Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C S solun yükselişi üzerine söyleşi mevcudiyetinin olumlu yanlarının kabul edilmesini" zorunlu kılmaktadır. 1789 devrimini yapanlarla karşılaştırıldıklarında bugünün Paris’indeki ayaklanmacıların önemli bir farkı vardır. 1789’un devrimcileri Rousseau’nun, Montesquieu’nün, Voltaire’in, Locke’un ve daha nicelerinin düşünceleriyle beslenen zengin bir ideolojik birikime sahiptiler. Esas olarak, araba yakmaktan başka yol yöntem bilmeyen bugünün ayaklanmacılarının tepkileri, ne kadar derinden olursa olsun, şimdilik bastırılmış bir çığlıktan ibaret kalmaya mahkum görünüyor. Bir kere daha kanıtlanmış oluyor ki "devrimci teori olmadan devrimci eylem olmaz". Güney Amerika’da Venezuela’da Chavez ve Bolivya’da Morales’in iktidara gelmesi bir yeni arayışın işareti sayılabilir mi? Kuşkusuz, bütün bu gelişmeler küresel "dip dalga"nın Latin Amerika’daki tezahürleri olarak yorumlanabilir. Sıraladığınız örneklere, yıllardır ABD’nin burnunun dibinde her türlü zorlamaya ve tertibe rağmen bağımsızlığını koruyabilmiş olan Küba’daki Castro’yu, borçlarının yüzde 70’ini ödemeyeceğini IMF’ye kabul ettirebilmiş olan Arjantin’deki Kirchner’i de eklemek yanlış olmaz. Bu iktidarlar, başardıkları ulusal ölçekli mücadeleyi, geniş kapsamlı ve yoğun bir uluslararası ölçekte "mazlum milletler" dayanışması ile bütünlemeye ayrıca özen göstermekteler. Mazlum milletlerinin kurtuluşunun öncülüğünü yapmış olan Gazi’nin ülkesinin bu gelişmelerin dışında kalması elbette ki çok uzun süremez. Brezilya’daki Lula ile Venezuela’daki Chavez’in uygulamaları arasında bir koşutluktan söz edilebilir mi? Lula’nın IMF’nin bildik çerçevesinden çıkmadığı, Chavez’in de TRATEJİ 13 milletleri temsil ediyor’ Fransa’daki şiddet uzun süre yatışmadı Venezuela’nın petrol gelirleri sayesinde ayakta durabildiği söyleniyor. Ne dersiniz? Lula’nın çizgisinin sınırlarını belirleyen petrolsüz olmasından başka faktörler de bulunmaktadır. Küresel iktidarın bu ülkeye dayattığı koşullar, Lula’nın iktidarını başından itibaren ipotek altına sokucu nitelikte ve boyutta olmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen öncesinde taahhüt edilen ve ilk dilimi ödenen kredinin geri kalan bölümünün alınabilmesi için tüm cumhurbaşkanı adayları IMF’ye verilen sözlerin tutulacağını taahhüt etmişlerdir. Bu anlaşmanın altında Lula'nın da imzası bulunmaktadır. Bu durum, bizde, IMF ile yapılan standby anlaşmalarının önceleri yalnızca ekonomiden sorumlu devlet bakanları ve hazine müsteşarları tarafından imzalanmasına karşın 2001 Şubat krizinden sonra koalisyonu oluşturan tüm parti başkanlarına imzalatılmasını anımsatmaktadır. Lula'nın devlet başkanlığı seçiminde başkan yardımcısı adayının Liberal Parti Başkanı Jose de Alencar olması da, seçimi kazanmak için kabul etmek zorunda kaldığı ve fakat başlangıçtaki çizgisiyle çelişen ayrı bir bağlantı oluşturmuştur. Öte yandan, Lula, kolu kanadı kırılmış bir merkezi hükümet devralmıştır. Örneğin, 70 bin kişilik askeri ve sivil polisin ancak 7 bini Lula’nın emrindedir. Geri kalanlar, karanlık bağlantılar içindeki yerel yönetimlerin elindedir. Lula bu yüzden iç huzuru sağlamada yetersiz kalmaktadır. Bizde de kamu reformu adı altında yapılmak istenenlerin varacağı sonuç buna benzeyebilir. Güney Amerika’daki gelişmeler Türkiye için bir örnek oluşturabilir mi? Bu sorunuzun yanıtı, ünlü İngiliz gazetesi Guardian’ın 7 Mart 2005 tarihli sayısında yayınlanmış olan bir yazıda verilmiş gibidir. Yazıda, Arjantin’de Kirchner tarafından gerçekleştirilen başarılı takas operasyonu anlatılırken bu operasyonun Nijerya, Türkiye ve Endonezya gibi ağır borç yükü altındaki diğer ülkelere örnek oluşturması olasılığı üzerinde durulmuştur. Yazara göre, Türkiye başta olmak üzere ağır borç yükü altındaki bu ülkelerin Arjantin’in yolunu izlemeleri olasılığı çok zayıftır; çünkü bu ülkeler "oyunu kitabına göre oynamaktadırlar". Yazar, kastettiği kitabın, IMF başta olmak üzere mâlum küresel iktidar odakları tarafından dayatılan kararları ve kuralları ifade ettiğini belirtmeye, haklı olarak gerek görmemiştir. Latin Amerika Liderleri: Chavez, Lula, Krichner