26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

20 C S TRATEJİ Irak’ta oluşturulan federal yapı ve bölgeye olası etkileri… Türkiye, dayatmayla karşı karşıya Dr. Nejat TARAKÇI İzmir Ekonomi Üniversitesi UAİ Bölümü B irinci Körfez Savaşı’ndan (1991) sonra alınan politik, ekonomik ve fiili askeri önlemler ile kuzey Irak’ta veya Türkiye’nin güneyinde ismi ne olursa olsun defacto (fiili) olarak yeni bir devlet yaratıldı. Bu devlet Kürt etnik yapısına ve ArapKürt kültürüne dayalı bir devlettir. Devlettir çünkü Irak Anayasasına göre özerk ve otonom bir politik yapıda olması kabul edilmiştir. Böylece 2003’te, ABD ve destekçi devletlerin Irak’a müdahelesi ile başlayan bölgenin jeopolitik ve jeostratejisindeki radikal değişimler, defacto "Kürdistan Devleti" ile yeni bir aşamaya geldi. Oluşturulmaya çalışılan Kürt devleti, ABD ve koalisyon güçlerinin Irak’ı terketmesi halinde Irak’ın daha küçük parçalara ayrılma riskini de beraberinde getiren kötü bir örnek oluşturuyor. Oluşturulmak istenen devletin coğrafi konumu ile Türkiye’deki Kürt kökenli nüfus birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye açısından başta güvenlik olmak üzere son derece rahatsız edici bir durum oluştu. Makalenin amacı, bölgedeki gelişmelerin Türkiye perspektifinden avantajlı ve kalıcı bir politik yapıda dengelenebilme olasılıklarını irdelemektir. döndürülmesi kolay görünmüyor. Hangi tip federasyon olursa olsun, ABD ve yandaşları tarafından kontrol edilebilecek politik bir yapı oluşturuldu. Böyle bir oluşum, ABD ve yandaşları için aynı zamanda bu oluşumun yaşatılması ve korunması sorumluluğunu da beraberinde getiriyor. İran, Suriye, Ürdün ve Türkiye’ye komşu olacak olan bu devlet, ABD’nin Büyük Stratejisi (Grand Strategy) içinde Spykman’ın deyimi ile "Tampon Ülke" veya "Küçük Ağırlıklar" olarak kullanılmaya hazırdır. ABD, dünyanın iki numaralı güç merkezi olan Rusya ile Irak’taki bu yeni yapılanma ve ekonomik çıkar paylaşımı konusunda anlaşmış gözükmektedir. Almanya ve Fransa’yı Ortadoğu’dan silen ABD, İran ve Suriye’ye yönelik yeni politikaları için, Rusya’nın politik desteğini sağlamak veya en azından reaksiyonunu dengelemek gayretindedir. İşte küçük bir örnek; 1997 yılında Irak’ın Western Qurna2 petrol alanının geliştirilmesi ve işletilmesi için kurulan ve yüzde 68 hissesi Rus devlet şirketi Lukoil’e ait konsorsiyum ile yeni Irak hükümeti de anlaşmayı yeniledi. Ama ek bir şart kondu; Lukoil kendi hissesinden yüzde 17.5’nu Amerikan petrol şirketi ConocoPhilips’e devredecek. (1) AB’nin her bir üyesi ise savaş nedeni ile kesilen Irak petrolleri yerine münferit arayışlara yöneldiler. Bu kapsamda, İran, Rusya, Hazar, Afrika ve Venezuela seçenekleri devreye girdi. AB, Irak’taki sosyopolitik rehabilitasyondan çok, Irak’ın yeniden yapılanmasından sağlanacak ekonomik çıkarlara öncelik veriyor. Japonya her zaman olduğu gibi bir yandan ABD’nin politik çizgisinde kalmakla beraber o da, Orta Asya üzerinden Rusya’dan sağlanacak enerji seçeneklerini artırmaya çalışıyor. Irak Savaşı ABD ve İngiltere’yi politik ve ekonomik açıdan zor duruma sokarken, artan petrol fiyatları ve enerji güvenliği konularında Rusya’ya umulanın çok üzerinde avantaj sağladı. Borçlarının tamamına yakınını ödeyen Rusya, sosyal kalkınma ve eğitim projelerine daha fazla kaynak aktarma olanağı da buluyor. SORUNNUN GEÇMİŞİ Türkiye, 1991 yılından sonra kuzey Irak’ta planlanan senaryonun farkında olamamanın sıkıntılarını bu gün misliyle yaşıyor. İyi niyetle Saddam’ın zulmünden koruduğu kuzey Irak Kürtleri, bugün Türkiye’den toprak talep edebilecek kadar ileri gidebilmektedirler. Son 25 yılda Türkiye’yi yönetenler, ülkenin jeopolitik konumunun avantajlarını yansıtan bir strateji ortaya koyamamışlardır. Münferit olarak medya vasıtasıyla yapılan TürkKürt kardeşliği, sorunların çatışma olmadan çözülmesi beyanatları, eylemlere ve siyasal kararlara yansımamaktadır. Tarihi süreçteki İngiltere’nin bölgedeki kültür politikaları yanında, Arap–Türk kültür çatışması ve Ortadoğu’daki devletleri yönetenlerin kişisel çıkarlarının yarattığı gerçekler şunlardır. Çatışma veya işbirliğine dayalı hangi politika olursa olsun bu gerçeklere RUSYA PAY MI ALDI? Irak’taki ABD ve İngiltere’nin askeri çıkmazı, bu ülkeyi beraberinde politik çıkmaza da sürüklemiş ve bölünme olasılığını yükseltmiştir. ABD, AB ve Rusya gibi küresel güçlere ek olarak, Irak’ın 100 yıllık komşuları Türkiye, Suriye, İran ve Ürdün de Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olduklarını her vesile ile açıklasalar da, kuzey Irak’taki Kürt devleti gerçeğinin geri Birinci Körfez Savaşı’nın sonuçlarını okuyamayan Türkiye, bütünlüğü ve güvenliği konusunda dayatmalarla karşı karşıya bulunuyor. ABD’nin harekatına başından bu yana muhalefet eden Rusya, devlet şirketi Lukoil ile Irak petrollerinden pay aldı. 1990’lı yıllar boyunca birbirleriyle giriştikleri çatışmalarda Türkiye’nin arabuluculuğuyla ateşkes sağlayabilen Talabani ve Barzani, günümüzde ülke bütünlüğümüzü hedef alan açıklamalar yapıyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear