Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 ükümetin hazırladığı tasarı İngiltere’de ‘ortalığı karıştırdı.’ Tasarının geleneksel İngiliz adaleti ve devletinin temeli olduğu kabul edilen ‘Magna Carta’nın ruhunu dinamitlediği’ yorumları yapılıyor. Tartışmaların merkezine sürekli ülkede yaşayan Müslümanların oturtulmasının ise geleneksel bir arada yaşama düzenini bozduğuna inanılıyor. H 20 yıllık dönemde terörist saldırı olarak nitelendirilecek girişimlerin listesinin yapılarak uygulamada geriye yönelik işlerlik prensibi kazandırılmak istenmesi daha da ilgi çekici bir boyut. Bu listede 11 Eylül ya da 7 Temmuz saldırılarına yer verilmesine kimsenin itirazının olmayacağı açık. Ama bunun ucunun daha nereye kadar gideceği konusu da yoğun tartışma konularından biri. Ayrıca nerede kaldı konuşma ve ifade özgürlüğü. Müslümanlara yönelik yaklaşım C S TRATEJİ ÇİZGİLİ DÜNYA AB’de Siyaset sağa kayıyor SAĞ SAĞ SAĞ SAĞ SAĞ The Economist 24 Eylül dında yatan nedenlerin başında yasanın geleneksel İngiliz adaletinin ve devletinin temeli olduğu kabul edilen Magna Carta’nın ruhunu dinamitlediği ve her tutuklunun bekletilmeden derhal mahkemeye çıkartılması anlamına gelen habeas corpus imtiyazını/hakkını ortadan kaldırdığı inancı yer alıyor. İlk eleştiri noktası, yeni yasayla işlerlik kazandırılmaya çalışılan ve güvenlik kuvvetlerine şüphelileri 14 günden 3 ay kadar hiç bir suçlamada bulunmadan göz altında tutabilme yetkisinin verilmesi. Bu İngiltere’de yasal olarak mahkemece karara bağlanmış 6 aylık hapis cezasının uygulamadaki karşılığına denk geliyor. Amerika’nın Guantanamo uygulamalarını eleştiren siyasiler ve sivil toplum kuruluşları için bu kabul edilemez, İngiliz adaletinin ruhuna aykırı bir düzenleme. Yasaya muhalefet eden çevreler IRA ile mücadelenin zirvesi olarak nitelenebilecek 1970 ve 1980’ler boyunca dahi akla böyle bir kısıtlamanın gelmediğini ve göz altı süresinin sadece 7 gün olduğunu söylüyorlar. Terörle sarsılan İngiltere’de neredeyse herkes polise ve güvenlik kuruluşlarına terörle daha etkin mücadele için daha fazla yetki verilmesini isteyerek geleneksel yasal haklarından bir takım ödünleri kabullenirken bu kadar ileri gitmek istemedikleri anlayışı karşımıza çıkıyor. İkinci ve belki de daha rahatsız edici bulunan eleştiri konusu terörü öven ya da yücelten açıklamalarda bulunan kişilerin de terörist farzedilerek yargılanması önerisi. Hatta yasayla son iğer bir nokta ise bu yasa ve mücadele girişimlerinin merkezine sürekli İslami terörizmin oturtulması. Bunun ülkede var olan geleneksel barış ve bir arada yaşama geleneğini ve düzenini bozduğuna inanılıyor. Hükümet ve güvenlik kuvvetleri bir yandan Müslüman topluluğunun liderleriyle görüşüp işbirliği içinde hareket edilmesini talep ederken diğer yandan bu yeni yasal düzenlemelerle Müslüman toplumunun toplumsal hayat ve düzenden uzaklaştırılması korkusu hakim. Özellikle İslam’ın her türlü radikalizmle eşleştirilir olması işleri daha da zorlaştırıyor. İngiliz hükümeti ülkedeki Müslümanları ve yaklaşımlarını anlayabilmek ve daha doğru tanımlayabilmek için özel yapılar ve görev kuvvetleri dahi organize etmeye çalışıyor. Müslüman toplulukların liderlerini, bilim adamlarını ve Müslüman siyasetçileri bünyesinde barındıracak bu yapılanmaların İngiliz Müslümanları arasında radikalleşmeye ve sonuçta teröre yol açan faktörleri anlamayı, tanımlamayı sağlayacağına inanılıyor. Kısacası İngiltere’de nerede geleneksel değerlerimiz söylemi çerçevesinde yürütülen yeni terörle mücadele yasası tartışmaları aslında bir anlamda tüm toplumu terörle nasıl mücadele edilir konusunda uyanık hale getirip, karar alma sürecinin içerisine çekmiş durumda. Herkes konunun kendisiyle ve içerisinde yaşadığı toplum, ilke ve değerlerle doğrudan ilintili olduğunun farkında. Bu Türkiye’de sürekli olarak konuşulan terörle mücadele sadece askerlerin ve güvenlik kuvvetlerinin görevi ve işi değildir, daha geniş bir perspektif gerektirir argümanını da destekliyor. Soruna sağlıklı bir çözüm ya da yöntem bulmanın yolu toplumca konuyu her boyutuyla tartışarak bir sonuca varmaktan geçiyor. Bunu dışarıdan birilerinin dayatmasını ve çözmesini beklemenin anlamı yok. Türkiye’de toplumsal ve siyasal hayat ve süreçteki eksiklik bu gibi gözüküyor. D The Guardian 6 Ekim The Independent 9 Ekim The Gurdian 11 Ekim i The Independent 11 Ekim