24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

22 Turhan FIRAT E. Büyükelçi Hizbullah’a kurtarıcı gözüyle bakmak... C S TRATEJİ sorulur diyen Fransa bile, Irakta ABD ile sürtüşmesinden sonra ortalıkta pek görünmüyor. İngiltere bermutat ‘sahibinin sesi’ rolünü Irakta olduğu gibi oynamaya devam ediyor. Washington’un yerli yersiz politikalarına gelince: Hizbullah’ın darbe yemesi Washington’un işine gelir. Terörist bir kuruluşun yok edilmesi Başkan Bush’u memnun eder, Cumhuriyetçi Partinin elini kuvvetlendirir, İran’a bir ihtar anlamı taşır. İran’ın nükleer silah yapmakta ısrar etmesi halinde ABD veya İsrail tarafından nükleer enerji tesislerinin yok edileceği mesajı verilir. Lübnan’a saldırı aynı zamanda Suriye’ye de uyarı niteliği taşımaktadır. Savaş yüzünden yükselen petrol fiyatları ise hem amerikan ve çok uluslu petrol şirketlerinin karlarını artırmakta, hem de ABD’nin düşman olarak gördüğü İran’ın işine yaramaktadır. Orta Doğuda oynanan bu satranç oyununda Rusya ve Çin bir ağırlık koyamamaktadır. Çin basını ılımlı yorumlarla durumu idare etmekte, Moskova dikkatli ve ihtiyatlı davranmaktadır. Bu genel tablo bizi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyindeki havanın nasıl oluştuğunu incelemeğe yöneltiyor. Savaş başlayalı üç haftayı geçti. Bölge barışını tehlikeye atan İsrail Birleşmiş Milletler Yasasını çiğnedi ve Güvenlik Konseyi tarafından suçlanmadı. ABD böyle bir karara karşı veto kullanacağını açıkladı. Washington’un İsrail lehindeki bu tutumuna daha önceleri de şahit olmuştuk. Bu gelişmeler benim için ve muhtemelen hiç kimse için sürpriz olmadı. Esasen B.M. Yasası 2. Dünya Savaşı galiplerinin kendi çıkarlarını korumak ve devam ettirmek üzere hazırladıkları bir Y az sıcaklarının arttığı, bürokrasi çarklarının yavaş işlediği, her ülkede yetkililerin çoğunun yaz tatilinde bulundukları şu günlerde İsrail, Lübnan’a saldırdı. Ani baskın, silahlı çatışmalarda sürpriz etkisi yapmak isteyen her gücün başvurduğu bir yöntemdir. İsrail önce Filistinlilerle çatışma başlattı. Daha doğrusu askeri ve sivil her türlü baskısını artırdı. Filistinli çocuklar plajda öldürüldü. Lakin klasik bir propaganda metoduyla , Filistinlilerin kaçırdığı İsrailli bir askerin geri verilmesi için İsrail’in bu askeri harekata giriştiği batılı haber ajansları tarafından dünyaya duyuruldu. Bizim medyamız da kendi kaynaklarına dayalı tarafsız haber vermek yerine yine işin kolayına kaçtı ve genellikle batılı büyük haber ajanslarının haberlerini vererek kamu oyumuzu tereddütlere itti. Halbuki oynanan trajik oyun apaçık ortada. ABD Dışişleri Bakanı Rice geçenlerde açıkça yeni bir Orta Doğu yaratmak istediklerini söyledi. Bunun için ABD İsrail’i kullanıyor. İsrail de kendi çıkarları için ABD’yi kullanmakta. Zaten İsrail’in kuruluşundan beri bu senaryoda değişen bir şey yok. Başlıca fark şu ki, Washington İdaresi şimdiye kadar hiç böylesine Yahudi lobisinin etkisinde kalmamıştı. Bunun faturasını özellikle Filistin halkı ödüyor. Türkiye’de TV kanallarında ve radyo programlarında tartışıldığı üzere, İsrail’in Lübnan’a saldırısına birkaç açıdan bakmak mümkün. Basınımızda ise her gazetenin durumuna ve tutumuna göre birbirinin tersi yorumlar yer alıyor. Bir görüşe göre İsrail’i Lübnan’a saldırtan Washington’un İsrail’e yeşil ışık yaktığı ve teşvik ettiği ortada. Bunun için uzman olmağa gerek yok. Başlıca amaç Şii Hizbullah örgütüne karşı askeri harekat ile hem İsrail’in güvenliğini sağlamak hem de İran’a gözdağı Lübnan bunalımının İsrail’in Hizbullah’a karşı operasyonunda başvurduğu yöntemler, özellikle Ortadoğu ülkelerinde örgütün bir terör örgütü olarak değil, soğuk savaş yıllarını anımsatan bir direniş ya da milli kurtuluş hareketi olarak anılmaya başlanmasına neden oldu. vermek olabilir. Ama Hizbullah yok edilebilecek mi. Hiç zannetmiyorum. Daha şimdiden gerek Orta Doğu’da gerek bazı ülkelerde Hizbullah bir terörist kuruluş olmak yerine, Soğuk Savaş yıllarını hatırlatan bir Direniş veya Milli Kurtuluş Hareketi olarak anılmaya başlandı. Bütün Şiileri karşınıza alarak Orta Doğuda barışı kurmak ve sürdürmek mümkün değildir. Bunu herhalde İsrail de ABD de bilir. Batı dünyası ve Avrupa Birliği ülkeleri ise her zamanki gibi bir bütün olarak dış politikadaki etkisizliklerini sürdürüyorlar. Lübnan benden düşündürdükleri
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear