Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
15NtSAN2001.SAYI786 17 landı, gece saat 12'ye doğru ehliyeti aldım." 1977 yılında alınan"Magırus" markaminibüsle, dolmuşçuluk macerası başlıyor. Eşi, beldedeki kahvehaneyi işletirken, ona da EvrensekizLüleburgaz arasında dolmuşçuluk yapmak düşüyor. Eşinin de desteğiyle bu işe başlayan Şoför Aynur, halktan kötü tepkilcr gclmediğini, ancak erkek meslektaşlannın ona birçok zorluk çıkardığını söylüyor. Evrensekiz'den bırkadın komşusu "O zamanlarkadmlar, köy meydanındaki kahvehanelerin önünden bile geçemezken, Aynur, o kahvehanede erkeklerle oturur, minibüs için sıra beklerdi. Benim gibi 5060 yaşında olanlar bugün bile Lüleburgaz'aeşimizolmadan gidemezken, Aynur yıllarca Lüleburgaz'a yolcu taşıdı" diyor. Minibüsçülük yıllarında dikkat çekmemck için önceleri uzun saçlannı kasketinin altına toplamış. Gömlek pantolon giyerek edinmeye çahştığı erkek görüntüsüne ters düştüğünden saçlannı kısacık kestırmış. lstanbul'da otomobil kullanırken kasket takmaya başlamış: "lstanbul birnebzc de olsa kadın şoförleri kaldınyordu.Buralarda, hele şehirlcrarası bir yolda minibüs kullanan bir kadına tahammül edemiyorlar. Ben de erkek gibi giyinmek zorunda kaldım." Minibüsçülerin aralanndaki yolcu kapma yadasırakavgası oyıllardadavarmış. Akkıyalı, bu türden kavgalann yanı sıra "bir kadını rakip olarak kabul edemeyenlerle" de mücadcle etmek zorunda kalmış. "Bir keresinde erkek meslektaşlarımdan biri, beni şoförmahallindenindirmekistedi. Kapıyı açtı, ayağımdan tutup çekmeye başladı. Ben de ayakkabımı ona bırakıp, gaza basıp oradan uzaklaştım. Bu olay onu daha çok kızdırmış olacak ki, dönüşte beni yine durdurdu. Bu defa orta kapıdan girdi ve İcontak anahtarımı almak istedi. Muavinim vardı, adı Ercan.' Ver Ercan levyeyi' dcdim; o vuramam sandı, hâlâ anahtarı almaya çalışıyor. Ben de kaldırdım levyeyi, gcçirdim kafasına. Kafasından kanlarakmayabaşlayınca başmı tutarak indi minibüsten. önce hastaneye gitmiş, sonra karakola. Polısler beni götürdüler. Karakolda olanlan anlattım. Komiser bizi banştırdı, o da davacı olmadı." Erkek şoförlcrden şikâyetleri de var... "Onlarbeni sıraya sokmuyorlardı amabende dümen çok. Onlar meydanda beklerken ben arka sokaklan dolaşarak müştcrı topluyordum. Onlar bekleyedursun, işimi bitirip de Lüleburgaz'dan dönerkengörebiliyorlardı beni." Sıra, şoförlük hayatı boyunca karşılaştığı en kötü olaya geliyor. 12 Eylül darbesi öncesinde, lise öğrencilerinin düzenlediği siyasi bir eylemde meydana gelen bir olay Aynur Hanım'ı çok etkilemiş: "Evrensekiz'e doğru hareket etmek üzereydim. Son anda minibüse bir öğrenci bindi. 200300 metre gitmeden, birden aracın etrafını öğrenciler sardı ve 'Onu bize ver' diye bağırmaya başladılar. Hemen kapıları kiİitledik.Çocuk,koltuklarınarasınayatmış, ' Beni onlara verme abla' diye ağlıyor. Kadın olduğumu anlayınca minibüsü sallamaya başladılar. Ya bizi devirccekler ya çocuğu alacaklar. tkinci vitese aldım arabayı, Bismillah dcyipbastım gaza. önce çekilmeyecek gibi oldular ama araba hızlanınca mccburen çekildilcr. Çocuğu kurtarmış olduk." 1982'de minibüsü satıp yerine 27 kişilik bir otobüs alana kadar dolmuşçuluğa devam etmiş. Daha sonra karavana çevrilen bu otobüsle, 1996'ya kadar köy köy dolaşıpcivciv satmış. 1996'da ikinci torunu doğunca çocuklannın ısranna dayanamayıp işi bırakmış. Çalışırken biri erkek biri kız iki çocuğuyla fazla ılgılenemcmış. "Çocuklarbazen benimle işeçıkmak zorunda kalırdı. Yazsıcağından bunalan çocuklan köy meydanındaki çeşmcdc y ıkayıp sonra yeniden işe çıktığım olurdu" diyor. Gelinineyardımetmediğizamanlarda,en büyük zevki kitap okumak. Kaç kıtabı olduğunu o da bilmiyor ama torunlarına da bu sevgiyi aşılamak istiyor. Artık motor tamir etmiyor,lastikdeğiştirmiyor ama kasketi başında nargilesini fokurdatırken, erkeklerin "Hayır.bu işi kadınlar yapamaz!"dediğiher iştebirkadınındabaşanlıolabileceğinıgöstermeninkeyfiniyaşıyor.Budurumdabize de şunu söylemek istiyor: "Yaşa Aynur Abla, helal sana bu yollar! " ^ neslihanmiha@mynet.com Lüleburgaz'ın Evrensekiz Mahallesi'nde yaşayan Aynur Akkıyalı, yaşamını minibüs şoförü olarak kazanmış. Erkek şoförlerin ve yolculann tuhaf bakışlanndan kurtulmak için direksiyon başında erkek kıyafetine bürünmüş. Torunlan doğunca şoförlüğe veda etmiş... Aynur Abla helal sana YAZI VE FOTOĞRAF: NESLtHAN GACAL "Yaşa Nebahat Abla, helal sanabu yollar!" "Erkek kadındır Nebahat Abla, adamın fiyakasım söndürüvcrir!" Yeşilçam'ınsiyahbcyazlıyıllanndanhatırladığımız bu gözü kara, kadın dolmuşçu tiplemesi, birsinemakarakteri olmaktan ötcyegitmez. Aynur Akkıyalı iseekmeğinı gerçekten minibüstenkazanmışbırkadın. Görüşmek için evine, Kırklareli'nın Lüleburgaz ilçesine bağlı Evrensekiz beldesine düşürüyoruzyolumuzu. Aynur Akkıyalı dediğinizde tan ıyanlar az ama Şofbr Aynur derseniz, herkcs sızc onun evini gösteriyor. Beldenin ana caddcsi üzerınde, üç katlı bir evde yaşıyor. Meramımızı söyleyince şaşınyor: '' "Şoforlüğün nesini yazacaksınızki!" Israredince anlatmayabaşlıyor: " 1944 yılında Tekirdağ' tn Şarköy ilçesine bağlı Güzel köyünde doğdum. Babam bakkaldı. Beş kız kardeşim vardı. 12 yaşımda tstanbul 'a, ablamın yanına gidene kadar babamın yanında çalıştım. Istanbul'agidergitmez Silahtar'da bir ayakkabı fabrikasına, sonra da bir konserve fabrikasına girdim. Sonraki işyerim isebirtiftik fabrikası oldu." Macaristan'a ihracat yapan bu fabrikada, kendinden 20 yaş büyük Seyfettin Akkıyah'ylatanışıyor Aynur Hanım. 1962'deevleniyorlar. Sirkeci'den Balat'agtimekzorundakaldığından, Seyfettin Bey'inteşvikiyle ehliyetalıyor. tşte Aynur Hanım'ın şoförlük hikâyesi de böyle başlıyor. Çevrenin muhafazakârlığına ınat, kadınlara yakıştınlmayan ne iş varsa yapmış neredeyse. Otomobil kullanmış, ticaretle uğraşmış, eşiyle keklik, güvercin avına çıkmış. Bu av turlannın birinde, şu anda ikamet ettiği beldenin yakınlanndan bir arazi almaya karar vermişler ve tstanbul 'daki işlerini bırakmışlar. Çift, bu arazide önce pirinç ekmiş, sığıryetiştirmiş, sonra da tavukçulukla uğraşmış. Aynur Hanım o günlerden şöyle söz ediyor: "Piliçler kırk günlük oluncasatıyordum. tnsanlarkadınlarınticaretişlerinekanşmasınaşaşırıyorlardı.'Kocanyokmusenin' diyesoranlardaoldu, 'Sen gitkocangelsin' diyenlerde.." Aynur Hanım'ın eşi,sağlıkproblemlerinden ötürü iş hayatına veda etmek zorunda kalmış. O güne kadar bütün işlerini kocasıylayapan Akkıyalı, tekbaşına bir şeyleryapmak zorunda kaldığında, en iyi bildiği işi, yani şoförlüğü seçmiş. "1970'teağırvasıtaehliyetialdım. Minibüs, otobüs, karavan, ne gerekiyorsa kullandım. Ama bu ehliyeti almak hiç kolay olmadı. Bütün yazılı sınavlan geçmeme rağmen, ağır vasıta ehliyetini kadınlar için gereksiz gören erkek yetkililer, ehliyet vermemek için hertürlü zorluğu çıkardılar. Direksiyon sınavını geçebilmem ıçın, şchir içinde benzin tankeri kullanmam gerekti. Insan sekiz sene lstanbul trafiğinde direksiyon sallayınca, Kırklareli gibi küçük bir şehirde benzin tankeri kullanmakvız geliyortabii. Yapamayacağımısandılaramatekbirhatabilcyapmadan sınavı geçtım." Ancak ne yazılı sınavlan ne de uygulamah sınavları geçmek, Akkıyah'nın ağır vasıta ehliyetini almasına yetmiş. "Bugün gıt, yarın gel. Şimdi git, bir hafta sonra gel diyeaylarca uğraştırdılarbeni. Sonundabenim de sabrım tükendi. O gün valininbirtörenekatılacağını duymuştum. Onları valiye şikâyet etmeyc karar verdım. Avcı kıyafetlerimıgiydim.elimetüfeğımıaldım, valininyolunukestim.Benigörüncepolisler birden telaşlandı ama vali onları durdurdu. Koluma girdi, derdimi sordu; ben de anlattım. Valinin emriyle işlemler o gün tamam Aynur Akkıyalı, "kadınlar yapamaz" denilen her işiyaptL Minibüs kullandu Ama artık emeklL.