28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

TZOB’un kırmızı et hayvancılığı raporu sektöre ışık tutuyor Üretici yeme çalışıyor Yusuf ÖZKAN ZMİR Ülkemiz, tüm iyileştirme çalışmalarına karşın kırmızı et açığını kapatamıyor. Uzmanlar, gereksinmenin olabildiğince sığır dışındaki diğer hayvanlardan karşılanması yönünde çalışmaların hızlandırılmasını isterken, kaçak hayvan girişlerinin de polisiye önlemler yerine, fiyat istikrarıyla korunabileceğine dikkat çekiyor. Üreticinin en büyük girdi maliyetini oluşturan yemle, et fiyatlarının son yıllardaki değişimi incelendiğinde, sürecin yetiştirici aleyhine işlediği açıkça gözleniyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) Kırmızı Et Hayvancılığı Raporu’na göre ülkemiz dünyada, kesilen sığır ve dana sayısında 36., üretimde 34. sırada yer alıyor. Kesilen koyun ve kuzu sayısında 7., üretiminde 6., kesilen keçi sayısın İ da 15., üretiminde 11., kesilen ve üretilen manda sayısında da 17. sırada bulunuyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) geçen yılki verileri incelendiğinde, dünya büyükbaş et üretiminde en büyük payı, yüzde 23.6 ile Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Asya kıtası alıyor. Bunu, yüzde 21.1’le Amerika, yüzde 20.1’le de Kuzey Amerika izliyor. Son eklenenler dışındaki 15 AB üyesinin payı ise yüzde 12.1. 5 milyon 616 bin tonluk dünya büyükbaş et ithalatında da başı Asya ülkeleri çekerken, 5 milyon 685 bin ton olan dünya büyükbaş et ihracatında da ilk sırada, yüzde 37.3’lük payla Güney Amerika ülkeleri yer alıyor. TÜRKİYE’DE DURUM DİE verilerine göre, 2003 yılında ülkemizde toplam 366 bin 658 ton kırmızı et üretildi. Bunun yüzde 79,2’si sığır ve dana, yüzde 17.2’si koyun, yüzde 3.1’i keçi ve yüzde 0.5’i de mandadan sağlandı. Yine 2003’te 1990 yılına oranla, gerek ekonomik krizler, gerekse yanlış ekonomi politikaları nedeniyle, sığır eti üretiminde yüzde 11.73, koyun eti üretiminde yüzde 56.11, keçi eti üretiminde yüzde 49.03 ve manda eti üretiminde de yüzde 85.07’lik bir azalış yaşandı. Tarım Bakanlığı Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü’nün (TEAE) et ve et ürünlerini ele aldığı Nisan 2005 tarihli raporunda da, sektördeki durgunluğun sürdüğüne dikkat çekildi. Raporda, "Çeşitli dünya ülkelerinde salgın hastalıkların sürmesi ve yayılma eğilimi göstermesi, Türkiye’nin kırmızı et dış ticaretini tamamen durdurmuştur. Bu durum et ithalatını da engellerken, yurt içindeki hayvan hastalıkları nedeniyle de istenen ihracat rakamlarına ulaşılamamıştır" denildi. Türkiye’de geçen yıl kişi başına düşen büyükbaş et tüketimi 5.5, küçükbaş et tüketimi de 4.5 kilogram oldu. Veriler, TZOB araştırmasına, "Büyükbaş et tüketimindeki yıllık değişimlere bakıldığında dünya ve civar ülkelerimizde 2002 yılında artışlar olmuşken ülkemizde yüzde 6.3’lük bir azalış olduğu görülmektedir. 2003 yılında ise ülkemiz tüketimde yüzde 19.5’lik bir artış gerçekleştirmiş, 2004 yılında ise yüzde 0.3’lük bir azalış olmuş. 2005 yılında ise tüketimde değişme olmayacağı öngörülmektedir. Şu bir gerçek ki üretimdeki istikrarsızlık tüketime de yansımakta, dolayısıyla ülkemiz açısından pek de iç açıcı olmayan bir tablo ortaya çıkmaktadır" yorumuyla yansıdı. Kırmızı et hayvancılığı ve sanayisinde, en büyük sorunu diğer bir çok alanda olduğu gibi sektörün yeterince önemsenmemesi oluşturuyor. Pazar ve fiyat garantisi altında çalışamayan yetiştiriciler, kaliteli ve yeterli oranda hammaddeye de ulaşamıyorlar. İşletmeler, mevsimsel dalgalanmalara bağlı olarak düşük kapasitelerle çalışmak zorunda kalıyorlar. Ülkemizde, hemen hemen bütün hayvan hastalıklarına da rastlanması, sektörü özellikle ihracat açısından sıkıntıya sokuyor. Kayıt ve istatistiklerin de sağlıklı tutulmadığı sektörde, bir çok kişi "merdiven altı" üretim yaparak halk sağlığıyla oynuyor. Soğuk zincirin kurulamaması, çevrenin kirletilmesi, çalışanların eğitimsizliği gibi kriterlerin yanı sıra, özellikle koyun, keçi ve manda türlerine yönelik herhangi bir desteğin olmaması da beklentilerin karşılanmamasına neden oluyor. Yetiştiricinin üretim sürecinde ekonomik sorunlarını ortaya koyacak önemli bir veri ise, en büyük girdi maliyetini oluşturan yem fiyatlarında yaşanan değişim. Yıllara göre sığır eti ve yem fiyatları karşılaştırıldığına, özellikle geçen yıl yaşanan sıkıntılar gözler önüne seriliyor. Durum, TZOB raporunda şu yorumla yer alıyor: "Üretici 1 kilogram et satarak 1999 yılında 24.8 kilogram besi yemi alabilirken, sırasıyla 2000 yılında 20.2 kilogram, 2001 yılında 16.7 kilogram, 2002 yılında 17.6 kilogram, 2003 yılında 24.3 kilogram ve geçen yıl da 18.2 kilogram yem alabilmiştir. Genel bir değerlendirme yapıldığında, üreticinin alım gücü 1999 ve 2003 yıllarında en fazla, 2001 yılında ise en düşük değerlere ulaşmıştır. Aynı şekilde üretici bir kilogram et satarak 1999 yılında 27.9 kilogram yemlik arpa alabilirken, 2000 yılında 27.3 kilogram, 2001 yılında 26 kilogram, 2002 yılında 29 kilogram, 2003 yılında 34.7 kilogram ve 2004 yılında ise 20.3 kilogram yemlik arpa alabilmiştir. Üreticinin alım gücüne bakıldığında 2003 yılında en yüksek değere , 2004 yılında ise en düşük değere ulaştığı görülmektedir. Besicilikte yem, hayvan alım fiyatları dikkate alınmazsa en önemli maliyet kalemi olarak kabul edilmektedir. Yem fiyatlarındaki yüksek artışlar ve et fiyatlarındaki istikrarsızlık üreticinin alım gücünü zayıflatmakta, ileriye yönelik üretim planlaması yapmasını engellemektedir. Bunun yanında besiye başlayan birçok üreticinin yem ihtiyaçlarını yem fabrikalarından vadeli olarak temin etmesi fiyatlara yansımakta, bu da üreticiyi zor durumda bırakmaktadır. Et üretiminde girdi bazında herhangi bir desteğin olmaması, ürün bazındaki desteklerin ise yetersiz olması da üretimi olumsuz etkileyen bir diğer önemli nokta olarak dikkat çekmektedir." DESTEKLEMELER Bir çok sektörde olduğu gibi kırmızı ette de destekler yetersiz. Sığır eti fiyatlarının AB ülkelerindekilerle karşılaştırması yapıldığında, geçen yıl AB’de kilogramı 2.6 avro olan etin, ülkemizde ortalama 3.7 avrodan satıldığı gözleniyor. AB ülkelerinde üretimin düşüklüğü nedeniyle, koyun ve kuzu etinde ise tersi bir durum yaşanıyor. AB’de 4.8 avro olan kuzu ve koyun eti ülkemizde 3.6 avro düzeylerinde seyrediyor. AB, 1964 yılından bu yana sığır ve dana eti üretimini, "ortak piyasa düzeni" (OPD) adı altında destekliyor. 2003 yılında hayvancılığı ortak bütçenin yüzde 29’u ayrıldı. Bunun yüzde 18.8’ini sığır ve dana eti, yüzde 4’ünü de koyun, keçi etine yönelik destekler aldı. TZOB verilerine göre, 2003 yılında sığır ve dana etine ayrılan 8 milyar 870 milyon avroluk bütçenin 7 milyar 780 milyonluk bölümü, sığır ve dana eti müdahale alımları için kullanıldı. Ülkemizde ise besiciliğe belli zamanlarda bütçeden artan bölümle sınırlı kalmak üzere bazen hayvan başına, bazen de karkas (iç organlarından ayrılmış ve temizlenmiş kısım) ağırlık üzerinden ödemeler yapıldı. Son olarak geçen yıl, karkas ağırlığı 190 kilogram ve üzerinde olan hayvanlar için kilogram başına ilk başta 1 milyon lira ödeme yapılmasına karar verilmişken, rakam yıl içinde 500 bin liraya indirildi. TZOB raporunda, ABTürkiye kıyaslaması şöyle veriliyor: "Ülkemizde ortalama 190 kilogram karkas ağırlığında bir hayvana ödenen destek 53,3 avro iken, AB’deki üreticinin öküzü için 9 aylıkken ve 21 aylıkken olmak üzere iki defa prim aldığı düşünülürse toplam 248 avro, hayvanı yılın ilk 15. haftasında kestirirse bu miktara ek olarak 72.45 avro destek alacak ve destek rakamı 320.5 avro olacaktır. Ek ödemeler ve kesim primleriyle birlikte, üreticinin bir hayvanı için toplam olarak 480.5 avro destek alacağı görülmektedir. Yani AB’de bir hayvana verilen destek yaklaşık 480.5 avro iken, bizde 53.3 Euro/baş’dır. Ülkemiz destekleme miktarı ile karşılaştırıldığında bizim desteğimizin üreticiyi teselli etmekten başka bir faydası olmadığını söylemek herhalde yanlış bir ifade olmayacaktır. Burada özellikle belirtmekte fayda gördüğümüz nokta, bu destek ödemelerinin büyük bir kısmını üreticilerden ziyade aracıların, celeplerin ve toptancıların aldığıdır." Türkiye’de kırmızı et sektöründe önemli bir sorunu da, ülkeye giren kaçak sokulan hayvan ve hayvansal ürünler oluştu 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear