25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

(21 AĞUSTOS 1898 / 17 MAYIS 1957) Dil aydınlığımızın ustası: Nurullah Ataç İnsanı kendini tanımaya, kendi olmaya, sorumluluğa, dünyayı ve yaşamı kavramaya, sorunların çözümüne katılmaya çağıran düşünce adamı, eleştirmen, dilci, denemeci Nurullah Ataç (21 Ağustos 1898 / 17 Mayıs 1957) soluğumuza soluk katan bir aydındır. Vedat Günyol, “Türk düşüncesini, Türk edebiyatını, Türk dilini temizlemeyi kendine dert edinmiş temiz bir insandı Ataç” (Çalakalem, s. 63) diyor onun için. Dil ve edebiyat kavgasına ömrünü veren bir çabanın adıdır Nurullah Ataç. la dilde özleşmeyi, dilimizin zenginleştirilmesinin zorun- ÖNER YAĞCI luluğunu savundu: “...Barış davasına mı katılmak istiyorsunuz? Çok iyi! itaplarını ardı ardına okuyana kadar Nurullah Ataç’ın Önce dille uğraşın. Köylünün kalkınmasını mı istiyorsu- yalnızca bir öz Türkçeci, dilci olduğunu sanırdım, nuz? Çok iyi! Önce dille uğraşın. Veremin kalkmasını mı K okudukça anladım ki o, dil devrimine kendini ada- istiyorsunuz? Çok iyi! Önce dille uğraşın... Önce dil. Dil yan bir aydın olarak yaşamasının nedeni düşünmek, düşün- düşüncenin aracıdır da onun için. Dilsiz düşünülemez. O ni edebiyatımızın oluşumunda, çağdaş beğeninin yerleş- düğünü yazmak olan öncü bir edebiyatçıdır. Okurunun oku- sizin söylediğiniz davaların hepsi düşünceye dayanır, de- mesinde, özellikle denemenin edebiyatımızda bağımsız duğu metinde kendisini bulmasını sağlamak için ders anla- mek ki dile dayanır. bir tür haline gelmesinde öncü olan Nurullah Ataç; öznel- tan bir öğretmen gibi yazan bir edebiyatçıdır. O sizin söylediğiniz dâvâlara Avrupalılar bizden daha iyi liği, kişiselliği, konuşur gibi yazması, bireyi savunması, Okuruma Mektuplar adlı kitabının girişinde şöyle di- çalışıyorlar. Neden? Yüzyıllardan beri kurulmuş dilleri var çıkış noktası Hümanizm’i alması gibi özellikleriyle dene- yor: “…Ey bilmediğim, görmediğim okurlarım, size sunu- da onun için, o dille düşünebiliyorlar, o dilin yardımı ile dü- memizin ilk ve özgün örneklerini sundu. yorum bu yazıları. (...) şündüklerini söyleyebiliyorlar da onun için. XVI. yüzyılda “Gerçekçi sanat adamı gerçekte ne görüyorsa onun Bilmiyorum siz yaşlı mısınız, genç misiniz, kadın mısınız, Ronsard, Rabelais, Amyot, Montaigne gibi adamlar Fran- tıpkısını yapmaya kalkan adam değildir, gerçeği bize du- erkek misiniz bilmiyorum; ancak şunu biliyorum, siz bu ya- sız dilini kurmasalardı, bir Descartes yetişemezdi, Voltai- yuran adamdır.” (Karalama Defteri) düşüncesiyle, özgün zıyı okurken benimle baş başasınız. Belki beğeniyorsunuz, re, Rousseau, Montesquieu, Diderot yetişemezdi, Fransız biçemiyle yeni bir insan tipini yaşama sokmaya çabaladı, belki kızıyorsunuz, ikisi de makbulüm, beğenseniz de kızsanız Devrimi olmazdı...” (Ararken, TDK, s. 191) yeni beğeni, yeni dil anlayışıyla yeni çağdaş kültürün ku- da benimle yalnızsınız, beni dinliyorsunuz. Bu yazım, bütün rucularından, temsilcilerinden oldu. okurlarım içinde yalnız sizin için yazılmış bir mektuptur.” DİLİMİZE YÜZLERCE SÖZCÜK KAZANDIRDI! Asım Bezirci’nin Nurullah Ataç adlı kitabında söyledi- Nurullah Ataç kazandırmasaydı “anı, anlatı, aşama, DENEME, ELEŞTİRİ VE ÇEVİRİDE ÖNCÜ! ği gibi “Edebiyatımızın Batılılaşması; akılcı, yalın, özen- bağnaz, beğeni, bellek, betimlemek, bildiri, bilge, bi- Edebiyatımızda deneme, eleştiri ve çeviride öncülük ya- tisiz, çağdaş bir kimlik kazanması; eleştiri, deneme, gün- lim, bilinç, birey, çeviri, dayanışma, devrim, doğa, dü- pan ve öncülüğü hâlâ devam etmekte olan Nurullah Ataç, ce, söyleşi türünün yerleşmesi; bağnazlığın aşılarak öz- şün, eleştiri, erdem, esin, etki, eylem, ezgi, gerçekçi, giysi, 1921’de başlayarak birçok dergi ve gazetede yüzlerce ya- gür düşüncenin yaygınlaşması için, öncü bir yazar olarak giz, güldürü, günce, içerik, izlenim, karabasan, katkı, ko- zı yazdı (Bu yazıların listesini Hikmet Dizdaroğlu ile Sa- çaba harcayan Ataç, yıllarca doğru bildiği yolda savaşçı- nut, kuşak, nesnel, olay, olumlu, ozan, ödev, öğreti, öner- mi N. Özerdim’in hazırladığı Ataç adlı kitapta bulabiliriz). lığını sürdürmüştür.” mek, öykü, özgün, özgürlük, sav, sorumluluk, sorun, söy- Bu yazılarının bir kısmını Günlerin Getirdiği, Sözden Dogmatizme karşı düşünceleriyle yaşamın tüm sorunla- leşi, tanım, toplum, tutku, ulusçuluk, us, utku, uyak, uy- Söze, Karalama Defteri, Okuruma Mektuplar, Ararken, rına yöneldi. Çağdaşlaşma devriminin temelinin düşünce- gar, yanıt, yankı, yapıt, yargı, yasa, yaşam, yazım, yazın, Diyelim, Söz Arasında adlı kitaplarında bir araya getirdi. mizin özgürleşmesi olduğundan hareketle ömrünü dil ve yetki, yoksun, yöntem” ve daha yüzlerce sözcükle tanış- Bu kitaplarına ölümünden sonra Prospero ile Caliban edebiyata adayan özgürlükçü, yenilikçi, akılcı bir aydındı: mayacaktık. (1961), Söyleşiler (1964), Dil Üzerine, Günce I-II (1972), “Okumadan geçemediğim için okuyorum, sıkılsam da Günlük konuşmalarımız, yazılarımız bu sözcüklerden II, Dergilerde (1980) ve yakın dönemde Gene Yalnız- okuyorum. Düşünmek için okuyorum, hayran olmak için yoksun kalacaktı -Ataç’ın Sözcükleri (Yılmaz Çolpan, TDK, lık / Seçme Denemeler (Haz. Raşit Çavaş, YKY, 2011), okuyorum, eğlenmek için okuyorum. Okuyup yoruluyo- 1963) adlı kitapta bu sözcükler gibi daha onlarcasını görü- Keziban’a Mektuplar (Haz. Mehmet Can Doğan, YKY, rum. Dinlenmek için de gene okuyorum.” (Günce). yoruz- ve başka hiçbir çabası ve katkısı olmasaydı bile bu- 2020), Ne Yalan Söyleyeyim/ Salon Dergilerindeki Yazı- Okumakla kalmayan okuduğu kitapları, dergileri di- gün ödenmez bir borçluluk duygusuyla anılması gerekirdi. lar (Haz. Mehmet Can Doğan, YKY, 2022) eklendi. dik didik ederek onlarca edebiyatçı ve yapıt üzerine ya- Yabancı dillerin kuşatması ve saldırısıyla özgür düşün- Tercüme Bürosu’nda (1940), “Avrupa’dan gelen yapıt- zılar yazan, yapıtları eleştiren, inceleyen Nurullah Ataç memizin önünün tıkanmasına karşı bir kurum gibi dil sa- ları okumak zorundayız, yenilenmek istiyoruz, çünkü ol- hakkında -söz ettiklerim dışında- Seyfettin Orhan Çağ- vaşımına giren Nurullah Ataç’ın bize kazandırdıkları yal- duğumuz yerde, kendi kabuğumuz içinde kalamayız” dü- daş, Tahir Alangu, Metin And, Saadet Uluçgör, Mehmet nızca yeni sözcükler değildir. O, dil kaygısını yaşamın şüncesiyle Yunan, Latin, Fransız, Latin Amerika klasik- Salihoğlu, Meral Tolluoğlu, Yeter Torun, Mustafa Şerif bütününe bağlayan anlamlı tavrıyla yarınımızı aydınlattı. lerinden 50’den fazla yapıtı dilimize kazandırdı. Onaran-İbrahim Çelik, Tarık Özcan, Şerife Çağın, Beşir 1949’dan ölümüne dek TDK’de yayın kolu başkanlı- Ayvazoğlu’nun kitapları var. ATAÇ’LA DİL BAYRAMI ğını ve Türk Dili dergisinin yayın yönetmenliğini üstle- Dilimizin, düşüncemizin, edebiyatımızın, insanımızın “Dil Bayramı” adlı yazısında, “Dil bayramı bugün… nen ve her sayısında “Dergiler Arasında” başlıklı yazı- özgürleşmesinde büyük emeği olan Nurullah Ataç’ı yeni Dil bayramı demek benim en sevineceğim, sevinip de co- lar yazan Nurullah Ataç, yazılarıyla düşünce dünyamızı kuşaklara tanıtıp sevdirmek boynumuzun borcudur diye- şacağım, coşup da bülbüller gibi şakıyacağım bir gün” zenginleştirirken “dilsiz düşünülemeyeceği” yaklaşımıy- rek Günlerin Getirdiği’ndeki bir yazısından bir parçayla diye düşünen ve dilimizin özleşmesinde olduğu kadar ye- saygıyla analım: “Sanat eseri hiçbir fik- ri yaymaz demek mi istiyor- sunuz? Hayır, öyle şey olmaz. Her eser ister istemez bir in- sanın, bir toplumun düşün- celerini bildirir. Hatta sade- ce güzellik kaygısıyla yazılmış olanlar bile gene bir dünya görüşü’nden haber verir. Her şiirde, her romanda yazanın ya yazıldığı çevrenin, zamanın da eğilimlerini, nelere inandı- ğını görebiliriz...” n 4 16 Mayıs 2024
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear