu başta olmak üzere Azerbaycan ile de anlaşmazlık içindedir. ABD bu ülkeyi RF’nin etkisinden kurtarıp, kendi kontrolüne almak istemektedir. ABD’deki zengin iş adamları vasıtasıyla dolaylı yardım yapmakta, Türkiye’ye de ilişkilerini düzeltmesi yolunda telkinlerde bulunmaktadır. Ayrıca Ermenistan, kapıların açılması, ambargonun kaldırılması gibi uygulamaları içeren ve soykırımın kabul ettirilmesi yönünde Türkiye’nin politikalarını bozmak için, uluslararası girişimlerde bulunmakta ve bunları gerçekleştirmesi için AB’yi kullanmaktadır. Diğer önemli bir konu da bölgeyle birlikte değerlendirilmesi gereken Karadeniz’in durumudur. Karadeniz; Güney Kafkasya, Hazar Havzası ve Orta Asya’yı doğrudan, İran’ı ise hem doğrudan hem de dolaylı etkileyen bir konumdadır. Bulgaristan ve Romanya’nın NATO’ya üye olması, Ukrayna ve
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear