Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2006’nın tartışma konusu cari açık, işsizlik ve aşırı değerli YTL… C S TRATEJİ 9 Kalkınmanın engeli kayıt dışılık Aybike KOCA Fotoğraf: Koray AVCI Kayıtdışı ekonomi işporta satışlarında da kendisini gösteriyor. TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası akoca@tusam.net 2 005 yılı sonu itibariyle işsizlik oranının yüzde 9.7’yi bulması hükümeti işsizlik konusunda yeni politikalar üretmeye itecek gibi görünüyor. Tüm makroekonomik hedeflerin yakalandığı bir dönemde cari açık kadar olmasa da işsizlik oranında tehlike sinyalleri çalmaya başlıyor. Tüm bunlara YTL ’nin aşırı değerlenme olasılığı da eklenince, 2006’nın ekonomide çetrefilli bir yıl olacağı düşünülüyor. Bu doğrultuda 2006’ya damgasını vuracak olan ekonomik veriler cari açık, işsizlik ve aşırı değerli olma ihtimali yüksek olan YTL. Cari açık ve YTL hakkında yazılan pek çok yazı ve yapılan pek çok analiz olmasına karşın, işsizlik ve bu doğrultuda ele alınabilecek kayıtışı ekonomi konusunda pek fazla analize ulaşılamamaktadır. Bu amaçla Türkiye’yi yakından ilgilendiren kayıt dışı ekonomi konusunda analiz yapma gerekliliği ortaya çıkmıştır. KAYIT DIŞI NEDEN ÖNEMLİ? Ülkelerin ekonomik büyümeleri, kalkınmaları ve gelişmişlik düzeyleri büyüme oranları ile yani GSMH’leri (Gayri Safi Milli Hasıla) ile ölçülür. Tüm sanayileşmiş ülkelerde bu oran azalan oranda artmakta, belli bir noktada ise duruyor. Gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranları ise hızlı bir şekilde artmakta, gelişmiş ülkelerden daha hızlı seyreden bu rakama sanayileşmiş hiç bir ülke yetişemiyor. Ancak bu büyümenin sürdürülebilir bir büyüme olması yani tüm makroekonomik verileri iyileştirdikten sonra çevreye de yatırım yapılması, ülkeleri daha çok ilgilendiriyor. Büyümenin bir de refah boyutu bulunuyor ki, bu da hükümetlerden çok vatandaşları etkileyen bir durum. Öyle ki, büyüme oranlarının yüksek olması, vatandaşa yansımadığı takdirde, bir anlam ifade etmiyor. İnsanlar, çalışmak ve karşılığında kazanmak isterler. Kazançlarının ödülü olarak da devlete, ismi ve türü ülkeden ülkeye farklılık gösteren vergiler öderler. Devlet topladığı vergilerle her ne kadar Türkiye’de işler böyle düzenli gitmese de yeni istihdam alanları yaratır. Yaratılan bu yeni iş olanakları, daha çok vatandaşın işsizler ordusundan kurtulması anlamına gelir. Ancak aksine Türkiye’de bu ordunun nüfusu gittikçe artmış ve 2,5 milyonu bulmuştur. Buna göre işgücüne katılma oranı yüzde 49 ve toplam istihdam 22 milyon 566 bin kişi olurken işsizlik oranı yüzde 10’a yaklaşmıştır. İstihdamın yalnızca yüzde 49’unun kayıt altında olduğu yani yaklaşık 12 milyon çalışanın herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmadığı dikkate alındığında, toplam istihdamın göreceli büyüklüğü bir şey ifade etmemektedir. Çünkü devlete vergi veren sadece 12 milyon çalışandır. Ancak vergiden kaçmaya çalışanların yanında onları bu konuda teşvik eden bir de idare bulunmaktadır. OECD ülkeleri arasında en yüksek vergiler Türkiye’dedir. Öyle ki, bir işverenin asgari ücretli çalışanı için devlete ödediği vergi, çalışanına ödediği ücretin yaklaşık iki katıdır. Bu sebeple istihdam yaratan kişi devlete değil kayıt dışı ekonomiye katkıda bulunmaktadır. Yüksek vergiler bir anlamda haksız rekabetin ve kayıt dışılığın oluşmasını teşvik etmektedir. Bunun yanında hükümetin vergi yükünü hafifletmek adına zaman zaman gerçekleştirdiği vergi afları da aslında vergi toplamayı olumsuz etkilemektedir. Çünkü vergi borçlarının ödenmesindeki bu değişiklik, ilerde vergi vermeme ve vergiden kaçma sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak çalışan bir kişiye karşılık olarak bir de kayıt dışı çalışanın olduğu bir ekonomide, büyüme sürekli hale gelememekte, ülke olarak yılda katrilyonlar kaybedilmektedir. KAYIT DIŞI KALAN ÜLKELER OECD ülkeleri arasında en fazla vergi artıran ülke olma özelliğini koruyan Türkiye’de vergi gelirlerinin GSMH’ye oranı yüzde 25, istihdam üzerindeki vergi oranı ise yüzde 50 dolaylarındadır. ABD, Meksika, İsviçre ve Güney Kore’de çalışanlar yüzde 20’nin altında vergi yükü ile karşılaşırken İngiltere, Japonya, Kanada ve Avustralya’da istihdam üzerindeki vergi yüzde 30’a yakındır. Buna göre Türkiye’de çalışan bir işçi, bu ülkelerde çalışanların ödediği verginin yaklaşık dört katını devlete ödemektedir. Türkiye’deki asgari ücretin ve refah seviyesinin bu ülkelerin çoğundan daha düşük olduğu göz önüne alınırsa, ekonominin neden kayıt altına alınamadığı daha iyi anlaşılacaktır. Türkiye ile ekonomik ve sosyal refah bakımından benzerlik arz eden Polonya’da bile istihdam üzerine binen vergi, yaklaşık yüzde 40’tır. Türkiye’de bu oranın yüksek olması, dünya ekonomisi ve çalışma hayatı karşısında rekabeti zorlaştıran bir durumdur. Bu yüzden kayıt dışı ekonomi hacmi her geçen gün genişlemekte, üretime katkı sağlayan çalışan kesim yurt dışında çalışma olanaklarını değerlendirmektedir. Bu da Türkiye’nin neden hala gelişmekte olan ülke konumunda olduğunu açıklıyor. İstihdam edilenler ile işsizlerin oluşturduğu işgücü ile emekli, öğrenci ve ev hanımlarını da kapsayan işgücüne dahil olmayanların toplamı çalışma çağındaki nüfusu oluşturur. Kayıt dışılığın bir diğer önemli boyutu olan vergi yükü, sosyal güvenlik kurumlarına prim ödeyenlerin çalışma çağındaki nüfusa oranı ile gösterilir. Bu oran yüzde 88.0 ile Danimarka’da en yüksek seviyededir. İngiltere, Finlandiya ve Almanya gibi gelişmiş ülkelerde yine yüzde 80’in üzerindedir. Türkiye’de ise bu oran yüzde 27.4’tür. prim oranının dünya ortalamasının üzerinde olması kayıt dışı istihdamın artmasına yol açmaktadır. Ekonominin kayıt altına alınması için vergi yükünü azaltılması gerekiyor. Bu yük azaltılmadığı takdirde, vergi ödeyenler kayıt dışı kalanların yerine de ödeme yapmaya devam edecektir. Ekonominin tartışmalı konuları cari açık, işsizlik ve aşırı değerli YTL. Kayıt dışılığın yüksek olması, istihdamın üzerindeki vergi yükünü artırıyor. Bu, pirim ödeme oranlarındaki düşüş nedeniyle sosyal güvenlik sistemini de tehdit ediyor.