Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Yangın yerinde kitaplara sığınınca…
Ne zaman dara düşsek ağaçlar kucak açar bize. Bir yandan gözetip kollarken öte yandan hoyratça söküp attığımız da
onlar, yakıp yok ettiklerimiz de. Oysa hepimizden öncedir şu dünya dediğimiz evimizde varoluşları…
Şans olmalı, “ağaçlar ve bize dair” biri fantastik, öteki şiirsel yolculuğu şu yangın yerinde aynı günde okudum.
Ağaç Çocukları’yla Ağaç ve Şehir’in çağırdığı yerdeyseniz ne mutlu size!
ten geçiyor çocuklar. Yetişkinlerin olmadığı ba- Bu büyük ve yaşlı
Y. BEKİR YURDAKUL
har bahçe bir dünyaya varıyorlar. Alice’in geçtiği ağacı kesmenin iyi
tavşan deliğinin yanı başındayım sanki! olmayacağını düşü-
aleme uzansam kâğıt sitem ediyor, elimden
Özge Bahar Sunar’ın, anlatısının akışına nen biri ağacın altına
kayıp sığındığı yerden sesleniyor: “Gel-
yerleştirdiği bambaşka ve yeni masalların her gelip kımıldamadan
Kdiğim yeri düşün! Bir daha düşün! Yanıp
biriyle zenginleşirken şu dünyaya ardı ardınca duruyor. Çok geç-
yakılışımızı...”
yaşattığımız kötülükleri de yeniden ve açık yü- meden onun yanına
Tepemizden yıkıp yok etmeye programlı füzeler
reklilikle tartıştığına tanık oluyorum. başkaları da geliyor.
uçuşurken bu kötülüğe ekrandan tanıklık
O direnişle ağacı
ağır geliyor. Kulağımda kâğıdın seslenişi,
İNADINA OKUMAYA DAİR…
kesmenin mümkün
iyisi bir kitaba uzanmak diyorum içimden.
Kirli dumanlar, acımasız alevler ne ağaç dinli-
olmadığı anlaşıldığı
Ne güzel, şu kötülük çağında kitapların ada-
yor ne çocuk ne bağ bahçe ne orman ne ev...
gibi yeni ağaçlar
sında bulmak kendini! Ağaç Çocukları’nın kapı-
Sunar’ın; insanın “ev”ine yönelik bu yıkıcılığını,
dikilmesine karar
sını çalıyorum; tedirgin, mahcup.
doymak bilmezliğini ortaya koyduğu, anlamaya
veriliyor.
Ağaç’ın kökleri toprağın altında filizlenen her
çabaladığı masalsı yolculuklarla ustaca ördüğü
Andersen ödüllü
şeye değiyor.
anlatısını Zeynep Büşra Ayaz’ın hikâyeye inanıl-
Luca Tortolini’nin,
Ve toprağa basan herkesi hissediyor, dahası
maz tatlar katan resimleri eşliğinde sindirmeye
manzum tatlarla ve doğa-
çocuklarla dostluğu Ağaç’ın:
durmuşken notlar almaya heves ediyorum.
dan emanet bir sakinlikle akan Ağaç ve Şehir
Her çocuğun heyecanını, kokusunu biliyor.
Bu kez kalem de kayıp gidiyor elimden, masamın
hikâyesiydi bu kez sığındığım.
Kolluyor, büyütüyor çocukları Ağaç.
bir kıyısından ikisi bir sesleniyor: “Geldiğimiz yeri
Hikâyenin taşıdığı öze bunca kolay, bunca
Daha o bombaların, füzelerin uğultusu geçici
düşün! Bir daha düşün! Yanıp yakılışımızı...”
çabuk varışımda; Lida Ziruffo’nun olağanüstü
de olsa kesilmişken masmavi gökyüzünü; ka-
Ağaçları ve onlardan açtığımız alanlara yaydı-
desenlerinin ve Eren Cendey’in Türkçesinin kat-
ranın, grinin, arada bozun ve kızılın her tonunu
ğımız şehirleri düşünüyorum. Okumanın ne yeri
kısı büyük.
barındıran, bulutları boğan dumanlar kaplıyor.
ne de sırası!
“Onca yangının ortasında nasıl bir rahatlık HOYRATLIKLA DİRENİŞ…
BAŞLANGIÇTA AĞAÇ VARDI
bu?” diyecek oluyorum kendime; kalemim,
Utana sıkıla ağaçların dalları arasında, doğa-
Yeniden sığınıyorum çocukların kendi işlerini
kâğıdım, az önce açtığım bilgisayarım bambaş- nın kucağında teselli ararken ben alevler bu kez
gördükleri, gençlerin atölyeleri doldurduğu, ye-
ka bir yere çağırıyor. yanı başımıza değin sokuluyor.
tişkinlerin olmadığı Ağaç Çocukları’nın dünyası-
O hepimize büyülü gelen Ağaç’tan yükselen Her şeyi baştan düşünüyorum sığındığım
na. Kahramanımız Şibu gülümsüyor Ağaç’ın gü-
masalların sokaklarında yitip gitmişken onunla o ulu ağaçların altında. Ağaç Çocukları’nın
venli kolları arasından. Onu da uyku tutmamış ki
benzer bir iklimde bu kez büyük, kadim ağacın Şibu’su, Fulen’i oluyorum. Ağaç ve Şehir’in
bir masal istiyor Ağaç’tan.
hikâyesiyle hüzünlü bir sevinç, yangınlardan, kadim ağacıyla yaşıt anıt ağaçlarımızı, çınarları,
Dünyada yaşamın başladığı yıllara uzanıyor
yok oluşlardan sığındığım yerden yeniden do- zeytinleri dolaşıyorum bir bir.
Ağaç’ın masalı. İlkin bir ağaç beliriyor, sonra
luyor dünyama; onca is, duman, kül, kir, yanık O arada A. Miandji’nin Bir Çınar Bir Çocuk
ardı arkası gelmeyen depremler, volkanlar,
kokusuna inat! öyküsüyle A. Casiraghy’nin Doğa Her Şeyi Bilir’i
yangınlar, seller...
el sallıyor bana. Onların kulağıma fısıldadıklarını
Ağaç her seferinde yeniden var oluyor. Uzun
AĞAÇLAR, ŞEHİRLER…
da haftaya anlatırım.
yıllar sonra da ağacın gölgesinde insanlar...
Daha bizim olmadığımız bir çağda, rüzgârın
Gölgesini de meyvesini de başkalarına sunan
Değişik yaşam şe-
önüne katıp sürüklediği pek çok tohumdan bi-
ağaçların öyküsü aslında hem insanın hoyrat-
killeri deneye sınaya
riyken bir nehir kıyısında var olan o ulu ağacın
lığına, doymak bilmez aç gözlülüğüne hem de
gövdesine sığındıkları hikâyesi teselliye duruyor beni.
ağaçlarına evlatları denli içten, kararlı sarılışına
ağaçların dört bir ya-
Nehir sakin akıyor, çevrede hayvanlar dolaşı-
çıkarıyor bizi.
nına diktikleri beton
yor, güneş etrafı ısıtıyor, rüzgâr kendi ezberince
Ağaçlarımıza yönelik saldırıların yoğunlaştığı
yapılara taşınıyorlar.
bulduğu her şeyi sürüklüyor.
şu günlerde, hapsolduğumuz dünyalarımızı ye-
Şehirler büyüdükçe
Derken henüz büyük ve kadim olmayan ağa-
niden düşünmek, anlamak ve anlamlandırmak,
her şeylerine koşan cın gölgesinde iki yorgun yolcu dinlenmeye, çok
doğaya yönelik çoğun farkında bile olmadığımız
ağaçlar azalıyor.
geçmeden de yerleşmeye duruyor.
kibirli tavrımızdan kurtulmak için de kitapların
Sonra savaşlar, Arkadan başkaları geliyor. Çevrede ağaçlar-
söyleyeceği çok şey var.
n
her yanı gürültüye
la bir çoğalan kulübeler evlere, evler çok katlı
boğan bombalar, yapılara bırakıyor yerlerini. İstasyonlar, garlar, Ağaç Çocukları / Özge Bahar Sunar /
yangınlar... fabrikalar yutuyor ağaçları. Resimleyen: Zeynep Büşra Ayaz / Bilgi
Ve çocuklar kor-
Ortalık yerde onca yer kaplayan, manzarayı Yayınevi / 99 s. / 10+ / 2025.
kuyor. Bir sabah bir kapatan “büyük ve kadim” ağaç da ortadan Ağaç ve Şehir / Luca Tortolini /
solucan beliriyor. kalksa ya diyenler dozerlerle yığılınca ağacın Resimleyen: Lida Ziruffo / Çeviren: Eren
Onun açtığı delik- kapısına bambaşka bir şey oluyor. Cendey / Can Çocuk / 48 s. / 4+ / 2025.
14
17 Temmuz 2025