Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 "anlayış" göstermesini isteyecek. Böylece beklenen kriz, Aralık ayında da gelmeyecek. C S 31 Temmuz 1959 12 Eylül 1963 23 Kasım 1970 25 Mart 1981 TRATEJİ ÜYE ÜLKELERİN TEPKİLERİ Dönem başkanlığı sona ererken Finlandiya, AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Olli Rehn’in Finli olmasının da etkisiyle, 6. genişleme sürecinde bir bunalım yaşanmaması için özel çaba gösteriyor. Dönem başkanlığı protokolü de, aday ülke ile AB kurumları ve üye ülkeler arasında yaşanacak sorunların giderilmesinde ılımlı bir tutum sergilenmesini gerektiriyor. Bu bağlamda, 1 Ocak 2007’de başkanlığı üstlenecek olan Almanya da bundan sonra, Türkiye ile ilgili düşüncelerini dile getirirken her hangi bir üye ülke kadar serbest olamayacak. Nitekim Şansölye Angela Merkel, İlerleme Raporu öncesi yaptığı açıklamada, "Türkiye’nin Ek Protokolü uygulamaya sokmamasının çok ama çok ciddi sonuçları olacaktır" dedikten bir kaç gün sonra hiç de tesadüf olmayan geri adımlar attı. Almanya, ülke olarak görüşü ne olursa olsun, önümüzdeki 6 ay boyunca ne kriz tırmandırabilecek ne de "imtiyazlı ortaklık" önerebilecektir. Zaten Komisyon’un "aday ülkelere verilen sözler tutulacaktır" güvencesinden sonra böylesine bir girişim tam bir haksızlık olacaktır. Almanya’nın tutumu önümüzdeki aylarda bu şekilde tarafsızlığa doğru kayacak. En azından öngörülen bu… Ancak Fransa, Avusturya, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, müzakereleri engelleme konusunda geri adım atacak gibi gözükmüyor. Rum Kesimi hükümet sözcüsü Yorgos Lillikas, Ek Protokol uygulamaya sokulmadığı sürece bütün müzakere başlıklarının açılmasını engelleyeceklerini açıkça dile getirdi. Fransa Dışişleri Bakanı Philippe DousteBlazy de İlerleme Raporu’nu kendi kamuoyuna, "Komisyon’un Türkiye’yi tehdit etmesi" olarak aktardı. Hâlbuki yukarıda da vurgulandığı gibi Komisyon, rapor boyunca tehdit olarak algılanamayacak özenli bir dil kullanıyor. Yine de Türkiye ile ilgili yapılan en çarpıcı açıklama, Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik’ten geldi. Plassnik’e göre, Komisyon’un zirve öncesi müzakerelerin geleceği ile ilgili tavsiye kararı yayımlayacak olması, Konsey’in tavsiye ne ise o doğrultuda karar almasını sağlayacak ve bu da Konsey’i oluşturan üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarının görüşlerini istedikleri gibi dile getirememesine neden olacak. Böylece Plassnik, Komisyon’un "müzakerelere devam" demesinden ne kadar çekindiğini açıkça ifade etmiş oldu. Türkiye AB İlişkileri Kronolojisi Türkiye AET’ye ortaklık başvurusunda bulundu. Ortaklık Anlaşması (Ankara Anlaşması) imzalandı. Katma Protokol imzalandı. Milli Güvenlik Konseyi, AT’ye tam üyelik başvurusu yapmak üzere hazırlıkların başlatılması kararı aldı. Avrupa Topluluğu, Türkiye ile ilişkilerini dondurma kararı aldı. Avrupa Parlamentosu, TürkiyeAET Anlaşması’nın askıya alınmasını Konsey ve Komisyon’dan istemiş, ilişkiler fiilen dondurulmuştur. Ayrıca, Avrupa Parlamentosu, Türkiye’de genel seçimlerin yapılması ve TBMM’nin oluşmasına kadar Karma Parlamento Komitesi’nin Avrupa kanadının görevinin yenilenmemesi konusunda karar almıştır. Eylül 1980 tarihinden sonra ilk defa Türkiye AET Ortaklık Konseyi toplandı. Türkiye, AT’ye tam üyelik başvurusunda bulunmuştur. AT Komisyonu, Türkiye’nin başvurusu konusundaki Görüsü’nde Türkiye’nin AT üyeliğine ehil olduğunu ancak, AT’ye katılımından önce ekonomik, sosyal ve siyasal alanda gelişime ihtiyaç duyduğunu belirtmiş, Topluluğun kendi iç pazarını tamamlama sürecinden önce yeni bir üyeyi kabul edemeyeceğini ifade etmiştir. (AT Komisyonu, Türkiye’nin tam üyelik başvurusunu kabul etmedi.) Ortaklık Konseyi 1986 yılından sonra ilk kez toplandı. Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği’nin gerçekleştirilmesi ile ilgili Ortaklık Konseyi kararı alındı. Avrupa Konseyi Lüksemburg Zirve Toplantısı’nın sonucunda Gündem 2000 çerçevesinde Türkiye aday ülkeler arasında sayılmadı. Ancak tam üyeliğe ehil olduğu teyit edildi. AB Komisyonu tarafından " European Strategy for Turkey" başlıklı belge açıklandı. Avrupa Konseyi Helsinki Zirvesi Toplantısı’nda Türkiye’ye adaylık statüsü tanındı. İdam cezasının kaldırılmasını öngören Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 13. Protokolü Türkiye tarafından imzalandı Avrupa Parlamentosu, AB’nin Türkiye ile 3 Ekim 2005’te tam üyelik müzakerelerini başlamasını kabul etti AB, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini başlattı. 22 Ocak 1982 16 Eylül 1986 14 Nisan 1987 18 Aralık 1989 TÜRKİYE NE YAPACAK? Kimse, 1415 Aralık’taki Konsey toplantısında müzakerelerin tamamının askıya alınmasını beklemiyor. Zaten katılım sürecinin askıya alınması için oluşması gereken hukuki şartlar Türkiye’nin çok uzağında. Ancak resmi olarak durması beklenmeyen müzakereler, Lillikas’ın sözleri göz önüne alındığında, fiilen durma noktasına gelmiş bulunuyor. Bu da gösteriyor ki, aslında "kriz" kelimesini kullanmadan da karşılıklı ilişkiler durabilir. Peki, Türkiye bu olasılık karşısında nasıl tepki verecek? Görünen o ki, Kıbrıs konusunda karşılıksız taviz verilmediği veya mucizevî bir çözüme ulaşılmadığı sürece, Türk kamuoyunun AB müzakerelerine bir zamanlar duyduğu, şimdilerde ise yitip giden ilgisinin yeniden canlanması mümkün değil. Komisyon, taraflar arasındaki iletişimsizliği gidermek için geç kaldı. Ayrıca iletişim yollarında, güvensizlik, önyargı ve kimi zaman kötü niyetin açtığı hasarın giderilmesinde tek başına Komisyon’un çabaları da yeterli olmayacaktır. Üye ülke yetkilileri arasında bulunan ve hepimizin bildiği bazı isimler ise böylesine karşılıklı bir güven tazeleme yoluna gitmeyi henüz istemiyorlar. Ve işin aslı, bu durum artık Türkiye’yi çok da fazla korkutmuyor. 30 Eylül 1991 6 Mart 1995 1213 Aralık 1997 3 Mart 1998 1112 Aralık 1999 9 Ocak 2004 1617 Aralık 2004 3 Ekim 2005