Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                Yazda yabanda hayat hep öyküyle…
“Hayatı öyküyle karşılamak” ne demek? Doğumla ölüm arasındaki yaşamın trajik yanlarını hikâyelerle göğüslemeye yeltenmek değil 
mi? Yani sevişi kahredişi, emeği verimi, savaşı barışı, dölü döşü hep anlatı kurarak paylaşmak; özetle hayat bu. 
Adı ne olursa olsun yalanın edebiyatta karşılığı da hikâye. İnsanoğlu uydurduğu işte bu hikâyelerle doğuyor, üreyip ölüyor. 
HAYDAR DEMİR: ‘KOKULU RÜZGÂR’
azda yabanda kavkımıza sindiğimizi sanırız. çabalayan bir öyküleme bu. 
Haydar Demir, Makine (Evrensel, 2007) adlı ilk 
Kavkımız ne, hikâye alt tarafı, yorgan döşek Bunu gerçektenlik duygusunu yüksekte tutarak 
öykü kitabında, görece bir Orhan Kemal ardılı 
Y sarınıp uyuduğumuz. Hayatı bu hikâyelerle sağlayan yazar, yerleştirdiği kimi işlevsel ayrıntılardan 
karşılamak olası ama bu tür bir bütünlük aranmadan olarak adım atmıştı alana, ancak yine de dikkat yararlanıp öykülerde çizgiselliğe de izin vermiyor.
da öykü kurgulanabilir pekâlâ. çekici bir eşiği başarıyla aştığını gösterdi. 
DİLEK KARAASLAN: 
İkinci öykü kitabı Kokulu Rüzgâr’la (Favori, 
Öykücü, doğrudan anlatım ağırlıklı bir hikâyeyi 
‘HAYATIMIZIN EN UZUN KIŞI’
öne çıkarabilir ya da tersi tutumla buna sırt dö- 2024) Orhan Kemal’e sırt dönmeden bu 
Dilek Karaaslan, Hayatımızın En Uzun Kışı (Can, 
nerek hikâyeyi bir tarafa bırakıp okuru öykünün bağlamda anlatısını yine sürdürüyor, bu kez daha 
2025) adlı yapıtında, yer yer bağlamlı öyküler eş-
gizemli dünyasında gezindirebilir pekâlâ. yoğun örgülemeyle, demini almış, tadı yerinde,  
liğinde gerek içeride gerekse “kökleri koparı(lıp)” 
arınık, sıkınık bir öykülemle hayatın rüzgârını  
O zaman bir yanımızla öyküde yoğrulur öte yanımızla 
“Avrupa’nın arka mahallelerine sıkıştırıl(an)” bir 
hayatı karşılamada yoldaşlık yaparız yazara. taşıyor önümüze. 
hayattan kaçarken kıyım, şiddet ağırlıklı türlü me-
Hadi gelin mapustaki Bafralı öykücülerimize göz Nitekim başladığı çizgiyi koruyup eski 
lanetle karşılaşan bireye yöneliyor. 
öykülerindekine benzer işçi, usta, emekçi 
atalım şimdi, sırası artık, yanı sıra öteki yazarların 
Acıyla sarmalanan bu kişiler, aşkla kendilerini 
hayatı karşıladığı öykülere geçelim ne dersiniz? dünyasında gezinirken bunu, daha da geliştirip 
onarabilir mi peki? Öyle ya, “Geride kalanların, 
olgunlaştırdığı bir düzeye taşıyor yazar. Bu arada 
ölenlerin anıları onların yeni bir hayat kurmasına 
METİN TURAN: ‘HEPSİ YALNIZLIKTAN’
örtüklüğü, eksiltiyi öykülerine ustalıkla döşüyor. 
izin verecek mi”dir? (33, 37) 
Hepsi Yalnızlıktan (Favori, 2024) Metin Turan’ın 
Bireyin öznel dünyasından sızan, içe işleyip 
Dilek, öykülerine bunları yayarken aynı zamanda 
dördüncü öyküler toplamı. Arada iki roman, 
yerleşen, kendine özel yer edinen duyguları yan-
yitirilen zamanı, geçmişin mutluluğunu anlatısında 
toplam altı kitap var yaşamöyküsünde. 
sıtmakta büyük ustalık sergiliyor, böylece metni 
yeniden kurmaya çalışıp öykülerinde bu yitik ma-
Altı yılda altı kitap, ne ki ben, yalan yok Metin’i 
geleneksel anlatıyla kurulan hikâye olmaktan çı-
sumiyeti okurun da kavraması için çabalıyor. 
ilk kez okuyorum. Ama bir romanıyla bir öykü 
karıp etkileyici öykülere dönüştürüyor görece. 
Ne var ki, “yoğun, yapışkan, tiksindirici bir 
kitabını daha okumayı sırama alacağım. 
Bunda şairliğinden gelen etkinin de altını 
kötülük her yanı(.) sarıyordu(r)” (66), öykü kişileri 
Öyküler, dikkat çekici soyutlayım, dönüştürüm 
çizmekte yarar var. Şairanelikten uzak tutumla 
bunun şaşkınlığını yaşar hep. 
örüntüsüne dayalı bir anlatı düzeyi getiriyor. 
okuru öyküdeki içlek şiire çekerek, onu ince 
Böylelikle Dilek, toplumsal dinamiklerle birlikte 
Yer yer 1990 Kuşağı öykücülüğünden izler 
duyarlıklarla kuşatmayı başarıyor Haydar. 
işlediği öykülerinde, anlatısını bu yönde bir 
karşılıyor bizi, Oğuz Atay metin yapısından 
ahlaksal değerler bütününe de yaslıyor. 
anıştırmalar da buluyoruz hatta, başka bir NERİMAN AĞAOĞLU: ‘EFLATUN ZAMANLAR’
dinginlikte. Günümüzde hep birlikte söyleniyor; “Susma, 
UFUK TEKİN: ‘KIZIL MEŞE’
Ciddi dil işçiliği sergilendiğini eklemeliyim sustukça sıra sana gelecek!” Neriman Ağaoğlu, 
Ufuk Tekin (d.1974), Kızıl Meşe’de (Bilgi, 
bunların yanına. Adeta şiirle karılı bir dil, Eflatun Zamanlar’da (Şyk Kitap, 2022), her eziyet 
2024), “vatan haini” denilerek dibinde Şeref’in 
şairanelik benzeri acemilik yok, dile dönük reva görülse de susmayan bu insanlara, onların 
katledildiği, bu nedenle kasabalıların “Şeref 
öylesine yoğun emekle çalışılmış, öyküler de kült yaşam biçimine odaklanıp ince bir işlemeyle 
ağacı” dediği “kızıl meşe”yi leitmotiv alıp gizeme 
yapılar halinde sayfalara oturmuş. örüntülediği, ayrıksılığıyla bunu yeniden kuran 
kayan bir bilinmezliğe yönelip anlatısına yoğun 
Büyük güçlükler içinde bunları verimlediğini evrenler getiriyor okur önüne. 
dinamizm katıyor. 
öğrendiğimiz Metin, gelişkin soyutlayımlar, Kişiler, bağlamlı öykülerde birbiri yerine geçerken 
Ancak öykülerdeki bu gizemci boyuta “kötülük 
parlak öykülemler eşliğinde yoğurduğu anlatı farklı bireyler olarak toplumsal sorgucu konumuyla 
yapa(ndan…) intikam al(an)” (57) ağaç öğesi 
düzeniyle, öykülerine dönük dikkatimizi yüzleşilecek aynalar halinde karşımıza dikiliyor. ekleyip rasyonel çerçeve getirmeyi de başarıyor.
alabildiğine yoğunlaştırıyor. Bu nedenle Neriman’ın öykü evrenleriyle kişilerinin 
Bu yaklaşım biçemi, enikonu alaysamalı bir 
Damardan yalnızlık trajedisine yönelirken bir yapbozun öğeleri olarak kurulup yapılandırıldığı, kapsayıcılık taşıyor anlatıya. 
öykülerindeki kavramsal tortuyu bize benimsetip bütüne de böyle gidildiği görülebiliyor. Açık biçimde kurduğu öyküler, bunu doğal 
böylelikle gerçekliği okura kurdurmanın bir güzel Siyasal öyküye taze soluk getiren, bu 
akışla yansıtıyor, böyle olunca Ufuk, öykü yazmı-
önünü açıyor aynı zamanda. çerçevede türe farklı damar-kanal açmaya yor da anlatıyormuş havasında tutum sergiliyor
>>
10 Temmuz 2025 11
            
    
