28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kaçak ete çare: Nuri ÇAĞIŞ Hijyenik et borsası şart (Ankara Bölgesi Veteriner Heekimler Odası Gen. Sek.) esim öncesi muayene, etlerin insan gıdası olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceklerini saptamak için veteriner hekimlerce yapılan klinik muayenedir. Çünkü kasaplık hayvanlardaki bazı hastalıkları doğru ve kesin olarak tanıyabilmek, ancak canlı gösterdikleri bazı belirtilerle mümkündür. Kesim öncesi canlı muayenede elde edilen bulgularla kesimden sonra yapılacak et muayenesinde hangi vücut kısımlarının veya organlarının incelenmesine önem verilebileceği ortaya çıkmaktadır. Bunlardan başka kesimi yasak haller ve hastalıklar da vardır. Bunlar; şarbon, kuduz, sığır vebası ve koyun çiçeği gibi hastalıklarla, çok genç hayvanlar, gebeliklerinin 2/3’sini doldurmuş gebe hayvanlar ve ateşi yüksek hayvanların kesimi yasaktır. Ayrıca kesim öncesi muayene ile ihbarı zorunlu hastalığa yakalanmış hayvanların saptanması da kolaylaşmaktadır. Et muayenesi ise insan sağlığını, etlerin tüketilmesi sonucu doğabilecek zararlılara karşı korumak için kaçınılmaz bir zorunluluktur. Kasaplık hayvan etlerinden insanlara geçen sayısız mikroorganizma veya parazit bulunmaktadır. Bunlarda başka et muayenesi ile öldükten sonra yapılan kesimler de anlaşılabilir. Çeşitli hastalıklar veya travmaya bağlı ölümlerde başvurulan ve insan sağlığı için çok tehlikeli olan bu durum da yapılan dikkatli bir et muayenesi ile anlaşılabilir ve böyle etlerin yenilmesine izin verilmez. Et muayenesinin tarihi çok eski çağlara kadar uzanır. Mısırda tanrılara kurban edilen hayvanların din görevlileri tarafından muayene edilme zorunluluğu olduğu ve bu hayvanların etlerinin insan gıdası olarak tüketildiği bilinmektedir. Kurban edilecek hayvanların boynuzlarına bir kağıt bant sarılır ve topraktan yapılan mühürle mühürlenirmiş. Eski Roma İmparatorluğunda 388 yılından itibaren "Sağlık Kontrol Polisleri" tarafından hayvan pazarları, dükkanlar ve aşevleri kontrol edilirmiş. Almanya’da da 8. asırda et hijyeni ile ilgili düzenlemelere yer verildiği bildirilmiştir. Bizdeki kayıtlara göre Osmanlı İmparatorluğunda ilk Mezbaha 1453 yılında İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından alınmasından sonra açılmıştır. Fatih, şehir surları dışında Yedikule’de 33 adet kesim salonu yaptırmıştır. Bunların 19’unun koyun, 14’ünün de sığır kesim salonu olduğu bildirilmiştir. O zamana kadar İstanbul şehri içinde caddelerde yapılan kesim Fatihin Fermanı ile kesin bir şekilde yasaklanmıştır. Ve kasaplık hayvanların etlerinin bir yerden başka bir yere taşınması ve dağıtımı bir düzene sokulmuştur. Bu düzen 18. yüzyılın sonuna kadar tamamen bozulmuş ve 1453 yılı öncesi düzensizliğine dönülmüştür. Bu düzensizlik 1923’te Cumhuriyetin ilanına kadar sürmüştür. Cumhuriyetten sonra İstanbul’un Belediye Mezbahası kurulmuş ve bütün diğer kesim yerleri yasaklanarak kapatılmıştır. Avrupa’da ilk açık mezbaha Fransa’da 1.Napolyon zamanında 1807 yılında Paris’te kurulmuştur. Görüldüğü gibi modern mezbahaların kuruluşu Avrupa’dan çok önce bizde başlamıştır. Bir milletin kültür seviyesi genellikle topluma hizmet için kurulmuş kurumlarının durumuna bakılarak ölçülür. Topluma hizmet için kurulmuş ve milletin kültür seviyesinin yüksekliğinin ölçülebileceği kuruluşlardan biri de et kombinaları veya mezbahalardır. Bugün ülkemizde kurulmuş ruhsatlı mezbaha sayısı çok yetersizdir. Ankara’da modern anlamda sayılabilecek mezbaha bulunmamaktadır. Ve başkentin ortası sayılabilecek İskitler semtinde gece 03.0004.00 sıralarında kamyonlar içerisinde yapılan nerede ve nasıl kesildiği bilinmeyen kesilmiş hayvan K etlerinin pazarlanması, 1453 öncesi düzensizliği çağrıştırmaktadır. 5179 sayılı Gıda Yasası ile 3285 Sayılı "Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Yasasına " dayanılarak hazırlanan "Kırmızı Et ve Et Ürünleri Üretim Tesislerinin Çalışma ve Denetleme Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik" ile Mezbaha ve Kombinalara çalışma izini verilmesi için gerekli Teknik ve Hijyenik şartlar belirlenmiştir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yayınlanan ve Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından uygulanan bu yönetmelikle mezbaha ve kombinaların kurulmasına ve çalıştırılmasına bir disiplin getirilmiştir. Ancak Belediyeler Kanunu ile mezbaha kurma ve çalıştırma yetki ve görevi verilen Büyükşehir Belediyesi bu güne dek diğer görevlerine öncelik vererek (60 günlük alt geçitler, temizlik, alt geçitlerin kullanıl Bin köye bin tarımcı tasarımı zorda bildirildi. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın konuya ilişkin yaptığı açıklamada, ikinci yılını doldurmakta olan proje kapsamında, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından mevcut sorunların çözümüne yönelik anlamlı bir çalışma üretilemediğini, sorunlar yumağının giderek karmaşık bir nitelik kazandığını belirti. Projede görev alan ziraat mühendislerinin, oluşturulan bürokrasi nedeniyle, zamanlarının önemli bir bölümünü "yararsız işler" yaparak geçirmek zorunda bırakıldığını aktaran Günaydın, "Şarta bağlı sözleşmeli olarak çalışan ziraat mühendisleri, Bağkur primlerini ve gelir vergilerini ödemek için muhasebeci tutmak durumunda bırakılmakta; zaten düşük olan ve zamanında ödenmeyen maaşlarından, vergi ve prim dışında bir de muhasebeci ücreti ödemek zorunda kalmaktadırlar" dedi. Günaydın, projeye ilişkin aksaklıkları şöyle sıraladı: "Projeye göre, projenin ikinci yılında yüzde 5, üçüncü yılında yüzde 10 oranında köy katkı payı ödenmesi gerekmektedir. Ancak zaten geçim sıkıntısı içinde olan köyler, böyle bir ödeme için istekli davranmamaktadır. Bakanlığın, köy katkı payının ödenmesini zorunlu tutması nedeniyle, çoğu danışman katkı payını da kendi ücretinden ödemeye başlamıştır. 2006 yılında yapılacak ödemenin yüzde 10 oranına yükselmesi, çoğu danışmanın mali edinimi asgari ücret düzeyinin da altına itecektir. ¦ Bütün yıl köyde ikamet eden danışmanlara yılık izin dahi verilmemekte, kimi illerde, zorunlu nedenlerle köyden ayrı kalan danışmanların ücretinden kesinti yapılmaktadır. ¦ Tüm bu yapı altında, günü kurtarmaya yönelik politikalara çöküş içinde olan tarım sektöründe, danışmanların özverili çalışmaları anlamlı bir katkı niteliğine dönüşememekte; mühendis kimliğini yaşama yansıtamayan danışmanlar yaşadıkları ekonomik sosyal sıkıntılarla baş başa kalmaktadırlar…" Şubat ayında bizzat Başbakanın ağzından, "1000 ya da 2000 ilave tarım danışmanı alınacağı" kamuoyuna duyurulduğunu anımsatan Günaydın, "Aradan geçen zaman diliminde, konu ile ilgili hiçbir gelişme olmamıştır. Bugün Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın projeye bakışı nasıldır? Bakanın değişimi, politikanın da değişimine neden olmuş mudur?" sorularını yöneltti. Günaydın, şöyle devam etti: "Mevcut tarım danışmanlarının yaşadıkları sorunların çözümüne yönelik olarak yaşanan eylemsizlik nereye kadar devam edecektir ? Danışmanların ücretlerini insanca yaşanır bir düzeye yükseltmeyi, merkezi bir sistemle vergi ve prim sorunlarını çözerek danışmanı muhasebeciye mahkum olmaktan kurtarmayı, yılda yirmi gün resmi izin kullanabilecek bir hukuki statü oluşturmayı, pratikte alınamayan köy katkı payı uygulamasından vazgeçmeyi düşünüyor musunuz? Proje süresinin 2006 yılı sonunda biteceği hesaba katıldığında, danışmanların akıbeti konusunda Bakanlığın planı nedir ? Köy katkı payının dahi alınamadığı bir ortamda, Bakanlık, danışmanları gelecekte köylüler istihdam edecek savından vazgeçmiş midir? 1989 yılından bu yana, olağan yollardan ziraat mühendisi alımı yapmayan, kadroları giderek yetersiz durumda kalan, ziraat mühendislerini Doğrudan Gelir Desteği hesaplamaları için masa başına mahkum eden Bakanlık, kadrolarını, deneyim kazanmış danışmanlarla takviye etmeyi neden düşünmemektedir? Bakanlığı, yukarıda çerçevesi çizilen konularda yapıcı tutum almaya, tarımın ve tarımcının sorunlarının çözümüne yönelik sonuç alıcı politikaları yaşama geçirmeye davet ediyoruz." A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bin köye bin tarımcı gönderme öngörüsüyle 2004’te başlatılan "Köy Merkezli Tarımsal Üretime Destek Projesi"nin giderek daha çok sorunlar yaratmaya başladığı masının özendirilmesi, şenlikler, mezarlık hizmetleri v.s.) asli görevlerinden biri olan mezbaha kurarak halkın sağlıklı koşullarda kesilmiş ve veteriner hekim tarafından muayenesi yapılmış kasaplık hayvan et ve et ürünlerini tüketmesini sağlayamamaktadır. Kuruluş amacı üreticiye destek olmak, yetiştirdiği hayvanları değerinden alarak hijyenik koşullarda kesilmesini sağlayarak halkın ucuz kaliteli ve sağlıklı et ve et ürünleri ile beslenmesini sağlamak olan EBK’nin özelleştirilmesi sonucu kapatılan ve EBK Ankara Kombinası Ankara’nın günlük et ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılamaktaydı, başka bir seçenek sunulmadan kapatılan bu ve diğer şehirdeki EBK kombinaları "kaçak etin artmasını sağlamıştır. Ahırlarda, bahçelerde ve daha birçok uygun olmayan yerlerde kesilen ve muayene edilmeden hiçbir hijyenik koşula sahip olmayan arabalarda, kamyonlarda sabah ezanından önce İskitlerde pazarlanarak en lüks otel ve lokantalardan mutfağımıza kadar gelen bu etler sağlığımızı ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Başkentin ortasında, herkes tarafından bilinen bu kaçak et pazarına müdahale edip, kaldırılmayışının nedeni belki de alternatif olarak sunulabilecek düzenli, modern ve hijyenik bir et borsasının olmayışıdır. Kapatılan EBK Ankara Kombinasının mezbaha hizmetlerinin yanı sıra, çok büyük olmasa da çevre il ve ilçelerden gelen kesilmiş hayvan etlerinin (sığır, koyun) burada muayene edilerek damgalanması ve uygun koşullarda pazarlanması sağlanırdı. Ancak şu anda Ankara Ticaret Borsasına ait Yenikent Çoğulu Köyündeki mezbahanın (ruhsatsız olduğu halde kesim yaptığını da belirtelim) yanı sıra özel sektöre ait küçük mezbahalar ile çoğunun ruhsatı olmayan küçük kapasitedeki ilçe belediye mezbahaları da günün teknik ve hijyenik koşullarına tam olarak uymadığı gibi Ankara’nın günlük et ihtiyacını da karşılayamamaktadır. Sonuç olarak sağlığımız Allah’a emanet. 10
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear