27 Kasım 2025 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

MERHABA NUR ÖZALP’TEN YARIMADA u hafta kapağımızda yer alan 20. yüzyılın iki büyük aydını, B Azra Erhat (4 Haziran 1915 / 6 Bir ressamın iç dünyası, Eylül 1982) ve Anna Seghers (19 Kasım 1900 / 1 Haziran 1983) ile “Merhaba”. Anadolu sevdalısı, Eski Yunan ve Ro- bir öykücünün imgeleri ma dilleri uzmanı olarak tarihin derinlikle- rine, Anadolu’nun eski kültürüne uzanan bir bilim insanı; sevdalı Türkçesiyle kül- türümüzü zenginleştiren, “Ömrümün ere- Aynı evde GÜLTEKİN EMRE ğidir Atatürk Türkiye’sinin tarihini en eski birlikte yaşa- çağlarından bugüne dek kültür açısından mın yalnız- “Yeniden siyah ve kahverengi incelemek” diyen, Türk Aydınlanmasının lık izlenim- lekelere dönmek istiyorum. Beyaz/ öncü aydınlarındandır Azra Erhat. leri, görün- kar diye başladığın resim gökyüzü tüleri... Türkiye’de “eğitimin altın çağının mavisine döndü, rengin çok çeşitli başladığı dönem”de, DTCF’ye, Kla- duygu çağrışımları var... Geçen ‘YAVAŞÇA YER DEĞİŞTİREN sik Filoloji’ye, Tercüme Bürosu’na, sene siyahlarla başladığın, hüzün ŞEYLERİN HİKÂYESİ’ Ankara’ya, Anadolu toprağına ayak ba- defterine devam etmek isteği hâlâ Nur Özalp’ın öykülerinde hep duyar- san Erhat, Atatürk’ü gördüğü ana ilişkin içinde. Yola devam! Elindekileri bitirir lı bir biçimde, gözlemlerle iyice beslen- duygularını ise şöyle ifade etmiştir: bitirmez, yeni işler yeni duygular diye miş “Yavaşça Yer Değiştiren Şeylerin “Baktım ve gördüm, bütün varlığımla düşünüyorsun.” (“Yarımada”) Hikâyesi” anlatılır. Geçmişin çekici de- baktım ve gördükçe göreceğim o gözle- rinliği sürekli öne çıkar. HİÇ UNUTULMAYANLAR... ri, ömrüm oldukça yeni anlamlar çıkara- Yalnızlıklar, sıkıntılar, zor Ressam yazar Nur Özalp’in cağım o bakışlardan. (…) O gün yirmi iki günlerin verdiği bunalımlar, karakter Yarımada’sı (Oğlak Yayınları), siyah be- yaşında toy bir kızdım ama o bir tek bakış değişiklikleri, gurbet yaşamının yaz fotoğrafların yansıttığı renkli düşler. uzun bir yolun ucundaki ereği aydınlatan bıraktığı izler, giderilemeyen özlemler, Yavaş yavaş yer değiştiren pek çok anı- bir ışık çizgisi oldu bana. (…) O göz bana gerçekleşmeyen beklentiler, hayaller, nın, izlenimin, görüntünün dile gelmesi. bir bilinç açısı açtı.” buruk sevdalar... Gecelerin hiç yumulmayan gözleri... Anısına saygıyla... Öner Yağcı’nın yazısı... “Sünger Şilte” öyküsünde geçmişe Şarkılı akşamların hüznünün sözcüklerin dalıp gitmenin, izler sürmenin Roman ve öyküleriynde yok edilmeye belleğinden yüreklere damlaması. burukluğunu duyumsatıyor yazar. çalışılan insanlığı uyaran, çağının tanık- Evlerin ne çok şey barındıran içi, odala- Gidenlerin gelmeyişini, yaşarken yiti- lığını yapan ve ancak 1970’lerden sonra rın nefes alıp verişi, kapıların, pencerelerin rince ne yaşandıysa unutulup gideceğini yazdıklarının değeri anlaşılmaya başla- dünyasının mırıldandıklarına gel de kulak verme! de dile getirir öykünün kahramanı. nan bir aydındır Anna Seghers. Ya artık öykülerin belkemiğini oluşturan olmayan o mahalleler, o Her şey hep durmadan yer değiştirir. Mahallelerin, sokakların, “Sanatın gücünü tanıdığımız için so- sokaklar, o yollar, o evler, o insanlar!.. Anılarda, fotoğraflarda kalan evlerin, insanların, yaşamların, aşkların, yolların, kimliklerin rumluluğumuz da bir o kadar büyüktür. evler, evlerin içinde, odalarda yaşananlar. Hiç unutulmayanlar, unu- değişmesinin öyküsü de “Su Duası”nda ele alınır. En korkunç olan susma, yazarların sus- tulmayacak olan sıcak ilişkiler, aile ortamları. masıdır. Çünkü hem işin doğası, hem de YENİ, YOĞUN BİR DİL! Çocuk gözüyle, kadın, hastaların gözüyle yeniden yeniden anımsa- toplumun istemi yazarlığın susmamak Öykülerin dili, anlatımı birbirinden hiç de uzak değil, onun için iç içe nanlar. İç sızıları, düş kırıklıkları, yarım kalmış sevdalar, yaşanama- demek olduğunu açık açık belirlemiş- geçmiş gibiler. Tırnakları “dibine kadar” yenmiş genç bir kız, parkta yanlar, hayaller. Aydınlık gün beklentileri. “Neden beceremedim şu tir. Sanatçılar, kuşaklar boyunca köreltil- gördüğü kişiye açılır, korkularından söz eder “Cin” öyküsünde. yaşamı, bütün olmayı, bütün kalmayı” diyen iç sesler. Bazıları için miş halka bölünmez ve yaralanamaz bi- Ruhsal sarsıntıların, korkuların ve başka bir toplumda yaşamaya yaşam nasıl ve neden becerilemez? reyin ne demek olduğunu eserleriyle an- çalışan kadınlara gönderme. Kim evdeki eşyalarla konuşmamıştır ki ne yapacağını bilemeden. latmakla yükümlüdürler” diyen Seghers, Öykülerin desenleri Nur Özalp’a ait. Anlatıma, konulara, öykülere Hepsinin, her eşyanın anısı taptazedir. Kumaşların dili olsa da konuş- “Korkuyu yenmenin en iyi çaresi bir şey- uygun göndermeler içeriyor. Ressam Nur Özalp’ın gözüyle, duyuşuy- sa! Oysa evden taşınmak gerekiyordur. Peki onca eşya ne olacak? ler yapmaktır” düşüncesiyle yazar: la izlenimleriyle birleşiyor yazar Nur Özalp’in dili, kurgusu, anlatımı. Aslında her taşınma yeni aşınmanın başlangıcıdır. Eskiden, “En küstah imparatorluklar bile günün Yaşama, güne “imge”ler sağıyor. Öykülerinde yeni, yoğun bir dil alışkanlıklardan kurulma, uzaklaşma, yeniye alışma, daha doğrusu birinde yıkılmış, yerlerine yiğit, genç dev- oluşturuyor yazar, resimlerine de gönderme yaparak: alışmaya çalışma. Anılardan kurtulmak “Ah öyle kolay olsa” letler kurulmuştur. Dünyayı yönetenler “Nasıl hayal ettiğine dair çekirdek sende, imgeler gelip gidiyor, iş- dedirtiyor öykülerin hüzünlü dili, anlatımı! zirveye yükselmiş, sonra tepetaklak yine te oradan sızan resim oluyor ve resmin kendini ifade biçimi malum YÜREK BURKAN ANILAR, ÖYKÜLER... düşmüş, çürüyüp gitmişlerdir.” görsel estetik birleşenler.” Herkesin başına gelmiştir bu içten, iç burkan anılar zinciri, yakın- Şunları da düşünüyor anlatıcı: “Resimde şiirsel bağlantı nasıl di- Anısına saygıyla... Öner Yağcı’nın yazısı... malar, hayıflanmalar. Anıların atılmaya, satılmaya izin vermediği on- ye düşündün. Renklerin keskin geçişi mi? Yoksa tonların kırılarak bir- - Gültekin Emre (Nur Özalp, Yarımada, ca eşya, onca göz nuru, onca yılın yaşanmışlığı... Ama yaşamın yüre- birine yumuşak bağlanışı mı? Desenin ritmi mi? Boşluğun dinginliği Oğlak), ğinde yer alan bu duygular öyküde de karşımıza çıkıyor ve okurun yü- mi? Yoksa, hepsi birden mi?” - Feridun Andaç (Judith Hermann, reğini derinden burkuyor başka anılara doğru evrilerek. RESSAM YAZARDAN GÖZÜ PEK ÖYKÜLER! Birbirimize Her Şeyi, Söyleyebilirdik, Akrabadan öte komşuluk ilişkilerinin doyumsuz anıları. Unutulmaz Yarımada, bir ressamın iç dünyasını, bir öykücünün imgelerini dışa Çeviren: İlknur Özdemir, Sia), yardımlaşma, paylaşma anları, günleri, yılları. Birlikte kotarılan ev vuruyor. Bir öykücünün içinde yaşayıp giden renklerin diri dünyasının - Adnan Binyazar (Oscar Wilde, Dorian işleri, yemekler. Sünnet düğünleri, nişanlar, düğünler, ölümlerin kapısını aralıyor Yarımada’daki öyküler. Gray’in Portresi, Çeviren: Müge Günay, acısına ortak olmalar. Hastalıklarda ilk başvurulan kapı komşuları. Kendilerini anlatıyorlar, daha doğrusu okurla söyleşiyorlar eskime- İletişim), Çocukların başarılarına ortak sevinçler. Doğumlarda ilk destekler. yen anıların izlerini süre süre. Çam ve zeytin ağaçlı yarımadanın usta Her şeye gülmeler, her şeye birlikte ağlamalar, ayrılmaların yakıp ka- - Necdet Neydim (Kate Claxton, Benim bir ressamın, iyi bir öykücünün görebildiği, duyumsadığı, yaşamın için- vuran acılarını paylaşmalar. Annem Bir Kaplan - Beden Algısı Hakkında den seçip aldığı görüntülerin gözü pek fotoğrafları... “Ay Işığı”nda ortaya çıkan ne çok unutulmaz görüntü de nasıl etki- Cesaret Veren Bir Hikâye, Çeviren: Hayriye Özalp, Yarımada’daki öyküleriyle, öykü dünyamızda kendine haklı mı leyici, nasıl sarsıcı! “O günler sık sık” aklına gelir Nur Özalp’in Yarı- Selen İyicil, Okuyan Koala), haklı, kalıcı bir yer ediniyor diliyle, anlatımıyla, kurgusuyla. Sözcüklerin mada’sındaki “Gece” öyküsünün kahramanının. - Tolga Aydoğan (Yavuz Unat, Bilim, Ta- renkleri, renklerin sesleri solukları unutulacak gibi değil bu öykülerde! “Nedense insan bazı şeyleri hiç” unutamaz. Gece, konser, müzikle rihi, Gelişimi ve Yöntemi, Say / Bilim Ta- Yarımada öyküsünün başında “Kendini anlıyorsun” diyerek yola yaşayan insanlar, kalabalıklar... rihinde Doğru Bilinen Yanlışlar, Sentez), çıkan ressam yazar Nur Özalp, öyküsünün ve kitabın sonunda “Ken- Yoğun bakımda olan birinin kendini sorgulaması “Şarkılar Akşamı”. - Y. Bekir Yurdakul (Jolien Janzing, dini anlıyor musun” diye sorar. Gezilip eğlenilir. Pek çok dost edinilir. Yenilir içilir. Gün gelir eski Atta Taş Devri’nin Asi Kızı, Çeviren: Bu soru, bence okuru derin derin düşündürüyor. Kim kendini anla- tanıdıklar görmez, tanımaz olur. Akrabalar arası ilişkiler bozulur. Ömür Akyüzlü Lüker, Uyurgezer), maya çalışmıyordur ki? Öykülerin kahramanları da hep kendilerini, Yaşam geçip gider çarpışmak üzere olan bir araba gibi. Ölüm kapı- - Vitrindekiler, kısa tanıtımlar, Emek yaşamlarını, geçmişlerini, çevrelerini, birilerini anlamaya çalıyor. da bekler çekilenleri öteki dünyaya alıp götürmek için. “Odanın Öte- Yurdakul’dan Güncel ve Mustafa sinde” de yalnızlık ve iç sıkıntıları öne çıkıyor. Yarımada / Nur Özalp / Oğlak Yayınları / 154 s. / 2025. Başaran’dan Bulmaca. İyi okumalar... lİmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Yayın Yönetmeni: Gamze Akdemir l Tasarım: Serhan Eren l Sorumlu Müdür: Betül Berişe l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Uets: 25999 - 15079 - 37611 l Reklam Genel Müdürü: Evsun Sinem Alkan l Reklam Rezervasyon: Tel: 0 (212) 343 72 74 Mail: reklam@cumhuriyet.com.tr l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ, Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. KItap No: 11A/41 Bahçelievler - İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear