Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Öyküde Cumhuriyetin açtığı nefes…
Cumhuriyetten önce de tehlikeyi göze alıp okuyan yazan, konuşan haykıran kadın erkek kahramanlar vardı kuşkusuz, başlarına
gelebilecek her tür belaya meydan okuyan. Cumhuriyet, haykıranlara yaşatılan zulmü kaldırdı, kulluktan kurtulan yurttaş için bu
edimleri kişinin doğal hakkı bağlamında kurumsallaştırdı, hep birlikte öyküsü olan topluma dönüştük.
er ekimde, hem kurtuluşu hem kuruluşu sim- önümüze getiriliyor sanki. değişimi, başarılı eksilti sonucu bunun üzerine
geleyip somutlayan Cumhuriyetin doğuşu- Anlatısal sıçramalara dayalı soyutlamalarla örülü çıkan anlatı çevrintisiyle büyük sıcaklık yayabiliyor
H nu kutlarken bu büyük devrimi gerçekleştiren bu hikâyeler, ilginç bir öykülemeyle sunuluyor. öykülerinde.
Atatürk’le dev kadrosunun aynı zamanda insanı- Böylelikle yazar, bir bilimci edasıyla kurduğu Sonuçta distopyanın karşısında umut yine öne
mızın her birinin birey yurttaş konumuyla kendi öz- anlatısında bir yaratıcı yazar portresi sergiliyor so- geçiyor.
nel-özel hikâyelerine kavuşmasının da önünü açtığı- nuçta.
ZEYNEP BAKİ: ‘GÜZEL KADINLAR
nı düşünürüm.
AYŞEN SOMUNKIRAN ÖZAGAR:
ÇABUK TÜKENİR’
Toplumda öykünün yaşam öpücüğü, cumhuriyet-
‘NAİF’İN LİSTESİ’ Zeynep Baki, Güzel Kadınlar Çabuk Tükenir (Pa-
le yaşanmaya koyulduysa eğer öykümüzde asıl bü-
Ayşen Somunkıran Özagar (d. 1970), Naif’in Lis- ris, 2024) başlıklı öyküler toplamında yer yer görece
yük patlamanın da Cumhuriyetle ortaya çıktığı, bu
tesi (Kayıp Zaman, 2024) adlı yapıtıyla keskin ama Latife Tekin anlatısı çağrıştıran bir havada, bize ce-
nedenle ona ayrıca öykücülüğümüz adına da borçlu
kıvrak, sert ama geçirgen, katı ama nahif bir eleştiri saretli kadın hikâyeleri kurup anlatıyor.
olduğumuz kestirilebilir.
de yüklediği anlatısıyla iyi bir başlangıç yapıyor öy- Alaysamalarla örülü, aynı zamanda kara anlatıyla
Nitekim her yıl bir yandan bildik yazarlar yeni öy-
küde. içlidışlı bir öyküleme bu ama yanı sıra insan onuru-
küleriyle alanı beslerken beri yandan ilk kitapların-
Bir yandan soyutlayımla kara anlatıya, distopyaya nu, direnişini kayda geçirmekten geri durmuyor.
dan taşan taze kanla alana katılan yeni kalemlerimiz
göz kırparken sürprizlere açılan dramatik örgüle- O zaman öyküler güçlü bir anlatı damarı üzerinde
de bu bağlamda öykücülüğümüzün gelişiminde
meyle de geleneksel anlatı temelli bir hikâye ediş kayabiliyor çabucak.
büyük bir atılımın önünü açıyor.
getirebiliyor. Zeynep, kimileri bağlamlı yine de farklı evrenlerin
Yüzlerce öykücümüze her yıl bir bu kadar genç
Ayşen anlatısındaki bu çokgenlikle her seferinde kapısını açabiliyor öykülerinde.
katılıyor ilk kitaplarıyla. Bunu da Cumhuriyet Dev-
okuru büyülü dolambaçlardan geçirip öyküye bağ- Kasabadan kente, gecekondudan üniversiteye
rimlerinin bir çıktısı bağlamında alabiliriz pekâlâ.
larken anlatısını şaşırtmacalı oyunlarla destekleyip kadın-erkek birbirimizi törpüleyerek içinde debe-
Bu hafta beşi ilk kitap yedi yazarın yükseklikleriy-
kaydırıyor bu arada. lendiğimiz yaşama farklı toplumsal katmanlardan
le dikkati çektiği yedi öykü kitabına yer açacağım.
Okurun da bu yolda olan biteni katmanlarıyla katılan insanların bu akışta nasıl biçimlenip birbiriyle
Yunus Aksoy, Ayşen Somunkıran Özagar, Gönül
daha yakından kavramasını, gelecek tasarımında yarıştığının, çatıştığının ipuçlarını sergiliyor.
Ocak, Zeynep Baki, Vuslat Saraçoğlu alana yenice
bunların nasıl yer değiştirebileceğini sezmesini sağ- Bu arada dili kullanımına dönük geliştirici, ufuk
katılanlar.
lıyor. açıcı yanıyla da dikkati çektiği görülüyor anlatısın-
Ayşe Başak Kaban, Tuba Ayşe Özgür, bu iki ya-
Böylece yaşananlardaki değişimin debisini, da.
zarı da kattığımızda tümünün kendince öykücülü-
kendimizi buna uydurmaktan başka çare bulama-
ğümüz kadar toplumsal yaşama dönük farklı yollar
VUSLAT SARAÇOĞLU: ‘HER ŞEY GEÇER’
dığımız gerçekliğini önümüze bırakıp bizi bununla
arayıp damardan katkı sağlamaya yatkın bir çiçek-
Vuslat Saraçoğlu (d. 1983), sinemacı yazarlar di-
yüzleştiriyor.
leme getirdiği öne sürülebilir.
yebileceğimiz, sayıca da belli yoğunluğa ulaşmış bir
Bu kadar değil, sırada yapıtlarıyla o kadar çok
GÖNÜL OCAK: ‘DÜNÜN GELECEĞİ YOK’ kesimden.
öykü yazarı var ki ben de şaşıyorum.
Gönül Ocak, Dünün Geleceği Yok (Metinlerarası, Her Şey Geçer (Sayfa6, 2024) başlıklı ilk öykü
2024), adlı öyküler toplamında bilimkurgu tabanlı kitabındaki verimlerini on yıl kadar önce kaleme
YUNUS AKSOY: ‘POTOSİ’
anlatısını doğayla bütünleşik bir yaklaşımla kurar- aldığını not düşse de olgun bir öykü kalemi olduğu
Yunus Aksoy (d. 1969), bir bilimci, bu çalışmaları
ken zaten bunun büyüyü içkin kıldığını düşündüğü- görülebiliyor hemen.
dışında Patosi (Epona, 2024) ilk öykü kitabı yanılmı-
nü sezdiriyor denebilir. Vuslat, suda seken taş benzeri her değiş / geçiş
yorsam onun.
Yazarın bakışıyla, geleceğe dönük doğanın kur- aşamasında bu ana yoğunlaşırken söz konusu sek-
Nitekim öykünün dil mantık yapısını korusa da
gusunda insan, derinlerinden sızan bu sorunsal kar- meyi, olgusal akışla birlikte hız kazandırdığı kaygan
adeta bilimci tutumuyla laboratuvarına almış, buna
maşasından hiçbir zaman yakasını sıyıramayacaktır. zeminde eşgüdüm içinde sürükleyerek kuruyor.
çalışıyormuşçasına tutum izliyor öyküde.
İşte insan denen varlık bu yapı içinde herhangi Böylelikle sinemacı bir yazar bağlamında, sine-
Farklı artalan alımlamasına açık anlatısıyla okuru
teknolojik katkı almaksızın da kendini keşfe çıkabi- madaki yazarlığını yazarlığındaki sinemayla değiş-
öykü yazımına kışkırtıp üretime çağırıyor.
lir, destek gerekmeksizin içindeki gizlere yolculuk tirerek kendi biçemini kurup düpdüzgün oturtuyor
Yunus’un bu açıdan “deneysel” olarak da nite-
yapabilir pekâlâ. İlle de bir “nanoayna” (30) arama- enikonu.
leyebileceğimiz öykülemesi böylece belki örtük bir
uygarlık tarihi atlası üzerinde hem bunun gelişimini, ya girişmesi gerekmez yani. Geçmişten tortusu kalan kırıklardan su yüzüne
hem de bu atlasa yerleştirilen, Anadolu’yu yurt Yazar bütün hikâyelerinde olup bitenleri bir bi- vuran, hiç eskimediği için de kendini hep yeniden
edinmiş insanımızın çalkandığı sıra dışı hikâyelerle limkurgu biçemiyle aktarsa da sıçramalı düzlem duyuran bir öd acısıyla buluşturuyor okuru.
>>
14 2 Ekim 2025