Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 Yrd. Doç. Dr. Deniz TANSİ Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü itle İmha Silahları (KİS) özellikle Soğuk Savaş sonrasında, yerküre üzerinde simetrik savaş algılamasının değişmesi nedeniyle önemli bir konu durumuna geldi. Soğuk Savaş döneminde, silahlanma yarışı NATO ve Varşova Paktı arasında, iki blok zemininde sürdü. Soğuk Savaş, silahlanma sürecinin kontrolünü gerektiriyordu. İki blok o dönemde, aralarında silahsızlanmayla ilgili anlaşmalar imzalamışlardı. O dönemde konvansiyonel ve nükleer silahlar, ana tartışma konularını oluşturuyordu. Bu silahların yanısıra, özellikle Vietnam Savaşı’nda ABD tarafından yoğunlukla kullanılan biyolojik ve kimyasal silahlar da dikkat çekti. (Birinci Dünya Savaşı’ndan beri kullanılan ve teknolojiyle geliştirilen silahlardan söz ediyoruz.) İdeolojik rekabet, bloklar içinde yer alan müttefik ülkelerin, bloktaki süper güçle aralarında askeri dayanışmayı kuvvetlendirmelerini gerektirmişti. ABD ve SSCB, sadece Avrupa kıtasındaki müttefiklerine değil aynı zamanda Asya, Afrika, ve Güney Amerika’da destekledikleri ülkelere de silah satışını sürdürdüler. Diktatörlükle yönetilen pek çok ülke, süper güçlerin rekabeti sayesinde KİS sahibi oldu. Günümüzde temel sorun, KİS’in, antlaşmalarla denetlememesidir. SSCB ve Doğu Bloku’nun dağılmasından sonra KİS, içinde devlet dışı aktörlerin de olduğu, değişik güçlerin eline geçmeye başladı. Diktatörler, herhangi bir güç tarafından denetlenemiyorlar. Süper güçler, Soğuk Savaş döneminde aralarında denge kurmuşlardı. Yeni dönemde dünya kamuoyunun çelişki algılaması BatıDoğu ekseninden çok KuzeyGüney ekseni üzerindedir. Güney ülkelerin halkları Kuzey ülkeler tarafından baskı altında olduklarını hissediyorlar. İslami köktendincilik, Arap ülkelerinin, gelişmiş ülkelere direncinde, marksizmin yerini almış durumda. Araplar, kendi diktatörlerine güvenmiyorlar. ElKaide, bu adaletsizlik algılaması üzerine, küresel bir ortamda yapılandı. İslami köktendincilik, KİS’in kullanımında, terör saldırılarını gerçekleştirmek açısından kolaylaştırıcı bir işlev üstleniyor. 11 Eylül olayları, asimetrik savaşın terör örgütleri tarafından gerçekleştirildiğini, bu örgütlerin aynı zamanda devlet dışı aktörler olduklarını ve düzenli kuvvetlere sahip olmadıklarını gözler önüne serdi. Önleyici ya da koruyucu savaş kavramı, bu saldırılardan sonra kabul edildi. ABD stratejilerinde KİS, CBRNE’yle (Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer Patlayıcılar) olarak kodlandırılıyor. Bu çalışmada, KİS, yeni dünya düzeni ve asimetrik savaş döneminde bir araç olarak kullanılması zemininde değerlendirilmeye çalışılacak. Kitle imha silahlarıyla mücadele çerçevesinde C S TRATEJİ KİS’e yaklaşımında devlet dışı aktörler ve haydut devletler belirleyici rol oynuyor. İki tür uygulama alanı, ABD stratejileri zemininde, dünya üzerinde gerçekleştiriliyor. ABD’nin öncülük ettiği İç Güvenlik Bakanlığı yapılanması, Avrupa ülkelerinde de ‘terörle mücadele’ bölümleri olarak yerini alıyor. Bu yapılanma, mücadelenin iç yüzeyini ifade ediyor. ABD ve AB içinde bulunduğumuz yılda, ‘terörle mücadele’nin dış boyutunu, NATO çatısı altında ve Avrupa Savunma Ajansı platformlarında örgütlüyorlar. İç yapılar, küresel bir ağla birbirine bağlanıyor. NATO, kendi yapısı içinde üç ‘mükemmeliyet merkezi’ kurdu. Norveç teröre karşı savunmada, eğitim ve kış operasyonları zemininde görev aldı. Almanya, hava savunma yeteneğini geliştirme alanını üstlendi. Türkiye, ‘mükemmeliyet merkezi’ni Ankara’da ‘Terörizme Karşı Savunma Merkezi’ adıyla kurdu. Merkez, terörle mücadele kapsamında "rehin alma, intihar bombaları ve siber terörizme karşı gelişkin eğitim" veriyor.(2) K ABD’den çelişkili yaklaşım Kitle İmha Silahları’nın diktatör, yarı devlet ve devlet dışı aktörlerin eline geçmemesi ‘HAYALET AVCILIĞI’ için alınabilecek önlemler ABD ilgili anlaşmalar, 14 Temmuz öncülüğünde geliştirilmeye başlandı. Bu Merkezlerle 2005’te ABD’nin Virginia eyaletindeki karargahında imzalandı. Öte silahların terör örgütlerinin eline geçme Norfolk yandan, küresel terörizme karşı mücadele, haydut devletler ve devlet dışı olasılığı herkesi tedirgin ediyor. aktörlerin ‘alan dışı bölgeler’de KİS’ engellenmesini gerektiriyor. ‘Alan dışı bölge’ kavramı, ABD ve AB belgelerinde yer alıyor. ABD ve AB’ye göre ‘alan dışı bölgeler’, NATO’nun yapılandığı Kuzey Amerika ve Avrupa kıtası dışındaki coğrafi alanlardır. Daha çok Güneydoğu Asya, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya bu kategoride sıklıkla ele alınıyor. Bu değerlendirme, KİS’in devlet dışı aktörler ve terörist örgütler tarafından kullanılmasının, ‘alan dışı bölgeler’de, silah zoruyla engellenebileceği varsayımını güçlendirmek için kullanılıyor. ABD’nin Afganistan ve Irak operasyonları bu zeminde Felluce’de kullanıldığı iddia edilen sarin gazı tüpleri ele alınabilir. Afganistan’da ülkemizin de içinde bulunduğu, NATO gücü halen görev E KARŞI ABD STRATEJİSİ yapıyor. Ancak, ortadaki ciddi sorun, şu yüzeyde 2002 ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi(1) KİS’i ortaya çıkıyor: Uluslararası hukuk tanımları içinde, yeni tehdit olarak tanımlıyor. Belgede önemli bir ‘haydut devlet’ diye bir kavram bulunmuyor. Terörist tümce bulunuyor: "İlk vuranın düşmanlarımız örgütleri yakalama uğraşı, ‘hayalet avcılığı’na olmasına izin veremeyiz." Bu tümce, önleyici vuruş benziyor. Teröristler ve örgütleri nerededir? ya da savaşın somut ifadesidir. Dünya, uluslararası Küreselleşme süreci, terörist örgütleri de hukuk belgelerinde yer almayan yeni bir yaklaşımla küreselleştirdi. El Kaide’yi bu kapsamda ele karşı karşıyadır. Söz konusu yaklaşım, yeni dünya alabiliriz. Örgütün hiyerarşik organizasyon şeması düzeni ve uluslararası ilişkilere de yön vermektedir. bulunmuyor. Örgütün dünya üzerinde hücreleri KİS zemininde dile getirilen yeni yaklaşımı, bulunmakta, bu hücreler küresel bir ağla birbirine birtakım kavramlarla çözümleme olanağımız bağlanmaktadır. ABD yukarıda söz ettiğimiz bulunuyor. Sözgelimi ‘yeni tehdit’, ‘acil tehdit’, Afganistan işgalini, El Kaide’yi yok etmek ‘belirsizlik, ‘özel tehdit’, ‘önleyici vuruş’, gerekçesiyle gerçekleştirmişti. Bu işgalin bir başka ‘müttefikler ve dostlar’ gibi. ABD dünya üzerindeki gerekçesi de, aynı Irak operasyonunda olduğu gibi devletleri, ‘haydut devletler’, ‘başarısız devletler’, KİS altyapısının, ele geçirilerek yok edilmesiydi. Bu ‘dostlar’, ve ‘müttefikler’ olarak kategorize ediyor. işgaller, insan aklına ‘Yeni Roma İmparatorluğu’ ya Bunun yanısıra, yeni bir kategori de devletlerin da ‘Emperyal Egemenlik’ savlarını getiriyor. dışında, ‘devlet dışı aktörler’ ya da ‘terörist örgütler’ Gerçekten dünyada iki taraf mı var? "Emperyal güç, de yeni bir unsur olarak kabul ediliyor. ABD’nin küresel terörizme karşı" değerlendirmesi ne kadar