Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MATTHEW GABRIELE VE DAVID M. PERRY’DEN
‘ORTAÇAĞ GERÇEKTEN KARANLIK MIYDI?’
*
‘Aydınlık Çağlar’
mıyoruz. Roma’ya önce sığınmacılar olarak, peşinden tica- şında kalan halklar mecbur
ÖMER ŞARLAK
ret yapmak için, en son da muzaffer fatihler olarak geliyorlar. kalıyor; Yahudiler, Müslü-
Birden fazla sefer Roma başkentleri kuşatılıyor, imparator manlar, makbul doktrine
merikalı yazar ve edebiyat eleştirmeni John Gard-
tahtından ediliyor ve yerine kendilerinden birisi geçiveriyor. bağlı olmayan Hristiyan-
ner şöyle diyor: Hikâyeler iki şekilde başlar: Şehre
Bu fetihler ve iktidar değişimleri Roma’yı yıkmadığı gibi lar yani mülhidler. Endü-
A bir yabancı gelir ya da birisi yolculuğa çıkar.
değişimi imparatorluğun karakteristiği haline getiriyor. lüs Yahudilerinden birini
Ortaçağ tarihçileri Matthew Gabriele ve David M.
Onlar artık Avrupa’nın belkemiği haline geledursun ilerle- Selahaddin’in Kudüs’ünde
Perry’nin ortak çalışmaları Aydınlık Çağlar: Ortaçağ Ger-
onun saray hekimi ve veziri olarak buluyoruz; İbn Meymun.
yen yüzyıllarda başka Kuzeyliler yönlerini önce İngiltere’ye,
çekten Karanlık Mıydı?’nın* hikâyelerinin neredeyse tama-
İzlanda’ya ve nihayetinde Amerika’ya çeviriyorlar. İbn Meymun aynı zamanda fikirlerin kıtalar aşmasına,
mında Ortaçağ insanlarının dini, siyasi, ticari ve askeri ne-
Başka bir Kuzeyli grubu da Asya’ya gelip dönemin muk- Aristoteles’in düşüncelerinin Ortaçağ’da tekrar yankılan-
denlerle sürekli yolculuk ettiğini, şehirlere sürekli dışarıdan
tedir devletleriyle ticarete giriyor. Bazıları İslamı seçiyor. masına da yol açıyor. Burada öğreniyoruz ki yolculuk eden
birilerinin geldiğini ve kendi halinde insanların gönüllü ola-
Bazıları geri dönüyor. Dönerken yanlarına müslüman gez- yalnızca seyyahlar ve filler değil, kıtalar arasında geniş bir
rak ya da zorla yolculuklara sürüklendiğini görüyoruz.
ginleri de alıyorlar. İbn Fadlan sayesinde o Kuzeylilerin na- entelektüel alışveriş de var.
Aydınlık Çağlar’da bir kraliçe önce evlendirilerek, son-
sıl insanlar olduğunu öğrenebiliyoruz.
ra sürgün edilerek nihayetinde ömründe birkaç kere ters yüz
TARİHİ YANKILANMALAR!
olan şansı tekrar dönünce seyahate çıkarak yollara düşüyor.
İMPARATOR ŞARLMAN! Elbette bütün yolculuklar barış için olmuyor. Avrupalı or-
Bir keşiş, manastırdaki görevini bırakarak çileci bir arayış
Yolculuk dedim ama yola düşenler sadece insanlar değil. duları Haçlı seferlerinde Anadolu’nun içlerinde, İstanbul’da
içerisinde Fırat Nehri kıyılarından Halep’e, oradan (gerçek-
Tüm görkemiyle bir Afrika fili, kıtanın güneyinden başladı- ve Kuzey Afrika’da görebiliyoruz. Fransisken ve Cizvit rahip-
ten ilahi bir yol göstermeyle) Konstantinopolis’e geliyor.
ğı yolculuğunu İmparator Şarlman’ın sarayında tamamlaya- ler engizisyon vazifeleri için Avrupa’nın her yerinde ve müt-
Konstantinopolis’e gelen yalnızca din adamları değildi,
rak onun taç giymesinin ve saltanatını Avrupa’ya yayması- tefik aramak üzere Cengiz Han’ın sarayında bulunabiliyor.
şehrin yükselişi sırasında kendine yer edinmek isteyen Ku-
nın hem tanığı hem de nişanesi olabiliyor. Aydınlık Çağlar, orta asırlar boyunca bir gezinti sunuyor.
zeyliler de orada kendileri için memuriyetler arıyorlardı.
O kadar ki kendisinden sonra gelen hükümdarlar meşrui- Bu gezintide rehberimiz süreklilik. Tarihin kesintiye uğra-
Elbette bu ziyaretçilerin tanık olduğu şey yalnızca bolluk
yetlerini kanıtlayabilmek için soylarını Şarlman’a dayandır- madığını, tekrar etmese bile yankılandığını aklımızda tut-
ve bereket içerisinde bir şehir, spor müsabakaları, yarışlar, mak zorunda kalıyorlar. mamız gerekiyor.
mim grupları değil, aynı zamanda isyankâr yurttaşlar, şehri
Aydınlık Çağlar, Ortaçağ’ın karanlık diye nitelendirile-
YÜZYILLARIN DEĞİŞEN ZİHNİYETLERİ
yakıp kül eden yangınlar, onları geriye kimse kalmamacası- meyeceği, ışığın kâh göğe doğru yükselen devasa bir kubbe-
ARASINDA BİR YOLCULUK!
na katleden hiddetli hükümdarlardı.
ye dolan gün ışığından kâh şehir meydanında yakılan kitap-
Tüm bunlar olurken biz okurlar da kitap içerisinde yüz-
Peşinden yeniden inşa edilen bir şehir ve eskisinin yerin- lardan geldiği bir geçmişi aralıyor.
n
yılların değişen zihniyetleri arasında yolculuk ediyoruz. 12.
de göğü delerek yükselen Ayasofya.
yüzyıla geldiğimizde karşımıza öncekinden farklı, kilise ta- * Aydınlık Çağlar: Ortaçağ Gerçekten Karanlık
VİKİNGLER… rafından yönlendirilen bambaşka bir Avrupa çıkıyor. Mıydı? / Matthew Gabriele, David M. Perry /
Yolculuk ve Ortaçağ denilince elbette Vikingleri de atla- Yolculuğa önce Avrupa’nın bu katı kilise hiyerarşisinin dı- Çeviren: Ömer Şarlak / 304 s. / 2024.
ŞİRVAN ERCİYES’TEN
‘Yazınsal Tutkunun İzinde’
Şirvan Erciyes’in romanlara ilişkin inceleme ve eleştirel deneme yazılarını bir araya getirdiği Yazınsal Tutkunun
İzinde (Ürün Yayınları), tarih, edebiyat tarihi, psikoloji, sosyoloji ve felsefeyle bağ kurarak edebiyat yazısı yazma
çabası, metinlerini farklı disiplinlerden bilgilerin ışığında okumayı, değerlendirmeyi ve yorumlamayı sağlıyor.
İki bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde kronolojik sırayla edebiyatımızda iz bırakan romanların incelemeleri,
ikinci bölümünde yabancı edebiyat incelemeleri yer alıyor.
ciyes, odağa aldığı metinlerden başka yazın- melerine yer verilmiş. Tufan Zama-
HÜLYA SOYŞEKERCİ
sal metinlere çağrışımlarla açılarak anlamla- Yazarların yaşamöykülerinin yapıtlarında- nı, At Çalma-
rı çoğaltıp zenginleştiriyor. ki izdüşümüne dikkat çekilmiş, anlatılan dö- ya Gidiyoruz,
leştiri, deneme ve inceleme yazıla-
Tarihle, edebiyat tarihiyle, psikolojiyle, nemin toplumsal, siyasal özellikleri de vurgu-
Vejeteryan gibi modern klasik diyebileceği-
rına yoğun emek veren genç kuşak
sosyoloji ve felsefeyle bağ kurarak edebiyat lanmış. Ayrıca Murat Gülsoy, Menekşe Top-
miz romanların değerlendirmelerinde insana
E eleştirmenlerden Şirvan Erciyes, ro-
rak, Abdullah Ataşçı gibi yazarların dikkate
yazısı yazma çabası, metinlerini farklı disip-
ilişkin pek çok konuda düşünmeye çağırıyor.
manlara ilişkin edebiyat sevgisi, araştırma
linlerden bilgilerin ışığında okumayı, değer- değer romanlarına ilişkin metinler eklenmiş.
Zamanla değişen yaşam biçimleri, bakış açı-
tutkusu ve öğrenme arzusuyla kaleme aldığı
lendirmeyi ve yorumlamayı sağlıyor. Yazarın, Sait Faik için yazdığı “Yeryüzüne
ları, çözülen geleneksel yapılar da Erciyes’in
inceleme ve eleştirel deneme yazılarını Ya-
Hayretle Bakmak İçin Doğmuş Bir Yürek” baş-
dikkatinden kaçmıyor ki onun inceleme me-
zınsal Tutkunun İzinde (Ürün Yayınları) adlı
EDEBİYATIMIZDA İZ BIRAKAN
lıklı denemesinin güzelliğini de vurgulamak
tinlerinin en özgün yönlerinden biri de budur:
kitabında bir araya getirdi.
ROMANLAR
istiyorum. Bu denemesinde Şirvan Erciyes’in
Kurmaca düzleminde yer alan kimi olay,
Birçok yazısından eleştirel deneme tadı al-
Yazınsal Tutkunun İzinde, iki bölümden olu-
içindeki şairin sesini duyuyor, Sait Faik sev-
durum ve yaşantıları içinde yaşadığımız dö-
dığım, metinlerini pek çok şey öğrenerek
şuyor: İlk bölümde kronolojik sırayla Namık
gisinin derinliğini duyumsuyoruz.
nemle ve güncel gerçeklerle akıcı dille bu-
okuduğum Erciyes, kendine ve okuyucuya
Kemal’den İntibah, Nahit Sırrı Örik’ten Kıs-
luşturması ve karşılaştırarak “eski” ile “ye-
sorular soran, sağlam yanıtlar arayan sorgu-
kanmak, Şükûfe Nihal’den Domaniç Dağlarının YABANCI EDEBİYAT İNCELEMELERİ
ni” arasında diyalektik bağ oluşturmasıdır.
layıcı bir yazar. Kuramsal kitaplardan alıntı-
Yolcusu, Suat Derviş’ten Hiç, Peride Celal’den İkinci bölümde yabancı edebiyat incele-
Yazınsal Tutkunun İzinde, yazarın yeryü-
larla zenginleştirdiği metinlerine kuramların
Güz Şarkısı, Vedat Türkali’den Bir Gün Tek meleri yer alıyor: Lady Chatterley’in Sev-
züne bilinçli bakışına tanık olunan, vicdan-
yanı sıra yaşam deneyimlerini, anılarını, ki- Başına, Attila İlhan’dan Fena Halde Leman, gilisi, Benden Selam Söyle Anadolu’ya,
şisel yorumlarını da dahil ediyor. lı, direnişçi ve gerçekçi bir aydının yaşam ve
Oğuz Atay’dan Bir Bilim Adamının Romanı, Afrodit’in Başkaldırısı, Bir Maskenin İtiraf-
Yazınsal metinlerin katmanlarını analitik Ferit Edgü’den Hakkâri’de Bir Mevsim gibi ları, Koleksiyoncu, Malina, Değişme, Ka- edebiyata ilişkin pek çok sözünün altını çiz-
bir yaklaşımla aralayan ve çözümleyen Er- edebiyatımızda iz bırakan romanların incele- ranlığın Sol Eli, Boyalı Kuş, İhtiras Oyunu, diğimiz bir kitap.
n
12 6 Şubat 2025