Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Pakistan’ı ve İsrail’i de içine alan bir nükleer yay oluşabilecek ve bu gelişim başta Körfez Bölgesi olmak üzere Ortadoğu’daki jeostratejik dengeleri değiştirebilecek, bölgede yeni bir nükleer silahlanma yarışını da başlatabilecektir. MERKEZİ JEOPOLİTİK KONUM İran, Avrasya’nın yaşam sahasını oluşturan Orta Asya, Ortadoğu ve Kafkasya içinde merkezi bir konuma ve bu konumu ile Ortadoğu’yu Orta Asya ve Kafkasya ile birleştirme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle de İran kontrol edilmeden Avrasya’nın yaşam sahasının bütününe egemen olmak mümkün değildir. Ayrıca İran, coğrafi konumu ile küresel ekonomilerin en önemli enerji kaynağı olan Körfez Bölgesi’ni ve kritik Hürmüz Boğazı’nı denetleyebilmekte; Körfez Bölgesi ülkelerini ve bu ülkelerin petrol kaynaklarını etkileyebilmektedir. Bu nedenle de İran’daki rejim kontrol edilmeden, küresel enerji güvenliğini garanti etmek de mümkün değildir. İran önemli enerji kaynaklarına (dünya petrol rezervlerinin yüzde 8.5’i ve dünya doğal gaz rezervlerini yüzde 14.5’i) ve enerji kaynakları ile de küresel enerji güvenliği içinde önemli bir yere sahiptir ve küresel ekonomilerin kontrolü açısından İran’ın enerji kaynakları önem taşımaktadır; oysa İran, Avrasya’nın yükselen güçleri Çin ve Hindistan ile birlikte yeni enerji akışı projeleri geliştirmektedir. Kontrol dışındaki bu potansiyel enerji akışı, ABD’nin küresel çıkarlarına ters düşmektedir. hava saldırıları ile birlikte Basra ABD temel olarak, İran’ın yönlendirilecek Körfezi’nden petrol çıkışının engellenmesini önlemek ile Hürmüz Boğaz’ında ve çevresinde kısıtlı rejimini hedef alıyor. Was amacı hedefli işgal tipi harekat da gerekebilecektir. hington’un bu ülke ile ilişki ‘ÇIKMAZIN BOYNUZU’ ABD’nin stratejisinin ‘ağırlık merkezi’ İran’daki lerinin daha da gerilmesi ve rejimdir; rejimi değiştirmek ise kolay değildir. Bu nedenle de ABD’nin İran stratejisinin henüz olası müdahale Türkiye’yi uygulanmadan ‘çıkmazın boynuzlarına’ oturduğu söylenebilir. Bu nedenle de ABD’nin İran konusunda zorlayabilir. kafası karışıktır. Bu, ABD’nin İran’a karşı neyi nasıl Oysa, sadece nükleer programın kontrol altına alınması ile ABD’nin İran ile ilgili tüm çıkarlarını gerçekleştirmesi mümkün değildir. ABD’nin İran ile ilgili tüm çıkarlarının gerçekleşmesi ancak rejim değişikliği ile mümkün olabilmektedir. Coğrafi büyüklüğü ve askeri yetenekleri dikkate alındığında, işgal tipi bir harekat ile İran’da rejim değişikliği zor bir olasılık gibi görünmektedir. ABD’nin konvansiyonel yeteneklerindeki tahditler ve kamuoyunda yükselen savaş karşıtlığı dikkate alındığında bu tür bir olasılık daha zora girmektedir. Ancak, ABD bu güne kadar muhalif grupları ve etnik farklılıkları rejim değişikliği istikametinde ciddi bir şekilde harekete geçirememiştir. Ayrıca, işgal tipi askeri harekat dışındaki yöntemlerle rejim değişikliği zaman tüketicidir. İran’ın ne zaman nükleer yetenek kazanabileceği konusundaki değerlendirmeler ise genellikle 25 yıl arasında değişmektedir. Bu durumda, ABD’nin tüm çıkarlarını gerçekleştiremese bile nükleer tesislerin havadan vurulması gündeme gelebilecektir. İsrail’in veya ABD’nin veya birlikte her ikisinin İran’ın nükleer tesislerini vurması durumunda İran, Basra Körfezi’nde, Hürmüz Boğazı’nda ve Körfez ülkelerinde etkili olarak bölgesel petrol arzını aksatabilecek, Irak’ta ABD çıkarlarına veya her hangi bir yerde ABD ve İsrail çıkarlarına asimetrik yöntemlerle darbeler vurabilecektir. Nükleer tesislere yapması konusunda karara ulaşamadığı anlamına da gelebilmektedir. Oysa, İran’ın en kötü olasılığı hesapladığı, kabullendiği ve tavrını belirlediği gözlemlenmektedir. İran hedefini aşamaması durumunda ise ABD’nin Avrasya jeostratejisi, hatta küresel üstünlüğü de zora girebilecektir. Çünkü, Z. Brzezinski’ye göre ‘ABD’nin küresel üstünlüğü, Avrasya kıtasındaki nüfuzunu ne kadar süre ile ve nasıl bir ehliyetle sürdürebileceğine bağlıdır.’ İran hedefini aşamamış ABD, hem Avrasya’daki nüfuzunu hem de küresel psikolojik üstünlüğünü kaybedebilecektir. Ayrıca, Avrasya satranç tahtasında tek şahla kalan ABD’nin karşısındaki şahlar ise zaman geçtikçe çoğalmakta ve ABD’nin işi daha da zora girmektedir. Yeni şahlar, çıkarları gereği, açıkça olmasa bile İran’a destek de vermektedir. Önümüzdeki süreç içinde zorlu güvenlik şartlarını karşılamak zorunda kalacak olan Türkiye ayrıca, ABD’nin İran’a olası müdahalesi nedeni ile karşılaşabileceği talepler nedeni ile de zorlanabilecektir. Çünkü, İran’a komşu olan Türkiye, özellikle de coğrafyasının sağladığı George W. Bush imkanlarla ve coğrafyası üzerinde Soğuk Savaş döneminde ABD kullanımına açtığı üsleri ile ABD’nin olası müdahalesini kolaylaştırıcı imkanlar sağlayabilmektedir. Ayrıca ABD’nin, Türkiye’nin ağırlığını, İran’a karşı psikolojik bir baskı aracı olarak kullanmak istemesi de beklenmelidir. Çünkü, çevreleme veya doğrudan müdahale seçenekleri içinde Türkiye’nin coğrafyası ve etkinliği ABD’nin İran stratejisine önemli avantajlar sağlayabilmektedir. ABD talepleri karşısında Türkiye’nin tutumu, Türkiyeİran ilişkilerinde potansiyel bir gerginlik nedeni de olabilecektir. Ayrıca, nükleer yetenek kazanacak İran’ı dengelemek için zaman içinde Türkiye, konvansiyonel ve konvansiyonel olmayan yeteneklerini gözden geçirmek zorunda da kalabilecektir. Türkiye’nin en önemli çıkarı bölgesel istikrarın korunması ile ilgilidir. Oysa, ABD’nin Ortadoğu’daki her girişimi bölgesel istikrara yeni bir darbe indirmektedir. Ayrıca, hem İran, hem de Türkiye bölgenin ev sahipleri, ABD ise pek de istenmeyen misafirdir. ABD’nin İran hamlesinin veya ataletinin Pax Amerikana’nın sonunun başlangıcı olup olmayacağını ise zaman gösterecektir. C S TRATEJİ 5 BAŞARISIZ KONTROL GİRİŞİMİ Görüldüğü gibi ABD’nin İran ile ilgili çıkarları ve ilgisi sadece nükleer program ile ilgili değildir ve İran ABD için önemli bir hedeftir. ABD bu güne kadar Avrupa ülkeleri üzerinden İran’ın nükleer programını kontrol altına almaya gayret göstermiş, ancak başarılı olamamıştır. İran’ın Avrupa için tehdit oluşturmaması ve İran doğal gazının Avrupa için önemli bir kaynak oluşturması gayretleri olumsuz etkileyebilmiştir. ABD’de askeri seçeneklerin yanı sıra ekonomik ve politikdiplomatik çevreleme stratejileri ile İran’ı nükleer gayretlerinden vazgeçirme olasılıkları da tartışılmaktadır. ABD’de ayrıca, Körfez Bölgesi petrol çıkışının Hürmüz Boğazı’na bağımlılığının azaltılması tedbirleri; hatta nükleer yetenek elde etmiş İran’la birlikte yaşamanın çareleri de tartışılmaktadır. ABDİran ilişkilerindeki taraflar ise sadece ABD ve İran’dan ibaret değildir; AB’yi temsil eden İngiltere, Fransa ve Almanya ile birlikte Rusya ve hatta Çin ve Hindistan da oyunun içindedir. DİPLOMASİ