24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Avrupa’nın sınırları konusunda rapor hazırlayan Elmar Brok... C S TRATEJİ 21 AB’de, ‘Avrupa coğrafyası’ ve hazım kapasitesi tartışması… Cemile Akça ATAÇ TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası caatac@tusam.net vrupa Parlamentosu’nda (AP) geçen hafta gerçekleşen AB’nin sınırlarının çizilmesi ve hazmetme kapasitesinin tanımlanması ile ilgili tartışma, Türkiye için büyük önem taşıyor. Tarama sürecinin başlamasının ardından Türkiye, tam üyelik dışındaki seçeneklerin öne sürüldüğü tartışmaların kendisini ilgilendirmediğini düşünme eğiliminde olsa da, aslında AB cephesinden gelen sesler çoğunlukla Türkiye’nin kendisini aksi yöndeki gelişmelere hazırlaması gerektiği şeklinde yükseliyor. Bütün adaylıkların "şartlı" olmasını savunan Brok Raporu’nun AP’de gördüğü destek de, bu durumun bir başka göstergesi olarak algılanmalıdır. AP’nin Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı ve Hıristiyan Demokrat Grup üyesi Alman parlamenter Elmar Brok’un AB’nin genişleme stratejisi ile ilgili hazırladığı rapor 16 Mart’taki oturumda oylanarak kabul edildi. Rapor, AB Komisyonu’ndan "çok dikkatli yönetilen bir genişleme süreci" yürütmesini isterken, tam üyelik yoluna girmiş ülkelerin de dâhil olacağı ve katılım öncesi süreçte uygulanacak, tam üyelikten farklı çok taraflı başka seçeneklerin yürürlüğe sokulmasını da tavsiye ediyor. Buna göre tam üyelik yolunda, eğer aday ülkeler hazmetme kapasitesi veya AB sınırlarının dışında olmak gibi engellere takılırlarsa onlara, "ya üyelik ya hiç" durumuyla karşılaşmasınlar diye, güçlendirilmiş "ortaklık" veya "komşuluk" ilişkileri sunulması hedefleniyor. Ancak, bunun için hazmetme kapasitesinin ve AB’nin sınırlarının ne olduğunun kesin bir şekilde tanımlanması gerekli. Rapor da, Komisyon’a, 31 Aralık 2006 tarihine kadar bu tanımlamayı yapan bir belge yayınlama çağrısı yapılıyor. Bir kere tanımlandıktan sonra hem hazmetme kapasitesi hem coğrafi sınır kavramlarının Türkiye’nin tam üyelik perspektifine büyük zarar vereceğini öngörmek yanlış olmaz. Bu durumda ise Türkiye AB’nin ancak, Brok’un Raporu’nda bahsettiği "çok taraflı yakın ilişkiler çerçevesi"ne dâhil olabilir. Hiç şüphesiz, AP tavsiye ettiği için Komisyon’un kendini kesin olarak bağlayacak tanımlamaları yıl sonuna kadar gerçekleştirmesi gibi bir durum söz konusu değil. Ancak Brok raporunu, Türkiye’de yaygın olan AP’yi hafife alma yaklaşımı ile değerlendirmek ve "nasılsa gerçekleşmeyecek önerilerde bulunmuş" demek doğru olmayacaktır. Zaten anımsanacağı gibi AB, Türkiye’nin AP’yi ciddiye alması gerektiğini 3 Ekim 2005 tarihli Katılım Çerçeve Belgesi’nde "Parlamento’nun kararlarının müktesebatın bir parçası, A dolayısıyla bağlayıcı olduğu"nun altını çizerek sabitlemişti. Her zaman çok anlamlı tartışmalara sahne olmasa da AP, AB içinde var olan bütün dinamiklerin bir araya geldiği ve Avrupa meseleleri ile ilgili AB kamuoyunun nabzının tutulduğu bir arenadır. Dolayısıyla bir düşüncenin veya bir eğilimin AP içinde mevcut ve baskın olup da AB genelinde etkisiz olacağı düşünülemez. Nitekim söz konusu raporun yayınlanmasının hemen ardından, Nicolas Sarkozy’nin UMP (Halk Birliği için Hareket) Partisi Brok’a, Komisyon’a parti görüşü ile uyumlu bir belge sunduğu için takdirlerini iletti. Bu durumda Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren, AB’nin sınırlarının ve hazmetme kapasitesinin tanımlanması çağrısının, sırf AP’den geldiği için gündeme geçici olarak alınacağını ve kısa sürede unutulacağını düşünmek naiflik olur. AB yetkilileri arasında elbette ki, bütçe kaynaklarına ve AB kurumlarının hacmine bakarak değişmez bir hazmetme kapasitesi belirleme ve bu kapasite ile tarihsel bağların ışığında coğrafi sınırları başka genişlemeye müsaade etmeyecek şekilde çizme düşüncesine karşı çıkanlar da mevcut. Bunların başında da AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn geliyor. Bu girişiminin Avrupa’nın tamamlanmasını engelleyeceğinden endişe duyan Rehn, Komisyon’un bu tartışmalardan şimdilik uzak durması gerektiğini dile getiriyor. Rehn’e bu konuda, AP’deki Yeşiller Grubu adına Angelika Beer ve Joost Lagendijk destek veriyor. Ne var ki Brok Raporu’na "Avrupa’nın tamamlanması" adına yapılan muhalefet hiç bir şekilde Türkiye’nin dışlanmaması hedefini gütmüyor. Aksine, öncelik Batı Balkan ülkelerinin tam üyelik yolunda sorunsuz ilerlemesine veriliyor. Türk kamuoyunun henüz yeterince fark edememiş olduğu bir unsur olarak AB’nin Batı Balkan ülkelerine verdiği ısrarlı ve şefkatli destek, AB içindeki sınırları ve hazmetme kapasitesini tanımlamaya karşı çıkan cephenin genişleme politikasının özünü oluşturuyor. Buna göre Rehn, "Komisyon’un enerjisini Güneydoğu Avrupa’nın" ama en çok Batı Balkanlar’ın "barışçıl birleşmesine ayırması gerektiğini" savunurken, Beer ve Lagendijk tanımlama çabalarına, AB üyeliği şansları olmadıklarını düşünürlerse Kosova, Karadağ ve BosnaHersek’in demokratik anayasa çalışmalarını önemsemeyecekleri ve kargaşa dönemine geri dönecekleri gerekçesi ile karşı çıkıyor. Bu şekilde dile getirilen endişeler karşısında tanımlamanın yapılması gerektiğini savunan Hıristiyan Demokrat Grup’tan parlamenter Doris Pack ise, Batı Balkanlar’ın gözden çıkarılmayacağının teminatını "Avrupa’nın sınırlarının Batı Balkanlarla birlikte çizileceği" sözleriyle veriyor. Bütün bu tartışmalar esnasında birkaç cılız ses dışında kimse, "sınır çizilir ve hazmetme kapasitesi tanımlanırsa Türkiye dışarıda kalır" demiyor ve sanki bu girişim, Türkiye’nin dışarıda kalmasının güvencesi olsun diye tasarlanıyor. Türkiye, ‘sınır dışı’ kalabilir Sınırların Batı Balkanların katılımı ile çizileceğini savunan Pack, Türkiye’nin tam üyelik olasılığının "güvenliksiz" bir ortam yaratarak "Avrupa Projesi’nin amacından sapması"na neden olacağını dile getiriyor. Türkiye’nin hazmetme kapasitesi engeline takılması veya "sınır dışı" kalması sağlanırsa bu sorunun, "komşuluk" veya "ortaklık" statüsü sunularak kendiliğinden ortadan kalkacağı hesaplanıyor. Konu Makedonya, BosnaHersek, Arnavutluk, SırbistanKaradağ ve Kosova olduğu zaman AB adına konuşan yetkililerin söyleminde, Türkiye ile ilgili yorumlarda rastlamadığımız yumuşak, anlayışlı ve davetkâr bir tonun mevcut olduğunu fark ediyoruz. Örneğin, Türkiye’nin tam üyeliği hakkındaki düşünceleri hepimizin malumu olan Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik, Batı Balkan ülkeleri için hedefin kesinlikle tam üyelik olduğunu ve bunun gerçekleşmesinin "Avrupa başarı hikâyesinde bir başlık olacağını" söyleyerek Türk kamuoyunun tanımadığı güleç yüzünü, 11 Mart’taki Salzburg toplantısında Balkanlar’a gösterdi. Rehn de 23 Şubat’ta AP’de yaptığı konuşmada, söz konusu ülkelerin milliyetçi tutumlarını geçmişte bırakmaya karar verdikleri anda AB’nin, bütün kaynakları ile onları tam üyeliğe hazırlayacağını vurguladı. Zaman zaman, özellikle Fransa ve Belçika’dan bazı çekimser sesler duyulsa da 2003 yılında Selanik’te Batı Balkanlar’a verilen sözden dönmekten kimse bahsetmiyor. AB genelindeki bu cesaretlendirici yaklaşımın izleri, Brok Raporu’na da hâkimdi. Brok Raporu, Türkiye’de reformların hızının 2005 yılında yavaşladığını ifade ederek, Gümrük Birliği’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) dâhil 10 yeni üye ülkeyi de kapsayacak şekilde genişleten Ek Protokol’ün bir an önce uygulamaya geçmesi ve tam üyelik yolunda gerçekleştirilmesi beklenen kısa vadeli hedefler için "bir program, zaman çizelgesi ve belirli yöntemler" belirlenmesi gerektiğine işaret ediyor. Ayrıca Türkiye’nin, GKRY’nin NATO toplantılarına katılımına izin veren Berlin Artı Anlaşması’na uymasının beklendiği de özellikle vurgulanıyor. Diğer taraftan Hırvatistan, yargı reformu, yolsuzlukla mücadele ve çingene nüfusunun mevcut durumunu iyileştirmede eleştirilse de ilerleme gösterdiği ve politik kriterleri karşıladığı için takdir ediliyor. Batı Balkanlar içinse, AB’nin bu bölgeyi ne kadar önemsediğini gösteren kritik bir ifade kullanılıyor. Rapor, AB Komisyonu’nu bölge ülkelerinde yeni iş olanakları yaratmaya çağırıyor. AB’nin üye ülkelerdeki istihdamı artırmak konusunda çektiği güçlükler ve kaynak sıkıntısı göz önüne alındığında, AB yetkilileri tarafından Batı Balkan ülkelerinin nasıl Türkiye’nin önünde bir yere konulduğu iyice belirginleşiyor. AB sınırlarını, işte bu önem sırasına göre çizmeye hazırlanıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear