Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                Biri/leri daha var!
Biri Daha Var’ın sayfalarını çevirdikçe veriliye razı olmamanın, seçenekleri düşünmenin, 
önyargıların örttüğü sesleri ve renkleri fark etmenin sevincini, rahatlığını derinden 
duyumsuyorsunuz. Ve yaşamın gerçeklerini başka bir noktadan, hiç de “kahraman” 
olmayan birilerinin gözünden anlatmaya / dinlemeye duruyorsunuz.  
/ Kitaplar yalnızca kralların adını yazar…” dizeleriyle açı- zinci Cüce”yle tanışınca neşeli bir gülümseme kuşatıyor sizi. 
Y. BEKİR YURDAKUL
1
lan “Okumuş Bir İşçi Soruyor” şiiri geliyor. Ve onun “Kırmızı Şapkalı Oğlan”da, Kırmızı Başlıklı Kız’ın an-
unutmadığım dizesi: “Ne oldular dersin(iz) duvarcılar Çin 
latısı bambaşka bir boyut kazanıyor. 
irin mi şirin, cebimize sığacak denli küçük, sevim-
Seddi bitince?” Altın Yumurtlayan Tavuk’un kümeste yalnız olmadığı-
li bir kitap! Ciltli olmasına karşın epeyce de hafif. 
nı, yanı sıra “Normal Yumurtlayan Tavuk”ların duyguları-
Ş
DÜŞÜNÜLMEYENİ DÜŞÜN(DÜR)MEK İÇİN… 
Söylenenlerde, anlatılanlarda bir -belki de daha çok- 
nı da öğreniyoruz.
Biri Daha Var’ın sayfalarını çevirdikçe veriliye razı ol-
eksiklik olduğunu düşündüren bir çağrıyla “Biri daha var!” 
“Bildiğin Kurbağa”, Kurbağa Prens’teki kurbağanın ya-
mamanın, seçenekleri düşünmenin, önyargıların örttüğü 
diyerek gülümsüyor.
nında havuzda birilerinin daha olduğunu anımsatmakla 
sesleri ve renkleri fark etmenin sevincini, rahatlığını derin-
Epeyce bir süre tutuyorum elimde. Tartıyorum, evi-
kalmıyor, çok daha başka ipuçları da veriyor. Ya Keloğ-
den duyumsuyorsunuz. 
rip çeviriyorum. Derken arka kapak notuna göz atıyorum. 
lan? “Güroğlan” da kim ola ki?
Ve yaşamın gerçeklerini başka bir noktadan, hiç de 
“‘Bir varmış, bir yokmuş…’ diye başlar bütün masallar.” 
“Sinirli Lamba Cini”, Alaaddin’in Sihirli Lambası’ndaki 
“kahraman” olmayan birilerinin gözünden anlatmaya / 
Masalların girişinde yer alan tekerlemelerin (ya da  
cinin hiç konuşulmayan dileklerini sıralıyor bir bir.
dinlemeye duruyorsunuz. 
bu “döşeme” bölümünün) nereden çıktığını, 
Hansel ve Gretel’in bir kardeşi daha mı 
ne işe yaradığını merak etmişliğimiz de var-
varmış? 
dır; ne ki bir süre sonra anlatının olağan bir “Güzel Ördek Yavrusu”, yalnızca “çir-
parçası, olmazsa olması olarak okur ya da 
kin” olanın değil; duruşu, edası, başarı-
dinler geçeriz o bölümü. sı, seçimleriyle farklı olanın da dışlandı-
O güzelim tekerlemelerin ilk sözcükleri ğını, hizaya gelmesinin beklendiğini orta-
“Bir varmış, bir yokmuş”un taşıdığı yaşam ya koyuyor. 
felsefesi bir yana, belki de bunlar, masalda Pinokyo’yu yaratan Geppetto Usta’nın 
kim olduğunu merak etmediğimiz de orta-
sözü edilenlerin yanında bir kıyıda / dışarı-
da bana kalırsa. Ya Çizmeli Kedi’nin kah-
da bırakılanlara da işaret ediyordur. 
ramanı çizmeleri nereden bulmuştu? Onları 
Aslında bütün anlatılarda asıl söylenmek 
yapan bir usta yok muydu?
istenilenin dışarıda bırakılışı da işin doğası 
Çıplak Kral’ın terzisini de hiç mi hiç 
gereği değil midir? Bazen de bile isteye mi 
araştırmadık sanırım. “Kralın Terzisi”, gö-
söz edilmez onlardan? 
zü doymayan kralın çıplak kalışının öykü-
Bütün bunları ve çok daha fazlasını, Şer-
sünü bambaşka bir gözden ortaya koyuyor. 
min Yaşar’ın masallarla yolculuğuna “ka-
Ali Baba’nın haramilerinin neden hepsi-
tılmadan” düşünüyorum. 
nin kötü olduğu sonucuna vardık? Yoksa? 
Derken merakla çeviriyorum kitabın ka-
“Bremen Mızıkacılarının Komşuları” ne 
pağını! Bu merakımın bir nedeni de resim-
düşündü acaba bizim gürültücü mızıkacı-
lerde Mert Tugen’in imzasının oluşu.
lar için? 
İRONİK BİR YAKLAŞIMLA…
Masallardan açılmışsa söz, ağustos-
Hepsi yaygın olarak bilinen, kendimiz ya 
böceği ile karınca olmaz mı hiç orada? 
da çocuklarımız için çoğunu defalarca oku-
Hikâyeyi bir de ağustosböceğinin annesin-
duğumuz / dinlediğimiz yirmi klasik ma- den dinlemelisiniz.
Masalları okudukça her biri için, söylenmeyen, sözü bile 
sal. Evet, zamanın öğüten değirmenine meydan okumuş Külkedisi’ni bu kez “Külperisi” anlatıyor bize. Asıl ki-
edilmeyen ya da “gizlenen” daha neler vardır diye de aynı 
Anadolu’dan / dünyadan klasik masallar bunlar. min ihtiyacı var bir perinin yardımına, öğrenince şaşırıp 
ironik yaklaşımla derin derin düşünmeye başlıyorsunuz. 
Şermin Yaşar, hepsinin arka bahçesinde uzun süreler eğ- kalıyoruz. 
Dolayısıyla Şermin Yaşar’ın her masal için açıkladığı 
Ali Baba’nın Çiftliği’ndeki durağan yaşamın nasıl deği-
leşmiş, eksik olanları ya da özellikle eksik bırakılan, bir 
“gerçekler”, hepimizin düşleminde bambaşka gülümseme-
köşede unutulan kahramanları, duyguları, durumları açık şip dönüştüğünü Ali Baba’nın karısı anlatıyor. 
lerin kapısını açıyor! 
Çoğu anlarıyla dışımızda tasarlanmış, dayatılmış günleri 
ederek hepsini yeniden yazmış. 
Yazıldığı ya da anlatıldığı dönemlerin yaşama kültürü 
birbiri ardınca geride bırakmaktan çok daha büyük bir var-
“Kahramanlar konuşulur. Başarılılar, güzeller, yakışık-
ve ahlak anlayışını da ortaya koyan masallar, elbette dünya 
sıllık barındırıyor ve sunuyor yaşam bize. 
lılar, göz önündekiler, hızlı ve dikkat çekici olanlar. Oysa 
edebiyatının vazgeçilmezleri olarak hep var olacak. 
Biri Daha Var, yaşama hep aynı pencereden bakmakla 
her hikâyede birileri daha vardır” diyor. 
Ne var ki onların günümüzün gerçekleri ışığında ele alı-
yetinmemeye çağırıyor. Dışarı çıkmayı, ötekileri tanımayı, 
Ve bir dedektif dikkatiyle o “konuşulanlar”ın, öne çı-
nıp yeniden yazılması da yaşama, dünyaya bakışın, geldi-
aramayı, sorgulamayı anımsatıyor. 
kan “kahramanlar”ın hemen yanı başında olan “biri”lerini 
n
ğimiz yeri yorumlamanın da farklı olanakları ve hoşluğu 
araştırmış, bulmuş, görünür kılmış. 
1
olarak değerlendirilmelidir.
 Halkın Ekmeği, Bertolt Bercht, Çevirenler: A. 
Şermin Yaşar’ın masallarda, ironik bir yaklaşımla orta-
Kadir-A. Bezirci, Yazko Yayınları, 4. Baskı: 1980, s. 120.
MASALLARA DA BİR GÖZ ATALIM 
ya çıkardığı birileri, yaşamın bütün alanlarında hep “gö-
rünmez” olmuyorlar mı? Yirmi masalın hepsi de ezberimizde olanlar. Öyle bir se-
Biri Daha Var / Şermin Yaşar / Resimleyen: 
çim yapmış Şermin Yaşar. Pamuk Prenses var başta. “Seki-
Aklıma Brecht’in, “Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim? Mert Tugen / Doğan Çocuk / 248 s. / 10+ / 2025.
6 Şubat 2025 15
Desen: MERT TUGEN
            
    
