Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ortadoğu krizinin yansımaları ... Çeviriler: İbrahim Özgür BEKTAŞ C S TRATEJİ 15 Araplara merhamet edin (!) AlHayat Londra: Cemil Ziabi A raplar ne zaman içinde bulundukları durumdan, zayıflıklarından parçalanmışlıklarından ve dünyanın siyasi, ekonomik ve kültürel sahnelerinde hiçbir etkisi olmayan duyulmayan seslerinden utanacaklar? Güle güle Arap hükümetleri!!! Arap devletler içerisinde değişik organizasyonlar çalışıyor ve yabancı hükümetlerle bağlantı içerisindeler. Ancak Arap hükümetleri buna hiçbir reaksiyon göstermiyorlar. Arap hükümetleri ikiyüzlü olmaya eğilimliler. Ne zaman dürüst ve yürekli görüşleri dinleseler birden bire dilsizleşiveriyorlar. Arap hükümetleri, hepsi birbirinin aynısı olan, hiçbir sonuca varamayan, rutin, yıllık zirveler düzenliyorlar. Çünkü onlar, serap bile göremeyecek kadar körler. Etrafımızda dönen dünya durmadan geriye bakmadan hep Mübarek ileriye doğru değişiyor, gelişiyor. Arap dünyası ise, hep yerinde sayıyor. Bütün uluslararası kararların kendilerine karşı olduğunu düşünüyorlar. Ne zaman kendilerini cehaletten kurtaracak bir şeyler yapılsa, bir karar alınsa, sadece zamanı geçmiş PanArabist ideoloji sahibi insanlarda olan "komplo kompleksi" su yüzüne çıkıyor ve düşünmeden, değerlendirme yapılmadan her şeye karşı çıkılıyor. Dünya, ekonomik felsefeler ve ortak çıkarlar üzerine inşa edilen bir küreleşmeye doğru Kral giderken, Arapların halen her şeyden Abdullah şikayet ediyor, birbirlerine karşı tutarsız politikalar izliyor ve yine her konuda harekete geçmekten çok sadece "boş kalıplarla" konuşmakla yetiniyorlar. Daha kötüsü konuşmaya karar verdiklerinde ise "ölü bir insan" ne kadar konuşabilirse (!) o kadar konuşuyorlar. Pragmatik stratejiler ve isabetli öngörüler içeren, doğru politikalar yapma metotlarından bihaberler… Arap devletleri tarihten ders almamakta ısrar ediyorlar. Gazze’de, Lübnan’da kısacası Ortadoğu’da yaşanan son olaylar Arapların acziyetini bir kez daha gözler önüne serdi. Krizlerle yüzleştikçe ya sustular ya da takılmış plak gibi aynı şeyleri yinelemeye başladılar. Zavallı Araplar, kendinize merhamet etmiyorsunuz, size kim merhamet etsin ki? uudi Arabistan, Lübnan’da devam eden krizi tetiklediği için Hizbullah’ı suçlayan Arap kanadına önderlik ederken, aynı görüşte olan Mısır’da arabuluculuk hevesini sürdürmek adına İsrail’e "ateşkes" çağrısı yapıyor. Lübnan krizi üzerine Kahire’de olağanüstü olarak toplanan Arap Birliği Zirvesi’nde konuşan Suudi Dış İşleri Bakanı Suud El Faysal, Hizbullah’ın İsrail askerlerini kaçırmasını "beklenmeyen, anlamsız, uygunsuz ve sorumsuz bir macera" olarak tanımladı ve "Bu hareketler bütün bölgeyi geriye götürecek ve biz bunu asla kabul edemeyiz" dedi. Mısır, Ürdün, Kuveyt, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ise El Faysal’ın dillendirdiği duruşu destekliyorlardı. Arap Birliği’nin son zirvesi Arap ülkelerinin bölündüğüne dair tartışmalara neden oldu. Aslında tartışmaya gerek yok, Suudi yetkililerin, Mısır Devlet S sonrası Suudi Arabistan'daki Selefiler kendi aralarında tartışma yaşadı. Halk düzeyinde yaşanan tartışmada kimi Selefiler halen Hizbullah'ı desteklemeye devam ederken, yönetim ve dini elit "Şii Hizbullah"a karşı cephe almış durumda. Suudi Arabistan’ın önde gelen dini liderlerinden biri olan İbni Cibrin'in bu konudaki fetvası Hizbullah'ı destekleyen kesime bir mesaj olarak değerlendiriliyor. İbni Cibrin’in fetvasından önemli cümleler: "Bu Rafızî partiye, Hzibullah’a yardım etmek ve onların liderliğinde hareket etmek, ‘Allah onlara yardım etsin ve güçlü kılsın’ diye dua etmek haramdır, büyük günahtır. Ehli Sünnete nasihatimiz bu kimselere uzak olduklarını onlardan olmadıklarını ilan etmeleri; onlara katılanları zelil kılmaları ve bu kimselerin İslam'a ve Müslümanlara düşman olduklarını ilan etmeleridir." Statüko Değişmeli Ze’ev Schiff Ha’aretz/İsrail T İsrail’i protesto eden Filistinliler Başkanı Hüsnü Mübarek’in ve Ürdün Karlı Abdullah’ın yaptığı açıklamalar da bu yeni bölünmeyi açıkça göstermiyor mu zaten? Vahhabi Dini Lider Abdullah bin Cibrin:‘Hizbullah’ a dua haramdır’ Buratha News Haber Ajansı/Irak Araplar ikiye bölündü Daily Star/ Lübnan Ş eyh Abdurrahman elBerrak'tan sonra Suudi Arabistan merkezli Vahhabi hareketinin önde gelen ikinci ismi olarak bilinen İbni Cibrin, Suudi Arabistan’da ve İslam dünyasında Hizbullah’ı manevi olarak destekleyen Müslümanlara mesaj niteliğinde bir fetva yayınladı. İbn Cibrin'in fetvası ve Suudi liderlerin açıklamaları ürkiye’deki eski bir kriz sırasında, eski cumhurbaşkanı Turgut Özal çok bilgece bir şey söylemişti: ‘Bir kriz sırasında yapılmaması gereken tek şey, krizin sonunda krizden önceki duruma, statükoya geri dönmektir.’ İsrail, her iki cephede de çatışma sona erdikten sonra, bu tavsiyeyi dikkate almak zorunda. Hiç bir şart altında İsrail, çatışmadan önce var olan duruma geri dönmemeli. Yani, Hizbullah’ın kuzeydeki Meşal yerleşimlere tekrar yakınlaşmasına İsrail toprakları içerisindeki askerlere zarar vermeye devam etmesine izin verilmemeli. İsrail’in şu anda yürüttüğü operasyonların amacı sadece cezalandırmak değil ayrıca gelecekteki kaçırmaları ve bombalamaları önlemek. Esad Lübnan cephesindeki çaba öncelikle askeri ve zayıf bir noktadan başlıyor. Çünkü İsrail Güney Lübnan’da çok büyük bir roket sistemi kurulurken hiçbir karşılık vermedi. Bu, İran’ın ve Suriye’nin yardımı ve Lübnan’ın üstü kapalı onayı ile kurulmuş bir saldırı sistemi. İsrail hiç bir zaman Hizbullah’ın roketlerini veya depolarını vurmadı ve Şam Havaalanı’ndan Lübnan’a giden hiçbir roket konvoyunu durdurmadı. İsrail Savunma Kuvvetleri’nde bulunanlar roketlerin zamanla paslanacağını düşündüler. Sonuç olarak, İsrail Hayfa Körfezi’ndeki hassas hedefleri tahkim etmedi. Zamanla, Hizbullah sınırlara saldırdı ve İsrail hafif karşılıklar verdi. Bu statüko değiştirilmeli çünkü tehlike ülkenin merkezindeki büyük şehirleri de tehdit ediyor. Şimdiki reaksiyon Lübnan’daki köprülerin ve havaalanının hava kuvvetleri tarafından bombalanmasına yoğunlaşmış durumda, ancak önemli olan nokta Hizbullah’ın İsrail sınırına yakın bölgelere geri dönmesini önlemek ve onun roket sistemini yok etmek.