Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 Çeviri: Deniz Berktay Özgür Bektaş C S Deutsche Welle: TRATEJİ Filistin’de Hamas’ın iktidara gelmesinin dış yansımaları... Batı’nın kasıtlı olarak aldırış etmemesi ve batıdan destek alan rejimlerin muhalif akımları takibe alması Hamas ya da İslam kardeşliği gibi grupların işine yarıyor. Hayat şartlarının kötülüğü de. Mısır’da, artan yoksulluk ve sosyal dengesizlik halkı siyasi İslam’ın kucağına iterken Filistin bölgelerinde bu faktörlere bir de İsrail işgali ve İsrail yerleşim birimleri yüzünden Filistin devletine toprak olabilecek bölgelerin küçülüp bölünmesi ekleniyor. İslamcılığın çoğu Arap ülkesindeki meydan okuyuşuna, dini değerlerin tekrar önem kazanmaya başladığı dünyamızda ancak hayat şartları insan haysiyetine uydurularak, sosyal adalet sağlanarak ve siyasi şeffaflık yaratılarak karşılık verilebilir. Bu bakımdan Hamas’ın yükselişi sadece tehdit değil, ama aynı zamanda fırsat olarak da algılanmalıdır." dağıtılması artık söz konusu olamayacağı için yol haritası kilitlendi ve dolayısıyla ileri aşamalara geçilmesi de olanaklı değil. ABD, Filistin yönetimine yılda 250 milyon dolar civarında bir yardımda bulunuyor; AB’nin yardımı ise bunun iki katı. Filistin denetimindeki bölgelere uluslararası çevreler tarafından yapılan parasal yardımlar, hükümet dışı örgütlere ve özel projelere veriliyor. Bu nedenle Filistin’in başında kimin olacağı o kadar da önemli değil. Bush’un karşısına bu sorunda en büyük engeli Kongre çıkartıyor. Kongre, Hamas’ın yönetime gelmesi durumunda Filistinlilere yardımda bulunmayacağını açıklamıştı. Ne var ki bu açıklama, daha çok seçimler öncesinde Abbas’ı, Hamas’ı çökertmeye teşvik eden bir tavırdı. Şimdi ise Hamas seçimleri kazanmış durumda. Bu nedenle Kongreyi Filistin’in denetiminde bulunan topraklardaki insani ihtiyaçlara para ayrılması konusunda ikna etmek daha kolay olacak. Siyasal İslamın Yükselişi amas’ın Filistin bölgelerindeki seçimi kazanmasından sonra gözler bölgedeki diğer ülkelere çevrildi. Siyasi İslam’a bağlı olan ya da köktendinciliği benimseyen gruplaşmalar, Irak ve Mısır gibi Arap ülkelerinde de başarılı oluyor. Siyasi İslam’ın yükselişini ideolojik nedenlerden ziyade sosyal sorunlara bağlayan Alman Radyolar Birliği bölge muhabiri Reinhard Baumgarten’in yorumu şöyle: "Mısır ve Irak’tan sonra şimdi de Filistin bölgeleri. Son zamanlarda hangi Arap ülkesinde demokratik seçim yapıldıysa hepsinde de dini partiler başarı kazandı. Hamas’ın bu kadar açık farkla galip çıkması, oy verme işleminin 900 uluslararası gözlemci sayesinde gerçekten hür ve adil geçmesi sayesinde mümkün oldu. Irak seçimleri, işgal altında terör, şiddet ve korkunun hakim olduğu bir ortamda yapıldı. Mısır’da İslam Kardeşliği hareketi milletvekili sayısını altıya katladı. Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in Milli Demokrat Partisi oylamaya hile karıştırmasa ve seçim uluslararası gözlemcilerin nezaretinde yapılmış olsaydı sonuç muhtemelen Filistin bölgelerindekinden farklı çıkmazdı. İslamcı gruplaşmaların başarısındaki neden ideolojik ilkeler değil sosyal realiteler. İslamcılar, Batılı değerlere karşı oldukları ve şeriat düzeni kurmak istediklerinden değil, siyasi ve sosyal dengesizlikleri dile getirdikleri için başarılı oluyorlar. Onyıllardır temel hakları çiğnenen, yoğun yolsuzluk ve adam kayırma yüzünden kendini bir kenara itilmiş hisseden kitleler ‘kurtuluşu İslam’da vadeden’lerin sloganlarına kapılıyorlar. Filistin seçimleri her şeyden önce yolsuzluğu ayyuka çıkaran Fetih yönetimiyle hesaplaşma şeklinde geçmiş ve direnişçi Hamas’ın siyasi bakımdan tanındığını ortaya koymuştur. İslami direniş her şeyden önce şevk demektir. İsrail, ellerini kana bulamış fanatiklerle görüşmeyi reddedebilir. Washington, haklı olarak, şiddet ve terörden uzaklaşması şartıyla Hamas ile görüşebileceğini söyleyebilir. Ancak Hamas’ın muhatap alınmaması Filistin bölgelerinin daha da radikalleşmesine yol açar. H Jerusalem Post: Hamas elimizi kolumuzu bağladı Nathan Guttman İkinci bir emre kadar intihar saldırıları durdurulmuştur. ABD yönetiminin Filistin seçimlerinin sonuçlarına olumlu bir görüntü vermeye yönelik bütün çabaları (örneğin Başkan Bush, seçim sürecinin sağlıklı işlediğini, Rice ise hür ve adil geçtiğini söylemişti) Washington’daki yöneticilerin seçim sonrasında uğradıkları şoku gizleyemedi. Hamas’ın zaferi Bush yönetimini çok zor bir duruma soktu. Zira bu zafer sadece ABD’yi iki devletli çözümü elde edebileceği bir Filistin iktidarından mahrum etmekle kalmıyor, aynı zamanda da Bush’un dünya politikasına yıkıcı bir darbe indiriyor. ABD’nin Ortadoğu politikası demokrasinin geliştirilmesi anlayışına dayanıyor, özgür seçimleri de birincil amaç olarak belirliyordu. Bush’un basın toplantısında da söylediği üzere "demokrasi barışı getirir" anlayışı hakim durumda. Bu sadece ideolojik bir açıklamadan ibaret değil. Beyaz Saray yönetimi, demokratik seçimlerin desteklenmesini dış politikasının ayrılmaz bir parçası olarak görüyor. Geçtiğimiz ay Hamas’ın başarısından endişe eden Filistin yönetiminin ileri gelenleri, seçimlerin ertelenmesinin daha akılcı olacağını söylediklerinde Amerikan yönetimi buna şiddetle karşı çıktı. Ve seçimlerin zamanında yapılmasının temel öncelikleri olduğunu açıkça ortaya koydu. Şimdi bu politika, ağır bir darbe yemiş durumda: Sadece Bush yönetiminin Filistin yönetimini Hamas’ın zaferi ile sonuçlanacak bir sürece itmiş olmasından ötede Amerika’nın Ortadoğu politikasını yeni gerçeklerin ... üzerine dayandırması gerektiği de Bir oy, ortaya çıkmış bulunuyor. Seçimlerden bir oydur. ilk darbeyi yol haritası yedi. Filistin’in yeni hükümeti hangi yolu izlerse izlesin, bu yeni hükümetin Hamas’ı silahsızlandırmaya gitmeyeceği ve "tek yönetim, tek ordu" çağrısına uymayacağı artık kesinlik kazandı. Bu husus yol haritasının ön koşullarından birini oluşturuyor. Ve eğer bu ön koşul yerine getirilmezse İsrail daha ileri adımlar atmaya istekli olmayacak. ABD açısından yol haritasının en büyük avantajı bir aşamanın uygulanmasının tarafların bir önceki aşamadaki yükümlülüklerini yerine getirmesi şartına bağlı olması, yani International Herald Tribune "sonuç eksenli" olmasıydı. Gelinen 25 Ocak 2006 bu aşamada ise terörist grupların Hamas’ın seçim zaferi sokaklara yansıdı. OYLAR HAMAS’A Jerusalem Post: Hamas ılımlı olacak mı? Orly Halpern Yapılan seçimler belki de Arap dünyasında bugüne kadar yapılan en demokratik seçimlerdi. Fakat, bu aynı zamanda yurtdışında demokrasi bayrağını sallayanları hayal kırıklığına uğratarak ve bu kadar gücün İslamcıları nasıl etkileyeceği sorununu açık bırakarak ilk kez İslamcı bir hükümetin seçilmesi anlamına da geliyordu. Filistin seçimleri demokrasi adına büyük bir başarıydı. Filistin halkı, özgür ve düzenli bir biçimde seçimini yaptı. Filistinli Salam Hamdoli, "Bu Suriye ve Mısır’da olamazdı" diyordu. Gerçekten insanlar, kimlik kartları, tekrar tekrar kontrol edilirken sıralarında sabırla beklediler. Oyların dürüst bir biçimde sayıldığı tüm partilerin