25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Dünya bir öykülük… Binlerce yıl, aslında hep aynı hikâyenin birer soluk kopyası halinde yaşadık; kul-köleydik, ne hikâyemiz olabilirdi ki bizim? Ne zaman özgür bireyler halinde “özne”leştik, hepimizin ayrı ayrı “öykü”sü çıktı o zaman ortaya, gördük ki bizim de kendi hikâyelerimiz varmış meğer. Eh şimdi alın hadi elimizden kalemi kolay mı, bundan böyle hep öykü yazacağız artık… üzlerce öykücü- larken anlatısına bi- müz var, “bin- çemsel açılımlar yük- Y lerce” desem lemeyi de savsaklamı- daha doğru. 1980 yor yazar. sonrası yaşama katılıp İstanbul geniş bir yel- 90 ortalarına gelindi- pazeye yayılmış halde ğinde yeniyetmelikleri- önümüzden geçerken ni yaşayanlar, yaşıtları özellikle kadın-erkek iliş- gördükleri 1960’lılara kilerinde yaşanan bağ- baka baka kararmaya daşıklık, kopukluk da hazırlanırken çoktan önümüze gelmekte ge- onlar hızında yazmaya cikmiyor. koyulmuş 70’li akran- İkili ilişkiler bir büyük larıyla da karşılaşınca, sorunsal halinde bütün telefon yazarlığından edebiyat türlerinin ana önce kâğıt-kalem ya- izleklerinden kuşkusuz. zarlığını tanıdılar, tay tay’la onlar da koyuldu yaz- “İkili ilişki” derken bunu salt kadın-erkek ilişkisiyle AHMET ERKAM SARAÇ: maya; çünkü özgürlüklerini koşturabilecekleri bir ‘BATTIĞIMIZ BATAKLAR’ sınırlandırmamak gerekiyor. “Pencere”yi biraz da olanak sunuyordu yazı. bu nedenle anmak istedim. Ama yapıta adını veren Ahmet Erkam Saraç (d. 1988), buna dönük bir İşte ilk öykü kitaplarıyla yazınımızı çiçekleyen, amaç gütmese bile yine de kavramsallık temelinde “Letafetsiz Ama Evladiyelik Öğütler” öyküsü de var. öyküleriyle bizlere yepyeni hayatlar sunan bu genç çatılayıp kurarak bir araya getirdiği öyküleriyle ka- ESME SARITAŞ: ‘BİR MARTININ ÇIĞLIĞINI kalemler, yazın tarihimizin hiçbir evresinde görül- pımızı çalıyor: Battığımız Bataklar (Can, 2023). DUYDUM’ memiş bir fışkırmayla 1990 ortalarından başlayıp Özellikle öykü evrenleriyle kişilerini birbirine ka- Esme Sarıtaş, şiirleri kadar, öteki alanlarda da hüner 2000’lerin birinci çeyreğinde yayımladıkları ilk öy- rarken ilginç uyum örnekleri sergilediği bu verimle- sergileyip arkasını getirdiği nice çaba, emek eşliğin- kü kitaplarıyla bizleri şaşkınlığa uğrattılar, şaşırt- rinde yumuşacık bir izlenim bırakan Ahmet Erkam, de alışkanlıkla kaleme sarılsa da sonuçta yine bir ilk maya da devam ediyorlar. kendisi de bir köşeye çekilip öyküsünü izliyor ha- öykü kitabıyla, bundaki öyküler toplamıyla karşılıyor İşte bu kalemlerden dörtlü bir demet sizlere… vasında yansıtımla sunuyor verimlerini. okuru: Bir Martının Çığlığını Duydum (Parma, 2024). Bu birebir ilişkiye geçilen öykü kişileri anlatıya, CANAN SANCAK: ‘KIZIL SU’ Öncesinde, şiirleriyle de varlık gösteren bir ya- kendi iç dünyalarına bakarken sergiledikleri kesik- Canan Sancak (d.1992), ilk öykü kitabı Kızıl zar konumuyla tanındığına göre, okurun kendisine kırık çatışmalarla katıldığı için gerçektenlik duygu- Su’da (Edebiyatist, 2023), bir uzun atlama yapar- dönük beklentiye gireceği öngörülebilir. su da alabildiğine yükseliyor. casına göz çeldiği verimlerle geliyor. Kaldı ki her öykücü biraz da şair değil midir za- Aynı zamanda duygusallığa düşmeden öyküyü du- Geleneksel anlatı kurulumuyla süren öyküleme ten? Esme de öykülerini, şair olarak kaleme aldığı- yarlı kılmanın da güzel örneklerini veriyor böylece. sanatımızın bu yönelimi dışına çıkarak yeni anlatım nın bilincinde elbet öteki yazarlarda görüldüğünce. Kendi koşulları nedeniyle ruhsal tutukluk içinde yolları arayıp bulmaya dönük çaba sergilediği gö- Ancak kimi öykülerine görevci tutumla yaklaştığı olu- kıvranan öykü kişileri geniş yer buluyor bu verimler- rülüyor Canan’ın. yor yazarın, bu da onu belli kalıplar içinde davranma- de. Ayrıca çekirdek ailedeki kırılmaları, bu süreçte Öyküsünü, görece anlatımcı edayla başlatmış ya zorluyor görece. “Korku Krallığı” böyle bir örnek. çocukların örselenişini de dolayımsız gösterebiliyor izlenimine karşın yine de sıkı ağızlı yalınlıkla, dola- Ama bu arada geleneksel yolla anlatımcı dama- yazar. Ancak doğru tutumla ne evrenine ne de kişi- yımsız denebilecek öykülem çevrintisinde büyük- ra yaslanarak kurduğu kimi öykülerin yanında bun- lerine karışıyor, salıyor hepsini kendi gezeklerine, öy- çe gövde olarak geliştiriyor metni, bu arada arta- dan uzaklaşıp “Mizofoni”, kendi yazımıyla “Sarım- kü böylece bir tür kendi varoluşunu gerçekleştiriyor. landa yoğunlaştırdığı duygu yükünü işlevli kılmak sak” vb. örneklerde anlatımcılığın ötesine geçerek Ahmet Erkam, kendisini, bunun yazarı değil gördük- için de çabalıyor. artalanı sıkı sıkıya örülmüş anlamlandırmanın gü- lerini, izlenimlerini kaleme alan tanığı olarak alıyor. Kışla diline yatkın, eylem tümceleriyle düz, sı- cünden yararlandığı verimleri de yok değil Esme’nin. radan anlatı havasında giriştiği metin döşeme bi- MÜGE CEYHAN: ‘LETAFETSİZ AMA İşte ilk kitaplarıyla öykücülüğümüze yakıştırabi- çimini farklı saçak köklerle, üstelik kısa tutulmuş EVLADİYELİK ÖĞÜTLER’ leceğimiz dört yazar; Canan Sancak, Ahmet Er- telgraf dili örüntülü sözdizimleri eşliğinde alabildi- Müge Ceyhan (d. 1984) ilk öykü kitabı Letafet- kam Saraç, Müge Ceyhan, Esme Sarıtaş. Eksik, ğine berrak, zengin öykü uçları serip öyle yerleşti- siz Ama Evladiyelik Öğütler’le (Ötüken 2023), res- dikkatten kaçmış çapaklı, takırtılı yanlarına, ger- riyor Canan. samlığının üzerine yazarlığıyla da bir taç konduru- çeklik algısını zorlayan kimi tutumlara karşın oku- Ne ki uzak duruşla, soğuk anlatımla yapılandır- yor diyebiliriz hani. nası dört farklı ilk öykü kitabı size. dığı bu öyküler, yine de okur kalbinde dizili atları Kimi Hüseyin Rahmi havasında, üstelik bir İstan- Sonraki yapıtlarınızda çok daha yol almış parlak koşuya kaldırabiliyor. bul öykücüsü olarak rayiha getiriyor Müge. öykülerle geleceğinizden kuşkum yok. Yeter ki öy- Hemen her öyküsünde, “yeni bir öyküleme girişi- “Pencere” öyküsünü okurken onun, Pınar Kür’ün küden kopmayın öykü sizi bırakmayacaktır çünkü mi” peşinde olduğunu gösteren yazar, bu doğrultu- Yaz Gecelerinde Keman’ını da (Bir Deli Ağaç, 1981) siz de eklediğiniz genç enerjinizle bu öykü körüğü da “Gelin peşimden!” (32) demiyorsa bile bunu sez- anımsayıverdim, nereden, nasıl çıkageldiyse birden, içindesiniz artık. n dirmekten geri durmuyor. Geçmişten geleceğe ge- bir yerlerden esti demek ki belleğime. niş bir yelpazeye sererek kurduğu öykü evrenleri, www.sadikaslankara.com, her perşembe öy- Yaşamın keskin dönemeçlerine, farklı duygu du- kişileriyle, nasıl bir öykülemeye yaslanacağını oku- rumlarına yol açan kırılma anlarına özgüleyip yapı- kü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında güncel- ra merak ettirmeyi de başarıyor doğrusu. landırdığı öykülerle iyi bir başlangıç ivmesi yaka- lenerek sürüyor. 16 16 Mayıs 2024
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear