26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

? "Türkiye bu kez ‘Küreselleşme’ ve ‘Özelleştirme’ masalına inanmış, paldır küldür ‘globaliterliğe’ doğru sürüklenmektedir; üstelik daha ‘sivil’, daha ‘demokrat’, daha ‘insan haklarına dayalı’ bir düzene ‘dönüştüğünü’ zannederek.." TERS POLİTİKA Mustafa Kemal Atatürk, "Ulusun tüm bireylerinin sağlıklı olmaları için sağlık koşullarını gerçekleştirmek, Devlet durumunda bulunan siyasal kuruluşların en birinci görevidir" diyor. Yüce Atatürk’ün pek de bilinmeyen bu çok önemli uyarısını tersinden okuyacak olursak; halkının sağlığını kendisine en birinci görev edinmeyen siyasal yapılar devlet değildir! Açıktır ki; AKP’nin IMF, DB, DTÖ gibi küresel emperyalizmin bilmem kaçıncı dereceden aletlerinin buyruğunda Türkiye’mizi sürüklediği çıkmaz, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir devlet olmaktan uzaklaştırılmasıdır ve izlenen sağlık politikaları, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi ile taban tabana terstir. ABABD emperyalist bağlaşıklığı, Yüce Atatürk’ün son derece yerinde uyarısıyla stratejik önemdeki sağlık hizmetlerinden ulusu yoksun bırakarak, Türkiye’yi bu alanda da dağılma/dağıtma sürecine sürüklüyor. Türkiye, 1982 Anayasamızın 2. maddesi uyarınca; ? Demokratik, ? Laik, ? Atatürk ulusalcılığına bağlı, ? İnsan haklarına saygılı, ? Sosyal, bir Hukuk Devleti’dir. Küresel emperyalizm Anayasayı da tanımıyor, eylemli olarak içini boşaltıyor. 2005 bütçesinden 3.5 milyar YTL (katrilyon TL) ödenek, kesiliyor ve kamu sağlık kuruluşlarının hizmet bedelleri ödenmeyerek iflas ve hacize sürükleniyor. Devlet yönetiminde böylesi bir kaos, Cumhuriyet tarihinde bugüne dek yaşanmış değil. Sınırlı ulusal kaynaklar yerliyabancı sermaye yapılı özel sağlık sektörüne peşkeş çekilirken, kamu sağlık kuruluşları, Üniversite hastaneleri devletin üvey evladı ilan ediliyor, tarifsiz maddi bunalıma sokuluyor. IMF buyrukta gecikmiyor, 2006 bütçesinde 4.5 milyar YTL (4.5 katrilyon TL) kesinti istiyor. Bunun anlamı, sağlık hizmetlerinin nitel ve nicel açıdan azalması, küçülmesi, insanımızın hizmete erişememesi, ayrıca bunca ağır vergiye ve katkıya karşın cepten ödemelerin artmasıdır. Dahası, Maliye Bakanlığı’nın yurttaşın sağlık giderleri için katkısının marjinal düzeye çekilerek esas yükün vatandaşın sırtına yıkılmasıdır. Maliye Bakanlığı’nın, 1 Temmuz 2006’da yürürlüğe sokulan genelgesi, komik ya da trajik olmanın ötesinde çok acı bir tabloyu tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) şu tespitleri yapıyor: Türkiye, devletin en birincil görevi olan konuları sırtından atıp yerli ve yabancı sermayenin kazanç alanına terk ediyor. ABD ve AB ise sağlığı ‘stratejik bir konu’ olarak değerlendiriyor. alınıp satılan ve işletmelerin kâr edip, hükümetlerin tasarruf yaptığı bir pazar olarak algılayan ‘Tüccar siyaset’ anlayışı sağlıkta yarattığı karmaşaya hiçbir etik ve vicdani değeri içermeyen ve hekimliğin en temel değerleri ile bağdaşması imkânsız olan bu uygulamayla son noktayı koymuş oldu! Çok ciddi halk sağlığı sorunu halini alacak olan ve halkın sağlık hakkını gasp eden bu uygulama aynı zamanda hekimlik uygulamasına tarihimizin en büyük ve en kötü müdahalesi anlamına geliyor..." ? "...Hükümet halen Emekli Sandığı, SSK ve BağKur kapsamında olup 2007’den başlayarak GSS’li olacak vatandaşların sağlık ihtiyacını tam olarak karşılamayacağını açıklıkla itiraf etmektedir. Kişi başı asgari ödeme ile yaptıramadığı tedavisi için vatandaşlarımızın önünde ne yazık ki tek bir seçenek bırakılmaktadır: Cepten ek ödemelerle tedavisini sürdürme. Bu uygulamanın önemli bir kısmı yoksulluk sınırında yaşamını sürdürmeye çalışan milyonlarca yurttaşımızın yaşamını zorlaştırmasının yanı sıra en yoksul kesimin sağlık hizmetine ulaşımını da imkânsız kılacağı bilinmelidir. Hekimlik bu kadar vicdansızlığın hüküm süreceği bir ortamda yapılabilecek bir meslek değildir. TTB olarak Hükümete hekimlik yapmayı imkânsız hale getiren, hastaların sağlık hakkını bütünüyle ortadan kaldıran 1 Temmuz Tebliği’ni derhal geri çekmeye çağırıyoruz. Aksi takdirde doğacak bütün toplum sağlığı sorunlarının sorumlusu AKP Hükümetidir.." Maliye Bakanlığı, söz konusu genelge ile, ayakta muayenede Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde kişi başına 30 YTL, özel sağlık kuruluşlarında yüzde 20 fazlasıyla 36 YTL, üniversite hastanelerinde ise 60 YTL ödemede bulunacaktır. Bu tutara, tanı için gerek duyulan tüm laboratuvar incelemeleri, konsültasyonlar dahildir. C S TRATEJİ 5 modelini örnek alarak ECDC’yi (EuropeanCDC) geçtiğimiz yıllarda kurdu. Avrupa Hastalıklar Kontrol Merkezi yönetmeni Zsuzsanna Jakob’ın vurguları çok dikkat çekici. Dr. Jakob, "...sağlık stratejik bir konudur" uyarısını şöyle açıklıyor: ? "Hastalıklar, bulaşıcı olanlar, olmayanlartoplumlar ve ekonomik kalkınma için büyük bir sorun oluşturmakta ve birçok insanın acı çekmesine neden olmaktadırlar. Bulaşıcı hastalıklar, yeni ve yeniden ortaya çıkan SARS, kuş gribi, pandemik influenza, antimikrobiyal direnç, HIV ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar... İnsanlar hastalıklar ve sakatlanmalardan uzak, sağlıklı bir yaşam isterler. Bu nedenle, sağlık stratejik bir konudur." Türkiye birçok bakımdan ileri bir ülke.. Fakat sağlıktaki çarpıcı ve farkedilemeyen geriliğini bir türlü algılayamıyoruz. Oysa çözüm çok yalın.. Düşünüyoruz da; "Herkese eşit ve nitelikli sağlık hizmeti." Bu sorunun büyülü çözümü. Aslında Türkiye bunu başarabilecek güçte.. Üstelik konu stratejik önemde.. ACI SON Stratejik yanılgının acı sonu... ? O devlette; ? terör de olur; ? etnik kalkışma da olur; ? irtica da olur; ? şeriat da olur; ? iç ayaklanma, bölünme ve hatta ? parçalanma bile ne yazık ki olur... Oluyor da! Bu çözümleme, olabilecekleri meşru görme ya da gösterme amaçlı olmayıp, sosyolojik bir deterministik öngörüdür. Gerçeklik öngörünün de ötesine geçmiş, acı acı yaşanmaktadır üstelik... ÇÖZÜM ÖNERİSİ A HEKİMLİK DEĞERLERİNE SON ? 70 kuruşa tomografi, 80 kuruşa manyetik rezonans: Sağlık hakkına 1 Temmuz darbesi! Bu rakamlar, gerçek bedellerin yüzde biri bile değildir.. Bir ayakkabı boyama ücreti 23 YTL iken.. ? "... Sağlık hizmetini sadece Sosyal adaleti sağlayacak sosyal devlet’tir. Dileğimiz, sözde neoliberal akımların "küreselleşme masalları" ardına saklanarak halkımızın eşit ve nitelikli sağlık hizmeti alma hakkına saldırısına son verilmesi; "sağlıkta özelleştirme, Aile Hekimliği, GSS, sosyal güvenliğin özelleştirilmesi" adımlarından oluşan Sağlıkta Dönüşüm (!) histerisi"nin bir an önce durdurulmasıdır... Türkiye Cumhuriyeti, en temel kamusal hizmetleri de sırtından atıp yerli ve yabancı sermayenin kazanç alanına terkederken, kendisi de devlet olmaktan çıkmakta, çıkarılmaktadır... Çünkü Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın söylemi son VRUPA’NIN ÖNCELİKLERİ derece nettir: "Kendine devrimin ve devrimciliğin çeşitli ve ABD’de Atlanta/Georgia merkezli Hastalıklar yaşamsal görevler verdiği Türk vatandaşının sağlığı Kontrol Merkezi (Centers for Disease ControlCDC), ve sağlamlığı, her zaman üzerinde dikkatle durulacak bu ülkenin sağlık politikalarının üretilmesinde ulusal sorunumuzdur." belirleyici rol ve işlev sahibidir. ABD genelinde çok Çok berraktır ki; ulusu "sağlıksız" bırakmak, sayıda yerel birime sahiptir. Pek çok ülkede örnek Devrim ve Devrimciliğin sahipsiz, savunmasız alınan bir yapılanma modeli vardır. AB de CDC’nin bu bırakılmasıyla eşdeğerdir. Her yönüyle küreselleştirilerek emperyalizmin dümen suyunda yarı sömürge kılınmak istenen Türkiye’de Ulusun ve de ilgiliyetkililerin bu olguyu iyi kavramaları artık zorunlu duruma gelmiştir. Türkiye, ulusal gelirinin yüzde 6.5’ini (yaklaşık 20 milyar dolar!) sağlığa harcanıyor. Sağlık göstergeleri, bu özverisiyle uyumlu olmayıp çok geri ve eşitsizdir. Hiçbir aşı üretemiyor. Yerli ilaç sanayisi hızla yabancılaşıyor. Ülke, denetimsiz bir tıbbi teknoloji pazarıdır. Piyasa ekonomisi, her alanda eşitsizlik doğurmakta, ülke hızla sömürgeleşmektedir! Sağlık politikaları, öyle de böyle de yürütülebilecek tekniksiyasal politika alanları değildir. Sağlık politikaları ulusal olmak zorundadır, çünkü sözcüğün tam Hastanelerdeki işlem kuyruğu... anlamıyla "Stratejiktir"tir..
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear