Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Anar SOMUNCUOĞLU TUSAM RusyaUkrayna Araştırmaları Masası asomuncuoglu@tusam.net Yeni Ortadoğu krizinin gölgesinde G8 Zirvesi… C S TRATEJİ 9 gelen olaylara olan bakışını özetlemiş oldu. ABD ile ortak tavır sergilemeyeceklerini göstermeye çalışan Rusya, Ortadoğu’da olup bitenleri ABD planlarının bir parçası olarak görüyor. Zirvede en ciddi görüş ayrılıkları Ortadoğu ile ilgili kararlar konusunda çıkarken, ABD’nin baskısı üzerine, zirveden çıkan kararda Ortadoğu’da patlak veren krizden büyük ölçüde "radikaller" sorumlu tutuldu. Ancak Rusya’nın engellemesiyle kararda Suriye ve İran anılmadığı gibi, krizin çözümü konusunda her tarafa çekilebilecek ifadeler karara yerleştirildi. Böylece Rusya ve Fransa’ya göre alınan karar taraflara ateşkes çağrısını içerirken, ABD’nin bakışı çok daha farklıdır. Saldırılarda giderek daha fazla sivil yaşamını yitirirken, ateşkes çağrısını sürekli olarak yenileyen Rusya’nın tutumu, dünya kamuoyunun nezdinde ateşkesin sonuç getirmeyeceğini ısrarla belirten ve krizi bütün Ortadoğu’ya yaymaya çalışan ABD’nin tutumundan çok daha sempatik görünüyor. B ir yıl boyunca ABD ve Rusya’nın titizlikle hazırlandığı St. Petersburg’daki 2006 G8 Zirvesi, üyelerin görüş ayrılıklarının giderek derinleştiğini gösterdi. Enerji güvenliği, ticaret, terörizm, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi, sağlık, yoksulluk gibi bir dizi konuda kabul edilen kararlar, dünyanın karşı karşıya bulunduğu sorunları çözmek adına pek fazla bir sonuç getirmedi. Zirveden en fazla fayda sağlayan ülke bu yılın G8 başkanı Rusya oldu. G8 zirvesi tekrar küresel politikada var olduğunu göstermeye çalışan Rusya’ya uygun bir fırsat sunarken, ABD bu yeni duruma hazırlıksız yakalanmışa benziyor. Zirveye Çin, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika Cumhuriyeti, Meksika liderlerini, Afrika Birliği Başkanı’nı ve BDT Başkanı olarak Kazakistan Devlet Başkanı’nı da davet eden Rusya, G8’in genişletilmesi gerektiğini belirterek, çok kutuplu dünya vizyonunu bu vesileyle yeniden dile getirmiş oldu. Putin, ABD karşıtlığının sözcüsü sonuçlanırken, Rusya’nın dünyadaki imajını iyileştirmesi açısından Putin’in isteyebileceği en iyi sonuçlara ulaştı. G8 Zirvesi’nde ABD Başkanı Bush’un ‘demokrasi yaklaşımı ve örneği’ alay 8’İN BM’LEŞMESİ konusu oldu. Rusya ayrıca, bazı Avrupalı G BM’ye alternatif dünya güç odağı olarak tasarlanan G8, Rusya’nın devletlerin gönlünden geçen ABD çabaları sonucu, bugün Soğuk Savaş dönemi BM’sine benzemiş muhalifliğinin sözcülüğünü de yaptı. durumundadır. ABD, BM sistemini İMAJ HER ŞEYDİR Zirvede önemli konularda görüş birliğine varılamaması, Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütü’ne girmesi Son G8 zirvesinde konusunda ABD ve Rusya arasında Putin, Bush ve Kouzoumi anlaşmanın sağlanamaması, Rusya’nın ana gündem maddesi olarak belirlediği enerji güvenliği konusunda Rus görüşünün Batı devletleri tarafından kabul edilmemiş olması gibi sonuçlar, zirvenin Rusya açısından başarısız geçtiğine dair yorumlara yol açtı. Ancak zirveyi değerlendiren Putin, toplantılarda hedeflere ulaşıldığını söylerken, gayet samimiydi. Zirve, Rusya açısından müthiş bir halkla ilişkiler kampanyasına dönüştü ve paradoksal bir şekilde bu konuda Putin’e en çok yardımcı olan ABD Başkanı George Bush oldu. ABD’nin politikası nedeniyle her geçen gün Amerikan karşıtlığının arttığı bir dünyada, Rusya’nın zirvedeki tutumu, ABD’nin antitezi olarak göründü. G8 zirvesinde Bush’un ideolojik söyleminin tam anlamıyla inandırıcılığını kaybettiği tescillendi. Putin’i demokrasi İRVEYE DAMGA VURAN KRİZ konusunda sıkıştırmaya çalışan Bush’a cevaben Irak’taki gibi bir demokrasiyi kesinlikle Zirveye damgasını vuran gelişme, Ortadoğu’da istemediklerini belirten Putin’in hazırcevaplığına cereyan eden kriz konusunda G8 ülkelerinin gülen, sadece basın toplantısındaki gazeteciler sergiledikleri görüş ayrılıkları oldu. Dünya değildi. Kabul edilen bir yığın karara ve konuşulan kamuoyuna da yansıyan tartışmalar, Ortadoğu’da onca konuya rağmen, zirveden sonra akıllarda kalan, patlak veren krizin nedenleri ve çözüm yolları dünyanın gündemine oturan Ortadoğu krizi konusunda kendisini gösterdi. İsrail’in Lübnan’a konusunda tesadüfen (!) açık kalan mikrofona yaptığı saldırıların ölçüsüz güç kullanımı olduğunu ve savrulmuş olan Bush ve Blair’in sözleri ve Putin’in Hizbullah’la mücadele etmenin ötesinde amaçlar bu ikiliye iade ettiği "taşlar" oldu. Böylece zaten epey taşıdığını açıkça vurgulayan Putin, ABD’nin krizin "çizik" olan Bush’un karizması zirvede yerle bir sorumluları olarak Suriye ve İran’ı göstermesine de edilirken, ABD’nin "demokratikleştirme" politikası engel olmaya çalıştı. Zaten G8 zirvesinden önce, alaya alındı. ABD ve bazı Avrupa ülkeleri tarafından İran’a karşı alınması olası önlemlerle ilgili olarak Rusya’ya demokrasi dersi verme fırsatı olarak "hiçbir kutsal ittifaka katılmayacaklarını" dile getiren değerlendirilen zirve, bu açıdan tam bir fiyaskoyla Putin’in bu sözleri Rusya’nın Ortadoğu’da meydana Z "gelmiş geçmiş tek küresel imparatorluk" gücünün icra edilmesinin önündeki can sıkıcı, ancak aşılması mümkün bir engel olarak görüyordu. Bu açıdan G7, mevcut dünya sisteminin kazananları olan Batı ülkelerinin dünya problemlerini "çözdükleri" ve son kertede çıkarlar uyumunun hüküm sürdüğü bir platformdu. Ne var ki, zayıf bir Rusya’nın gelişmiş Batı ülkeleri kulübüne "öğrenci" olarak kabul edilmesine dayanan, eski süper gücü ehlileştirme şeması, artık çalışmıyor. Soğuk Savaş döneminde Batı’nın kuşatmasıyla karşı karşıya olan Rusya, çareyi Batı dışındaki dünyanın taleplerine sahip çıkmakla bulmuştu. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra ABD’nin baskın olduğu uluslararası kurum ve platformlara entegre edilen Rusya’nın, G8 başta olmak üzere bu platformlarda bugün, açıkça ABD’nin planlarına karşı çıkması ve yeniden Batı dışındaki dünyanın sesi olmaya başlaması, ABD’nin Rusya’yı gerçek anlamda Batı’ya entegre etme isteksizliğinin doğrudan sonucudur. Bugün Rusya, sadece Doğu ve Güney ülkelerinin değil, ABD’nin küresel politikasından memnun olmayan, ancak daha geri planda kalmayı tercih eden kimi Avrupa ülkelerinin gönlünden geçenleri de dile getirme görevini üstlenmiş durumdadır. Dolaysıyla 2006 G8 zirvesinin Ortadoğu kararı konusunda olduğu gibi, Batı ülkeleri arasındaki görüş ayrılığı da Putin’in hareket alanını genişletiyor ve ABD’ye karşı koymasını kolaylaştırıyor. Rusya’nın G8’deki muhalefetinin nispeten başarılı olmasının esas sebebi, Rusya’nın tekrar toparlamış olması ve Batı’nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarına sahip olması değil, dile getirdiği görüşlerin aslında ABD’nin uygulamaya koyduğu stratejiden memnun olmayan çok sayıda ülkenin görüşünü yansıtmasıdır. Bu açıdan bakıldığında ABD tarafından bir şanssızlık olarak görünen Rusya’nın G8’deki üyeliği, dünya için bir şans olabilir.