26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Okyanusu’na açılma olanağı sunuyor. İthalatın azalmasına karşın ihracatın sürekli arttığı liman, yakın çevresinde alternatifi bulunmaması nedeniyle stratejik kavşak noktasında. Tüm bunlar bir tarafa bırakılarak, Akdeniz’de sahip olunan en büyük limanın kullanım hakkından 36 yıl süreyle vazgeçiliyor. İskenderun Limanı, Akdeniz’in büyük limanlarından diğeri. Geçmişte İngilizlerin işgale başlama noktası olan, ABD’nin ise Irak işgalinde yararlanmak istediği İskenderun, ticari özellikleriyle olduğu kadar coğrafi konumuyla da dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra Ortadoğu’nun içlerine, İran’a, Irak’a, Suriye’nin bir bölümüne demiryolu ile bağlantısı bulunuyor. İskele derinliği açısından Akdeniz’in en gelişmiş limanları arasında yer alıyor. Bu nedenle tonajı çok yüksek gemilerin yanaşmasına, yük alıp boşaltmasına ağır yüklerini nakletmesine olanak sağlıyor. Derin bir körfezin sonunda bulunması nedeniyle iki taraflı doğal coğrafi korumaya sahip bulunuyor. Olası saldırı durumunda hava akınlarına karşı Akdenizin en korunaklı limanlarından birisi. Tüm geçiş güzergahları Kıbrıs’ın Dipkarpaz Burnu, Hatay ve Adana Ovası arasında kalan üçgenden kontrol edilebiliyor. Bu olanağı, olası savaş durumunda denizden yıkıcı bir saldırıyı büyük oranda olanaksız kılıyor. Ortadoğu’ya yapılan ticaretin aktarma noktası olması bakımından çevre ülkeler açısından da stratejik bir konumu var. Bir anlamda Akdeniz’in kuzeydoğusunu denetimi altında tutuyor. Bunun yanında bölgenin gerek sanayisine gerekse tarımına önemli katkı sağlıyor. Fakat, o da 36 yıllığına özelleştiriliyor. 1875 yılında inşa edilen ve 1932’de millileştirilen İzmir Limanı, Türkiye’nin konteynır stoklama kapasitesi bakımından sahip olduğu en büyük liman. Demiryolu desteği sayesinde ticarette daha kullanışlı. Akdeniz’deki en büyük ilk 10 liman arasında yer alan İzmir, yıllık 5 milyon ton kapasite ile ortalamanın üzerinde çalışıyor. Ancak ticari niteliğinden vazgeçilmemesi gereken bu liman özelleştirilmek üzere teklif bekliyor. Marmara’yı Ege ve İç Anadolu’ya bağlayan Bandırma Limanı, demiryollarına da yakın olması bakımından tercih ediliyor. Türkiye’nin tek dökme yük limanı olarak bilinen liman, Balıkesir’in ticaretinin yüzde 90’ını gerçekleştiriyor. Buna karşın limandan yapılan ihracatın büyük bölümünü gerçekleştiren Eti Holding A.Ş. gibi özelleştirilmek için sıra bekliyor. Özelleşmek için sıra bekleyen diğer liman Kocaeli’de bulunan Derince Limanı. Özellikle Ukrayna ile ticaretin sağlandığı liman demir yollarına ve kara yollarına yakınlığı sebebiyle büyük avantaj sağlıyor. Depremden zarar gören, bu yüzden artı maliyetlerle çalışmaya devam eden, yine de eski kapasitesine ulaşamayan limanın Karadeniz’in stratejik konumu nedeniyle bir an önce onarılması gerekiyor. 2004 yılı Aralık ayında programa dahil edilen ve 2005 yılında özelleştirilmesi öngörülen Samsun Limanı da kaderini bekleyen limanlar arasında. Rusya, Avrupa ve Balkanlar’dan Ortadoğu ve Orta Asya’ya geçişin merkezi olan Samsun Limanı daha çok yolcu taşımacılığında kullanılsa da Karadeniz’in en önemli limanı olarak görülüyor. Türkiye’nin en önemli limanları arasında görülen Mersin, İskenderun, İzmir, Bandırma, Derince ve Samsun Limanları, tüm bu ekonomik avantajlarına ve stratejik konumlarına rağmen özelleştiriliyor. Bunun yanında 1998 yılından bu yana gerçekleştirilen liman özelleştirmeleri sonucu elde edilmesi gereken parasal kaynağın hala tahsil edilememiş olması da yeni özelleştirmelerin akıbetini ve anlamını tartışmalı bir noktaya getiriyor. Üstelik tek bir firmanın iki limana birden sahip olacağı fikri, güvenlik sorununu ve tekelleşme riskini daha çok ön plana çıkarıyor. Özelleştirmelerin her ne kadar liman hizmetlerinin verimliliğini C S TRATEJİ 5 şirketin hisselerini Körfez sermayeli bir şirkete satmasına, terör tehdidi gerekçesiyle, şiddetle karşı çıkan ABD’de, limanların çoğu belediyelere, rıhtımların yarısı ise kamuya ait. Liman özelleştirmelerinin oldukça yaygın olduğu Avrupa’da ise, alt yapı, ekipman ya da kontrol devletin elinde. Bu şekilde ticari amaçlı yapılan özelleştirme faaliyetlerinin güvenlik tehdidi oluşturması engelleniyor. Dolayısıyla hem etkin çalışan özel sektör hem de sorumluluklarını yerine getiren kamu sektörü pastadan payına düşeni almış oluyor. Asya’da da özelleştirme limanlara kadar sıçramış. Pek çok gelişmekte olan Asya ülkesi, uluslararası kuruluşlara olan borçlarını ödeyebilmek ve kendilerini idame ettirebilmek için kamunun sahip olduğu her şeyden gelir elde etmeye çalışıyorlar. Hal böyle olunca Malezya gibi krizi başarıyla atlatmasına karşın elindeki tüm kaynaklarını tüketen bir ülke kalıyor haritada. Özelleştirmenin her ülkede aynı etkiyi yaratmayacağı, daha da önemlisi her ülkenin aynı özelleştirme yöntemlerini uygulayamayacağı ortada. Bunun yasal çerçeve içinde, ülke koşullarına uygun yöntemlerle gerçekleştirilmesi ve güvenlik tehdidi oluşturacak bir duruma mahal vermemesi sağlanmalıdır. artırmak amacıyla yapıldığı söylense de, asıl amacın kamunun üzerindeki yükün hafifletilmesi olduğu açıkça ortada. Rekabetin artırılması hedeflenirken, rekabet yerli yatırımcı ve firmalar aleyhine bozulmamalı. Uygun çalışma koşullarına ve yüksek ücretlere sahip olunması amaçlansa da özelleştirilen kuruluşların hepsinde olduğu gibi limanlarda da işsizlik artıyor. Finansal bağımsızlık sağlanmak istenirken kaçakçılığı bağımsızlaştırmak gibi bir risk ortaya çıkabilir. İstikrarlı bir liman politikasının olmayışı, limanlara biçilen değerlerin büyük gözükmesine neden oluyor. Bu da hatalı özelleştirmelere davetiye çıkarıyor. DÜNYADAKİ ÖRNEKLER Genellikle gelişmekte olan ülkelerin finansman ihtiyacı nedeniyle başvurdukları özelleştirme, limanların verimli çalışmasının sağlanmasının yanında stratejik özelliğinin korunmasını da amaçlayan bazı gelişmiş ülkelerce benimseniyor. İngiltere’nin geçmişten bu yana limanlara verdiği önem, iyi bir ada devleti olacağının habercisi gibi. Deniz ticaretini geliştiren ve bu sayede dünyaya açılarak pek çok koloni elde eden İngiltere, bir anlamda denizlerin hâkimi. Özelleştirirken denetimi elden bırakmayan İngiliz Hükümeti için limanlar ticari olduğu kadar stratejik özellikleri bakımından da önemli görülüyor. Limanlarda güvenliğe önem veren bir başka ülke ABD. Limanlarının güvenliğini sağlayan İngiliz Türkiye’nin Ege’ye açılan kapısı İzmir Limanı... Gelişmiş batılı ülkeler özelleştirme yoluna gitseler dahi kamu kontrolünü bir şekilde ellerinden bırakmıyor. Bu durum, bir dönem denizler üzerine egemenliğini kuran İngiltere, günümüzde deniz gücüyle kıtalararası harekat gerçekleştiren ABD için de geçerli.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear