23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 C S üzakere Çerçeve Belgesinin ardından TRATEJİ M TürkiyeAB ilişkileri Erhan Akdemir AB uzmanı/ATAUM B tarihi bir adım atarak ve kendi geleceği açısından vahim sonuçlara neden olabilecek bir durumu önleyerek ve hatta uluslararası arenada güvenilir bir uluslararası aktör imajını da kurtararak Türkiye ile müzakerelere resmi olarak başlamıştır. Müzakerelere başlanabilmesi için gerekli olan ve müzakerelerin yol haritasını oluşturan "Müzakere Çerçeve Belgesi" ise müzakerelere başlanması kararının öncesinde gerek Türkiye–AB ilişkileri açısından gerek AB’nin kendisi açısından oldukça sıkıntılı saatlerin yaşanmasına neden olmuştur. Avusturya’nın son dakikaya kadar Müzakere Çerçeve Belgesi’nin içeriğine yönelik değişiklikler talep etmesine rağmen özellikle AB dönem Başkanı İngiltere’nin büyük çabalarıyla ve Viyana yönetiminin Hırvatistan ile müzakerelere de başlanması karşılığında metin üzerinde bir uzlaşıya varılmıştır. Her aday ülkenin AB müktesebatını ne kadar sürede kabul edip, yürürlüğe koyacağının ve etkili bir şekilde uygulayacağının saptanması, aday ülkenin AB’ye hangi koşullarda katılabileceğinin belirlenmesi ve AB üyeliğinin getireceği yükümlülüklerin karşılanabilecek duruma gelinebilmesini ifade eden müzakere süreci aynı zamanda "Avrupa Mevzuatına Uyum" olarak da görülmekte ve AB hukuk sistemine ve politikalarına uyumlaşma anlamına da gelmektedir. Müzakere sürecine geçilmeden önce aday ülke ile AB Komisyonu’nun ortaklaşa yürüttükleri "Tarama Süreci" başlatılmaktadır. Tarama süreci birliğe katılacak olan aday ülkenin ulusal mevzuatının AB müktesebatı ile karşılaştırıldığı ayrıntılı bir inceleme sürecidir. 20 Ekim’de "Bilim ve Araştırma" başlığıyla başlayacak olan tarama sürecinin yaklaşık bir yıl kadar sürmesi beklenmektedir. Ayrıca, taraması biten başlıkların, bütün tarama sürecinin bitmesi beklenmeden müzakerelerine başlanabilecektir. A bölüm özünü, üçüncü bölüm ise prosedürünü içermektedir. Müzakerelerin kuralları ile ilgili ilk bölümde, Türkiye’den beklentilere, müzakerelerin ilerlemesine ve askıya alınmasına ilişkin koşullara yer verilmektedir. Müzakere Çerçeve Belgesi’nin "müzakerelerin özü" başlıklı ikinci bölümünde AB müktesebatına ilişkin sorumluluklara yer verilmektedir. Üçüncü bölümde ise, AB Komisyonu’nca, Türkiye’nin belli alanlarda müzakerelerin başlatılabilmesi için hangi derecede hazırlıklı olduğu değerlendirilecektir. Belge üzerinde Türkiye ile AB arasında halen uzlaşılamayan konular yer almaktadır. Bunlar, müzakere sürecinde halledilebilecek sorunlar olarak kabul edilmektedir. Türkiye hangi konularda rahatsız olduğunu AB’ye iletmiştir. Uzlaşılamayan konularda ise müzakere sürecinde çözüm aranacaktır. Müzakere Çerçeve Belgesi’nin gerek olumlu gerek olumsuz yanlarına değinecek olursak; olumlu açıdan, burada en önemli konu tabiî ki Türkiye’nin en sonunda AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamış olmasıdır. Müzakerelere başlayan bir Türkiye’nin artık çok daha net bir hedefi bulunmaktadır. Hedefi tam üyeliktir. Müzakere Çerçeve Belgesi’nde de bunun aksi yönünde yani bir imtiyazlı ortaklık yönünde herhangi bir ibare kullanılmamıştır. AB ruhu çelişkisi üzakere Çerçeve Belgesi’nin olumsuz yanlarına değinecek olursak, belgede müzakerelerin hedefinin her ne kadar tam üyelik olduğu belirtilse de bunun sonucunun bugünden garanti edilemeyeceği yani bu sürecin ucu açık bir süreç olduğu belir ürkiye ile üyelik görüşmelerini başlatan AB, uluslararası arenada ‘sözünde durma’ konusunda da rahat bir nefes aldı. AB’nin saatleri durdurmasına neden olan belge, Türkiye ile birlik arasında bundan sonraki süreç için önem taşıyor. Belge üzerinde uzlaşılmasına karşın, üzerinde anlaşmaya varılamayan konular süreç içinde müzakere edilecek. T Belgenin bölümleri B ile Türkiye arasında yürütülecek müzakerelerde yol haritasını oluşturan Müzakere Çerçeve Belgesi üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm müzakerelerin kurallarını, ikinci M A tilmektedir. Tam üyeliğin gerçekleşmemesi durumunda, Türkiye’nin en sıkı bağlar ile AB kurumlarına bağlanHazmetme ve referandum masının talep edilmesi de belgede yer alan bir diğer kuşkulu ifadedir. üzakere Çerçeve Belgesi’nin Türkiye ile AB arasındaki en ciddi olumsuz yanlarından bir diğeri sorun hiç şüphesiz Kıbrıs konusu olahazmetme kapasitesi meselesidir. Buna caktır. Bu konu müzakereler aşamasınkısaca değinecek olursak, oldukça muğda AB–Türkiye ilişkilerinin geleceği lak ifade olan hazmetme kapasitesi neaçısından da oldukça ciddi bir tehlike ye göre hangi ülkeye göre veya hangi oluşturmaktadır. Bu çerçevede, Güney duruma göre saptanacaktır. Türkiye üzeKıbrıs Rum Kesimi ile ilişkilerin norrine düşen tüm yükümlülükleri yerine malleştirilmesi çağrısı ve özellikle getirdikten sonra Malta çıkıp ben TürkiGümrük Birliği Ek Protokolü’nün tüm ye’yi hazmedemiyorum derse bu ne anyükümlülüklerinin Güney Kıbrıs Rum lama gelecektir. Kesimi de dahil tüm AB üyesi ülkeleUnutulmamalıdır ki, tüm konu başlıkre ayrım yapılmaksızın ve tam olarak larında müzakerelerin tamamlanmasının uygulanması isteği ve ayrıca 2006 yılında da gelinen durumun gözden geardından, Komisyon, taslak Katılım Antçirilecek olması müzakerelerin gelelaşması hazırlayacak ve Antlaşmaceğini de tehlikeye düşürmektedir. Burada üzerinde özenle durulInternatıonal Herald Tribune 6 Ekim ması gereken bir konu bulunuyor. O da şudur; AB bundan birkaç ay önce, Türkiye’nin Gümrük Birliği Anlaşması’nı Güney Kıbrıs Rum Kesimi de dahil on yeni ülkeye teşmili sırasında yayınlayacağı Deklarasyonun içeriğinin kesinlikle Ek Protokolün ruhuna aykırı olmaması gerektiğini belirtmişti. Ek Protokolün ruhuna aykırı olmaması gerektiğinin anlamı ise, Gümrük Birliği’nin ayrım gözetilmeden tüm üye ülkelere uygulanması ve uygulama esnasında da gerek hava gerek deniz limanlarının yani AB’nin serbest dolaşım haklarının kısıtlanmaması yani AB’nin üzerine inşa edildiği temel özgürlüklerin kısıtlanmaması, kısıtlanamayacağıdır. Ancak, bugün Türkiye’nin Müzakere Çerçeve Belgesi’ni dikkatlice okuduğumuz da AB’nin Türkiye’ye yönelik uzun geçiş dönemleri, derogasyonlar (kısıtlamalar), özel düzenlemeler ve koruma önlemleri aldığını görüyoruz. Hatta AB Komisyonu bunları, kişilerin serbest dolaşım özgürlükleri, yapısal politikalar ve tarım gibi alanlarda da kullanabileceğini teyit etmektedir. Şimdi, bir yandan serbest dolaşımın kısıtlanamayacağının üzerinde önemle dururken, diğer yandan müzakerelere başlamış bir aday ülke için hayati değer taşıyan bir belgeye bu tür ifadelerin yerleştirilmesi ister istemez insanın aklında bazı soruları getirmektedir. M ?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear