Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ALİ CENGİZKAN’DAN ‘ŞEHRİN GÖLGELERİ’ VE ‘HAYAT BAHÇESİ’
İktidarın yarattığı yıkımı ortaya koyan,
bu gidişe ‘Dur’ diyen şiirler!
Ali Cengizkan yeni iki şiir kitabı düşman bir yönetimle sarılmış bir dünya
Şehrin Gölgeleri ve Hayat Bahçesi’yle (Everest dayatılıyor, kabul ettirilmeye çalışılıyor. Ama
Yayınları) dünyaya ve ülkemize bakışını dik bu gidişe dur diyen şairler, sanatçılar ve
duruşuyla gözler önüne seriyor koskocaman bir halk var.
içi sızlaya sızlaya.
Akıl vermeden, bilgi satmadan, çareler üretmeden
Kentlerin kent olmaktan çıkışını ortaya ama pek çok şeyi sezdirerek, imgelere yükleyerek
koyarken bir mimar olarak bir yandan da görüntüleri, görülmesi, duyulması gerekenleri şiire
ülkemizin tarihsel, kültürel, doğasının hoyratça yeni yollar, haritalar, diller sunarak.
ve düşüncesizce yok edilişini de şiirlerinde ele
“Hem nesnelerin hem de sözcüklerin çukuruyla
alıyor eleştirel bir bakışla.
uğraşmak zor,/ Demiştim bir şair mimar olarak.
“Şehrin Gölgeleri” yok oluyor. “Hayat Bahçesi” Kimlerdenim ben, kuyu/ lardan geliyorum, birikinti
de. Hayatlar da yok ediliyor. Talan edilen, yok sulardan, dönüşen derelerden ve Çağla/ yan...
Yaylalardan...” (“Çukur”)
edilen, yabancılara satılan, halkına
yirmi yılı dağılan aileler, parçala- Şehirler de yaşar, soluk alıp verir
GÜLTEKİN EMRE
nan yaşamlar;/ Başkalarının yirmi ve ölürler. Daha doğrusu öldürülür-
yılı, islamcı, retorik, süslü edebi- ler, yaşanmaz hale gelir. Şair mimar
“Dedi, Menderes’in geldiği yeri unutmasıdır; paslanmış
yat.// Ötekilerin yirmi yılı, mahve- Ali Cengizkan’ın kentlere, kentler-
kurtuluş/ silahlarını unutturup, her şeyi kendi coşkusuyla
dilen coğrafyalar,/ Ötekilerin yir- deki yaşama, mimariye ilişkin izle-
yapması: Zinaysa zina; odunsa odun/ Sağlık sokaksa, Sağlık
mi yılı, törpülenen cinsel organ- nimlerini, gözlemlerini, yaşadıkla-
sokak... Sonra, örnek/ ya, Kasım Özalp’i Ziya Gökalp, İsmet
lar,/ Ötekilerin yirmi yılkı, kopan
rını şiirlerine ağdırıyor. Üzüntü ve
Paşa’yı Mithat Paşa/ yaparak, hırsını alırsın geldiğin yer-
kol bacak, eksik zihinler,/ Öteki- hüzün iç içe bu şiirlerde.
den... Geldiğin yerden hırslanmak.../ O hınç, o hınç var ya,
lerin yirmi yılı, göze giren mermi- “Hayat Bahçesi”, “Sonatlar ve Pre-
insana kendisini unutturan; ondan kork.//
ler.// Hatırlamak, hatırlamaktır ha- lüdler”, “Güldarpı”, “Ten Sesleri”,
‘Her mü’min ölümü tadacaktır,’ diye korkutur kul. Kimi?
tırlanması gerekeni.../ Hatırlamak,
“Struga’nın Kayıp Şiirleri” bölümle-
Öteki/ kolları... Kendi kimdir, nerden el almış? ‘Ah kızım, gör-
hatırlamaktır hatırlanması gereke- rinden oluşuyor. İlk şiir “Hayat Bah-
medin mi/ gazyağı kokan ellerini?’ Az ötedeki sokakta ‘yetmez
ni...” (“Hatırlamak”) çesi” 20 yıllık iktidarın ülkede yaptı-
ama’cılarla/ buluşup, kaveye gidip, tiner çekecekler. Sonra
2020’de yazılan bu dizeler her şe-
ğı tahribatlara göndermeler içeriyor:
akşam Türk-İslam/Sentezci’lerle bir ‘aldatıldık semineri’ var.
yi anlatıyor şiir kalıpları içinde. Şiir
“Bahçe tarumar. Ama gözler önüne
Sonrasında televizyonlarda/ ve parlamentoda, gözyaşları sel...
de ülke savunmasında dik duruş ser-
serilen/ Görüntünün sesi mi olmalı
Sahne; aktör, mizansen/ ve pudrdrra.” (“Demans”)
giler dik duran şairinin kalemiyle. sözler? Serçe/ Cıvıltıları, çan sesleri, at
Bu dizeler son yılların bir tablosunu genişçe gözler önü-
Ülkemizde oluşturulan faşizan, din-
pislikleri,/ Rüzgârın kuru yapraklarda
ne sermiyor mu? Günün, günlerin göstergesini, siyasi yapının
ci baskıların yarattığı korku, ne çok
bıraktığı/ Hışırtı yapışıyor sanki yirmi
durumunu sezdirmiyor mu?
aydının, gazetecinin, sanatçının içeri
yıldır/ Kullanılmayan bahçeye, babanın
“Yetmez ama evet”çilerin desteklediği iktidara taşınan ikti-
alınmasıyla iyice azgınlaştı.
ölümüyle,/ Toplumsal arkeoloji mi
darın açtığı yaralar ortada. Fetö’ ye tapıp, onlara her türlü ola-
1970’li yılların faşist ortamında
ırgalayan beni/ Tahrik eden, edilen bir
nak sağlanarak ülkenin kan damarlarının zehirlenmesini göz gö-
yetişen ve şiire başlayan (aynı dö-
leş kargası gibi?” (“Yaşam Kılavuzu”)
re göre destekleyenler sonra “Aldatıldık” diyerek yalancı göz-
nemde, aynı ortamlarda bulunduk, aynı dergilerde yazdık) Ali
“Güldarpı”, Ankara’nın Çubuk ilçesinde, Esenboğa’yla
yaşlarıyla masum rolü oynamadılar mı? Ve daha neler neler...
Cengizkan, yüreği yana yana, içi kan ağlaya ağlaya ülkemizin
Yenice yerleşkesinin arasında küçük bir köymüş. Gençliği
Ali Cengizkan yeni iki şiir kitabı Şehrin Gölgeleri ve Hayat
geldiği, getirildiği yeri dizelerine yansıtıyor.
Ankara’da geçen birisi olarak ilk kez duyuyorum bunu. “Gü-
Bahçesi’yle (Everest Yayınları) dünyaya ve ülkemize bakışı-
Derinlikli, duyarlı, yapyalın dizelerle, imgelerle oluşturdu-
lü gül ile vurduğunuz zaman/ İşte size güldarpı.// Gülü gülle
nı dik duruşuyla gözler önüne seriyor içi sızlaya sızlaya.
ğu şiir dünyasında iyice yükseliyor. Şu dizeler de çökertilen,
vurduğunuzda/ İşte sana güldarpı.”
Kentlerin kent olmaktan çıkışını ortaya koyarken bir mi-
içi boşaltılmaya çalışılan, işkenceyle halkın bağrında unutul-
Her şeyin altüst edildiği, tüm değerlerin yok edildiği, ge-
mar olarak bir yandan da ülkemizin tarihsel, kültürel, doğa-
maz yaraların açılışını işaret ediyor:
leceklerin karartıldığı, korkunun egemen kılındığı, yoksullu-
sının hoyratça ve düşüncesizce yok edilişini de şiirlerinde ele
“Çıplak, denince aklıma, nü gelmiyor benim, ne de/ Gene-
ğun alıp başını gittiği, tedirginlik ve huzursuzluğun hep gün-
alıyor eleştirel bir bakışla.
lev odaları, porno, kaçamak süzüşler...// Çıplak deyince ak-
dem oluşturduğu ülkemizde şu iki dize her şeyi ne güzel orta-
CANSEVER, VELİ, BERK, RİTSOS DİZELERİNE lıma kötülük geliyor,/ Çıplak deyince, 1971’de, 12 Mart’ta/
ya koyuyor: “Sanılır soluk almak gibi bir şey, gerçeklik!/ Oy-
GÖNDERMELERLE İKTİDARIN YARATTIĞI
Çıplak deyince, 1980’de, 12 Eylül’de/ Çıplak deyince,
sa, yalan, herkesin söyleyip kandığı...”
YIKIMI ORTAYA KOYAN DİZELER! 1995’te, 31 Aralık’ta/ Yeni yılın gelişini coşkuyla kutlayan li-
Yaşamı, ayakta namuslu kalmayı, halkının yanında
Uyarıcı tavırla “Çiğ Bir Çığ”ın baskınını anımsatıyor şu dizeler: seli gençler,/ Manisa’da, Ankara’da, diğer kentlerde/ Yal-
olmayı seçen yüreklere, ülkesini savunmaya direnenlere şu
“Kanımıza dokundunuz; pir dokundunuz. Yokedici/ Maaşı- nızca çıplak olsa, yalnızca çıplak olsa, yalnızca çıplak/ Çıp-
iki dize de: “Ser verip sır vermeyenlerin ısrarı/ Dünyayı
nız eşek yükü, sanki matah bir madendiniz de,/ Efendim, sizi lak deyince, kadın ve erkek, kadın ve erkek,/ Soğukta,/ üzeri-
koruyabilmek içindir.”
yolda bulup sizi saray kağnısına koymuşlar,/ Gizliden kaleye ne/ su sıkılan,/ bedenler...// Çıplak deyince aklımıza, karakol
BU GİDİŞE DUR DİYEN ŞAİRLER, SANATÇILAR
sokmuşlar. Dağları ve gölleri/ Yaratansınız. Sırıtarak, canlı- ve kral/ Çıplak deyince aklımıza, kolu koparılan Veli,/ Çıplak
VE KOSKOCAMAN BİR HALK VAR!
ları sizin denginiz olmalarıyla/ Değil, yaratandan dolayı sev- deyince aklımıza, dili koparılan Ali,/ Çıplak deyince aklımı-
“Şehrin Gölgeleri” yok oluyor. “Hayat Bahçesi” de. Ha-
diğinizi söyleyecek kadar/ Aşağılık, yardım isteyen dilenci gi- za,/ sen geliyorsun özgürlük.” (“Çıplak”)
yatlar da yok ediliyor. Talan edilen, yok edilen, yabancılara
bi para verecek kadar/ Küstah, şehitlere kelle, vatandaşa sa- Şehri terk eden edene. Ama, iktidarların özendirmesiyle
satılan, kendi halkına düşman bir yönetimle sarılmış bir dün-
yı, köpeklere mekruh/ Diyecek kadar ikrah getirilmesi gere- köyü, köyünü terk eden edeneydi. Ne oldu? Şehirler gecekon-
ya doluşturuluyor ve bu kabul ettirilmeye çalışılıyor.
ken yaratıksınız./ Yaratık.../ Lafın gelişi efendim, ayağınızı dularla doldu, büyük köylere dönüştü. Her şey aksadı elbette
bu devasa köylerde. En çok doğa yok edildi her şeyle birlikte. Ama bu gidişe dur diyen şairler, sanatçılar ve koskocaman
ve dualarınızı bedenimden/ Çekiniz. Kanımıza dokunmayınız.
bir halk var. Akıl vermeden, bilgi satmadan, çareler üretme-
Rahat ölmek isteriz.” (“Çiğ Bir Çığ”) Ağaçlar kesildi, kesildi, kesildi... Ölü şehrin insanları, ah ah,
den ama pek çok şeyi sezdirerek, imgelere yükleyerek görün-
Dizelerinde ülkemizin giderek yoksullaşmasını, siyasi bas- ölü şehrin insanları... “Ölü şairler gibidir”:
kıları, ekonomik sıkıntıları da sezdiriyor Ali Cengizkan, Şeh- “Çünkü şairler gibi şehirlerin de ülkede/ Öldükten sonra değeri tüleri, görülmesi, duyulması, bilinmesi gerekenleri şiire yeni
rin Gölgeleri’ndeki dizelerinde. Köy Enstitülerinin yok edili- bilinir; köşedeki mobilyacı/ Alt kattaki musluk tamircisi, yan yollar, haritalar, diller sunarak.
“Hem nesnelerin hem de sözcüklerin çukuruyla uğraşmak
şinin ülkemizin eğitiminin nasıl etkilendiğine de değiniliyor. sokakta/ Yorgancı, ancak öldükten sonra benimsenir./ Çünkü
zor,/ Demiştim bir şair mimar olarak. Kimlerdenim ben, ku-
Edip Cansever, Orhan Veli, İlhan Berk, Ritsos dizelerine ölü şairler bu ülkede, ancak öğrenilir/ Çünkü ölü şehirler bu
de göndermelerle iktidarın yarattığı yıkımı içi yana yana or- ülkede, ölü şairlerle/ Dalında kuruyarak olgunlaşan kiraz, erik, yu/ lardan geliyorum, birikinti sulardan, dönüşen derelerden
taya koyuyor: “Başkalarının yirmi yılı gözyaşı,/ Başkalarının elma gibidir.” (“Şehrin Gölgeleri”) ve Çağlayan... Yaylalardan...” (“Çukur”)
n
>>
6 17 Temmuz 2025