Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Judith Hermann’ın yazıdaki yolculuğu
DÜNÜ, BUGÜNÜ, ANLATISININ biri. Görüp gözleyen,
VE YAŞAMININ SIRLARIYLA
yaşanılanları hatırlayan,
HERMANN!
olup bitenleri hisseden.
Judith Hermann’ı okurken
Evet, hatırlayarak
sessizliğin içinde başka seslere
yazandır. Her anlatıcının
doğru ilerliyorsunuz.
içindeki kozasını da
Yazarın kendini bulduğu,
yazdıklarıyla gösterendir
gösterdiği hatta okuru/nu anlatısının
üstelik. Esinlerini, yazma
ve yaşamının sırlarına yönelttiği
dürtüsünü de nereden
Birbirimize Her Şeyi Söyleyebilirdik*
aldığını gözleriz burada.
anı kitabı bir bakıma bir yazara
ÖYKÜNÜN MERKEZİ BİR
başlangıç okuması.
KARA DELİKTİR, AMA…
Adeta bir izin peşinden giderek
Şunu dile getirir:
kendisine anlatı yolu seçiyor. Yazdığı,
“Öykü yazmak kuşkucu
anı/anlatısında da bunu yapıyor.
olmaktır. Okumak da
İlkten kendine yakın bir yerden,
kendini buna kaptırmaktır.
kişi(ler)den ve duygudan yola çıkıyor.
Her öykü bir hayaleti
Zincirin halkaları gibi birbirine ilişen
anlatır. Sonunda öykünün
anlara, günlere, yer ve zamanlara
merkezi bir kara deliktir,
dönerek insan öykülerini anlatıyor.
ama delik kara değildir ve
Ama bunların her biri de kendi
karanlık da değildir. En iyi
dününe ve bugününe ait öykülerdir.
ihtimalle parıldayabilir.”
GEÇİŞKEN ANILAR
(s. 107)
Geçişken anılar demeli bunlara.
Yer yer anlatısının
Onun yazarlık yolunu belirleyen
o parıltılı yanlarından
yaşanmışlıklar bir bir buraya
da söz eder. Dahası,
yansıtıyor.
bunu ortaya çıkaran
Bir yanda onun büyüme öyküsü
durumlardan. Yaşanmışlıklar başattır ve hissedişler!
saklanacak bir yer ayarladım...” (s. 82)
vardır, diğer yanda da ailesinin öyküsü. O öyküde
Buradan yaşanan zamanın ruhuna dönük
Bir yerde de anılarını yazma gerekçesine şöyle
üç kuşak, iki savaş var. Ve aile içindeyse “mutlak
yolculuklara çıkar.
bir açıklama getirecektir: “Yazdıklarım bu ilk
suskunluk”tur yaşanan.
Ve bir yerde şunu söyler “o anlatıcı”: “Dünya ağır
yıllarla bağlantılı. Bir zamanlardan kalan izlenimler,
Çocukluğun varoluş öyküsüne şöyle bakar
ağır geçer başının üstünden, ızdırapla, yakınmayla,
Hermann: duygulanımlar, düşünceler, sezgiler. Yapısını
güzellikle doludur, ama sen akıntının altındasındır,
“Belki çocukluğun temeli içine büyüdüğün bir gerekçelendirmeyeceğim ailemin oluşumuyla
kımıldamadan durursun orada, öyle hareketsiz
bilmece. Yedekçi yolları, çevredeki araziler gibi bağlantılı.” (s. 83)
durduğun sürece olduğun yerde kalırsın.” (s. 108)
dokundurmalar. Yetişkinlerin gizemli dünyası,
ZİHNİNİN VE KAVRAMA GÜCÜNÜN
YAZMAK AYNI ZAMANDA ÖLÜME
anlaşılmaz davranışları, kestirilemeyen huyları.
ERİYEN SEDASI…
KARŞI YAŞAMI SAVUNMA BİÇİMİDİR!
Herkesin hem sınırlı hem sınırsız kendi dünyası,
Yaşadığı ve bağlandığı yaşamın bileşkelerinden
İnsana ilişkin anlattığı öykülerinin arka planındaki
sabah alacasının ilk soluk grisi gibi beliren yapılar,
yola çıkarak yazan biri. Her bir yazdığı, kendi
“yazar”ın (anlatıcının) nerede / neyi / nasıl yaşayıp
örnekleri, bağlılıkları, yavaş yavaş kavramak. Her
ifadesiyle; “Zihnimin ve kavrama gücümün eriyen
yazdığına ilişkin öz-anlatının okura yeni ufuklar
dünyanın birden çok anlamı var.”
sedası”. (s. 89)
açtığını söylemeliyim.
HERMANN: ‘YAZMAK, HAYATA ÖYKÜNÜR’
Mesafeler koyarak yazandır üstelik. O nedenle
Bize “yaşam duygusu” taşıyan bir anlatıcıdır
O anlam arayışının bakışıyla yazılan anılarda bir
“seçilmiş yalnızlık” onun yazma yordamının ivmesi.
Judith Hermann. Bunu hissettikçe de yaşama ilişkin
yazarın oluşum öyküsünü de buluruz.
“Yazmak bana ait bir şeydi, biliyordum” diyordu;
sorgularımız artar.
Unutarak yaşadıklarımızı hatırlayarak yazıya
yazdığından bir bölümü paylaştıktan sonra artık
Bağlandıklarımız, vazgeçtiklerimiz, kaçırdıklarımız
taşımak! İşte Judith Hermann’ın yaptığı da bu.
bundan vazgeçebileceğini kendine hatırlatırken.
ve unuttuklarımız o sarmal duygu dünyasında bizi
Yazmak dönüşmektir ona göre de. Hem de
Evet, yazmak sizi her şeyden uzaklaştırır ama o
sallandırıp durur.
ayıklamak, görmek, farkındalık yaratmaktır. Bir
oranda da yazdığınız, anlattığınız gerçekliğin içinde
Elbette ki avuntu yerine dirlik düzenlik içinde
yerde de şunu diyecektir:
dönenmenizi sağlar.
yaşamayı seçeriz yüzümüzü iyi edebiyata, sanata
“Yazmak, hayata öykünür, her şeyin kaybolmasına,
Hermann, bunun için giderek yazmayı seçmiştir.
döndükçe. Sınırları aşar, çoğalarak ilerleriz sevgili
sürekli geride kalmaya, bulanıklaşmaya, imgelerin
“Yaşam bir sorgudur” dercesine kendi gününe
okurum.
silinmesine…” (s. 24)
zamanına dönerek yazar.
O da anlatısını süre süre getirdiği noktada
Yazmak, kendine alan açmaktır bir bakıma.
Sözsüzlük, dilsizlik duvarlarını ancak böyle şunu diyordu: “Kimim ben, nereden geliyorum,
Çıktığınız bellek yolculuklarında yiten / yaşanan /
aşabilir insan. Hermann’ın anlatı evreni bu duyuş /
başlangıçlardan ne kadar uzaklaştırabilirim kendimi,
unutulan / kaybolan zamanlara dönüştür.
bakış üzerine kuruludur.
onları unutmama izin var mı, yoksa önce yazmak
Bazen imgelerin diliyle konuşursunuz orada
sonra unutmalı mıyım.” (s. 157)
SESİNİ KENDİNDE TUTAN, HATIRLAYARAK
bazen de insan öykülerini hatırlayarak yol alırsınız.
Siz de bence önce okumalı sonra da yazmalısınız.
YAZAN BİR ANLATICI!
Hermann anlatı kitabında sıklıkla yapıyor bunu:
Unutmamalı ki, yazmak aynı zamanda ölüme karşı
Sesini kendinde tutan bir anlatıcıdır. Öykünerek,
“Ben yedi yaşımdayken kardeşlerim dünyaya
yaşamı savunma biçimidir.
n
gözleyip irdeleyerek yazar. Yan-yön, buradakiler ve
geldi, ikiz, bir erkek ve bir kız. Berlin’deki büyük
odamda kalabilecektim, ama ben oradan çıktım; okunanlardan süzülüp gelenler onun için önemlidir. (*) Judith Hermann, Birbirimize Her Şeyi,
kukla tiyatrosunun arkasına taşındım. Tiyatroyu Bir yazarın nereden / nasıl beslendiğini de Söyleyebilirdik, Çeviren: İlknur Özdemir, Sia Kitap,
işgal ettim, kitaplardan bildiğim kadarıyla kendime gösterir bize. Hermann, bir anlatıcı. Öyküler kuran 158 s., 2025.
20 Kasım 2025
8
MELINA MÖRSDORF

