28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Çiftçilerin dikkate almaları gereken uyarı: İlaç, ekonomik ve kaliteli olmalı Zehra EYİCİL (Tarım İlaçları Sanayici, İthalatçı ve Temsilcileri Derneği Genel Sekreteri) G elişmiş ülkelerin gerek üçüncü ülkelere ve gerekse birbirlerine karşı ödün vermedikleri tek konu tarımdır. Gelişmemişler bir yana, AB ülkeleri arasında temel anlaşmazlık konuları hep tarımla ilgilidir. AB ve ABD arasındaki tarım ürünleri rekabeti şiddetlenerek devam ediyor. Büyük devletler insan yaşamı için taşıdığı önem nedeniyle, geleceğe yönelik uzun vadeli planlarında tarıma, hep özel önem veriyorlar. Az gelişmiş ülkelerdeki tarımsal gelişim potansiyeli günümüzün küresel kaosu içinde, teknolojik yeniliklerden borsa egemenliğine, "yabancı uzman yardımlarından", dış kaynaklı "alternatif tarım önerilerine" dek her yol kullanılarak önemli oranda tahrip ediliyor. Yukarıda Metin Aydoğan’ın kitabından (Yeni Dünya Düzeni,Kemalizm ve Türkiye,Cilt 2,S:630631) alınan bu paragraflardaki yazılanlara katılmamak mümkün mü ? Temel ihtiyaç maddelerini üreten, stratejik ve vazgeçilmez öneme sahip tarım sektörü AB ülkelerinde ve ABD’de çok çeşitli politikalarla desteklenerek ürün dağları yaratılırken Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde de çeşitli dayatmalarla çeşitli politikalar uygulatılarak yok olma aşamasına getirilmektedir. Son günlerde basında sıkça yer alan asılsız, yanlış ve abartılı haberler adeta tarıma son darbeleri vurmak için yerli tarım ilaçları sanayiini de yok etmeye yönelik çalışmalara zemin hazırlar mahiyettedir. Ulusal tarım ilaçları sanayimize ve dolayısıyla tarımımıza büyük zararlar verecek uygulamalara zemin hazırlayacak nitelikteki bu haberlere bir cevap olması açısından bugün Türkiye’de zirai mücadele ilaçlarını ruhsatlandırılması ve kullanımı ile ilgili doğrulara ve yanlışlara bir açıklık kazandırılması zorunluluğu vardır. Fakat önce "Zirai mücadele ilaçlarının mutlaka kullanılması gerekiyor mu?" sorusuna cevap verelim. Dünya nüfusunun hızla artması, bitkisel gıda üretiminin en az aynı oranda arttırılmasını gerektirmektedir. Dünyanın yüzölçümü değişmemekte hatta erozyon, yeni yerleşim yerlerinin açılması, yeni fabrikaların yeni yolların yapılması v.b. gibi nedenlerle tarıma elverişli alanlar gittikçe azalmaktadır. Ayrıca yalnızca Afrika Kıtası’nda 30 milyon, tüm dünya’da toplam 900 milyona yakın insanın aç olduğu düşünülecek olursa bitkisel üretimin nüfus artış hızından daha fazla artması gerektiği insani boyutu ile de ortadadır. Mücadele yapılmadığı takdirde yüzde 65’e varan ürün kayıpları ile karşılaşıldığı da bilinmektedir. Mücadele yöntemleri içinde yüksek etkiliğe sahip olması, hızlı sonuç vermesi, bilinçli ve kontrollü kullanıldığında ekonomik olması ve ürünü toksin sağlayan organizmalardan da koruyor olması kimyasal mücadeleyi diğer mücadele yöntemleri içinde rakipsiz kılmaktadır. Dolayısıyla tüm dünya ülkelerinde kimyasal mücadele tercih edilmekte pek çok gelişmiş ülkede Türkiye’den çok daha fazla ilaç tüketilmektedir. Örneğin Hollanda’da 30, Belçika’da 19, Amerika ve Japonya’da 15 kat daha fazla ilaç kullanılmaktadır. Zirai mücadele ilaçlarının bilinçsiz ve kontrolsüz kullanımında insan ve çevre sağlığı açısından riskleri bilindiğinden AB ülkeleri ve diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de gerek ruhsatlandırılması ve gerekse kullanımı kanun ve yönetmeliklerle denetim altına alınmıştır. Bugün Türkiye’deki ruhsatlandırma yönetmeliği gelişmiş birçok ülkeye dahi örnek olacak düzeydedir. Bu nedenle ABD, AB ülkelerinde ve diğer gelişmiş ülkelerde yasaklanmış hiçbir Gelişmiş ülkelerde Türkiye’den daha fazla ilaç tüketiliyor. cek nitelikte olan ruhsat yönetmenliği incelenecek olursa Türkiye’de ilk defa ruhsatlandırılacak olan zirai mücadele ilaçlarının, AB ve G7 Ülkelerinin en az birinde ruhsatlı olması şartının arandığı görülecektir. Ve yine aynı yönetmelik "Uluslararası kuruluşlarca insan, çevre sağlığı ve benzeri konularda sakıncaları görülen aktif maddelerin kullanımının yasaklanması halinde bu aktif maddelerin tüm formülasyonlarına ait ruhsatlar iptal edilir" demektedir. Bu Yönetmelik Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından ciddiyetle uygulandığından, yasaklı tabir edilen ilaçların Türkiye’de satışının devam ettiğini söylemek son derece yanlıştır. Doğru değildir. Burada altının çizilmesi gereken nokta şudur: Bu ilaçların sentezini yapan veya biyolojik etkenliğini sağlayan firmalar yeni buldukları ilacı patent ofisine tescil ettirip, patent korumasına almakta, patent süresi içinde tekelleşen ilaç üreticiye çok yüksek fiyatlarla satılmaktadırlar. Bu durum ilacı ilk bulan firmaya büyük kazançlar sağlamaktadır.(Patent koruması biten ilaç Türkiye’de geçerli ruhsat yönetmeliğine göre yerli firmalar tarafından emsalden ruhsatlandırılmakta ve rekabetli fiyatı son derece düşük olmaktadır.) Sonuçta bu husus çokuluslu firmaları yeni bir ilaç bulmak ve satışını sağlamak için büyük bir çaba içine sokmaktadır. Burada dikkat çekilmesi gereken esas nokta şudur. Son yıllarda patent süresinin bitmesine yakın olan ilaçların her nedense bir şekilde ruhsat iptallerine gidilmek ve yerlerine patent koruma süresindeki ilaçlara ruhsat alınmak istenmektedir. Bu durum hem patent süresi biten ilaçları emsalden ruhsatlandırarak yaşayan yerli ilaç sanayimizi büyük bir sıkıntıya sokarken hem de inanılmaz sıkıntı içinde bulunan ve eşdeğerini ucuza alma imkanı varken patentli yeni benzer aktif maddeli ilacı, çok pahalıya almak zorunda bırakılan üreticilerimize bir darbe daha vuracaktır. (Metin Aydoğan’ın yazdıkları bu noktada ne kadar anlamlı değil mi?) Bunların dikkatten kaçırılmaması, atılacak her dikkatsiz adımın Türkiye’nin çıkarlarına bir darbe daha vuracağının bilinmesi gerekir. Bu arada insan ve çevre sağlığı her şeyden önemlidir. Tarım ilaçları teknolojik ürünler olup,çok uzun araştırmalar sonucunda,piyasaya sunulmaktadır.Ruhsatına ve tavsiyelerine uygun kullanıldığında (özellikle doz,bekleme süresi gibi tavsiyeler) bitki,insan ve çevre sağlığı açısından zararlı bir etkisi olmamaktadır. Örneğin, güçlü bir zehir olan striknin özel koşullar altında güvenli olarak insan sağlığında kullanılabildiği gibi ,kalp sağlığında önemli olan, dengeli ve yeterli olarak mutlaka alınması gereken bir vitamin olan folik asit, yüksek miktarda alındığı zaman zehirlenmelere sebep olmaktadır. Bu örnekler çoğaltılabilir. Bundan çıkarılacak sonuç, kullanmasını bilmedikten sonra Zehirsiz (ne derece zehirsiz ) diye tabir edilen ilaçların nelere mal olabileceğidir. Asıl olan eğitimdir. Su zehirlenmesi bile vardır. Bilmem biliyor musunuz? ilacın Türkiye’de kullanımı söz konusu olmadığı gibi, halen piyasada bulunan ilaçların tüm gelişmiş ülkelerde de ruhsatlı olan ve yoğun olarak kullanılan ilaçlar olduğu bilinmelidir. Burada bir takım yanlış haberlere kaynak olan , konu ile ilgili fakat bilgili olmayan kişilerin bilmedikleri, AB’nin yeni bir ruhsatlandırma sistemine geçiyor olmasıdır. Bu çerçevede AB’de 1991 yılında başlatılan "Zirai Mücadele İlaçlarının Yeniden Değerlendirilmesi Programı" uyarınca, 91/414 EEC nolu temel bitki koruma ürünlerinin pazara sunulması ve kullanılması konusunda çerçeve bir yasa hazırlanmıştır. Buna göre, tüm dünyada halen kullanılmakta olan 1000 civarında aktif madde yeniden değerlendirilmeye alınmıştır. Kısa ve uzun vadedeki zehirliliği, risk faktörleri, insan ve hayvanlarda genler üzerindeki mutagenik etkisi, üreme fonksiyonlarına etkisi v.b. konularda incelenen aktif madde sayısı 2005 yılına gelindiğinde incelemeye alınan maddelerin ancak 1/10’u civarındadır. Bugün AB’de 91/144 çerçevesinde yapılan bu incelemelerle 100 civarında aktif maddeye zirai mücadele ilaçlarının içinde bulunmasına izin verilmiştir. Bir kısım aktif madde ise ret edilmiştir. 350 civarında aktif maddeye, yapılan masrafı finanse etmelerinin mümkün olmaması gerekçesiyle firmaları sahip çıkmamıştır. Geride incelenmesi gereken 400 civarında aktif madde vardır. Her yıl 510 civarında aktif madde incelenebildiğinden, yapılacak çalışmaların uzun yılları alacağı ortadadır. AB ülkelerinin, tüm çalışmalar bitmeden bu kanuna uyma mecburiyetleri yoktur. İtalya, İspanya, Yunanistan v.b ülkeler hala ulusal ruhsatlandırma mevzuatlarını kullanmaya devam etmektedirler. Basında yasaklandığı ifade edilen aktif maddeler, 91/414 çalışmaları çerçevesinde ya ret edilenlerdir ya da inceleme süresinde olanlardır. Ulusal mevzuatlarına göre bu aktif maddeler ile formülasyon (ilaç) üretimi yapan ülkeler ise üretimlerine devam edebilmektedirler. Dolayısıyla Türkiye’de de bu aktif maddelerden ilaç üretiminin yapılması son derece doğaldır. Burada çok kısa değinilen bu Bazı ilaçların patent koruma süreleri içindeki fiyatları ile patent süreleri bitip çok özel konunun yani 91/144 çerçeve yasasının, kamuoyunun bilTürkiye’de emsalden ruhsatlandırıldıktan sonraki fiyatları... mesi mümkün olmayan derinlikleri olmasından dolayı,AB ‘ye uyum Aktif madde adı ve oranı Rekabetsiz fiyat ( ltkg ) Rekabetli fiyat ( ltkg ) çalışmaları sürecinde Türk çiftçiLambdachalothrin 5 35 USD 3 – 4 USD sine ve sanayicisine ne getirip ne götüreceği yönünden ciddi bir tarBensulfuron Methyl DF 350 USD 50 USD tışmaya açılması gerekmektedir. Chlosulfuron 75 DF 600 USD 50 60 USD Bugün AB ile müzakere masaAbamectin 1.8 180 USD 13 USD sına henüz oturmuş olan TürkiCarbendazim 50 35 USD 34 USD ye’de, 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Yasası’na dayaDeltamethrin 2.5 20 USD 13 USD nılarak çıkarılan ve gerçekten geAcetamiprid 20 160 USD 56 USD lişmiş ülkelere dahi örnek olabile 30
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear