27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Akvaryumculuğa Japon balığı ile başlayın… Doç. Dr. Mahmut YANAR Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi A kvaryum balıkçılığı sektörü dünyada yılda 9 milyar dolar, yurdumuzda ise 10 milyon dolar gibi bir ticaret hacmine sahiptir. Bu sektör ülkemizde son yıllarda hızlı bir şekilde gelişmiş ve önemli bir iş kolu durumuna gelmiştir. Bugün ülkemizin her kentinde akvaryum balıkları satan çok sayıda dükkanlar ile amatör ve az da olsa profesyonel yetiştiriciler bulunmaktadır. Yurdumuzun coğrafik olarak en büyük akvaryum balığı pazarı olan Avrupa’ya yakın oluşu, diğer taraftan Akdeniz ve Ege bölgelerinin kıyıya yakın kesimlerinin subtropikal (yarı ılıman) iklim özelliğinde oluşu, akvaryum balıkları yetiştiriciliği için önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Ancak sektör daha çok ithal balığın pazarlanmasına yönelik gelişmektedir. 2000 yılına değin ithalat genellikle Singapur’dan karşılanmaktaydı. Daha sonra bu pazarda yakın komşumuz olan Suriye’nin de önemli ağırlığı hissedilmeye başladı. Tüketilen balığın ne kadarının ithal ve ne kadarının yerli üreticilerden karşılandığını belirlemek ise resmi kayıtlardan anlamak pek olanaklı değil. Daha az gümrük vergisini ödemek için, kolideki balık sayısının gerçeğinden daha az beyan edildiği bilinmektedir. Diğer taraftan Suriye’ den getirilen balıklar gayri resmi olarak yurda sokulmaktadır. Bu durum bir taraftan devleti vergi zararına uğratırken, diğer taraftan yerli üreticiler haksız bir rekabetle karşı karşıya gelmektedir. Bu dışsal sorunlara, yerli üreticilerin yeteri kadar teknik bilgilere sahip olmayışları da eklenince, ithal balıklarla rekabet edilmekte zorlanılmaktadır. Kendi zevkimiz için balıkları küçük bir alanda tutmak ne ölçüde doğrudur? Aslında tüm hayvanlar özgür doğar ve özgür yaşamak ister. Bu nedenle tutsaklığı kolay kolay kabullenemezler. Şayet insanoğlu, akıl ve zekasıyla canlıları denetimi altında tutmak istiyorsa, hayvanların biyolojilerinden kaynaklanan özelliklerine saygı göstermeli ve bu hayvanların tutsaklığından kaynaklanan acıyı en aza indirmelidir. Bu bakımdan akvaryumumuza aldığımız balığa kendi doğal ortamlarına benzer olanaklar yaratmamız, her şeyden evvel etik bir zorunluluktur. Öyle ki, bazen gözlemlediğimiz içi hıncahınç balık doldurulmuş, kirlilikten gözgözü görmeyen kötü akvaryum koşulları, hayvanlar nezdinde, bir zamanlar insanlar için öngörülen Nazi toplama kamplarındaki koşulları anımsatacak düzeydedir. Evde akvaryum beslemenin ne gibi rahatlatıcı etkileri vardır? Güzel dizayn edilmiş, içerisinde güzel akvaryum balıklarının yer aldığı bir akvaryum, insanın psikolojisi üzerinde rahatlatıcı etkiler bırakır. Bu uğraşının stresi azalttığı bilinmektedir. Bazı psikiyatristlerin bunalımda olan gençlere evlerinde bir hayvana bakmalarını önermeleri boşuna değildir. Çoğu şeyin yapay olduğu dünyamızda bizlere kısmen de olsa doğal yaşamı tattırır. Ayrıca boş zamanlarını kahve köşelerinde geçiren gençlerin bu gibi uğraşlarla vaktini değerlendirmeleri daha yararlı olacaktır. Akvaryumda beslenen balıkların çok çabuk öldüğü yönünde vatandaşların şikayeti var. Ne gibi önlemler alınması gerekiyor, vatandaş nelere dikkat etmeli? Bunların pek çok nedenleri vardır: Kötü nakil ve stoklama koşullarına maruz bırakıldıkları için ithal balıklarda ölüm oranları daha çok görülmektedir. Diğer taraftan gerek akvaryumcuların ve gerekse akvaryum meraklılarının gerekli teknik bilgilere sahip olmamaları da bu olumsuzluklarda başı çekmektedir. Akvaryum meraklılarının başlıca aşağıdaki unsurlara dikkat etmelidirler. 1. Mümkünse yerli balık tercih edilmelidir. 2. Akvaryumcudan balık alınırken, genel görüntüsüne, rengine, yem almasına, hareket ve davranışlarına iyi bakılmalıdır. 3. Bu işe ilk başlayanlar, "Japon" veya "lepistes" gibi bakımı kolay balıkları seçmelidirler. 4. Balıklara gereksinimi kadar yem atılmalıdır. Fazla atılan yem akvaryumu kirleterek hastalık etmeni oluşturur. Ayrıca atılacak yemin kaliteli olmasına özen gösterilmeli ve arası da canlı yem verilmelidir. 5. Akvaryuma konacak balık sayısı akvaryumun büyüklüğüne göre ayarlanmalıdır. 100 lik bir akvaryuma konacak balıkların toplam kütlesi 100 g’ ı fazla geçmemelidir. 6. Su değişimi haftada 1 kez, suyun % 50’ si değiştirilerek yapılmalıdır. Ancak biyolojik filtre varsa bu değişimin 2 hafta da bir aralıklarla yapılması yeterlidir. 7. Akvaryuma eklenecek suyun, dinlendirilerek kloru uçurulması ve sıcaklığının akvaryumdaki su sıcaklığına eşit olmasına özen gösterilmelidir. 8. Biyolojik dengenin sağlanması nedeniyle akvaryuma bitki konmasının balık sağlığı ve su kalitesi açısından büyük önemi vardır. Akvaryumda beslenen balıkların evde yaşayanlara zararı olur mu? Balıklar biyolojik olarak insanlara çok uzak bir hayvan grubudur. Dolayısıyla hastalık etmenleri de çok farklıdır. Bu nedenle balıklardan insanlara geçen hastalık etmenleri yok denecek kadar azdır. Akvaryum balıklarının kaçak yollardan yurt içine girişi varmı? Denetimsiz giren balıkların ne gibi sakıncaları olabilir? Ülkemize akvaryum balıkları uzak doğu ülkeleri ve Suriye’den girmektedir. Özellikle Suriyeden giren balıklar gayriresmi yollardan yurt içine sokulmaktadır. Yurdumuzun doğal sularında olmayan yabancı balıkların doğal sularımıza girmesi, doğal stoklarımız açısından önemli riskler oluşturur. Özellikle yabancı balıklarla gelen hastalık etmenleri, doğal sularımıza bulaşarak ciddi balık kayıplarına neden olabilir. Bu nedenle bunların sıkı bir veterinerlik kontrolünden geçmesi gerekir. Zaten bu konuyla da ilgili mevzuat da bulunmaktadır. Önemli olan bunları hayata geçirmektir. 26
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear